Düz ve teknik açıdan bakalım, şu zamana kadar geliştirilmiş olan aşı teknikleri, hastalık sebebi olan mikrop/bakterilerin güçsüzleştirilmiş veya ölü hallerinden yapılıyordu. Virüslerle ilgili olaraksa hastalığı atlatmış canlılardan üretilmesi konusu da var. (İnsülin gibi düşünebilirsin bunu.)
Yani insan bünyesi, dışarıdan aldığı gücü azaltılmış maddelere karşı kendi bağışıklıklarını oluşturacak şekilde gelişiyordu o aşılarla. Beyazkan hücrelerimizin bir kısmı kütüphane olarak işler - bu sayede aşıdan sonra hasta olmanı engeller eğer aşıda kullanılan mikrop/virüs sürekli mutasyona uğramazsa. Sahi 2019-22 arası gribe ne oldu?
1960'larda ortaya atılan hücre içi sistemlere müdahele ile yapılabilecekler konusu 1990'ların başına kadar "etik" anlamda problemli olmasından dolayı toplumlara açık geliştirilmedi. 2000'lerin başında genom projesi tamamlandığında daha etik(?) yöntemlerle tekrar deneylere başlandı.
Bu teknolojik müdahele, önceki gibi değil.
Hücrelerini savunma için eğitmiyor.
Özel bir emir veriyor hücreye, bunu üreteceksin. Hücre neyi, neden yaptığını bilmiyor bu durumda ve RNA'ya yazılmış bilgiyi işliyor. Hücrene girmek için kullandığı anahtar protein ise, araştırırsan ve ingilizcen varsa, hoş olmayan bir süprizle karşılayacak seni.
Her seferinde bu teknolojiyi kullanmak için para ödemen gerek... bazı bilgisayar programları gibi, aylık, yıllık abonelik. Bu hiç hoş değil sanki, düşününce.
Tıp bilimi, uzun vadeli araştırmaları yapmak yerine, hemen (acil durum diye medyada bas bas bağırılarak) kullanıldığı için, deneye katılan herkes kobay haline getirildi. 1-3-5-10-20 yıl içerisinde olacakları izleyeceğiz.
Tabi bunun yanında tüm devletlerin lojistik ve ekonomi ilişkileri, toplumların alışılmış sistemlerinin de nasıl sekteye uğradığını görmek düşünmek faydalı olacak. 2020 yılında oyun parkında birbiriyle oynayamayan, 2021'de birbirine sarılamayan, el ele tutuşup kutu kutu pense oynamayan bir nesil gördüm.
Doğa bir varlığın yaşamasını istemiyorsa, mutlaka bir çözümünü bulur kendine göre.