Dinlerin çoğunun genel emirleri aynıysa ibadetlerin amacı ne?

Fiilen saygı göstermek dediğiniz belli başlı birkaç hareket yaparak, aç kalarak mı oluyor? Benim de burada dediğim Allah'a saygısını göstermek için neden sadece belli başlı kimseye fiili olarak yararı ve zararı olmayan hareketleri yapmamızı emrediyor? Fiili yardım istiyorsanız illaki, en basitinden yaşlı bir insanı karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olarak bunu başarabilirsiniz. Namazın, orucun kimseye faydası olduğunu düşünmüyorum şahsen. Dediğim makarna örneğini tekrar etmek istemiyorum ancak ona benziyor.

Dinlerin ibadet adı altında belli başlı ritüelleri vardır. Farklı farklı dinlerde farklı farklı ibadetler. Namaz, oruç, ağlama duvarı, kiliseye gitmek vs vs. Öncelikle bahsettiğin bu birkaç harekete değineyim.

İbadetler tıpkı doktorun hastasına ilaç reçetesi yazması ve bu reçetede yazılı olan ilaçları kullanırsan hastalığının düzeleceğini söylemesi gibidir. Doktor hastasına reçete yazarak kendine bir fayda sağlamaz. Hastasının hastalığını düşünerek onun iyiliği için ona reçete yazar. Hasta eğer reçetede yazan ilaçları kullanırsa hastalığına derman bulabilir. Bizleri yaratanın, bizden bu gibi ibadetleri istemesi yaratıcıya hiçbir fayda sağlamaz. Yaratan yarattığını düşündüğü için ona reçete sunar. İnsanlar gün içinde sinir, stres, yorgunluk gibi olumsuz durumlarla karşılaşması halinde bu gibi ibadetler insana zihinsel olarak rahatlama, dünyanın sinir ve stresini atmasına olanak sağlar.

Oruç ibadeti ise insanın vücudunu temizler. 1 sene içinde 1 ay oruç tutmak bütün vücuttan toksitlerin atılmasını, vücudun ve midenin temizlenmesini sağlar. Uzman doktorlar günümüzde sıkça aralıklı oruç diyetini öneriyor.

Namazın ve orucun kimseye faydası olduğunu düşünmüyo olabilirsin. Ama şu da bir gerçek ki, bunların faydasını gören milyonlarca insan var.

Bir insan düşün, hiçbir sosyoloji, psikoloji, astroloji, embriyoloji, zooloji, biyoloji, hukuk gibi farklı farklı konularda ders almamış, içinde bulunduğu toplumda yazılı eserleri bile bulunmayan bir yerde ortaya çıkıp, içinde bu saymış olduğum konular hakkında tam isabetli sözler söylemiş, ve bu söylediği söz milyonlarca insana ulaşmış ve ulaşmaya devam ediyor, ve o kişi sözlerinin kendinden olmadığını, bunun yaratıcının sözleri olduğunu söylüyor. Hayatı boyunca yalan konuşmamış, bulunduğu coğrafyada yalan söylemediği için "emin" lakabıyla tanınmış, ve bütün dünyanın seyrini değiştirecek reformlara imza atmış, böyle bir kişinin söylediği sözler, sence yalan olabilir mi?

Aslında bu konudaki soruların cevapları asla kısa olamaz, kısa bir sorunun cevabı uzun uzadıya devam eder. Daha fazla yazmak isterim aklınıza takılan herhangi bir soruda. Aklınıza takılan, sizlere mantıksız gelen, delil kanıt isteyebileceğiniz her türlü soruyu sorabilirsiniz.
 
Yaratıcı neden insanlara ulaşmak için melekleri aracı kılmış ? Direkt bize ulaşma gücü yokmuydu ? Veya herşeyi yaratan ve sonsuz gücü kudreti olan birisi insan kadar aciz bir varlığın kendisine ibadet etmesine ve tapınmasına muhtaç mı ? Gibi sorular sürekli aklımda dönüp duruyordu. En sonunda açıp kuranın tamamını 2 farklı kişinin mealinden anlamak için Türkçe olarak okudum. Birçok çelişki ve aklıma yatmayan unsurlar gördüm. Şuanda ateistim. İyi günler dilerim...

Sen dünya üzerindeki en büyük imparatorluğun padişahı olsan, yazmış olduğun fermanı kapı kapı dolaşıp halka tek tek mi söylersin, yoksa emrinin altında bulunan görevlilere bu işi vererek mi söylemeyi tercih edersin? Yüce olanın kapıları tek tek dolaşıp fermanı söylemesi onun makamına uygun olmaz. Tek tek söylemeyi de tercih edebilirdi fakat o bulunduğu konumdan dolayo hizmetlileri görevlendirdi. Bu onun gücü olmadığını göstermez, aksine gücü olduğunu ve kudretli biri olduğunu gösterir.

İkinci olarak yaratıcı insanların kendisine tapınmasına haşa ve kella muhtaç değildir. Yukarıda da bahsettiğim gibi ibadetler insanlar için ilaç reçetesi gibidir. Nasıl ki doktor hastasına kullanması için ilaç reçetesi yazar, bizleri yaratanda bizler için ibadet reçetesini yazmıştır. Hastanın ilaçları kullanıp kullanmaması doktora hiçbir fayda veya zarar sağlamaz. Bu tamamen hastaya fayda veya zarar sağlar. İbadetlerde aynı böyledir. Bizleri yaratan bizlerin içinde bulunduğu sinir stres gerginlik yorgunluk gibi olumsuz durumları bir kenara bırakıp, günün kısacık bir zaman dilimini ibadetlere ayırırsak, biraz olsun rahatlayacağımızı söylemiştir.

Üçüncü olarak kuranın mealini tek başına şu zamanda okuyarak anlamaya çalışmak çok büyük bir hatadır. Ayetlerin hangi olay üzerine indiği, iniş sebepleri, ne zaman indiği, kimin için indiği gibi farklı farklı bilgileri bilmeden okursak çok büyük anlam farklılıkları ortaya çıkar. Kuranın kısacık sözle çok fazla anlam ifade eden bir anlatımı vardır. Üstünkörü ayetlerin iniş sebeplerini bilmeden, kime ne zaman nerede ne sebeple indiğini bilmeden okumak ciddi anlam eksikliği yaratır. Eğer o ayet hangi olay üzerine indiği bilinerek okunursa, kısacık bir ayetten çok fazla anlam çıkarılabilir.

Son olarak aklına yatmayan ve sana mantıksız gelen birçok konunun hepsinin cevabı ve açıklaması var. Okuyup anlamak veya anlamadan okumak arasında çok fark vardır. Hele hele anlamadan okuyup mantıksız demek çok büyük hatadır.

Sonuç olarak bu inanç meselesidir. 2+2=4 diyebileceğimiz bir delil belki gösteremeyiz. Ama akıl ve mantık olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebiliriz. İnsan beyni manipülasyona açıktır. Bir insana 40 kere yanlış birşeyi doğru dersen onu artık doğru bilir. Onun için manipülasyona uğramamış hiçbir beyin, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilir.
 
İbadetleri bireysel faydaya indirger ve o şekilde anlarsanız, diğer olguları gerçekleştirecek olgunluğa erişemezsiniz. Yaptığınız ufak iyilikleri büyütür ve kötülüklerinizin farkında olmazsınız. İbadetler, özünde, kişinin dünyevi ihtiraslardan arınmasının, dünyaya ait olan ile ahiri olanı ayırabilmesini sağlayacak zihne ulaşmasının yöntemleridir. Uygulamada sizi bu hale sokmuyorsa, o zaman sizin ibadet olarak gördüğünüzde problem vardır. Ulaşılması gereken ya da yapılması gereken, zor olan yola, sarp yokuşa girebilmektir ki bunun için de insanın belli bir algıya ulaşması ve sürekli o algı ile yaşaması lazımdır. Sürekli tekrar, unutkanlığı ortadan kaldırmanın yöntemidir.
 
Son düzenleme:
Nike yunan mitolojisin de zafer tanrıçasıdır şuan da ayakkabıdan iç çamaşırına kadar herşey üretiliyor 😂 şuan mitoloji dediğin şey bir zamanlar insanların inandıkları dinleriydi, bir zaman sonra şuan inanılan dinlerde nike ile aynı sonu paylaşacak..
 
Nike yunan mitolojisin de zafer tanrıçasıdır şuan da ayakkabıdan iç çamaşırına kadar herşey üretiliyor 😂 şuan mitoloji dediğin şey bir zamanlar insanların inandıkları dinleriydi, bir zaman sonra şuan inanılan dinlerde nike ile aynı sonu paylaşacak..

Hak dinleri ve uydurma dinleri böylelikle ayırt edebilmekte çok önemli tabi. Doğada gördüğü olguların her birine tanrı diyip, zamanla bunların gerçek dışı olduğunu görmek, o inancı mite dönüştürüyor. Yalnız islam 1400 yıldır hala aynı tazeliğini korumakta, verdiği bilgilerde yanlış görülmemektedir.
 
Hepsinin amaci bir oncekinden daha 'bilimsel' ve akla yatkin olma cabasidir. Her din bir noktaya kadar bilim ile yol almaya calisir ki cevresinde insanlar toplayabilsin.

Tevrat'ta Anaksimandros'un evren modeli bulunur. Dogrudan 'dunya bosluktadir' denir mesela. Ama kitabin geriye kalaninin ne kadar akil ve insanlik disi oldugundan soz etmeye gerek yok sanirim.

Bu baglamlarda hep bir 'biz bu cehalet icinde olani kaldirdik, bunu getirdik' ve 'bakin bu daha akilci, biz zaten ilim nerdeyse bulunuz ve ogreniniz diyoruz' gibi soylemler dolanir. Ibadetler icin de aynisi gecerli. Cevresine, onceki rakip dine de camur atmak suretiyle azicik da bilim isiginda olmak kaydiyla adam toplamaya calisan kurumlardir dinler. Sozde daha akilci ibadetler, daha fazla insan.
 
Dünyadaki çok inanana sahip dinlerin ortak genel kuralları vardır: İyilik yap, gıybet etme, zina etme vs. Ancak bu dinlerin çoğunun ibadetleri farklı. Ve çoğu ibadetin sadece bireysel faydası var - var olduğuna inanılıyor. Mesela bana şu çok garip geliyor: "Secde ediyorum, tanrıya dua ediyorum, ibadethaneye gidiyorum bana iyi geliyor ruhumu dindiriyor." Bu bence tamamen psikolojik. Eğer sana dinin makarnaya bak dese makarnaya baktığında da ruhun dinecekti. Sizin bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Hikmet makaranaya bakmak ta olsa, makarnaya bakarlardı.
Ayrıca iyilik ve ahlak içten pek te gelmez. Dünya genelinde gösteriş amaçlı ibadet eden veya ibadet etmeyen insanların çoğu zina eder, gıybet eder, dedikodu yapar, yalan söyler ve gününü gün etmek için yaşar.

Bi'de şu hepsinin birbirinin kopyası diyenler için; 128.000+ peygamber gönderildi. Temellerinden biri de tevhid inancıdır. Kopya olarak görmeniz anlamsız. Gelenlerde topluluklara aynı şeyleri anlattı.
 
Gördüğüm kadarıyla insanlar kendini bir yere ait hissetmek istiyor ve bu yüzden dinlere ihtiyaç duyuyor, aidiyet duygusu yani.
 

Geri
Yukarı