Benimki Niki Lauda. Her makine ile bütünleşebilen muhteşem bir varlık. Kurtulmasının imkansız olduğu düşünülen kazasından tam 33 gün sonra kazadan sonraki ilk yarışına katılan bir adam. Üstelik bu yarışı 4. sırada bitirebilen muhteşem bir pilot. Yüzü yanık içindedir. Eski eşi Marlene Knaus'un anlattığına göre, ilk tanıştıklarında Lauda Marlene'in kendisini bir tren garına bırakabile imkanının var olup olmadığını sormuş. Buna pozitif cevap veren Marlene Lauda'nın yola çıktıktan sonra arabanın bozulacağını söylemesine aldırış etmemiş ve yolda kalmışlardır. Lauda ailesi zengin olmasına rağmen Niki hiçbir zaman aile parasını Formula serilerinde harcamamıştır. Çünkü babası onun bir iş adamı olmasını istemiştir. Hayallerine kredi çekerek başlamıştır. Kaza yaptığı yarıştan önce bütün pilotları brief odasında toplayıp FIA'ya yarışın iptal edilmesi adına toplama yaptırmıştır. James Hunt'ın buna karşı çıkması sonucu neredeyse bütün pilotlar ret oyu vermiştir. Bunun sonucunda yarış yapılmış ve Lauda ateşler içinde dakikalar geçirmiştir. Ölümden diğer Formula 1 pilotloru Arturo Merzario, Lunger, Guy Edwards ve Harald Etrl'in müdahaleleri ve Merzario'nun kendisini ateşlerin içine atıp kemerini çözmesi sonucunda kurtulmuştur. James Hunt bu olaydan sonra pişmanlık duymuştur. Aksine Niki ona karşı hiç nefret beslememiştir. Çünkü onu spora bağladını inandığı kişi Hunt'tur. Pistte düşman gibi gözükselerde Hunt ve Lauda iyi bir dostlardır. Hatta bir rivayete göre kazadan sonraki ilk basın toplantısında Lauda'nın yanıklarını gören bir muhabirin Lauda'ya "Eşin seni böyle isteyecek mi? Bu yanıklar ile." demesi sonucunda basın toplantısı sonunda James Hunt o muhabiri bir odada dövmüştür. Formula 1'in adeta Jing ve Jang'ı olan bu ikili birbirinin tam tersidir. Hunt 1993'te kalp krizinden, Lauda ise 2019'da nedeni açıklanmasa da kazadan kalan ciğer yanıkları dolayısı ile ölmüştür.