Et yemek cinayet midir?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
İsteyen yesin istemeyen yemesin. Kimse karışamaz buna.
 
Hocam burada kimse size bir şey demedi. Neden bu kadar sinirlisiniz?
Konu üzerinde kendi doğrularımı aktarmaya çalışıyorum. Sinirli olup olmamakla bir ilgisi yok. Size öyle geliyor olabilir. Saldırgan bir tutum sergilediğimi düşünmüyorum.
Vegan, feminist, siyahi, LGBT üyesi... Sürekli mağdurdur, sürekli tartışma içindedir.
Konu belli. Tartışma içinde olmayı sadece o grupta olanlara addediyorsan kendi yazdıklarınızdan haberiniz yok demektir. Ben tartışırım ben laf ederim ama bana kimse laf etmeyecek kimse tartışmaya girmesin :)

Ortaya atılan fikirleri tartışmak yerine konu dışına çıkıp genelleme yaparak başka yerlerden vurmaya çalışmak gibi kaçamak zayıf savunmalara kendinizi dayandırmanız üzücü.

Bundan yıllar önce kölelik zamanlarında da insanlar haklarını savunmak için mücadele etmiştir. Kadın hakları için de mücadele edilmiştir. Hiçbir hak mücadele edilmeden kazanılmıyor. Şu anda da hayvan hakları için mücadele etmemiz gerekirken mantıksız dayanaklarla anlamsız sonuçlar çıkartarak kendimizi kandırmaya odaklanmışız.

Ben mağdur değilim. Hayvanların mağduriyetini anlatmaya çalışıyoruz da yüksek vicdan sahibi hayvanseverlere bunu anlatmak oldukça zor.

Anlamak istemeyene anlatamazsınız da konuyu okuyan başka kişiler için yazdığımı biliyorum.
 
Bence bu sorunun net cevabi yok.

Beslenmek icin oldurdugumuz kuzu,koyun, dana vs gibi canlilar icin ben de zaman zaman uzuluyorum.

Hem etle beslenecek bir organizmaya sahip olmanin hem de beslenmek icin oldurdugumuz canlilara sempati duymanin getirdigi ahlaki bir dilemma bu.

Hayati boyunca hayvan beslemis birisi olarak beslenme amaciyla bile olsa hayvanlarin oldurulmasi fikri uzucu geliyor. Ama sonucta tum canlilar gunes enerjisinden beslenip fotosentez yapamiyor. Bir grup canli, diger grup canliyi oldurmek zorunda. Hem beslenmek icin, hem de doganin dengesi icin.

Hayvansal besinlerle beslenmesek yeterince saglikli olmayacagimizi dusunuyorum. Sagda solda okudugum cesitli vitaminlerin sentezi icin hayvansal temelli organikler gerekli zimbirtilarini bir kenara birakiyorum, kendi vucudumda bile et yemedigimde eksiklik hissediyorum. Belki de psikolojik bir sey, bilemiyorum. Bazen hastalanacakmisim gibi hissettigimde canim meyve ister, bazen zihinsel olarak yorucu bir sey yaptigimda canim lop et ister.

Ortada cinayet varsa bunu isleyen bizsek bile aslinda azmettiren bu ekosistemi tasarlayandir, eger varsa.
 
Bence bu sorunun net cevabi yok.

Beslenmek icin oldurdugumuz kuzu,koyun, dana vs gibi canlilar icin ben de zaman zaman uzuluyorum.

Hem etle beslenecek bir organizmaya sahip olmanin hem de beslenmek icin oldurdugumuz canlilara sempati duymanin getirdigi ahlaki bir dilemma bu.

Hayati boyunca hayvan beslemis birisi olarak beslenme amaciyla bile olsa hayvanlarin oldurulmasi fikri uzucu geliyor. Ama sonucta tum canlilar gunes enerjisinden beslenip fotosentez yapamiyor. Bir grup canli, diger grup canliyi oldurmek zorunda. Hem beslenmek icin, hem de doganin dengesi icin.

Hayvansal besinlerle beslenmesek yeterince saglikli olmayacagimizi dusunuyorum. Sagda solda okudugum cesitli vitaminlerin sentezi icin hayvansal temelli organikler gerekli zimbirtilarini bir kenara birakiyorum, kendi vucudumda bile et yemedigimde eksiklik hissediyorum. Belki de psikolojik bir sey, bilemiyorum. Bazen hastalanacakmisim gibi hissettigimde canim meyve ister, bazen zihinsel olarak yorucu bir sey yaptigimda canim lop et ister.

Ortada cinayet varsa bunu isleyen bizsek bile aslinda azmettiren bu ekosistemi tasarlayandir, eger varsa.

Sorun insanların gerçekten mecbur oldukları düşündükleri için hayvanları yok etmesi değil. Çünkü mecbur olunmayan noktaları bulup oralarda da hayvanların haklarını umursamıyor olmalarıdır. Üstüne kendilerine hayvanseverim diyor olmaları. Dünyanın en cahilce ve biliyorum çoğu farkında değil ama iki yüzlü davranışıdır.

Parayla en iyisini alıp kedi, tasmalı köpek veya kafese koyduğumuz bir kuş. hatta yabani bir hayvan alıp beslerken o hayvanla duyduğumuz müthiş duygusal bağı başka hayvanlara karşı zerre gösteremiyor olmamız.

Ki o evde bakılan hayvanlar konusunda bile hiçbir birlik yok. Bunun olmadığını yeterli kanunların olmadığından anlamamız çok kolay. Çünkü yeterince değişim yaratabilecek kadar "hayvanlara gerçekten değer veren" bir toplum yok.

Yani gerçekten beslenmek dışında her alanda hayvanların hakları gözetilseydi en azından bana daha samimi gelir ve biraz olsun anlayabilirdim bunu. Ama öyle bir dünyada değiliz maalesef. Şu an için de mümkün değil ama bundan 20 30 belki 50 sene sonra çok şeyler değişecek bu konuda.

Bazen kötü alışkanlıklar bize ihtiyaçmış gibi görünür :) bunun sebebi bağımlılık. Ama bu konuyu şimdilik es geçiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki yıllardır süt konusunda sürekli bizlere söylenen şeylerin artık Vegan olmayan doktorlar tarafından da söylendiğini görmek bir şeylerin değiştiğini ve değişeceğini gösteriyor. Ama insanlar tüketsin diye proteinli aromalı laktozsuz vs vs ticari kaygılarla farklı şekillerde insanlara içirmeye çalışıyorlar.

Bütün suçu eko sisteme atmak da bana göre doğru değil. Çünkü şu an eko sistemin anasını ağlatmış durumdayız. İnsanların yaptıkları her şey mecburiyet sebebiyle olmuyor.

Hayvanları kategorize etmişiz. Yenilebilir, derisi soyulup giyilebilir, kozmetik vs her türlü sektörde kullanılabilir, eğlence sektöründe bile hayvanları kullanıyoruz. Sirkler ki şu an halen var mı bilmiyorum. Aqua parklarda yunusların çektiği çileler. Neyse ki at arabaları için bir değişim oldu da elektrikli araçlar getirildi.

ve tabi evcilleştirilip evde bakılabilir hayvan kategorisi. Bunların hep tek taraflı insan odaklı bir bakış açısıyla hayvanları kendi çıkarlarımıza göre şekillendirdiğimizi görüyoruz. Hatta öyle bir noktaya gelmişiz ki sırf evde bakmak için özel köpek türleri üretmişiz.

Bir haber vardı adam fokları öldürüp kıyafet yapıyor ve sırf inat olsun diye hayvanlara gerçekten değer veren insanları sinir etsin diye Fok You diye bir marka çıkardığını söylüyordu. Kimse de yeterince tepki göstermemişti.

Farkında değiliz, sorgulamıyoruz ve nasıl geldiyse öyle yaşamaya alıştığımızdan çoğunluğa göre hareket ediyoruz. O zaman da toplumun yanlışlarına ortak oluyoruz. İleride değişim olduğunda yine çoğunluk o değişime göre hareket edecektir. Tabi hiçbir değişim kolay olmayacak. O değişimi sağlayanlar asıl mücadeleyi veriyor olacaklar. Tıpkı hayvan hakları için gerçekten mücadele edenler gibi.

Geldiği gibi yaşayanlar ise o zamanlar cahildik bilmiyorduk farkında değildik diye geçip gidecekler. Tıpkı öncekiler gibi.
 
Mantarlar da cinayet işliyor.
Balıklar da.
Dezenfektan da.
Bitkiler de.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı