Hayat çok kötü

Hayatımızı kalemle kağıtla harcıyorlar işte. Karşı da çıkamıyorsun. Sistem neyse, başkaları ne istiyorsa onu yapmak zorundasın. Bıktığında iki laf edince de bir sürü azar yersin kaldığın yerden devam edersin.
 
1 kere geldiğin bu hayatta bunu demen için tüm sevdiklerini, sağlığını, maddiyatını kaybetmiş olman gerekiyor bunu demek için neden bu düşüncedesiniz?
Ne kadar bencilce, ah şu insanlar
Etrafına bir bak, konu sahibinin anlattıklarını görmek zor değil
Haline bir bak, kendini avutmadan yaşayamıyorsun belli ki
Bu hayatta iyi ne var?
 
Ne kadar bencilce, ah şu insanlar.
Etrafına bir bak, konu sahibinin anlattıklarını görmek zor değil.
Haline bir bak, kendini avutmadan yaşayamıyorsun belli ki.
Bu hayatta iyi ne var?

Yanlızlık diyorsan alası bende avutma değil bu. Senin tek düşüncen olsunda bitsinse öyle yaşar gidersin ben değil kimse karışamaz özel hayata umarım aradığını amacını bulursun iyi akşamlar.
 
Herkes bir gün öleceği için bir şeyleri, sebepleri ve amaçları anlamsızlaştıyor... Binlerce hayata, yaşlısından gencine empati yaparken o perspektiften çıkıp kendini de görmeli bazen.

"Öldüğümde kimsenin umurunda olmayacak, çünkü ben evrende sadece bit tanesiyim uwu."

Bit tanesi olmanın bile verdiği bir bilinç ve algı kapasitesi vardır, empatiyi ve duyguları da zaten bu doğurur. Bizler değersiz b*k çuvallarıyız diye aklı komplekse sokmak kolaydır tabii. Bu yüzden bu kısıtlı zamanı ben b*k çuvalıyım, önemsizim diye diye vakit kaybetmektense her deneyimi iyisi ve kötüsü ile tartıp, biçip geleceğini oluşturmak nice olgunluktur, hevestir. Amaçlar şekillenebilir, bir şahsın yaşama sevinci çocukları ise bir diğerininki rastgele bir dükkanda görüp aldığı kahve kupasını ülke ülke gezdirip, bunu resmederekek anı olarak saklaması olabilir. Ne olursa olsun "senin amacın ne?" diye küçümsenmemeli, sonuçta sizler bu konu altında yaşamın ağır yanlarından, olumsuzluklarından şikayet edenlersiniz. Bir başkasının amaçlarını hor görmemeli, şahsi arayışlarınız ve olumsuzluğunuz ile bir başkasının hevesini gölgelememelisiniz. Dayanak ya da amaç bulmak için sebebe ihtiyaç yoktur ve amaçlar hor gördüğünüz varoluşta, mutlak ölüme giden yolda anımsamamız için yer edinecek anılar haline gelecektir.

"Gün sonunda beni kimse hatırlamayacak ki?" ...varoluşsal krizleriniz ve hatırlanma arzunuzdan yola çıkarak, yaşama sevincinin olması için "hatırlanmak" da nereden çıktı? Bu nasıl bir egodur, nasıl yaman bir çelişkidir böyle. Varoluşun amaçsızlığı ve evrendeki toz bulutu olmaktan şikayetçi olanlar akıllarda ebediyen nüksetmek mi istiyor? 🤡
"Yaşamak için ne sebebim var?" diye düşünüp ölmek için idealleştirilen ve gerçek hayatta hakimiyetini üstlenemediğimiz şeylerin ne denli bizden kaynaklandığı göremezken bir başkasının acısına bu denli empati yapmak nedendir merak ediyorum. Bu bir başkasının hayatını yaşamaktır, duygusal olgunluk ya da kalben iyilik/doğruluk değildir. Gerçeklikten uzaklaşmak ve içsel hesaplaşmaları ertelemek için bir başkasının amaçlarına ve duygularına ev sahipliği yapmayın.

Olumsuzluğu böylesine kucaklarken geleceğinize şans verememeniz de çok yazıktır.

Duygusal insanlara hep sinir olmuşumdur. Kıracak bir yorumum oldu ise, kırılın.
 
Öncelikle doğduğumdan beri beyin felci (serablal palsi) denen bir hastalıkla boğuşuyorum. Hayatımı yürümekle yürümeye çalışarak ve diğer insanlar gibi bir hayat yaşamayı umut ederek çabalıyorum. Yanlış anlamayın sağlıksal bir problemi olmayan insanların nasıl gerçekten bir derdi olduğunu ve bunu nasıl kafaya taktıklarını anlayamıyorum. O ortamda bulunmama özgürlüğüne sahipken harbiden nasıl bu kadar olumsuz düşüncelere kapılabiliyorsunuz. Sizin doğuştan sahip olduğunuz şeyler için bile bazı insanlar çabalıyorken bunu anlamlandıramıyorum. Bunu yaşadığım içindir belki bilmiyorum. Demem o ki. Hayat düşündüğünüz kadar değil üzüldüğünüz kadar kötü. Çıkın gezin yapabiliyorken özgür olun ve her anın kıymetini bilin. Dünyada bir yerde o kötü bulduğunuz hayatı bile nimet sayacak tonla insan var.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı