Başka bir konuda da konuşmuştum bu tarz konuları. Tanrı bana sormadı bu dünyaya gelmek ister misin diye. Tanrı geleceği bilen birisiyse, benim kötü bir insan olacağımı ve cehenneme gideceğimi bile bile neden yarattı? Direk cehennemde yaratsaydı o zaman keyifle izleseydi. Küçük kıza bir çok kişi tecavüz ediyor öldürüyor tanrı da bu durumu izliyor hiçbir şey yapmıyor. Bu kızın babası öldüğünde tanrı ona "seni sınamak için kızının canını bu şekilde aldım" diyebilecek mi? Bir çok şey bana mantıksız geliyor, bu durumları yanıltan hep dinler oluyor diye düşünüyorum.
Öncelikle bu konu Tanrı dediğiniz kavrama göre değişebilir. Semavi dinlerde ve özellikle İslam dininde kader konusu Allah'ın yazması değil bilmesidir. İslam dininde insan kendi kaderini kendisi yazar. İyiyi ve kötüyü seçmek tamamen insanın özgür iradesi ile alakalıdır. Allah böyle yazdığı için benim kaderim böyle demek yanlıştır. Şöyle de örneklendirebiliriz; tek gidişli bir dağ yolu düşünün, ve 2 taraftan belli hızlarda 2 araba birbirine yakınlaşıyor. Arabalar dağdan dolayı birbirlerini görmüyorlar ve bir viraj var. Siz dağın karşısından baktığınız için arabaların hızlarını hesaplayarak tam virajda hangi zamanda çarpışacaklarını elinizdeki kağıda yazıyorsunuz. Ve gerçekten de yazdığınız saatte arabalar çarpışıyor. Bu kaza olayı siz kağıda yazdığınız için olmadı, siz kazanın olacağını görebildiğiniz için oldu. Kader konusu da bunun gibidir. Allah seçimleri bize bırakmıştır. Biz neyi seçip neyi seçmeyeceğimize tamamen kendi özgür hür irademizle karar veririz.
İkinci konuya gelirsek Allah bizim madem cennete veya cehenneme geleceğimizi biliyordu, o zaman bizi niye direk cennette veya cehennemde yaratmadı sorusu; hiç kimse yapmadığı suçun cezasını çekmez. Adam öldürürsen veya tecavüz edersen bunun karşılığını hangi hukuk sistemi ile yönetiliyorsan o hukuk sistemine göre alırsın. Bizim cennete veya cehenneme gideceğimizi Allah biliyor olabilir, fakat nereye gideceğimize biz karar veririz. Yaptığımız sevaplar ve günahların karşılığı olarak cennet veya cehenneme gideriz.
Üçüncü soruna gelirsek de Allah suçlara müdahale etmiyor konusu. Her suçun cezası er ya da geç verilir. Eğer Allah o an işlenen suça müdahale etseydi sence insanlar suç işleyebilir miydi? Düşünsene birini öldürdüğün anda sende aynı şekilde ölüyorsun, veya birine tecavüz ediyorsun, aynı şekilde tecavüze uğruyorsun. Sence bu mantıklı mı? Eğer böyle bir şey düşünülseydi işte o zaman mantıksız olurdu. Bir de şöyle düşün. Tarihte yaşanmış savaşlarda 1 lider milyonlarca kişinin ölümüne sebep oluyor. Bu suçun karşılığını, bu dünyada, hangi mahkemede, nasıl alacak? 1 kere öldürülse eğer geriye kalan milyonlarca insanın hakkı nasıl ödenecek? İşte bu gibi sebeplerden dolayı da Allah suçlara müdahalede bulunmaz. Nasıl ki en ufak bir hakaret suçunda bile kişi mahkemede yargılanıyorsa, milyonlarca insanın ölümüne yol açan tek bir kişinin hesabı da bu dünyanın mahkemesinde değil, Allah katında olan büyük mahkemede görülecektir. Çünkü o suçun cezasının karşılığı bu dünyada asla verilemez.
Aklınıza takılan, mantıksız olduğunu düşündüğünüz, sizi boşluğa düşüren her türlü sorunun cevabı aslında var. Sadece doğru bir şekilde araştırılmadığı için yanlış kanıya düşülüyor. İnternetteki videolardan ya da kaynak gösterilerek yazılan yazıların bile, kaynaklarına bakıldığı zaman iddia edilen yazıların olmadığı görülebiliyor. Son olarak kaynakta yazıyor olsa bile o kaynak ne kadar güvenilir, ve yazarı kim, yazarı hangi görüşe sahip. Bu gibi konularda okuduğunuz kitapların doğru bilgiyi mi içerdiği, yoksa insanları yanlış bir yöne doğru manipüle mi ettiği çok net bir şekilde görülebilir.
Hayır, bence o anlama gelir. Mesela Tanrı bizi yaratmadan önce bile ona inanıp inanmayacağımızı biliyor zaten. Şöyle düşünün, Tanrı'nın bunu bilmesi ve bunun doğru olması zaten kaderimizin önceden çizildiğini gösterir.
Cehenneme gideceğini bilinen bir varlık yaratmak bana göre cezadır ve Tanrı'nın istemediği bir şeyi seçemeyiz bana göre.
Cehenneme gideceğini biliyor olması ceza olmaz. Eğer Tanrı insana görünseydi, emir ve yasakları söyleseydi, emin ol bütün insanlar o emirleri yerine getirip, yasaklardan kaçınırdı. Böyle olunca da zaten bizi yaratmasına gerek olmazdı. Bizleri bu dünyada özgür hür iradeyle yaratıp, cennete mi cehenneme mi gideceğimizi bize bıraktı. Özgür irade aslında meleklerden bile daha üst mertebelere çıkabileceğimiz veya şeytanlardan bile daha aşağılara düşebileceğimiz bir seçme özgürlüğüdür. Tanrı bizleri yaratırken, "Sizi melekler gibi yaratıp güzel bir cennete mi koyayım, yoksa insan olarak yaratıp özgür irade verip meleklere verdiğim cennetin on katı daha güzel bir cennet mi vereyim?" deseydi, bizler 10 katı güzel olan cenneti isteyeceğimiz için özgür iradeli olmayı seçerdik. Ve bu sebeplerden dolayı özgür iradeliyiz. İyiyi ve kötüyü seçmek, doğruyu ve yanlışı seçmek tamamen bizim elimizde.
Semavi dinlerde Allah'ın insanı özgür bir iradeyle yarattığı, insanın iyi ve kötü ayırdını yapabildiği ve bunun sonucunda da eylemlerinden sorumlu tutulacağı belirtiliyor. Ama aynı zamanda ecel konusunda da o vaktin ne 1 sn geri ne de 1 sn ileri alınabileceği belirtiliyor.
O hâlde, mesela biri başka birini öldürdüğü zaman onun eceli geldiği için mi ölmüş oluyor? Yani ölen kişi hayatı süresince onu o öldüğü koşullara getiren kararları almasaydı da ne olursa olsun yine o vakitte mi ölecekti? Eğer böyleyse bu insanın kaderinin önceden çizildiği anlamına gelmez mi? Bu şekilde özgür bir iradeden bahsedebilir miyiz?
Ecel insanın ölüm vaktidir. İnsan eceli gelince her hangi bir sebepten ötürü hayatını kaybeder. İnsan birini öldürünce de o kişinin eceli geldiği için ölmüş olur. Onu öldüğü koşullara getiren kararları almasaydı eğer eceli de yaşadığı hayata göre değişirdi. Allah insanın hangi sebeplerden ötürü, ne zaman öleceğini bilir. İnsanın tek bir hayatı vardır. O tek hayatta iki durum düşünülemez. İkinci durumu düşünürsek eğer o kişinin eceli ikinci duruma göre şekillenecektir. Tek bir ölüm vaktini, iki duruma göre şekillendirmek yanlıştır.