Kader çelişkisi

Bir yaratıcıya inanmamak belki de en kötü seçim.
İnsanın yaratılış gayesi Allah'ın bilinmek istemesinden ötürüdür.
Bilimle, araştırmayla herşey de Allah bilinmek istemiştir. Allah sadece şekli ibadetler istememiştir.
Yarattıklarını da başıboş bırakmamıştır.
Örneğin bir arabayı ele alalım. Kendi kendine bir araba oluşma şansı nedir? Sıfırdır.
İnsan gibi mükemmel yaratılmış bir canlının da bir yaratıcı vardır. Bu tesadüflerle açıklanacak kadar basit ve sığ değildir. Kendinize basite indirgeyerek bu kötülüğü yapmayın.
 
Neden bir çelişki olsun ki. Seçim ve kaderi biz birbirinin zıttı olarak görüyoruz ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Sen seçim yapıyorsun, yaptığın seçim sonucunda tanrının takdiri gerçekleşiyor. Mesela sen arabayı bir adamın üstüne kırdın, bu senin seçimin; yaptığın seçim yüzünden adam öldü. Bu da takdir. Belki tam açıklayamadım, dilimin döndüğünce yardım etmek isterim.

Bir yaratıcıya inanmamak belki de en kötü seçim.
Kesinlikle, insanın kendine böyle bir kötülük yapmaması lazım. Her türlü argümanı geçtim; Tanırya inanmak ve onun emirleri doğrultusuna göre hareket edip mükafat kazanmak iyidir, inanmayıp ceza almak kötüdür. İnsan ise iyiyi seçme odaklıdır. En basiti bu yani.
 

İmam Maturidi'ye kadar da "kader" "ölçü" olarak meal edilmiştir. Yazgı ya da belirlenmişlik, farklı bir olgudur. Ayrıca konu ile ilgili olarak, "şae" fiilinin de anlamında bozulma olduğu ifade edilmektedir. "Allah'ın onayı" manasından "Allah'in istemesine" cevrilmiştir. Yaratılıp bitmiş bir hususun mevcut olmadığı, yaratmanın devam ettiği seklinde yorumlar da mevcuttur ki o vakit henüz var olmayanın bilinirliği ya da bilinmezliği hakkında da bir sorun mevcut olmayacaktır.

En'am 148 bu hususta bazı işaretler barındırır ki müşrikler "Allah dileseydi biz böyle olmazdık" derler, buna karşın onlara bunun "yalan ve zan" olduğu söylenir.
Yine En'am suresi 2. ve 3. ayetlerde Allah'ın ecelimizi belirlediğini, ne yapıp yapmadığımızı söylüyor.

Burada da yazdığım gibi;
Hem yüce yaratan yaptığımız her şeyi bilecek, hem de bizi seçimlerimizle baş başa bırakacak. Zaten biliyorsun. Bizi nasıl seçimlerimizle baş başa bırakabilirsin?

Bir yaratıcıya inanmamak belki de en kötü seçim.
İnsanın yaratılış gayesi Allah'ın bilinmek istemesinden ötürüdür.
Bilimle, araştırmayla herşey de Allah bilinmek istemiştir. Allah sadece şekli ibadetler istememiştir.
Yarattıklarını da başıboş bırakmamıştır.
Örneğin bir arabayı ele alalım. Kendi kendine bir araba oluşma şansı nedir? Sıfırdır.
İnsan gibi mükemmel yaratılmış bir canlının da bir yaratıcı vardır. Bu tesadüflerle açıklanacak kadar basit ve sığ değildir. Kendinize basite indirgeyerek bu kötülüğü yapmayın.
Bak sonra da "Allah, kusursuz değil." deyince kızıyorsunuz. Bilinmek istemesi nedir? Neden bilinmek istiyor? Bu da benim yarattığım "Dağ evi problemi"ne çıkıyor.
 
Son düzenleme:
Yine En'am suresi 2. ve 3. ayetlerde Allah'ın ecelimizi belirlediğini, ne yapıp yapmadığımızı söylüyor.

Sadece orada değil, pek çok ayette sürenin belli olduğu yazıyor. Ve yine pek çok ayette de verilen bir zamandan bahsediyor. Yalnız bu mevzu; yapılacakların, tercihlerin belirlenmişliği ile alakalı bir anlam ihtiva etmiyor.
 
Senin özgür iraden var, seçimler yapıyorsun. Allah senin yapacağın seçimleri biliyor sadece, onları sana zorla yaptırmıyor. Mesela sen evde TV'de futbol maçı izliyorsun, bir oyuncu rakip takım kalesiyle kaleci yokken karşı karşıya kaldı, oturduğun yerden "aha gol atacak" dersin, değil mi? Peki sen gol atacak dediğin için mi o adam gol atar yoksa kendi seçimiyle gol atmak istediği için mi? 🙂 Tam tutan bir örnek olmasa bile ana fikir açık, bilmekle yaptırmak arasındaki fark işte kader de.

Örneğin bir arabayı ele alalım. Kendi kendine bir araba oluşma şansı nedir? Sıfırdır.
Bir araba bile kendi kendine var olamıyorsa arabadan çok daha karmaşık ve kudretli bir varlık nasıl kendi kendine var olabiliyor? Belki o araba da ezeli ve ebedidir? Böyle deyip hemen kaçabiliyoruz değil mi?🙂
İnsan gibi mükemmel yaratılmış bir canlının da bir yaratıcı vardır.
Mükemmel bir şey nedir? Mükemmelin birden fazla tanımı vardır. Mesela dışarıdan müdahale gerekmeksizin kendi varlığını idame ettirebilen bir şey mükemmeldir. İnsan dışarıdan enerji almadan varlığını sürdürebilir mi? Hayır, o zaman bu tanıma göre mükemmel değil.

%100 verimli çalışan bir şey de mükemmel olabilir. Peki insan %100 verimli mi? Eğer %100 verimli olsaydı boşaltım sistemine gerek olmazdı. Ayrıca mükemmel olsaydı yaşlanmazdı da. Büyüme olmazdı çünkü mükemmelliğin ötesinde bir şey yok, gelişemezsin. Büyüyüp gelişemediğin için de doğamazdın. Yani mükemmel olsaydın doğmamış ve doğrulmamış olman gerekirdi, tanıdık geldi mi bir yerlerden🙂 Şirk koşmaya kadar çekebilirsin mükemmellik iddiasını.
Bu tesadüflerle açıklanacak kadar basit ve sığ değildir.
Sıradan bir tesadüfe indirgenecek kadar da basit ve sığ değil ateizm felsefesi.
 
Son düzenleme:
Sadece orada değil, pek çok ayette sürenin belli olduğu yazıyor. Ve yine pek çok ayette de verilen bir zamandan bahsediyor. Yalnız bu mevzu; yapılacakların, tercihlerin belirlenmişliği ile alakalı bir anlam ihtiva etmiyor.
Dediğini doğru olarak varsayarak ilerlemek istiyorum;

Yanıldık ve kader bildiğimiz anlamda değil. Bu yine de Allah'ın belirlediği bir hayatı bilemeyeceği anlamına gelmez. O yaratan ise, zaman ve mekandan münezzeh ise, bilmesi zorunludur.

Bir düşünce deneyiyle bile, bu olasılık düşünülebiliyorsa, Allah'ın bunu düşünememesi imkansızdır. Bunu olasılık dahilinde konuşuyorum.

Ayrıca konu ile ilgili olarak, "şae" fiilinin de anlamında bozulma olduğu ifade edilmektedir.
Bu konu hakkında da yorum yapmak istiyorum.

Evrensel olarak nitelendirilen bir kitapta anlam bozulması olmaması lazımdır. Her dile rahatça çevirilebilmeli, anlamı bozulmamalıdır.

Kim bilir, kimler ne anlam çıkardı ya da yorumladı? 😀 😂
 
Neden bir çelişki olsun ki. Seçim ve kaderi biz birbirinin zıttı olarak görüyoruz ve anlamlandırmaya çalışıyoruz. Sen seçim yapıyorsun, yaptığın seçim sonucunda tanrının takdiri gerçekleşiyor. Mesela sen arabayı bir adamın üstüne kırdın, bu senin seçimin; yaptığın seçim yüzünden adam öldü. Bu da takdir. Belki tam açıklayamadım, dilimin döndüğünce yardım etmek isterim.
Zaten insanın hayatı boyunca baştan sona doğru Allah ne yapacağını biliyor. Bu da zaten önceden belirlenen bir senaryoyu oynamak gibi. Şöyle örnek vereyim : Otomattan bir su alacaksın mesela parayı verdin numarasına tıkladın ve aldın. Şimdi suyu kendi isteğinle almış gibi gözüküyorsun ama Allah zaten önceden yazmış, yani kendi seçiminle değil kaderin öyle yazıldığı için alıyorsun. Burada da çelişki başlıyor işte.
 
O yaratan ise, zaman ve mekandan münezzeh ise, bilmesi zorunludur.

Zamanın üstündeki varlığın bilmesi gerekir tabii de bunun tercihe ya da bizim kararlarımıza etkisi nedir? Bunun devamı, tüm bunları neden yarattıya giden ve cevabi verilemeyecek sorular silseline dönüşür. Yaratılmış her şeyden uzak bir varlığın neyi neden yaptığına cevap verilebilmesi mümkün değil.

Evrensel olarak nitelendirilen bir kitapta anlam bozulması olmaması lazımdır.

Zikir ve temel zaten bozulmuyor. Tartışılanlar ise genelde ana konudan ziyade daha muğlak hususlar hakkında, yoksa Eski Ahit'te de uyulması veya yapılması gerekenler aralardan seçilebiliyor.
 
Son düzenleme:
Bir yaratıcıya inanmamak belki de en kötü seçim.
İnsanın yaratılış gayesi Allah'ın bilinmek istemesinden ötürüdür.
Bilimle, araştırmayla herşey de Allah bilinmek istemiştir. Allah sadece şekli ibadetler istememiştir.
Yarattıklarını da başıboş bırakmamıştır.
Örneğin bir arabayı ele alalım. Kendi kendine bir araba oluşma şansı nedir? Sıfırdır.
İnsan gibi mükemmel yaratılmış bir canlının da bir yaratıcı vardır. Bu tesadüflerle açıklanacak kadar basit ve sığ değildir. Kendinize basite indirgeyerek bu kötülüğü yapmayın.
Evet şu kaleminde bir yaratıcısı varsa bla bla bla.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı