Kadına şiddete hayır

Sadece kadına değil. Her canlıya olan şiddete hayır.

Bunu diyorum ama arada laftan anlamayacak olan, kavga etmek isteyenleri de geri çevirmeyip bir güzel itinayla haşat ediyorum. Talep meselesi, karşıdaki bundan anlıyorsa kendimi tutamıyorum, can çıkıyor ama huy çıkmıyor işte. :D
 
Sadece kadına değil. Her canlıya olan şiddete hayır.

Bunu diyorum ama arada laftan anlamayacak olan, kavga etmek isteyenleri de geri çevirmeyip bir güzel itinayla haşat ediyorum. Talep meselesi, bundan anlıyorsa kendimi tutamıyorum, can çıkıyor ama huy çıkmıyor işte. :D.

Onları haşlamak farz hocam zaten. :D
 
Hiçbir insana hele hayvanlara şiddete hayır!
Hayvanların ne günahı var? Benim hayvanlarla duygusal bir bağım var.
Bir hayvana yapılan eziyetler için en büyük cezayı alsın.

Konuşamayan hayvanlara yapılan eziyetler.
 
6284 sayesinde " Bana Tecavüz " etti dediği anda adamı yargısız infaz ediyorlar. Sanıldığının aksine Türkiyede Erkek Hakları yoktur.

Yok öyle bir şey. Eğer dediğin gibi olsaydı kanıtlanmadan her atılan iftirada direk infaz edilirdi. Gördüğümüz ise bunun tam tersi.

Küresel olarak böyle. Ülkemizdeki durum çok daha vahimdir muhtemelen. Şiddetin her türlüsüne karşıyız ancak bir yerde yüksek oranda bir cinsiyete veya canlıya şiddet varsa ve cezalar caydırıcı değilse orada sıkıntı olur tepki doğar.

kuresel-cinayet-arastirmasi-raporu-2019-1.jpg

Hiçbir insana hele hayvanlara şiddete hayır!
Hayvanların ne günahı var? Benim hayvanlarla duygusal bir bağım var.
Bir hayvana yapılan eziyetler için en büyük cezayı alsın.

Konuşamayan hayvanlara yapılan eziyetler.

Hayvana şiddetin bu boyutta olmasının sebebini size söyleyeyim.

Çünkü insanların çoğunluğu gerçekten hayvan sever olup hayvanlara değer vermiyorlar. Değer veren çok az kitle olduğu için onların tepkilerini fazla göremiyorsunuz.Şimdi neden kedi köpek gibi insanlara yakınlaştırılan hayvanlar için bile düzgün kanun çıkartılmadığını anlıyorsunuzdur umarım. Çünkü değer veren kitle az. Bu kitlenin tepkisi yetersiz kalıyor. Olay tamamen bu.

Ne zaman çoğunluk bu konularda daha güçlü şekilde sesini çıkartır işte o zaman bir şeyler değişir.
 
Son düzenleme:
Yok öyle bir şey. Eğer dediğin gibi olsaydı kanıtlanmadan her atılan iftirada direk infaz edilirdi. Gördüğümüz ise bunun tam tersi.

Küresel olarak böyle. Ülkemizdeki durum çok daha vahimdir muhtemelen. Şiddetin her türlüsüne karşıyız ancak bir yerde yüksek oranda bir cinsiyete veya canlıya şiddet varsa ve cezalar caydırıcı değilse orada sıkıntı olur tepki doğar.

Eki Görüntüle 667050

Hayvana şiddetin bu boyutta olmasının sebebini size söyleyeyim.

Çünkü insanların çoğunluğu gerçekten hayvansever olup hayvanlara değer vermiyorlar. Değer veren çok az kitle olduğu için onların tepkilerini fazla göremiyorsunuz. Şimdi neden kedi köpek gibi insanlara yakınlaştırılan hayvanlar için bile düzgün kanun çıkartılmadığını anlıyorsunuzdur umarım. Çünkü değer veren kitle az. Bu kitlenin tepkisi yetersiz kalıyor. Olay tamamen bu.

Ne zaman çoğunluk bu konularda daha güçlü şekilde sesini çıkartır işte o zaman bir şeyler değişir.

Evet haklısınız bir insana çok değer verilir ama hayvana verilmez.
Yani eşit insanlarla hayvanları eşit görmezler.
Mesela şöyle bir köpeğin var yavrularını satıyorsun veya veriyorsun ama annesini babasını vermiyorsun oysaki hayvanlarında annelik babalık duyguları var ve ben vermelere karşıyım.

Gerçekten hayvanların duygularını insanlar önemsemiyor.
İnsanda aynı şeyi yapsan kaos çıkar ama hayvanlar için sadece bir söylem.
 
Şiddet gören ya da cinayete kurban giden kadınların çoğu bu kişileri bizzat kendileri insan denizi içerisinden ayıklayarak cımbızla seçiyorlar. Tanımadığı kişilerden rastgele bir şekilde saldırıya uğrayan ya da öldürülen kadınların sayısı çok ama çok az. Ben en son Ceren Özdemir olayını hatırlıyorum. Evine giderden bir psikopat tarafından öldürülmüştü. Allah rahmet eylesin.

Bunun dışındaki neredeyse her olay kadınların ya akrabağları ya da eşleri veya sevgilileri (bazen de eski olanları elbette). Bu durumda “kadına şiddete hayır” diye bağırmanın, çağırmanın, pankartlar açarak gösteriler düzenlemenin ya da “bu son olsun” demenin sorunu çözmeyeceği açık ve nettir. Pazardan sebze alırken bile bin kez evirip çevirip düzgün olup olmadığına bakılırken bir insanı kendi hayatınıza ekleyeceğiniz bir noktada nasıl bir karaktere sahip olduğu, şiddet eğilimi olup olmadığı, geçmişinde bir sorun var mı, yok mu diye iyice araştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Ancak ömürlerinin çoğunu Instagram, Snapchat ya da TikTok gibi beyin eriten yerlerde geçiren kişilerin bu kriterlere bakmayacakları, hatta böyle kriterlerin var olduğunu bile bilemeyecekleri ortada. Böyle leş ortamlarda takılmayan ve başkalarından önce kendi aklına saygı duyan kadınlar zaten öldürülmüyorlar. Çünkü çevrelerinde buna meğilli insanlar olmuyor.

Son olarak arada sırada gündeme gelen İstanbul Sözleşmesine de değinmek isterim. Bu konu da toplumu ikiye bölmüş vaziyette. Bir tarafta sözleşmeyi savunan CHP, HDP, İYİ Parti, KADEM örgütü ve bazı ılımlı femino-İslamcılar varken diğer tarafta sözleşmeye karşı sakallı, sarıklı cübbeli, tarikatçı sünni ya da selefi müslümanlar ve radikal İslamcı tayfa kendi inançlarına aykırı buldukları için sözleşmeden çekilmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Sakal fetişisti yobaz güruhtan bağımsız olarak İstanbul Sözleşmesi´nin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Sebebi ise basit. İnsanlar arasındaki ilişkilere herhangi bir devlet, örgüt ya sa yasa karışmamalı. İnsanlar neyi nasıl kendilerine uygun buluyorsa o yaşam tarzını benimsemekte özgür olmalıdır. Devletin görevi insanlara ahlak bekçiliği yapmak değildir. Ayrıca sözleşmenin şiddete uğrayan kadınları koruyamadığı açıktır. Kadın olsaydım İstanbul Sözleşmesi´ne güvenmek yerine bir Judo kursuna giderdim. İstatistiksel olarak hayatta kalma ihtimalini çok daha arttırır.
 
Bu, buradaki tüm arkadaşlarımızın ortak düşüncesidir eminim ki: şiddete hayır demeliyiz. Çünkü şiddet küçük yaşlarda insana uygulanırsa, gelecekte yetişkin birey olduğunda etrafındaki kişilere ve(ya) her türlü canlıya şiddet uygulamayı marifet bilir. Toplumdaki genel aile yapısında var olan yanlış şiddet algısı, her bireyi, uygulayanı da uygulananı da gerek psikolojik gerekse duygusal yönden çok kötü etkiler.
 

Geri
Yukarı