Benim algıyı kaldırmaya çalıştığım falan yok. Ben kadın haklarının ahlaki bir görüş olduğunu düşünüyorum ve bu sözleşmenin bunu sağlamayacağını düşünüyorum. Kendi içerisinde bile çelişkileri bulunan bir sözleşmenin kanun önünde emsal olarak alınabileceğini düşünmüyorum. İstanbul sözleşmesinin daha önceki yazdığım mesajlarda da kaldırılmasını değil düzenlenmesini istediğimi söylemiştim. İstanbul Sözleşmesi'ni hiç okumadan bilgi sahibi olmadan insanlara belirli siyasi etkiler altında anlatılıyor. İstanbul Sözleşmesi ki, kamu davalarında sabittir, tahrik edici olarak birçok kez kabul edilmiştir. Sırf Avrupa'dan destek alacağız diye Türkiye'de kamuoyunun desteğini almadan imzaladılar. Gerçi hatırlar mısınız bilmiyorum ama zamanın muhalefeti bile bu sözleşmenin kadın hakkı ihlallerinin önüne geçemeyeceğini savunmuştu. Ben hatırlıyorum. Bu sözleşme bu haliyle Türkiye'de uygulanamaz. Benim bir zorum yok. Ama her ülkenin insanı kendine özgüdür. Bazı konularda ortak bir sözleşme imzalayarak tekdüze bir şey elde edemezsiniz. Ekleme: İyi hal indirimlerinin birincil sebebi İstanbul Sözleşmesi'dir. Okuyan herkes bunu net olarak anlar.
Hocam mesajımda da açıklamıştım. Manevi olarak zaten biz bu hasarları karşılayamayız. Şiddete maruz kalmadığımız için empati yapmamız biraz zor ama mahkeme şiddete maruz kalanlar için bir tazminat miktarı belirliyor. Hem devlet tazminat ödüyor(maaş gibi veriyorlar) hem de sanık. Sanık para ödediği için mahkemeye cezai indirim talep edebiliyor ve çok üst düzey(!) hakimlerimiz cezai indirim veriyorlar.Hocam kusura bakmayın. Ben kaldırılmasını istiyorsunuz sanmıştım. Düzenlenmesini ben de isterim. Ama bomboş bir sözleşme yaparlarsa iğrençlikten de öte olur. Kadın haklarını savunan düzgün bir yasa çıkarırlarsa ellerine sağlık. Ama kaldırmaktan bahsetmeleri çok daha kötü. Kaldırırlarsa yeniden sözleşme hazırlamalarına imkan yok.
İyi hal indirimini pek anlamadım, bir örnek verebilir misiniz? Sözleşmede öyle bir şey geçiyor mu?
Burada hukukta verilen ceza da cezai tazminat olarak geçtiği için bu madde mahkeme tarafından çoğu kez cezai indirim olarak uygulanıyor. Avukatları dinlerseniz çoğu kez bu cezai indirimlerin hukuki olduğu için iptal edilemediğini ve üst mahkemenin bile iptal etmediğini söylüyorlar. Revize edilip açılması gerek. İstanbul Sözleşmesi gereklidir fakat buna uygun bir kanuni düzenlememiz yok ve çoğu zaman suistimal ediliyor. Hem kanun getirilmeli hem de uygun bir şekilde revize edilmeli ki sıradan vatandaşların kafası karışmasın. İyi sosyaller.Hasarın fail, sigorta şirketi veya finansmanı devletçe sağlanan sağlık ve sosyal sigorta hükümlerince karşılanmaması halinde, ciddi bedensel yaralanma veya sağlık bozukluğuna uğrayanlara yeterli Devlet tazminatı sağlanacaktır. Bu durum, mağdurun emniyetine gereken dikkat sarfedilmesi koşuluyla, Tarafların, söz konusu tazminatın, fail tarafından verilen tazminat kadar azaltılması talep etmesini ihtimal dışı bırakmaz.
Sadece dil için demedim. Hukuk kuralları bakımından kendi dönemine hitap etmesi, kölelik cariyelik düzeni, kadının erkekle eşit olmaması, Peygamberin evine vakitsiz gitmeyin gibi kimseyi alakadar etmeyecek bunu gibi ayetler, o dönemde ki bilimsel bilgiler ( Siz de bana bilimsel bir mucize diye ayet atmayın zaten biliyorum.) vs. Bunun gibi nedenlerden dolayı evrensel olamazDillerden dolayı evrenselliğini yitirmesi doğru değil diye düşünüyorum.
Tabi ki. Size inanıyorum ama her müslümanın sizin gibi düşünmeyecek. Elmalı Hamdi tefsirinde de vurmak var. Diyanet tefsiri ile hemen hemen aynı. Dinen yaralama yüzüne vurma gibi dövmek yok. Keyfi dövemiyorsunuz zaten. Size tavsiyem tefsirlere fazla güvenmeyin ama ayetleri farklı çevirilerle okuyun. Tek ayet ile bakıp bu böyle deyip geçmeyin.Dinimizde öyle yazıyorsa bile yapmayacağımdan emin olun.
Hocam mesajımda da açıklamıştım. Manevi olarak zaten biz bu hasarları karşılayamayız. Şiddete maruz kalmadığımız için empati yapmamız biraz zor ama mahkeme şiddete maruz kalanlar için bir tazminat miktarı belirliyor. Hem devlet tazminat ödüyor(maaş gibi veriyorlar) hem de sanık. Sanık para ödediği için mahkemeye cezai indirim talep edebiliyor ve çok üst düzey(!) hakimlerimiz cezai indirim veriyorlar.
Burada hukukta verilen ceza da cezai tazminat olarak geçtiği için bu madde mahkeme tarafından çoğu kez cezai indirim olarak uygulanıyor. Avukatları dinlerseniz çoğu kez bu cezai indirimlerin hukuki olduğu için iptal edilemediğini ve üst mahkemenin bile iptal etmediğini söylüyorlar. Revize edilip açılması gerek. İstanbul Sözleşmesi gereklidir fakat buna uygun bir kanuni düzenlememiz yok ve çoğu zaman suistimal ediliyor. Hem kanun getirilmeli hem de uygun bir şekilde revize edilmeli ki sıradan vatandaşların kafası karışmasın. İyi sosyaller.
Sadece dil için demedim. Hukuk kuralları bakımından kendi dönemine hitap etmesi, kölelik cariyelik düzeni, kadının erkekle eşit olmaması, Peygamberin evine vakitsiz gitmeyin gibi kimseyi alakadar etmeyecek bunu gibi ayetler, o dönemde ki bilimsel bilgiler ( Siz de bana bilimsel bir mucize diye ayet atmayın zaten biliyorum.) vs. Bunun gibi nedenlerden dolayı evrensel olamaz
Tabi ki. Size inanıyorum ama her müslümanın sizin gibi düşünmeyecek. Elmalı Hamdi tefsirinde de vurmak var. Diyanet tefsiri ile hemen hemen aynı. Dinen yaralama yüzüne vurma gibi dövmek yok. Keyfi dövemiyorsunuz zaten. Size tavsiyem tefsirlere fazla güvenmeyin ama ayetleri farklı çevirilerle okuyun. Tek ayet ile bakıp bu böyle deyip geçmeyin.
İslamda vardı ama günümüzde kölelik kaldırıldı.Kölelik yok diye biliyorum.
Var. İncele oku Kur'an mealini.Peygamberin evine vakitsiz girmemeyi belirten ayet mi varmış ya?
Tamam nasıl istersen.Ama şimdi dine pek girmek istemiyorum, konudan sapıyoruz. Yani dine girmemek derken evrenselliğe vs. girmeyelim.
İster müslüman olun ister Hristiyan ister ateist olun bunların çok önemi yok. Önemli olan ahlaklı dürüst sorgulayabilen biri olmak.ama ben kendi kabul ettiğim Müslümanlıkta devam edeceğim. İyi günler.
Tamam nasıl istersen
İster müslüman olun ister Hristiyan ister ateist olun bunların çok önemi yok. Önemli olan ahlaklı dürüst sorgulayabilen biri olmak.
Erkekler günü var.Arkadaşlar selamlar. Öncelikle konu hassas olduğu için şimdiden herkesi düşünceli olmaya ve fikirlerimizi güzelce paylaşmaya davet ediyorum. Arkadaşlar, bana Kadınlar Günü'nün kutlanması saçma geliyor. Vikipedi Kadınlar Günü'nden "Dünya Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından bu şekilde tanımlanmış olarak her yıl 8 Mart'ta kutlanan uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktasıdır." şeklinde bahsediyor. Cinsiyet, hak ve özgürlükler konusunda eşit olmamızı tabii ki destekliyorum, destekliyoruz ancak bu günün kutlanması amaca ters düşmüyor mu? Kadınlar erkekler eşitse, kadınlar çalışabiliyorsa, özgürlerse biz bunu neden kutluyoruz? Bu zaten olağan bir şey değil mi? Olması gereken şeyleri sürekli bu böyle olmalı şeklinde söyleyip kutlamak kadınları küçük düşürmüyor mu? Cinsiyet eşitliği vs. bunları zaten biliyorsak destekliyorsak lafının bile geçmemesi lazım değil mi? Yanlış anlayamayın lütfen, yalnızca bana garip geldi. Sizin fikirlerinizi öğrenmek istedim. İyi günler dilerim.
1.Şu an amacından saptı.Arkadaşlar, 8 Mart kadınlar günü değil. Emekçi kadınlar günü. Arada fark var.
Tuvaletler olmasa ne olurdu düşünmek bile istemiyorum. Kesinlikle kutlanmalı.Dünya Tuvalet Günü ne ya? Tuvaletlerin varlığını falan mı kutluyoruz?