IbishuCovet1.5dXi
Hectopat
Evet kavga ettim ve ne yapacağımı düşünüyorum. Kavga nedir, nasıl oldu derseniz olay şu: Ben Özbekistan'da yaşıyorum. İkisi benimle yaşıt üç özbek türkü arkadaşımla taşkent merkezde bilgisayar dükkanımız var. Her gece sırayla nöbet tutuyoruz. Aram kendileriyle çok iyidir. Aynı evde kalıyoruz, aynı şeyi yiyip içiyoruz, derdimiz sıkıntımız bir. Arada her arkadaşın tartıştığı gibi biz de tartışırız tabii ki. Ama bu kavga farklı.
Nöbet konusundan bahsetmiştim. Dün gecenin sırası bendeydi. Dükana gelip oturdum. Onlar evde yatıyordu. Bildiğiniz gibi ramazan ayı olduğundan biz de oruç tutuyoruz. Sahur için eve çıktım, bir iki şey atıştırıp dükana geldim. Oruç tutarken genelde çok uykulu ve yorgunumdur. Dün oruç tutarkenki ilk nöbetimdi ve ben uykuma karşı geliyordum fakat uyku ağır basıyordu. Saat 5'e doğru uyuklamaya başladım. Yazılım ve bilgisayar konusunda sıkıntı yaşadığında bize gelen bir abi var. İşte o abinin kardeşi de Özbekistan geneli bir zincir markete sahip. Marketleri birlikte işletiyorlar. Bizim abi de benim dükanı işlettiğim arkadaşlarımdan birinin amcası. Zaten abi de o yüzden bizim dükkana geliyor. Neyse aksi gibi benim uyuduğum gün abi dükkana götürmek için kartuş ve toner almaya gelmiş. O gün de başka bir şirketin müdürüyle yapılacak olan anlaşma için kardeşiyle yaklaşık 200 km uzakta olan namangan şehrine gideceklerdi. Gitmeden önce de muhasebeye eksik olan tonerleri götürecekti. Ben dükkana geldiğimde onun tonerlerini ayırmıştım. Neyse abi saat 7'de geldi. Tabii ben uyuduğum için o sırada farkında değilim geldiğinin. Abi ile tanış olduğumdan kerim diye seslenmiş ama ben uyanmayınca yanıma gelip beni dürtükledi. Uyandıktan sonra uyku sersemliği ile depoda onun siparişlerini aramaya başladım. Abinin acelesi olduğunu bildiğimden ben de telaş yaptım ve yanlışlıkla ona başka birinin tonerini verdim. Fakat kutudaki toner abinin istediğinin yarısı kadar bile zor ediyordu. O da kutunun içine bakmadan alıp gitti. Kafam da neredeyse kutuya isim yazmayı unutmuştum. Sonra kutusunu bizim abiye verdiğim abi geldi ve ona da bizim abininkini verdim. Çünkü o gün başka toner ayırtmış olan biri yoktu. Arka odada sadece iki tane toner kutusu duruyordu. Zaten birini de yanlış vermiştim. Diğer abininkini de arka odaya koyduğumu bildiğimden kalan son kutuyu da ikinci siparişe sahip olan adama verdim. Fakat bu sefer abi kutu niye bu kadar ağır deyince de afalladım. Yanlış kutuyu abiye verdiğimi anlayınca hemen adamdan özür dileyip telefona koştum ve abiyi aradım. Fakat abi yola çıkalı 1 saat olmuştu bile. Geri dönüp al da diyemedim. O da muhasebeden birini gönderip kutuları değiştirmeyi teklif etti. Benim de aklımdan bu fikir geçmişti zaten. Saat 9 olunca arkadaşlarım dükkana indiler ve ben de o sırada işi hallediyordum. Muhasebedeki abinin arkadaşı gelmişti. Benim arkadaş da onu tanıdığından ne oluyor diye sordu. Amcam almamış mıydı kutuyu diye. Müşteriler gittikten sonra olayı arkadaşlarıma anlattım. Bizim abinin yeğeni olan arkadaşımdan başka hiçbir arkadaşım olayı önemsemediler. Hatta bunu olay niteliğinde dahi görmediler. Uykuluydun olur öyle deyip geçtiler. Fakat dediğim gibi bizim abinin yeğeni dedi ki: Amcamın önemli bir toplantısı olduğunu biliyordun da niye kutulara isim yazmadın? Zor muydu? Deyince biraz sinirlendim. O uykuyla yorgunlukla seni bıraksak nasıl yapardın acaba dedim. O da "oho, benim elimden her iş gelir. Ben uyuşuk değilim." deyince tepem attı. Böyle küçük şeyleri dahi bazen çok ciddiye alırım ve bu yüzden çok sıkıntı çekmişimdir. Yine aynı sebepten ciddiye aldım arkadaşımı ve kavga ettik, ben bayağı yükseldim. Çünkü yakın zamanda dedem ölmüştü. Onun da etkisiyle yaşandı bunlar.
Olayı anlattım arkadaşlar. Şu an arkadaşım dükkanda yok. Diğer arkadaşlarıma da sordum; o çok önemsemez bu kavgayı, dostluğunuz kuvvetlidir, özüre bile gerek duymaz belki dediler. Fakat ben özür dileme niyetindeyim. Arkadaşlarım benimle aynı kafada olmadığından onlardan tavsiye almayacağım. Forumdayken de aklıma size sormak geldi sordum. Kıymetli önerilerinizi bekliyorum.
Not: Belki işe yarar diye arkadaşımın ilgi alanları ve sevdiği şeyleri yazıyorum. Fotoğraf çekmek, model arabalar, FPS oyunları, bulmacalar ve kutu oyunları. Yaşım da 21.
Nöbet konusundan bahsetmiştim. Dün gecenin sırası bendeydi. Dükana gelip oturdum. Onlar evde yatıyordu. Bildiğiniz gibi ramazan ayı olduğundan biz de oruç tutuyoruz. Sahur için eve çıktım, bir iki şey atıştırıp dükana geldim. Oruç tutarken genelde çok uykulu ve yorgunumdur. Dün oruç tutarkenki ilk nöbetimdi ve ben uykuma karşı geliyordum fakat uyku ağır basıyordu. Saat 5'e doğru uyuklamaya başladım. Yazılım ve bilgisayar konusunda sıkıntı yaşadığında bize gelen bir abi var. İşte o abinin kardeşi de Özbekistan geneli bir zincir markete sahip. Marketleri birlikte işletiyorlar. Bizim abi de benim dükanı işlettiğim arkadaşlarımdan birinin amcası. Zaten abi de o yüzden bizim dükkana geliyor. Neyse aksi gibi benim uyuduğum gün abi dükkana götürmek için kartuş ve toner almaya gelmiş. O gün de başka bir şirketin müdürüyle yapılacak olan anlaşma için kardeşiyle yaklaşık 200 km uzakta olan namangan şehrine gideceklerdi. Gitmeden önce de muhasebeye eksik olan tonerleri götürecekti. Ben dükkana geldiğimde onun tonerlerini ayırmıştım. Neyse abi saat 7'de geldi. Tabii ben uyuduğum için o sırada farkında değilim geldiğinin. Abi ile tanış olduğumdan kerim diye seslenmiş ama ben uyanmayınca yanıma gelip beni dürtükledi. Uyandıktan sonra uyku sersemliği ile depoda onun siparişlerini aramaya başladım. Abinin acelesi olduğunu bildiğimden ben de telaş yaptım ve yanlışlıkla ona başka birinin tonerini verdim. Fakat kutudaki toner abinin istediğinin yarısı kadar bile zor ediyordu. O da kutunun içine bakmadan alıp gitti. Kafam da neredeyse kutuya isim yazmayı unutmuştum. Sonra kutusunu bizim abiye verdiğim abi geldi ve ona da bizim abininkini verdim. Çünkü o gün başka toner ayırtmış olan biri yoktu. Arka odada sadece iki tane toner kutusu duruyordu. Zaten birini de yanlış vermiştim. Diğer abininkini de arka odaya koyduğumu bildiğimden kalan son kutuyu da ikinci siparişe sahip olan adama verdim. Fakat bu sefer abi kutu niye bu kadar ağır deyince de afalladım. Yanlış kutuyu abiye verdiğimi anlayınca hemen adamdan özür dileyip telefona koştum ve abiyi aradım. Fakat abi yola çıkalı 1 saat olmuştu bile. Geri dönüp al da diyemedim. O da muhasebeden birini gönderip kutuları değiştirmeyi teklif etti. Benim de aklımdan bu fikir geçmişti zaten. Saat 9 olunca arkadaşlarım dükkana indiler ve ben de o sırada işi hallediyordum. Muhasebedeki abinin arkadaşı gelmişti. Benim arkadaş da onu tanıdığından ne oluyor diye sordu. Amcam almamış mıydı kutuyu diye. Müşteriler gittikten sonra olayı arkadaşlarıma anlattım. Bizim abinin yeğeni olan arkadaşımdan başka hiçbir arkadaşım olayı önemsemediler. Hatta bunu olay niteliğinde dahi görmediler. Uykuluydun olur öyle deyip geçtiler. Fakat dediğim gibi bizim abinin yeğeni dedi ki: Amcamın önemli bir toplantısı olduğunu biliyordun da niye kutulara isim yazmadın? Zor muydu? Deyince biraz sinirlendim. O uykuyla yorgunlukla seni bıraksak nasıl yapardın acaba dedim. O da "oho, benim elimden her iş gelir. Ben uyuşuk değilim." deyince tepem attı. Böyle küçük şeyleri dahi bazen çok ciddiye alırım ve bu yüzden çok sıkıntı çekmişimdir. Yine aynı sebepten ciddiye aldım arkadaşımı ve kavga ettik, ben bayağı yükseldim. Çünkü yakın zamanda dedem ölmüştü. Onun da etkisiyle yaşandı bunlar.
Olayı anlattım arkadaşlar. Şu an arkadaşım dükkanda yok. Diğer arkadaşlarıma da sordum; o çok önemsemez bu kavgayı, dostluğunuz kuvvetlidir, özüre bile gerek duymaz belki dediler. Fakat ben özür dileme niyetindeyim. Arkadaşlarım benimle aynı kafada olmadığından onlardan tavsiye almayacağım. Forumdayken de aklıma size sormak geldi sordum. Kıymetli önerilerinizi bekliyorum.
Not: Belki işe yarar diye arkadaşımın ilgi alanları ve sevdiği şeyleri yazıyorum. Fotoğraf çekmek, model arabalar, FPS oyunları, bulmacalar ve kutu oyunları. Yaşım da 21.
Son düzenleyen: Moderatör:
