Kelebek yaşıyor mu?

Bilgiye aç, öğrenmeye hevesli iki kız kardeş varmış. Öyle çok öğrenmişler, öyle çok bilmişler ki artık cevabı olmayan soruların peşine düşmüşler. Kızlar bir dağın başında bir başına yaşayan bir bilgenin varlığını duyunca hemen yanına gitmişler.

Kızlardan biri, her şeyin cevabını bilen bilgeyi zora düşürecek bir soru bulmuş.

Kardeşine dönüp, "Elime bir kelebek alıp bilgeye 'Elimdeki kelebek canlı mı ölü mü' diye soracağım" demiş.

Kısık sesle sözlerini sürdürmüş:

"Bilge canlı derse elimde sıkarak kelebeği öldüreceğim. Eğer ölü derse avucumu açıp kelebeği serbest bırakacağım. Bilgenin bunu bilmesine imkan yok."

Kızlar bilgenin karşısına oturur ve avucunda kelebek olan, hazırladığı soruyu sorar. Bilge iki kız kardeşe gülümseyerek bakar ve avucunu yummuş, cevap bekleyene konuşur:

"Senin elinde kızım. Bu tamamen senin elinde."

Hiçbir bilge internet altyapısı olmayan dağın başında yaşamaz.

Bunlar konuşulurken kelebek havasızlıktan ölür.

Hikayeden çıkarılacak sonuç, elimizdeki kelebeği öldürmemeliyiz (!)

Asıl soru ben yaşıyor muyum?

Duyduğum ve sevdiğim bir hikaye.

Kardeş 1 gün ömrü var işte.
1 günü şansa bırakmayın.

Hayvan sevgisini anlatan güzel bir hikaye.

Kaynak da verseydiniz keşke. Direkt Ahmet Şerif İzgören'den çıkıp çıkmadığını bilmiyorum ama ülkede bu olayı duyanların kaynağının %90'ından fazlasıdır kendisi. Video normalde çok daha eski. Hepsini izlemenizi tavsiye ederim.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Üçüncü taraf çerezlerini kabul et

Peki kelebek özgür olmadıktan sonra yaşamasının ne anlamı kaldı?