Ben o tefsirleri okuyalı bayağı oldu, tam hatırlamıyorum. Fakat tanıdık bir cami hocasıyla aramızda şöyle bir diyalog geçti.
Hoca dedi ki: Emrah namazlarını neden kılmıyorsun, namazını kılmayan sonsuza kadar cehennemde yanacak, kendine yazık ediyorsun dedi.
Hocam yanlış anlamayın da iman etmenin yani kelime-i şehadetin hiç mi önemi yok? Dedim.
Hoca: Yok öyle bedava cennet dedi. Yani imanın birinci ve en önemli şartını bir kalemde yok saydı, çöpe attı. Yani nefsine uyup, nefsine göre cevap verdi.
Neyse ben dedim ki: Firavunun karısı asiye sırf Allah'a iman ettiği için Musa'nın rabbine iman ettiği için tek rekat namazı olmadan bedava cennete gitti. O nasıl oluyor? Dedim.
Hoca kilitlendi kaldı, cevap veremedi.
İslam tefsircileri de aynı kendi nefislerine göre yorumluyorlar. Hakkı, adaleti konuşan yok.
Neyse benim babam da emekli imam. Bugün bir konuşma geçti aramızda. Karşı komşumuzun 50 tane dairesi var aşırı zenginler, babam da fakirlikten balkonda oturmuş tütün ( sarma sigara ) sarıyor. Baba dedim Allah tek bir kişiye 50 daire vereceğine, 50 daireyi 50 kişiye dağıtsa adaletli olsa daha güzel olsa olmaz mıydı dedim. Burası imtihan dünyası dedi kestirip attı. Sadece bize mi var imtihan onlara torpil mi var dedim. Cevap veremedi kilitlendi kaldı.

Neyse Allah kün FE yekün dese yaratsa bizi yormasa, acı çektirmese olmaz mıydı diye sordum.
Emeksiz yemek olmaz klişelerini zırvaladı bana. Madem öyle emeksiz yemek yok. Neden milletvekilleri oturarak, el kaldırıp el indirerek 150 bin lirayı cebe koyuyor, inşaat işçisi daha düşük maaş alıyor, bu adaletsizlik değil mi, Allah'ın adaletine, vicdanına ters değil mi? Dedim. Onların vazifesi öyle, dünyanın düzeni böyle dedi. Ona da komik bir cevap verdi, mantıklı cevap veremedi. Yani demem o ki o susarsa, sen susarsan, ben susarsam, bu zalim düzen böyle sürüp gidecek. Elimizden bir şey gelmiyorsa bile empati yapıp, mantıklı düşünüp tavır takınmamız lazım. Tepki göstermemiz lazım.