Metro Exodus incelemesi

Metro Exodus'un Enhanced Edition olanını oynadım. Hayatımda hiçbir AAA etiketli oyunu bu kadar beğenmediğim olmamıştı. Hayatımda oynadığım en kötü AAA yapım Farcry 5 derdim, bu oyunu oynayana kadar...

Bu oyunu anlamaya çalışıyorum. Yer gök inliyor harika mükemmel başyapıt diye. Her editör yüksek puanlı oylama yapıyor. Bu oyunun tam olarak neresi güzel? Ben mi anlamıyorum?

Grafiklerine herkes çok iyi diyor. Aslında rezalet seviyesinde kaplama detayı var. Bu oyuna güzel grafikli diyenler oturup aynı sene çıkan Days Gone, Resident Evil 2 Remake, Division 2, A Plague Tale, Anthem, Modern Warfare ile grafik karşılaştırması yapsın. Oyunun grafikleri çamur gibi. Bazı yerlerde neresi su neresi kara parçası anlamakta zorluk çektim. Betonarme kalıntıları ile sıradan terrain arasındaki fark bile bazı kısımlarda anlaşılmıyor.
Optimizasyonu berbat. Days Gone, Farcry 6, Division 2 gibi yapımları maksimum ayarlarda rahatlıkla oynarken bu oyunda daha kötü grafiklerde daha az fps alıyorum.

Böyle bir oyunda çok kısıtlı bile olsa yüzme olmaması çok saçma. En ufak bir su parçasına düştüğümüzde hep aynı animasyonla yukarıya çıkıyoruz. Hayatımda gördüğüm en berbat düşman tasarımına sahip oyun.
Oyunun türünde korku-macera yazıyor ama oyun bana komedi öğeleri barındırıyor gibi geldi. Bu konuda cidden abartı veya şaka yapmıyorum. F tuşu ile bıçakla mutant vs. yaratıklara saldırmak yerine dümdüz tepik atıyoruz. Ve tepikten dışın dışın ses geliyor. Bildiğimiz eski swf flash oyunlarındaki mizah sesleri. Cam veya plastik şeffaf maskemiz kırılıyor yara bandı gibi bişey yapıştırıp yola devam ediyoruz. Devasa balinamsı bir balık bizi yutmaya çalışıyor balığı yumruk atarak öldürüyoruz. PKK'lı gibi bize kaldırım taşı atan yaratıklar var. Demirden platformda olsun karın üstünde olsun suyun içinde bile olsa bir yerden kaldırım taşı buluyorlar helal olsun ne diyeyim. Yaratıkları sürekli yumruk manyağı yapıyoruz. One punch man gibi biri Artyom.Tekli tabanca AK-47 ile taradığım düşman bana mısın demezken tekli tabanca ile tek el ateş edince aynı tip düşman ölüyor. Vuruş hissiyatı 0 ın altında. Ateş etmemizde en ufak bir fizik detayı görmedim. Anca düşmandan kan çıkarsa hedefi tutturduğumu hissedebiliyorum. Ateş ettiğimiz yaratıklar Cüneyt Arkın gibi yarım saat poz verdikten sonra depremde yıkılan bina gibi yavaş yavaş çökerek ölüyor.

Hikayesiyle öne çıkan ve diyalogları uzun olan oyunda Artyom'un konuşmamasının ne kadar eğreti durduğunu söylememe gerek yoktur. Eğer Artyom dilsizse bari kafa sallasaydık.

Bir bölümde takıldım geçemedim bir süre. Küçücük bir alanda sürekli aynı mutanlar spawnlanıyor. Mutantlar yürürken yüzey alanlarına sürekli takılıp moonwalk yapıyor. Ateş ettiğimiz yaratıklar merminin itleyeceği yerin tam tersi yönde ölüyor. Sağa doğru ateş ettiysek sola doğru düşüyor misal. Fizik motoru yerlerde. Cesetlerin elleri havada kalıyor. Yapay zeka berbat. Çoğu zaman düşman karşımızda boş naralar atıp onu öldürmemizi bekliyor. Bizi altına alıyor yine nara atıyor. King Kong musun sen kardeşim?
Misal 2. kattayız diyelim 1. katta 5 kişi olsun hepsini aynı yerden ateş ederek öldürebiliyoruz.
Her seferinde nerdesin çık ortaya tarzı sesleniyor bize. 5 metre önünde kapalı alanda merdivenin başında sana AK-47 ile ateş eden düşmanı tespit edemiyor musun?

Merdivene çıkarken e tuşuna basılı tutmamız isteniyor. Hangi çağdayız abi... Çok dar bölgelerden veya tren gibi yerlerin altından sürünerek geçme animasyonu çok hantal. Her yerde radyasyon var. 2 dk başlığımızı değiştirmezsek zırt pırt ötüyor. Ama etraftaki herkes maskesiz dolaşıyor.

Yolda kafasına göre gezen elektrik parçacığı var adını bilmediğim. Biz yanına yaklaşınca kızarmış tavuğa dönüyoruz ama köylüler dua okuyarak içinde cirit atıyor. Köylü utanmasa elektrik topunu ağzına alacak.
Anna sürekli telsizden Artyom Artyom Artyom diye bağırıp duruyor. Oyunda seçim yapma şansım olsa ilk iş Anna'nın kafasına sıkardım o kadar nefret ediyorum o kadından. Süper Mario'nun kurtardığı prenses gibi sürekli bunu kurtarıyoruz beni kurtardın aşkım canım filan bizi övüp duruyor. Abi bu nasıl bir oyun ya?

Oyunu açıyorum. En fazla 30 dakika oynamaya sabrediyorum kapatıyorum. İnternete girip yorumlarına bakıyorum harika şaheser vs. yorumlarını okuyunca tekrar geri dönüyorum. Tekrar tekrar deniyorum yok olmuyor.

Hikaye namına da pek bir şey göremedim başlarındayım oyunun gerçi ama oraya git buraya git tadında geçiyor olay. Bu oyun efsane ise eğer efsane yapan şey nedir? Ben yanlış oyunu mu oynuyorum?
 
Metro Exodus'un Enhanced Edition olanını oynadım. Hayatımda hiçbir AAA etiketli oyunu bu kadar beğenmediğim olmamıştı. Hayatımda oynadığım en kötü AAA yapım Far Cry 5 derdim, bu oyunu oynayana kadar...

Bu oyunu anlamaya çalışıyorum. Yer gök inliyor harika mükemmel başyapıt diye. Her editör yüksek puanlı oylama yapıyor. Bu oyunun tam olarak neresi güzel? Ben mi anlamıyorum?

Grafiklerine herkes çok iyi diyor. Aslında rezalet seviyesinde kaplama detayı var. Bu oyuna güzel grafikli diyenler oturup aynı sene çıkan Days Gone, Resident Evil 2 remake, division 2, A Plague Tale, Anthem, Modern Warfare ile grafik karşılaştırması yapsın. Oyunun grafikleri çamur gibi. Bazı yerlerde neresi su neresi kara parçası anlamakta zorluk çektim. Betonarme kalıntıları ile sıradan terrain arasındaki fark bile bazı kısımlarda anlaşılmıyor.
Optimizasyonu berbat. Days Gone, Far Cry 6, division 2 gibi yapımları maksimum ayarlarda rahatlıkla oynarken bu oyunda daha kötü grafiklerde daha az FPS alıyorum.

Böyle bir oyunda çok kısıtlı bile olsa yüzme olmaması çok saçma. En ufak bir su parçasına düştüğümüzde hep aynı animasyonla yukarıya çıkıyoruz. Hayatımda gördüğüm en berbat düşman tasarımına sahip oyun.
Oyunun türünde korku-macera yazıyor ama oyun bana komedi öğeleri barındırıyor gibi geldi. Bu konuda cidden abartı veya şaka yapmıyorum. F tuşu ile bıçakla mutant vs. yaratıklara saldırmak yerine dümdüz tepik atıyoruz. Ve tepikten dışın dışın ses geliyor. Bildiğimiz eski SWF flash oyunlarındaki mizah sesleri. Cam veya plastik şeffaf maskemiz kırılıyor yara bandı gibi bir şey yapıştırıp yola devam ediyoruz. Devasa balinamsı bir balık bizi yutmaya çalışıyor balığı yumruk atarak öldürüyoruz. PKK'lı gibi bize kaldırım taşı atan yaratıklar var. Demirden platformda olsun karın üstünde olsun suyun içinde bile olsa bir yerden kaldırım taşı buluyorlar helal olsun ne diyeyim. Yaratıkları sürekli yumruk manyağı yapıyoruz. One punch man gibi biri artyom. Tekli tabanca AK-47 ile taradığım düşman bana mısın demezken tekli tabanca ile tek el ateş edince aynı tip düşman ölüyor. Vuruş hissiyatı 0'ın altında. Ateş etmemizde en ufak bir fizik detayı görmedim. Anca düşmandan kan çıkarsa hedefi tutturduğumu hissedebiliyorum. Ateş ettiğimiz yaratıklar cüneyt Ark'ın gibi yarım saat poz verdikten sonra depremde yıkılan bina gibi yavaş yavaş çökerek ölüyor.

Hikayesiyle öne çıkan ve diyalogları uzun olan oyunda Artyom'un konuşmamasının ne kadar eğreti durduğunu söylememe gerek yoktur. Eğer artyom dilsizse bari kafa sallasaydık.

Bir bölümde takıldım geçemedim bir süre. Küçücük bir alanda sürekli aynı mutanlar spawnlanıyor. Mutantlar yürürken yüzey alanlarına sürekli takılıp moonwalk yapıyor. Ateş ettiğimiz yaratıklar merminin itleyeceği yerin tam tersi yönde ölüyor. Sağa doğru ateş ettiysek sola doğru düşüyor misal. Fizik motoru yerlerde. Cesetlerin elleri havada kalıyor. Yapay zeka berbat. Çoğu zaman düşman karşımızda boş naralar atıp onu öldürmemizi bekliyor. Bizi altına alıyor yine nara atıyor. King kong musun sen kardeşim?
Misal 2. kattayız diyelim 1. katta 5 kişi olsun hepsini aynı yerden ateş ederek öldürebiliyoruz.
Her seferinde nerdesin çık ortaya tarzı sesleniyor bize. 5 metre önünde kapalı alanda merdivenin başında sana AK-47 ile ateş eden düşmanı tespit edemiyor musun?

Merdivene çıkarken e tuşuna basılı tutmamız isteniyor. Hangi çağdayız abi... Çok dar bölgelerden veya tren gibi yerlerin altından sürünerek geçme animasyonu çok hantal. Her yerde radyasyon var. 2 dk başlığımızı değiştirmezsek zırt pırt ötüyor. Ama etraftaki herkes maskesiz dolaşıyor.

Yolda kafasına göre gezen elektrik parçacığı var adını bilmediğim. Biz yanına yaklaşınca kızarmış tavuğa dönüyoruz ama köylüler dua okuyarak içinde cirit atıyor. Köylü utanmasa elektrik topunu ağzına alacak.
Anna sürekli telsizden artyom artyom artyom diye bağırıp duruyor. Oyunda seçim yapma şansım olsa ilk iş Anna'nın kafasına sıkardım o kadar nefret ediyorum o kadından. Süper Mario'nun kurtardığı prenses gibi sürekli bunu kurtarıyoruz beni kurtardın aşkım canım filan bizi övüp duruyor. Abi bu nasıl bir oyun ya?

Oyunu açıyorum. En fazla 30 dakika oynamaya sabrediyorum kapatıyorum. İnternete girip yorumlarına bakıyorum harika şaheser vs. yorumlarını okuyunca tekrar geri dönüyorum. Tekrar tekrar deniyorum yok olmuyor.

Hikaye namına da pek bir şey göremedim başlarındayım oyunun gerçi ama oraya git buraya git tadında geçiyor olay. Bu oyun efsane ise eğer efsane yapan şey nedir? Ben yanlış oyunu mu oynuyorum?

Acaba siz gerçekten yanlış oyunu mu oynuyorsunuz? Metro 2033 veya Last Light oynuyor olabilirsiniz ilk anlattıklarınız biraz ona benziyor, eski ama taş gibi oyunlar. Ya da zorluk seviyeniz ve grafik ayarlarınız en düşükte mi? Verdiğiniz örnekler oyunun belki en güçlü yanları. Oyunun bolca gömüldüğünü gördüm, ama genelde "hikaye zayıf, ana karakter konuşmuyor, açık dünya sıkıyor" gibi subjektif fikirlerdi.
Yüzme ve ana karakterin sessiz olmasına ben de katılıyorum. Ama ilk iki oyun öyle olduğu için üçüncüde de aynı bırakmışlar muhtemelen. Yoksa Artyom'un ses aktörü bile var.
 
Acaba siz gerçekten yanlış oyunu mu oynuyorsunuz? Metro 2033 veya Last Light oynuyor olabilirsiniz ilk anlattıklarınız biraz ona benziyor, eski ama taş gibi oyunlar. Ya da zorluk seviyeniz ve grafik ayarlarınız en düşükte mi? Verdiğiniz örnekler oyunun belki en güçlü yanları. Oyunun bolca gömüldüğünü gördüm, ama genelde "hikaye zayıf, ana karakter konuşmuyor, açık dünya sıkıyor" gibi subjektif fikirlerdi.
Yüzme ve ana karakterin sessiz olmasına ben de katılıyorum. Ama ilk iki oyun öyle olduğu için üçüncüde de aynı bırakmışlar muhtemelen. Yoksa Artyom'un ses aktörü bile var.
Keşke detaylı yazıp eleştirilerimin hangi kısmını ne kadar kabul ettiğinizi veya etmediğinizi yazsaydınız.
Çünkü çok iddaada bulundum onlar hakkında detaylı konuşmak isterdim.
Oynadığım oyun farklı değil.

Grafik konusuna gelecek olursak ;
Oyunda makro olarak grafiğine iyi dersiniz. Özellikle oyunu seviyosanız size ambiyans vs. ayağına güzel gelecektir. Ama oyun mikro anlamda kaplama detaylarında bir problem var. Oyunu silmeseydim şu an oyuna girip çoğu bölümden ss alıp buraya atardım. Hani Doom Portal Half Life gibi eski oyunların grafiklerini elden geçirirler ve üstüne Ray Tracing, Path Tracing gibi teknolojiler giydirirler. Uzaktan bakarsınız grafikler çok güzeldir. Ama en nihayetinde oyunu oynarken düşük "polygon count" u hissedersiniz. GTA V bu olayın en güzel örneğidir. Milyon tane mod çıkmasına rağmen grafik istiyorsanız hiçbir zaman yeni çıkmış oyun kadar tatmin etmez hiçbir mod sizi. Bu oyunda hissettiğim olay buna benziyor. Sanki oyun 2014-2015 te yapılmış kaplamalar birkaç sene beklemiş sonra üstüne ışıklandırma vs. efektler ile yapılmış gibi oyun. Oyunun PS5 veya muadili Xbox ile oynanılan versiyonlarına baktım durum yine aynı. Kapalı alanlarda çok sırıtmasa da özellikle karlı açık alan grafiklerinde bu var. Birkaç fotoğraf atacağım PS5 versiyonu Youtube videosundan ss aldım. Özellikle önceki yorumumda belirttiğim gibi RDR2 - Farcry 5 - Division 2 - Day's Gone ve hatta diğerlerine göre daha düşük bütçeli diyebileceğimiz A Plaguıe Tale: Innocence gibi oyunlar ile karşılaştırın. Hayır, anlamadığım kısım grafik ayarlarının kötü mü normal mi tartışmak bir kenara dursun bu oyun özellikle çok güzel grafikli diye övülüyor. Bunu anlamıyorum.

Zorluk seviyesi hakkında ;

Bilgisayar oyunlarında oyunculara gıdım gıdım mermi verilip fellik fellik mermi aratılması fetişinden nefret ediyorum.
Hani bak ben kocaman açık dünya tasarladım hadi eşşek gibi karış karış gezip mermi arayacaksın kafasında bazı oyunlar olur ya işte belki buda böyledir diye cephane ile sınanmamak için kolay zorluk modunu seçtim. Bir oyunun zorluk seviyesi oyunun yapay zekasını kesinlikle etkilememelidir. Zorluk dediğiniz şey düşmanın sizi daha zor hedef alması veya can puanınızın yüksek olması gibi oyun kalitesini etkilemeyecek kıstaslardır. Kapalı mekanda susturucusuz kalaşnikofla şarjör boşalttığım adamın "-Hadi çık ortaya! Seni mahvedicemmmm!!!" diye bağırıyorsa bunun zorluk modu ile alakası olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Hadi susturucusu olsa oyunun cilvesindendir gizlilik hissiyatı oluşsun diye görmezden gelirsiniz. Sadece insanlar değil hayvanlar da bizi gördükten sonra garip garip etrafı turluyor. Kolay modu kolaylaştırmak için böyle birşey yapılmaz. Araba yarışını kolay modda oynuyorsunuz diye yapay zeka arabayı denizin içine veya ağacın ortasına mı sürüyor?

Hikayesi hakkında ;

Aslında hikayesi kötü demedim. Daha doğrusu öyle demek istemedim. Çünkü oyunun hikayesini anlayacak kadar oynamadım.
Sadece oynadığım kısma kadar ilgi çekici bir şey bulamadığımı subjektif olarak belirttim. Onu belirtme sebebim de şuydu.
Hani bir oyun oynarsınız grafik fizik motoru vs. gibi enstrümanları beğenmezsiniz ama hikayesi çok güzeldir diğer her şeyi görmezden gelirsiniz. İşte ben de hikayesi diğer olumsuzlukları görmezden gelecek bir seviyede görmedim demek istedim. Oyunun ileri kısımlarında hikaye çok güzelleşiyor olabilir. Oraya kadar sabredemedim ben şahsen. Cyberpunk'ta da oyunun ileri kısımlarında hikaye çok güzelleşmeye başlıyor. Ama Cyberpunk'un hikayesinin başı da bu kadar sıkıcı değildi ki :( . Neyse bunlar benim subjektif yorumum görmezden gelebilirsiniz bu kısmı.
Bu kadar ciddi bir oyunda şu Artyom'un sevgilisinin her fırsatta Artyom Artyom diye ".." biti gibi ciyaklamasından bir tek ben mi rahatsız oldum cidden ya?

Konuşma(ma) hakkında ;

Bazı oyunlarda konuşmamayı görmezden gelebilirsiniz. Forza'da sürücüdür dikkati dağılmasın diye konuşmuyordur dersiniz yahut Doom'da iblislerle mi konuşacak dersiniz. Ama bu oyunda çok diyalog var ve diyalog süreleri uzadıkça Artyom'un konuşmaması bir o kadar sinir bozuculaşıyor. Karşınızdaki karakter bir çuval laf ediyor ve biz en azından -Olur -Emrin -Hadi bakalım -Yapı Ustası -Oduncu -Satıcı gibi Age Of Empires Türkçesine bile razı olacağım şekilde üç beş bir şey söyleseydik. Eliyle ok işareti yap en kötü kafanı salla. Bunlar da yok. Ben stüdyo cimrilik yapmak için ses sanatçısı tutmamıştır sanmıştım halbuki dediğinize göre Artyom'un seslendiricisi varmış. Vallahi ne diyeyim, tuhaf.

Eklediğim görseller hakkında not: Görsellerin kasıtlı olarak düşük çözünürlüklü veya bulanık çıktığı karelerin görüntüsünü almadım. Oyunun diğer frame lerinde de durum aynı. Yani kaplama kaliteleri bu.
metro (3).png
metro (1).png
metro (1).png
metro (3).png
metro (1).png
metro (3).png
 
Keşke detaylı yazıp eleştirilerimin hangi kısmını ne kadar kabul ettiğinizi veya etmediğinizi yazsaydınız.
Çünkü çok iddiada bulundum onlar hakkında detaylı konuşmak isterdim.
Oynadığım oyun farklı değil.

Grafik konusuna gelecek olursak;
Oyunda makro olarak grafiğine iyi dersiniz. Özellikle oyunu seviyosanız size ambiyans vs. ayağına güzel gelecektir. Ama oyun mikro anlamda kaplama detaylarında bir problem var. Oyunu silmeseydim şu an oyuna girip çoğu bölümden SS alıp buraya atardım. Hani Doom portal Half-Life gibi eski oyunların grafiklerini elden geçirirler ve üstüne Ray Tracing, path tracing gibi teknolojiler giydirirler. Uzaktan bakarsınız grafikler çok güzeldir. Ama en nihayetinde oyunu oynarken düşük "polygon count" u hissedersiniz. GTA V bu olayın en güzel örneğidir. Milyon tane mod çıkmasına rağmen grafik istiyorsanız hiçbir zaman yeni çıkmış oyun kadar tatmin etmez hiçbir mod sizi. Bu oyunda hissettiğim olay buna benziyor. Sanki oyun 2014-2015'te yapılmış kaplamalar birkaç sene beklemiş sonra üstüne ışıklandırma vs. efektler ile yapılmış gibi oyun. Oyunun PS5 veya muadili Xbox ile oynanılan versiyonlarına baktım durum yine aynı. Kapalı alanlarda çok sırıtmasa da özellikle karlı açık alan grafiklerinde bu var. Birkaç fotoğraf atacağım PS5 versiyonu YouTube videosundan SS aldım. Özellikle önceki yorumumda belirttiğim gibi RDR2 - Far Cry 5 - division 2 - day's gone ve hatta diğerlerine göre daha düşük bütçeli diyebileceğimiz a plaguıe tale: Innocence gibi oyunlar ile karşılaştırın. Hayır, anlamadığım kısım grafik ayarlarının kötü mü normal mi tartışmak bir kenara dursun bu oyun özellikle çok güzel grafikli diye övülüyor. Bunu anlamıyorum.

Zorluk seviyesi hakkında;

Bilgisayar oyunlarında oyunculara gıdım gıdım mermi verilip fellik fellik mermi aratılması fetişinden nefret ediyorum.
Hani bak ben kocaman açık dünya tasarladım hadi eşek gibi karış karış gezip mermi arayacaksın kafasında bazı oyunlar olur ya işte belki bu da böyledir diye cephane ile sınanmamak için kolay zorluk modunu seçtim. Bir oyunun zorluk seviyesi oyunun yapay zekasını kesinlikle etkilememelidir. Zorluk dediğiniz şey düşmanın sizi daha zor hedef alması veya can puanınızın yüksek olması gibi oyun kalitesini etkilemeyecek kıstaslardır. Kapalı mekanda susturucusuz kalaşnikofla şarjör boşalttığım adamın "-hadi çık ortaya! Seni mahvedeceğimmmm!" diye bağırıyorsa bunun zorluk modu ile alakası olmaması gerektiği düşüncesindeyim. Hadi susturucusu olsa oyunun cilvesindendir gizlilik hissiyatı oluşsun diye görmezden gelirsiniz. Sadece insanlar değil hayvanlar da bizi gördükten sonra garip garip etrafı turluyor. Kolay modu kolaylaştırmak için böyle bir şey yapılmaz. Araba yarışını kolay modda oynuyorsunuz diye yapay zeka arabayı denizin içine veya ağacın ortasına mı sürüyor?

Hikayesi hakkında;

Aslında hikayesi kötü demedim. Daha doğrusu öyle demek istemedim. Çünkü oyunun hikayesini anlayacak kadar oynamadım.
Sadece oynadığım kısma kadar ilgi çekici bir şey bulamadığımı subjektif olarak belirttim. Onu belirtme sebebim de şuydu.
Hani bir oyun oynarsınız grafik fizik motoru vs. gibi enstrümanları beğenmezsiniz ama hikayesi çok güzeldir diğer her şeyi görmezden gelirsiniz. İşte ben de hikayesi diğer olumsuzlukları görmezden gelecek bir seviyede görmedim demek istedim. Oyunun ileri kısımlarında hikaye çok güzelleşiyor olabilir. Oraya kadar sabredemedim ben şahsen. Cyberpunk'ta da oyunun ileri kısımlarında hikaye çok güzelleşmeye başlıyor. Ama Cyberpunk'un hikayesinin başı da bu kadar sıkıcı değildi ki :(. Neyse bunlar benim subjektif yorumum görmezden gelebilirsiniz bu kısmı.
Bu kadar ciddi bir oyunda şu Artyom'un sevgilisinin her fırsatta artyom artyom diye "." biti gibi ciyaklamasından bir tek ben mi rahatsız oldum cidden ya?

Konuşma(ma) hakkında;

Bazı oyunlarda konuşmamayı görmezden gelebilirsiniz. Forza'da sürücüdür dikkati dağılmasın diye konuşmuyordur dersiniz yahut Doom'da iblislerle mi konuşacak dersiniz. Ama bu oyunda çok diyalog var ve diyalog süreleri uzadıkça Artyom'un konuşmaması bir o kadar sinir bozuculaşıyor. Karşınızdaki karakter bir çuval laf ediyor ve biz en azından -olur -emrin -hadi bakalım -yapı ustası -oduncu -satıcı gibi Age of Empires türkçesine bile razı olacağım şekilde üç beş bir şey söyleseydik. Eliyle ok işareti yap en kötü kafanı salla. Bunlar da yok. Ben stüdyo cimrilik yapmak için ses sanatçısı tutmamıştır sanmıştım halbuki dediğinize göre Artyom'un seslendiricisi varmış. Vallahi ne diyeyim, tuhaf.

Eklediğim görseller hakkında not: Görsellerin kasıtlı olarak düşük çözünürlüklü veya bulanık çıktığı karelerin görüntüsünü almadım. Oyunun diğer framelerinde de durum aynı. Yani kaplama kaliteleri bu.Eki Görüntüle 1996042Eki Görüntüle 1996041Eki Görüntüle 1996041Eki Görüntüle 1996042Eki Görüntüle 1996041Eki Görüntüle 1996042

Bu yorumunuz önüme konunun bildirimleri kapalı olduğu için düşmemişti. Sabaha unutabilirim o yüzden elimden geldiğince cevaplayacağım. Yanlışım olursa kusura bakmayın.

Bahsettiğiniz grafiksel detaylar oynarken hiç dikkatimi çekmemişti. Ben düz edisyonda, orta ayarlarda blur olmadan ve orta ışıklandırmada oynamıştım. Bahsettiğiniz düşük poligon hissiyatı belki yansımaların Enhanced Edition'da doğru çalışmıyor olmasından kaynaklı olabilir.

Zorluk konusunda yaptığınız yorumlar hakkında da kişisel bilgim yok. Varsayılan ayarlarda gayet normal (bazen tuhaf yerlerden spotlayabiliyorlar ama hatasız kul yok) yapay zeka davranışlarıyla karşılaştığımı hatırlıyorum. Zorluğun AI'ı değiştirmemesi gerektiği görüşüne de maalesef katılmıyorum. Sadece daha çok vuracaksa zorluk ayarının gözümde fazla önemi yok.
Ayrıca kaynak kısıtlılığı oyunun sizi keşfetmeye yönlendirme sistemi gibi. Yine normal zorlukta ne kadar hep kaynağım bitecekmiş gibi gelse de asla beni yarı yolda bıraktığını hatırlamıyorum.
Hikaye aslında başında neyse sonunda da o. Ve başından sonuna kadar gayet güzel. Temposu ve işlenişi özellikle etkileyici. Bunlar tabii ki de dediğiniz gibi subjektif yorumlar.
Artyom'un oyunun içinde konuşmaması saçmalığı bana da tuhaf geliyor evet. Artyom kitaplarda konuşuyor, yükleme ekranlarında hikayeyi anlatıyor, bir iki mimiği ve "ah, uh" tepkisi dışında ise oyunda hiç diyaloğu yok. Oyunun en büyük eksiği bu olabilir belki.
Anna'nın Artyom'dan sık sık yardım istemesi de beni rahatsız etmemişti aslında. Elbette bu da kişisel.
Elimden geldiğince cevapladım. Belki bir şans daha verirseniz beğenebilirsiniz. İstemezseniz de sizin kararınız elbette.
Seviyeli görüşleriniz için de ayrıca teşekkürler. Burada tartışma ortamı genelde sıkıntılı oluyor.
 
Bu yorumunuz önüme konunun bildirimleri kapalı olduğu için düşmemişti. Sabaha unutabilirim o yüzden elimden geldiğince cevaplayacağım. Yanlışım olursa kusura bakmayın.

Bahsettiğiniz grafiksel detaylar oynarken hiç dikkatimi çekmemişti. Ben düz edisyonda, orta ayarlarda blur olmadan ve orta ışıklandırmada oynamıştım. Bahsettiğiniz düşük poligon hissiyatı belki yansımaların Enhanced Edition'da doğru çalışmıyor olmasından kaynaklı olabilir.

Zorluk konusunda yaptığınız yorumlar hakkında da kişisel bilgim yok. Varsayılan ayarlarda gayet normal (bazen tuhaf yerlerden spotlayabiliyorlar ama hatasız kul yok) yapay zeka davranışlarıyla karşılaştığımı hatırlıyorum. Zorluğun AI'ı değiştirmemesi gerektiği görüşüne de maalesef katılmıyorum. Sadece daha çok vuracaksa zorluk ayarının gözümde fazla önemi yok.
Ayrıca kaynak kısıtlılığı oyunun sizi keşfetmeye yönlendirme sistemi gibi. Yine normal zorlukta ne kadar hep kaynağım bitecekmiş gibi gelse de asla beni yarı yolda bıraktığını hatırlamıyorum.
Hikaye aslında başında neyse sonunda da o. Ve başından sonuna kadar gayet güzel. Temposu ve işlenişi özellikle etkileyici. Bunlar tabii ki de dediğiniz gibi subjektif yorumlar.
Artyom'un oyunun içinde konuşmaması saçmalığı bana da tuhaf geliyor evet. Artyom kitaplarda konuşuyor, yükleme ekranlarında hikayeyi anlatıyor, bir iki mimiği ve "ah, uh" tepkisi dışında ise oyunda hiç diyaloğu yok. Oyunun en büyük eksiği bu olabilir belki.
Anna'nın Artyom'dan sık sık yardım istemesi de beni rahatsız etmemişti aslında. Elbette bu da kişisel.
Elimden geldiğince cevapladım. Belki bir şans daha verirseniz beğenebilirsiniz. İstemezseniz de sizin kararınız elbette.
Seviyeli görüşleriniz için de ayrıca teşekkürler. Burada tartışma ortamı genelde sıkıntılı oluyor.
Son cümlenizden başlayayım. Aynı durumdan ben de muzdaripim. Ülkede ve dünyada inanılmaz bir fanatizm var. Eskiden ülkelerin milletlerin dinlerin fanatikliği yapılırdı. Günümüzde kola, ayakkabı, klavye ve mouse markalarının bile fanatikliği yapılıyor.

Oyunu sileli çok olduğu için yavaş yavaş unuttum oyunu net hatırlamıyorum çoğu sahneyi.
Ama "dışın dışın" sesini, kafaya kaldırım taşı yemeyi, yıldırım topunun serseri gibi dolaşmasını, inançlı Hristiyan abimizin yıldırım topunun içinde gezinip hiçbir şey olmamasını filan aklımdan çıkaramadım. Subjektifliği ben şu şekilde tanımlıyorum;

Bir şarkı klibi izliyorsunuz. Şarkıcı veya klipteki bir kişi geğiriyor. Hemen linç edemezsiniz. Şarkıcı dediğimiz kişi aykırı olmak zorundadır. Farklı olmak zorundadır. Kalıpların içine giren insan, ortaya kaliteli ürün koyamaz. Ama bu klibin baştan sona kadar saçmalayabileceği anlamına gelmez. Sürekli yellenme, geğirme, ne bileyim saçma sapan hareketlerle dolu bir klip ne kadar subjektif te olsa başarısızdır.
Subjektiflik te bir yere kadar. Metro Exodus'u oynarken mantığıma uymayan bir iki nokta görüp linçleme eğiliminde değildim. Ama oyunun mantıksız noktaları çok fazla. Ve bu oyun Gta 5 Witcher 3 Cyberpunk 2077 RDR 2 gibi oyunların seviyesinde tutuluyor. Ve kimsenin bu oyunu internette eleştirdiğini görmedim.
Yoldaki süs köpeğine vursanız etkilenmeyecek seviyedeki tekme ile boyumuzdan büyük yaratıkları alt etmemiz, tekme sesinin absürtlüğü, kocaman köpek balığını yumruk ile alt etmemiz filan...
Ben bunlara nasıl sanat gözü ile bakayım? Oksijen maskesini yara bandı ile yapıştırmak nedir?
Mizah oyunu mu diye araştırdım zamanında. Hayır herhangi bir mizah ibaresi yok.
Şu oyunu Ubisoft yapsa veya EA yapıp üstüne Artyom's Path diye pahalı DLC sıkıştırsa linç yiyecek oyundu. Bethesda'nın oyun dünyasındaki kredisi bambaşka bir konumda.

Kolay zorluk seviyesi seçen bir oyuncu için AI ın daha kalitesiz haliyle muhatap edilebileceğini savunuyorsunuz. Fifa oynarken çok kolay zorluk modunu seçseniz ve kaleci sürekli kalesinden ayrılsa, hep o şekilde gol atsanız bu sizi tatmin eder mi? Yetenek ve mantık ayrı şeylerdir.
League Of Legends oyununda her Yasuo oynayan insandan e + aa e + aa e + aa e + sıçra + e + r kombosunu yapmasını bekleyemezsiniz. Ama bir insan bu yeteneğe sahip değil diye karşısına hiç yetenek atışı yapmayan dümdüz ortada duran bir yapay zeka veremezsiniz. Yeteneksizlik ile düşük zeka ayrı şeylerdir. Aslında buradaki sorun oyun geliştiricilerinin tembelliğinden dolayı bize zorluk konusunda seçenek sunmamalarıdır. Ben oyunlarda 20 - 30 tane zorluk ayarı verilmesini savunuyorum.
(Çok kolay - kolay - orta - zor - çok zor - İmkansız) gibi bir seçenekten ziyade cephane olanağı, düşmanın sese olan hassasiyeti, düşmanın seni tespit etme menzili, düşman reaksiyonu, silahın recoil seviyesi, düşmanın agresiflik seviyesi gibi yığınla ayar konulması gerektiğini düşünüyorum.

Eğer zorluk=AI olarak algılarsanız dünyanın en gelişmiş yapay zekası Counter Strike 1.6 da mevcut.
Gerçek kaliteli oyun sizi yapay zeka ile düşünce ile detaylarla zorlar. Fellik fellik mermi aradığım için zorsa o oyun ne kadar zevkli olur size bırakıyorum cevabını. Zorluk konusunda nicelik değil nitelik değerlidir benim için.
Mesela platform oyunu severseniz bir örnek vereyim. The Talos Principle oyunu Portal 2 den daha zordur.
Ama Portal 2 nin bulmacaları Talos Principle den daha kalitelidir. Portal 2 de oyun seni daha farklı düşünmeye oyunun mantığını anlamaya cisimleri kullanmaya zorlarken Talos Principle aynı bulmacadaki kutu , kilit , turret gibi cisimlerin sayılarını yani niceliği arttırarak zorluk sağlar.

Anna konusuna gelecek olursak, oyunlardaki aşk olaylarından bıktım usandım. Nefret ediyorum. Konuya giremiyorum. Detroit Become Human oynuyorum. Hikaye mükemmel ilerliyor. Derken robotlar birbirine aşık oluyor falan filan.... Neden be güzel kardeşim? Sonra internette yorumları okurken anlıyorum. İşin içine aşk girdiği zaman oyunlar peynir ekmek gibi tüketiliyor. Orada milyon tane felsefi soru cevaplıyorduk. Bilinç nedir diyorduk? Doğru yola gitmek için can alınabilir mi? yi cevaplıyorduk. Sokma işte şu aşk meşk olayını oraya. Cyberpunk oynuyoruz. Orada bir kişinin dramı işleniyor. Aşk meşke kayıyoruz. Aşk konusu işleyeceğine milyon tane farklı konu var ama işte popüler kültür bunu tüketiyor.

Metro ;
Yaşadığın ülke nükleer bombardımana tutulmuş. Hayatın kaymış. Dışarısı ile iletişim kuramıyorsun.
Yer altına saklanmışın. Güneş görmüyorsun. Boyun kadar tilkiler sırtlanlar dolaşıyor dışarıda. Sadece dış görünümü ile sana kalp krizi geçirtebilecek kadar korkunçlar. Büyük bir misyon edineceksin, ülkeni kurtarmak için dünya ile iletişim kuracaksın. Arkada hüzünlü müzikler çalması gerekiyor. Cebinde 5 yaşında çocuğunun fotoğrafına bakıp bu maceraya atılırken tüm cesaretini toplaman gerekiyor. Ama o da ne
Artyommmmm Artyooooom Artyooooom........

Back4Blood oynuyorsun. Deste filan dizme var. Saçma sapan efektler var. Falanca desteyi dizdiğinde %5 daha fazla hasar vuruyorsun. RGB silahlar var. L4D2 böyle miydi? Sadece oyunu oynardın. Etrafında milyon tane zombi var. Dünyada cehennemi yaşıyorsun. Tek düşündüğün şey içinde bulunduğun durumdan sıyrılmaktı. Aptal aptal espriler yapılmazdı. Karakterler boş boş konuşmazdı.
O kadar güzel müzikler çalardı ki içinde bulunduğun buhran durumunu iliklerine kadar hissederdin.
Sonra Back4Blood oynayan insanlar diyor ki bir şeyler yolunda değil. Acaba neden?!?!

Ghost Recon Wildlands oynuyorsun. Bolivya'da devasa uyuşturucu kartelinin içindesin. Bir anlık hatanda, tek yanlış mermide yakalanacaksın ve seni sandalyeye bağlayıp elektrikli testere ile doğrayacaklar. Hayatta kalmaya odaklanıyorsun. Düşmanlarını, onların zayıf noktalarını tek tek araştırıyorsun vs. vs. vs.

Sonraki oyunu oynuyorsun Breakpoint. Saçma sapan para topluyorsun oyunda. Para ile kostüm filan alıyorsun. Şekilli şüküllü bıçaklar alıyorsun. El sallama emojileri filan var. Hazine arama kısmı filan var. Salak salak hazine görevleri koymuşlar. 1500 lerden kalma korsanların bıraktığı sandıkları koşturuyoruz. Sen askersin lan. 43 yaşına gelmişsin. 1 ay önce yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği arkadaşının kafası dağıtıldı. Gözünün önünde öldü. (Aslında gözünün önünde ölmedi de biraz dram katmak istedim) Sen hangi hazine haritasından bahsediyorsun bana? Nasıl oyunun içine gireceksin? Nasıl hissedeceksin içinde bulunduğun durumu?

Gta 5 oynuyorsun Trevor'u kontrol ediyorsun. En "sevdiğin" arkadaşın soygun esnasında öldü sanarken 10 sene sonra ortaya çıkıyor. Bir dram işlenecek. O da ne? Michael'ın kızının ** olduğunu ve mini etekle Amerika Yıldızını arıyor yarışmasında striptiz yaptığını öğreniyorsun. Ve orada bütün ana hikaye kesiliyor ve biz embesil gibi Michael'in kızının ** luktan kurtarıyoruz. Sinir olup niye diye soruyorum. Sonra oyunun hikayesini Youtube'dan izlerken mini etekle striptiz kısmının herkesi mutlu ettiğini görüyorum.

Day's Gone oynuyorsun. Mükemmel bir kalite. Zombileri araştıran bir ekipten bir kişi ile tanışıyorsun. Sonra onun enfekte olduğunu ama normal insan gibi konuştuğunu görüyorsun. İlerlet işte bu hikayeyi. Ama olur mu, eski karının yaşadığını fark edeceksin. Onun peşine düşeceksin. Onu bulup öpüşüp koklaşacaksın. Ne kadar harika bir hikaye değil mi? Bir adet sevişen çift. İnsanlık tarihinin en farklı senaryosu.

FarCry oynuyorsun. Farcry'ı anlatmak bile istemiyorum. En son Farcry 6 da diktatör rejime karşı parti verip dj kabininden bize doğru koşturan helikopterleri araçları roketle patlatıp yehuuuuuu diye bağrınıyorduk. Ne kadar güzel bir senaryo değil mi arkadaşlar? Diktatör rejiminin oluşturduğu dramı iliklerinize kadar hissediyorsunuz.


Oyun dünyasında genel olarak inanılmaz bir ciddiyet sorunu var. Sen bana bir dram anlatacaksan kaldırım taşı fırlatan yaratık koyamazsın karşıma. Sürekli adımı cırlayan ciyak bir sevgili vermezsin. Verme kardeşim. Bırak tek başıma kalayım. Karım eşim sevdiklerim ölmüş olsun. Şu hikayeyi hissedeyim. Etrafımdaki ölüm sessizliğini hissedeyim. 20 tonluk Balinaya yumruk atıp bayılttıktan sonra içinde bulunduğun dramı hissedebiliyorsanız da saygı duyarım.

Konu sadece Metro Exodus'tu ama ben oyun sektörü hakkında genel bir şikayette bulundum.
Alakasız gelirse kusuruma bakmayın.
 

Geri
Yukarı