Mutlak doğru yoktur

Bende onu söylüyorum hocam. Kimine göre ben bir ben kodlu yazılmış olabirim. Kimine göre topraktan kimine göre ateşten yaratıldım. Ama ben varım beni inkar edemezsin. Bende bunu söylemeye çalışıyorum.

Hocam sen var olabilirsin, tartıştığımız şey nasıl (nitelik anlamında) var olduğun.
 
Hocam sen var olabilirsin, tartıştığımız şey nasıl (nitelik anlamında) var olduğun.
Hocam o tamamen sizin bakış açınıza ve inandıklarınıza kalmış. Kendimizce mantıklı olan inandığımız farklı şeyler olabilir. İnandıklarınız doğrularınız size kalmış. Size bu doğru bu yanlış diyemem. Herkesin kendince düşündüğü şeyler vardır. Önemli olan bence burada o düşüncelere saygı duymak. Bir insanın düşüncelerini değiştirmekle uğraşmak bana göre bu dünyadaki en boş şeylerden biri. Tamamen zaman kaybı.
 
Ohooooo. Sakin beyler. Konu nerelere saptı. Burada Descartes'in "Cogito ergo sum" undan yada Solipsizm'den bahsetmiyorum. Burada fikir olan doğrudan bahsediyorum. Verdiğim örnek olan soykırım bir fikir, düşünce, istekdir.
 
@Mali the Perfect
Sayı, soyut bir kavram. Soyut kavramlarda doğruya ulaşmak pek mümkün değil,
Somut kavramlarda ise mutlak doğruya ulaşmamız mümkün. Mesela X işlemcisinde silisyum madeni kullanılmış desem, bunun doğruluğunu işlemcinin atomlarına bakıp doğrulayabiliriz. Somut kavramları deney ve gözlem sonucu doğruluğunu kanıtlayabileceğimizi, soyut kavramların ise kanıtlanamayacağını düşünüyorum.
 
Mutlak doğru yoktur gibi bir objektif fikre ulaşabiliyorsanız, objektif bir fikir oluşacağından mutlak doğru oluşur, bu da objektifliğin varlığını ortaya çıkartır bu kadar basit.
Bu kadar basit olmadığını arkadaşların tartışmaları söylüyor. Herkesin farklı fikirleri var. Bir karşıt fikir bile fikri subjektifleştirir. En başta söyledim. Eğer Heraclitus gibi "Bir nehre iki kere giremezsin." dersen bu paradoksdan çıkamayız. 😀
 
İnsanın öznel doğrular üzerindeki çatışmalarından etkilenmeyen, nesnel bir dogru olmalıdır ki uyuma ulaşılabilsin. Hatta insanın, zaman zaman kendi içinde yaşadığı çatışma ya da pişmanlık hissi de bu mutlak doğrunun varlığındandır. İnsanın ana problemi, kendi öznel doğrusuna olan bağlılığı sayesinde, bunu nesnelleştirme gayretidir. "Doğru, benimle birlikte olmak zorundadır", "benim dediğim/düşündüğüm doğrudur" ve benzeri çıkışlarla ulaşılan doğrulardan (?) ziyade, asıl olana ya da herkesi kapsayan ve şüphe bırakmayan doğruya ulaşabilmek için başlangıç, "bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir."
 
Son düzenleme:
Psikolojik olarak bakarsak kişi kendi düşündüğünü doğru bilir, doğru bildiğini eğer ki sorgulamaz ise doğrusu yanlış dahi olsa ona doğru gelecektir.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı