Neden kimse kimseyi dinlemiyor?

3-5 kişinin birbirini dinlemesi, hepten gözleme dayanan bir gerçeği çürütemez. Doneniz varsa bu konuda öne sürersiniz, tartışılır. Benim de çevremde tek tük dinleyen var ama bu hepten bir kaideyi değiştirmeye; konuyu "çürütmeye" yetmiyor maalesef. Ayrıyeten değinmeye çalıştığım nokta A kişisinin B kişisinin sözlerini dinlememesi değil. Fazlasıyla somut ve sığ bakıyorsunuz.
Kâide yoktur. Genellemeler kolayca, karşıt örnek bulunarak çürütülebilir. Karşıt örnek buldum ve genellemeni çürüttüm. Genellemekten uzak durmak, doğru kalmayı kolaylaştırabilir. Sığ bakmıyorum, açıkça yazmamışsın; ortamın şartlarını, tartışmanın şartlarını belirtmemişsin, sonra da fikrimi yazınca sığ baktığımı yazıyorsun.

Hem ifâde - düşünce değil, bireyler düşünmekte hürdür.- hürriyetim, istersem sığ bakarım, istersem derin bakarım.
 
Kâide yoktur. Genellemeler kolayca, karşıt örnek bulunarak çürütülebilir. Karşıt örnek buldum ve genellemeni çürüttüm. Genellemekten uzak durmak, doğru kalmayı kolaylaştırabilir. Sığ bakmıyorum, açıkça yazmamışsın; ortamın şartlarını, tartışmanın şartlarını belirtmemişsin, sonra da fikrimi yazınca sığ baktığımı yazıyorsun.

Hem ifâde - düşünce değil, bireyler düşünmekte hürdür.- hürriyetim, istersem sığ bakarım, istersem derin bakarım.
Felsefe bölümüne açılmış bir tartışma konusu. Ayrıyeten konu mesajını okudunuz mu merak ediyorum.

Bir genellemeyi; istisnai, tek tük, hepten zıt sayılamayacak azınlıklıktaki durumları ve o durumların senaryolarını düşüncenize mesken tutarak çürütebileceğinizi düşünmeniz çok garip.

Şart belirtmeme gerek yok. Konu mesajında belirtmişim zaten:
Konu sadece A kişisinin B kişisinin ağzından çıkan sözlere itibar etmeyip dayatması değil. Geniş yelpazede yayılmış ve uzanmış olan her türlü sağır olma durumu ve sonucunda istenmeyen senaryoların, sürekliliği daim olan bir döngü yaratılarak yaşatılması.

Sizin yorumunuz maalesef ki kapsamlı ve nesnel düşünmeye aykırı. Sadece bireysel gözlemlerden ibaret, ki zaten farklı farklı perspektiflere yönelmediğiniz müddetçe ayakları yere basmayan bir düşünce olarak kalacak.

Bir katile "O 100 kişiyi öldürdü, o kötüdür!" diyen topluluğa "Hayır, o bana katil olmadan önce yardım etmişti; kötü değil, iyidir. Dediğiniz asılsızdır!" demek gibi sizin yorumunuz.
 
Son düzenleme:
Felsefe bölümüne açılmış bir tartışma konusu. Ayrıyeten konu mesajını okudunuz mu merak ediyorum.
Merâkını gidereyim, okudum.
Bir genellemeyi; istisnai, tek tük, hepten zıt sayılamayacak azınlıklıktaki durumları ve o durumların senaryolarını, düşüncenize mesken tutarak çürütebileceğinizi düşünmeniz çok garip.
Belki garip, kendim gibi felsefe yapana rastlamadım. Yanlışlanan önermeyi kolayca terk etmem ile ilgili belki bu gariplik. Önermelerim yanlışlanmasın diye önermemdeki tüm ayrıntıları belirtirim. "Hepten zıt" diye bir şey yok bence. Az zıt diye bir şey mi var? Bulanık mantık geldi aklıma, bence zıtlık üstüne değer verilemez önermelere, durumlara. Bir şey ya zıttır, ya zıt değildir. İkilik işte, ikidir bunlar, zıt ve zıtın zıttı.
Şart belirtmeme gerek yok. Konu mesajında belirtmişim zaten:
Bu konuda haklı olabilirsin.
Sizin yorumunuz maalesef ki kapsamlı, nesnel düşünmeye aykırı. Sadece bireysel gözlemlerden ibaret, ki zaten farklı farklı perspektiflere yönelmediğiniz müddetçe ayakları yere basmayan bir düşünce olarak kalacak.
Nesnel düşünmeye neden aykırı? Bireysel gözlemleri küçümseme. Farklı perspektif dediğin, daha fazla adam gözlemlemek değil mi Allah aşkına? Fazlaca adam, durum gözlemlediğimi ve bunların yaş ile ilgisi olmadığını düşünüyorum. Tabiî, buradaki fazlalık da rölatif. Sana göre azdır belki gözlemlediklerimin sayısı.
Bir katile "O 100 kişiyi öldürdü, o kötüdür!" diyen topluluğa "Hayır, o bana katil olmadan önce yardım etmişti, kötü değil; iyidir. Dediğiniz asılsızdır!" demek gibi sizin yorumunuz.
İnsanlar iyi değildir, insanlar kötü de değildir. İnsanlar eylemlerde bulunur ve eylemler kötüdür. İnsanın iyi olup olmadığına kim karar verecek? Herhangi bir bireyin son bulunduğu eylem mi insanların "iyilik - kötülük statüsü"nü belirliyor? Bireyin en büyük eylemi mi belirliyor mevzubahis statüyü? Bireyin bulunduğu en büyük eylem hangisi, değişebiliyor mu?
 
Aklımda bu konu vardı. Öncesine baktım, buraya ulaştım. Kişisel görüşüm; dinlemekten ziyade konuşmaya yeltenmenin temelinde, sebep olunabilecek sonuçların tam olarak değerlendirilmemesi mevzubahistir. Değer yargıları düzgün ve söylenenin nereye çıkacağını, sebep olacağı sonuçları herhangi bir süzgeçten geçiren bir insanın konuştuğu kadar da dinlemeye ihtiyacı vardır. Yaptıklarının tesirini tam olarak idrak edebilmek için dışarıdan bir tahlil gereklidir. Bu değerlendirmeyi göz ardı edenler, sebep oldukları sonuçların da farkında olmazlar. Ya da önemsemiyorlardır, kendilerinden haddinden fazla emindirler. Şüphe faktörünü gerektiği gibi işletmiyorlardır.

İnsan, şaşmaya müsaittir. Bu şaşkınlığı bertaraf etmenin de en etkili yolu dışarıdakilerinin dediklerini duymak ya da dışarıdakilerinin de seslerini duyurabilmesi için çabalamaktan geçmektedir. Ben, bir fikre sahibim lakin o fikir esas olursa, esas olan ben olurum. Bu da benim gerçeği bende bilmeme sebep olur ki bu kadar çok sayıda fikrin meydana geldiği bir ortamda ne kadar yaşarsam yaşayayım, sadece kendimi duyarsam gerçeği anlamak gibi bir emele ulaşamam.
 
Son düzenleme:
Genelde konuşarak üste çıkamayan, kendini anlatmayı beceremeyen kısım, karşıya fikirlerini bağırarak anlatabileceğini sanar.
Bu hiçbir zaman işe yaramaz. Tabii konuştuğunuz kişi 50 metre uzakta değilse :D.
Kavgaların %95'i bu sebepten doğar.
Bazıları dinlemez konuşur, bazıları ne dinler, ne konuşur...
 
Genelde konuşan insanı bilgili sayar insan fakat marifet konuşmakta değil dinlemekte aslında. Çok yaşadım dinledikten sonra söz hakkı bana doğduğunda her dediğim kelimeye ''ama'' cümlesi ile başlayan itirazları. Çok takılmamak lazım zira azımsanmayacak bir kitle dinlemeyi bilmiyor. Bu tarz insanlarla tartışmayı ya direkt kesiyorum ya da savunduğu konuyu haklıymış gibi kabul ettiğimi söyleyip kısa bitiriyorum çünkü dinlemeyip sadece konuşmak isteyen insana katabileceğim hiç bir şey yok. Daha kötüsü ise dinleyip yanlışını kabul etmemek.
 
Çünkü burası Türkiye. Burada hiç kimse cahil değil. Herkes çok biliyor. Herkes Ord. Profesör. Onun gibi düşünmeyen de yobaz, gerici, vatan haini.
 

Geri
Yukarı