Muhammed S. YILMAZ
Kilopat
- Katılım
- 22 Haziran 2016
- Mesajlar
- 704
- Çözümler
- 2
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Dostlar bu gün kafamdaki bazı düşüncüleri size aktarmak istiyorum. İsterim ki bu konuda fikir alış verişi yapalım.
Arkadaşlar biliyorsunuz insan mutluluğa ulaşmak için çabalar. Yeri gelir fedakarlıklar yapar. Yeri gelir duygularıyla hareket eder. Mesela bir örnek vereyim.
Bir kıza aşıksınız ve bu kızla bir hayat kurmak istiyorsunuz. Amacınıza ulaşıp mutlu olacaksınız değil mi? Aslında bunun çok basit bir işleyişi var. Şimdi amacınıza ulaşmak için canla başla uğraşıyorsunuz. Ve bunun sonucunda amacınıza ulaştığınızı varsayalım. Ve bundan sonra şunu söylüyorsunuz "Oh sonunda amacıma ulaştım. Zor yollardan geçtim. Çok emek verdim." Son iki cümle kalın harflerle yazılı dikkat ederseniz. Aslında amacınıza ulaştığınız için değil. Verdiğiniz emeğin karşılığı için değil. Siz çaba sarf ettiğiniz için mutlusunuz. Çünkü insan akli dengesini korumak için sürekli bir amaca ihtiyaç duyar. Bir insan durulursa veya umutsuzluğa kapılırsa bunun sonu ölüme kadar gider. Fakat bu ölüm fiziki anlamda olmak zorunda değildir. Mesela manevi anlamda ölmek. Düşünmemek, sorgulamamak, tatminsizlik, pes etmek, duyarsızlık gibi kavramları beraberinde getirir. Mesela amacınıza ulaştınız diyelim. Peki ya sonra? Artık o tamamlanmıştır. Bitmiştir. Bu yüzden insanlar boşanıyor bile. Çünkü insan sürekli gelişmeye ihtiyaç duyar. Mesela para kazanmak zorundayız değil mi? Sistem bizi çalıştırıyor. Sürekli bir şeylere koşturuyoruz. Neden? Çünkü daha iyi bir hayat için, İsteklerimiz var. Para, güç, bilgi, gibi şeyleri elde etmek için çabalıyoruz. Örneğin amacına ulaşan zengin insanları ele alalım. Onlar amaçlarına ulaşmışlardır. Artık istediklerine sahiptirler. Fakat bir süre sonra mutsuzluğa umutsuzluğa bir boşluğa kapılıp giderler. Çünkü amaçsız kalırlar. İnsan amaçları sayesinde varlığını sürdürebiliyor. Yani aslında amaçlarımıza ulaşmak değil. Çabalamak bizi mutlu ediyor. Yani amaçlarımıza ulaşmak hem kötü hem iyi bir şey. İnsan kendi kendini yok etmeye programlanmış gibidir. Amacına ulaşamazsa umutsuzluğa kapılır. Yok olur. Amacına ulaşırsa bu sefer de amaçsızlığa düşer. Sonuç olarak gene yok olur. Bu sonsuz bir döngü gibidir. Lakin bu demek değil ki bunun bir çaresi yok. Çare çok basittir. Bir o kadar da zordur. Kendimizi amaçsız bırakmamalıyız. Fakat bunlar ulaşabileceğimiz amaçlar olmalı. Yoksa yok olmaya mahkumuz. Mesela hayattan pes etmiş yaşlı insanları ele alalım. Bunlar amaçlarına ulaşamayıp umutsuzluğa kapıldıkları için pes etmişlerdir.
Ben şahsen bu konu hakkında böyle bir düşünceye sahibim. Sevgili üyeler sizin görüşleriniz nelerdir?
@Recep Baltaş @Ali Güngör @Murat5038 @BilgisayarKurdu @Neko @SypeR @Jira @NookumPie
Arkadaşlar biliyorsunuz insan mutluluğa ulaşmak için çabalar. Yeri gelir fedakarlıklar yapar. Yeri gelir duygularıyla hareket eder. Mesela bir örnek vereyim.
Bir kıza aşıksınız ve bu kızla bir hayat kurmak istiyorsunuz. Amacınıza ulaşıp mutlu olacaksınız değil mi? Aslında bunun çok basit bir işleyişi var. Şimdi amacınıza ulaşmak için canla başla uğraşıyorsunuz. Ve bunun sonucunda amacınıza ulaştığınızı varsayalım. Ve bundan sonra şunu söylüyorsunuz "Oh sonunda amacıma ulaştım. Zor yollardan geçtim. Çok emek verdim." Son iki cümle kalın harflerle yazılı dikkat ederseniz. Aslında amacınıza ulaştığınız için değil. Verdiğiniz emeğin karşılığı için değil. Siz çaba sarf ettiğiniz için mutlusunuz. Çünkü insan akli dengesini korumak için sürekli bir amaca ihtiyaç duyar. Bir insan durulursa veya umutsuzluğa kapılırsa bunun sonu ölüme kadar gider. Fakat bu ölüm fiziki anlamda olmak zorunda değildir. Mesela manevi anlamda ölmek. Düşünmemek, sorgulamamak, tatminsizlik, pes etmek, duyarsızlık gibi kavramları beraberinde getirir. Mesela amacınıza ulaştınız diyelim. Peki ya sonra? Artık o tamamlanmıştır. Bitmiştir. Bu yüzden insanlar boşanıyor bile. Çünkü insan sürekli gelişmeye ihtiyaç duyar. Mesela para kazanmak zorundayız değil mi? Sistem bizi çalıştırıyor. Sürekli bir şeylere koşturuyoruz. Neden? Çünkü daha iyi bir hayat için, İsteklerimiz var. Para, güç, bilgi, gibi şeyleri elde etmek için çabalıyoruz. Örneğin amacına ulaşan zengin insanları ele alalım. Onlar amaçlarına ulaşmışlardır. Artık istediklerine sahiptirler. Fakat bir süre sonra mutsuzluğa umutsuzluğa bir boşluğa kapılıp giderler. Çünkü amaçsız kalırlar. İnsan amaçları sayesinde varlığını sürdürebiliyor. Yani aslında amaçlarımıza ulaşmak değil. Çabalamak bizi mutlu ediyor. Yani amaçlarımıza ulaşmak hem kötü hem iyi bir şey. İnsan kendi kendini yok etmeye programlanmış gibidir. Amacına ulaşamazsa umutsuzluğa kapılır. Yok olur. Amacına ulaşırsa bu sefer de amaçsızlığa düşer. Sonuç olarak gene yok olur. Bu sonsuz bir döngü gibidir. Lakin bu demek değil ki bunun bir çaresi yok. Çare çok basittir. Bir o kadar da zordur. Kendimizi amaçsız bırakmamalıyız. Fakat bunlar ulaşabileceğimiz amaçlar olmalı. Yoksa yok olmaya mahkumuz. Mesela hayattan pes etmiş yaşlı insanları ele alalım. Bunlar amaçlarına ulaşamayıp umutsuzluğa kapıldıkları için pes etmişlerdir.
Ben şahsen bu konu hakkında böyle bir düşünceye sahibim. Sevgili üyeler sizin görüşleriniz nelerdir?
@Recep Baltaş @Ali Güngör @Murat5038 @BilgisayarKurdu @Neko @SypeR @Jira @NookumPie
Son düzenleyen: Moderatör: