Ölünce ne olacak?

İnanca göre değişir. Kendi adıma konuşayım. Eğer sabrımı koruyamayıp isyan edersem büyük günahlarla gideceğim öteki dünyaya. Kılmadığım namazlarımın, ettiğim küfürlerin, gülmediğim yüzlerin, dedikodusunu yaptığım kişilerin, hakkına girdiğim herkesin hesabını nasıl vereceğim bilmiyorum. Böyle giderse en büyük nimetlerden biri olan zamanımı da çar çur edip yine en büyük günahlardan ziyankarlığa girdiğim için büyük günahlarlarla göç edeceğim. Ama bir yandan da fırsatım olmasına rağmen yapmadığım kötülükler ve rabbimin merhameti bu günahlarımı nötrlemeye yardımcı olur. Daha ölmedim. Şu an kesin bir şey diyemem. Oraya gidince cennete mi cehenneme mi gideceğim kesinleşecek.
 
Yok olmak bana pek mantıklı gelmiyor. Bizim mantığımıza uymayan şeylere bir şeyler uyduruyorda olabiliriz. Sanırım bunu ölünceye kadar bilemeyeceğiz. Ama ben şöyle bir sonuca vardım: İnanmak inanmaktan daha kârlı. Şayet doğruysa din inanırsan zaten ödüllendirilirsin, inanmazsan cezalandırılırsın. Öyle bir şey yoksa zaten hiçbir şeyin kârı zararı yok.
Kaybettiğin şey boşa bir ömür oluyor. Din senin her şeyine karar verir. Kiminle evleneceğine, nasıl yaşayacağına, ahlakına, davranışlarına vs. Öldükten sonra ne olacağına dair istediğin şeye inanabilirsin fakat sende yok olacaksın. 100 yıl önce yaşayanlar, 100 yıl önce dünyaya hüküm sürenler bugün yok oldular. İstediğin kadar uğraş, istediğin spiritüel deneyleri yap fakat hiçbirini geri getiremezsin. Bilinç kapanması=ölüm

Uyurken ölmüş oluyorsun fakat bedenin aktif, beynin aktif. Aktif olan bir organizma var fakat "teknofilozof" bireyi yok olmuş oluyor. Bedenin ve beynin de öldüğünde sen de yok oluyorsun. Şans eseri yaşıyorsun ve tek bir şansın var. Bu hayatı istediğin şekilde yaşayabilirsin veya bir dinin altında yaşama devam edersin. Kul olmak bana göre değil, Tanrı vardır veya yoktur bunu hiç kimse bilemez fakat dinlerin insan eseri olduğu çok açık. İstediğin dinin tarihini araştırıp okursan görürsün.

Beyniniz kalbiniz kadar önemlidir, kalp durursa beyine oksijen gitmez ve beyin faaliyetleri durur. Beyin ölümü gerçekleşince vücudu kontrol edecek bir mastermind kalmaz ve bütün işlevler durur. Ölmüş olursunuz. Öldükten sonra deriniz solmaya başlar, morarmaya başlarsınız. Saatler geçtikçe soğumaya başlar ve vücut ısınızı kaybedersiniz. Kurumaya ve çürümeye başlarsınız, daha sonra bir koku sarar bütün vücudunuzu. Günler geçtikçe yumuşamaya başlar vücut, organlarınız patlar. Karnınız ve göğsünüz şişer daha sonra patlarlar. Böcekler ve bakteriler sizi içten yemeye başlarlar daha sonra derinizi delip dışarı çıkarlar. Yaklaşık 5 sene sonra tamamen kemikleriniz kalır ve YOK OLURSUNUZ.
 
Hayatın herhangi bir değeri yok, hayatlarına değer katanlar var.
Bununda değeri kalmayacak değil mi? Yani sonuçta ölmüşüz artık yokuz. Yokluğu hayal edebiliyorsanız bir deneyin. Herhangi bir keşkemiz, pişmanlığımız olmayacak. İyi de yaşamış olsan kötü de yaşamış olsan bir önemi kalmayacak.
 
Hayatını bir dine bağlı geçiriyorsun nasıl zararı yok?
Bunun matematiğini yapan biri vardı. Blaise Pascal. Kendisi bir matematikçi.


Hangisi daha büyüktür? Beklenen değer (hedonizm -yani fiziksel yaşamdan zevk alma) ya da Beklenen değer (dini hayat).

Varsayım...
a) Olasılık (ölümden sonra hayat yok) * (hedonizmden alınacak zevk) + Olasılık (ölümden sonra hayat var) * (sonsuza dek lanetlenmek)

b) Olasılık (ölümden sonra hayat yok) * (dinden alınacak zevk) + Olasılık (ölümden sonra hayat var) * (sonsuz mutluluk)

Pascal’ın mantığı çok basitti: Eğer (a),(b)’den büyükse o zaman hedonizme devam edecekti, ama eğer (a),(b)’den küçükse o zaman dindar olmalıydı. Değişkenlerin değerlerini bilmeden bu denklem çözülmez. O yüzden varsayımsal değerler atadı. Sonsuz mutluluk için pozitif sonsuz dedi, sonsuz lanetlenme için negatif sonsuz dedi.

Sonsuzla neyi çarparsanız çarpın sonuç sonsuzdur. a) 0 * 1 + 1 * -∞ = -∞ b) 0 * 0 + 1 * +∞ = +∞

+∞ > -∞. Bu mantıkla Blaise Pascal hayatının kalanını bir dindar olarak geçirmeyi tercih etti.
 
Bunun matematiğini yapan biri vardı. Blaise Pascal. Kendisi bir matematikçi.
Hangisi daha büyüktür?

Beklenen değer (hedonizm -yani fiziksel yaşamdan zevk alma) ya da Beklenen değer (dini hayat)

Varsayım...
a) Olasılık (ölümden sonra hayat yok) * (hedonizmden alınacak zevk) + Olasılık (ölümden sonra hayat var) * (sonsuza dek lanetlenmek)

b) Olasılık (ölümden sonra hayat yok) * (dinden alınacak zevk) + Olasılık (ölümden sonra hayat var) * (sonsuz mutluluk)

Pascal’ın mantığı çok basitti: Eğer (a),(b)’den büyükse o zaman hedonizme devam edecekti, ama eğer (a),(b)’den küçükse o zaman dindar olmalıydı. Değişkenlerin değerlerini bilmeden bu denklem çözülmez. O yüzden varsayımsal değerler atadı. Sonsuz mutluluk için pozitif sonsuz dedi, sonsuz lanetlenme için negatif sonsuz dedi.

Sonsuzla neyi çarparsanız çarpın sonuç sonsuzdur. a) 0 * 1 + 1 * -∞ = -∞ b) 0 * 0 + 1 * +∞ = +∞

+∞ > -∞. Bu mantıkla Blaise Pascal hayatının kalanını bir dindar olarak geçirmeyi tercih etti.
Ölümden sonra hayat olmama olasılığını dile getirmediği için hedonizmden mahkum kalmış diye yorumladım. Ben şahsen böyle saçma bir matematik ile bundan sonra ki hayatımı buna göre şekillendirmezdim.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı