Sürprizbozan İnceleme Sifu

Bu konuda spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz.
Sifu_Logo.png

Benim ön siparişteyken satın aldığım ancak oynamamın şimdiye nasip olduğu bir yapım Sifu. Ve şunu söyleyebilirim ki, bu oyun bana ilaç gibi geldi. Oyuna attığınız ilk adımda bir kapı kırıyorsunuz ve önünüzdeki düşmanları dövmeye başlıyorsunuz. Ne bir ara sahne, ne bir lore özeti ne de başka bir şey. Direkt konunun tam ortasına bırakıyor oyun sizi, oynanışın keyfini çıkartmaya başlıyorsunuz. Hikaye anlatma gayesiyle sizi saatlerce film tadında ara sahne izleten tüm o yapımlardan o kadar sıkılmışım ki Sifu'nun bu sade başlangıcına bayıldım doğrusu.

Senaryo & Hikaye
Direkt sizi oynanışa bırakıyor dedim ama elbette bir hikayesi de var Sifu'nun. Oyunun başında 5 suikastçi tarafından babamız ve aynı zamanda ustamız saldırıya uğrar ve katledilir. Daha sonra aynı suikastçiler bizi de öldürürler ancak elimizde tuttuğumuz... ismini gerçekten bilmiyorum. Biraz araştırdım ancak düzgün bir isim bulamadım. Sanırım çiçekli asma dekor olarak geçiyor ismi, ama ben İngilizce'deki ismi yani swag adıyla sesleneceğim buna. Elimizde tuttuğumuz swag bizi tekrar hayata döndürüyor ancak aynı zamanda da yaşlanmamıza sebep oluyor.

Biz de kendimizi geliştirip ustamıza bunu yapanlardan tek tek intikam almak için kolları sıvıyoruz. Sifu'nun hikayesi bu şekilde özetlenebilir, basit bir intikam hikayesi Sifu'nun hikayesi. Sifu, hikayeyi bir araç olarak kullanıyor sadece, amacı kesinlikle vurucu bir hikaye anlatmak değil tüm olay oynanışta.

Oynanış
Önce en temelden başlayalım. Sifu özünde bir beat 'em up, her ne kadar oyunun Rogue-like olduğu söylenilse bile Sifu bir Rogue-like değil, hatta Sifu bir rogue-lite bile değil. Sadece rogue-lite elementleri taşıyan bir beat 'em up fakat tam anlamıyla bir rogue-lite oyun olduğunu söylemek doğru değil. Bunu anlatıyorum çünkü rogue-like sevmeyen, öldüğü zaman en baştan başlamaktan hoşnut olmayan ciddi bir kesim var. Bu kesime ben de dahilim hatta, ön siparişte oyunu alıp da şimdiye kadar oynamamış olmamın sebebi de buydu zaten. Ama Sifu hiç de korkulacak tarzda bir oyun değil aslında, en azından benim nazarımda.

Rogue-like oyunlarda ne kadar ilerlemiş olursanız olun oyunun en başından başlarsınız, ancak Sifu'da böyle bir durum söz konusu değil. Kaldığınız son bölümden başlıyorsunuz ve bu da Sifu'yu en başta Rogue-like değil rogue-lite yapıyor zaten. Ayrıca bölümde ilerlerken açmış olduğunuz kalıcı yetenekler de hiçbir şekilde karakterinizden silinmiyor, ne kadar baştan başlarsanız başlayın o yetenekler sizde kalıyor. Bilmiyorum duymayan kaldı mı ancak Sifu'da bir yaş sistemi var, Sifu öldüğünüz an otomatik olarak başlangıç noktasına gönderildiğiniz bir oyun değil. Öldüğünüz an yaşlanmanız karşılığında kaldığınız yerden tekrar ayağa kalkabiliyorsunuz. Oyunun tüm oynanış döngüsü bu yaşlanma üzerine kurulu, öldün mü? Tekrar doğ, ama 3 yaş atacaksın haberin olsun tarzında.

Sifu-Win64-Shipping_xhi1K93i34.jpg


Oyunda yaşınız her öldüğünüzde 1 artacak şekilde dizayn edilmemiş, üst üste 2 kere 3 kere ölürseniz bu sefer tek ölüşünüzde 1 değil 3 yaşınız birden gitmeye başlıyor. Üst üste ölmeniz epey kritik yani. Peki yaşlansak ne olur? Sifu'da yaşlandıkça her 10 yaşta bir karakteriniz istatistiksel değişim gösteriyor (tabii görünüşü de), her 10 yaşta bir karakterinizin maksimum canı ve duruşu düşerken vurduğu hasar artıyor ve daha güçlü darbeler vurur hale geliyorsunuz. Ancak, yaşlandığınız zaman bazı yetenekleri öğrenemiyor hale geliyorsunuz. O yetenekleri gençken açıp kalıcı hale getirmiş olmanızı istiyor oyun, yoksa yaşlanırsanız o yeteneği açmanız mümkün olmuyor. Ancak gençken öğrendiğiniz bir yeteneği yaşlıyken de kullanabiliyorsunuz bu konuda herhangi bir kısıtlama yok.

Peki, diyelim ki kötü bir oyun geçirdiniz, gayet normal çünkü Sifu epey zor bir oyun düşmanlar çok hızlı saldırılar yapıyorlar ve ilk başta alışması epey zor oluyor. Daha 2.bölümde bile 40 yaşına geldiniz, oyun ortalama 75 yaşında tekrar doğamamak üzere son buluyor ve sizin geri kalan 3 bölümü 75 yaşına kadar tamamlamanızın imkanı yok. Bu durumda ne yapacaksınız, en baştaki bölümden başlayıp kötü geçtiğiniz bölümleri daha düşük yaşta yani daha az ölerek tamamlamaya çalışacaksınız. Hemen "hani kardeşim baştan başlamıyorduk, dolandırıcı mı oldun başımıza?" demeyin, çünkü adamlar bu olayı bölüm dizaynıyla çok iyi dengelemişler. Oyunda bir bölümde ilerledikçe sürekli anahtar nesneler topluyorsunuz ve bu anahtar nesneler bölüm içlerinde size çok zaman kazandıracak kısayolların kilidini açıyorlar. Bazen bu anahtarlar o bölümün içinde olurken bazen ise bir sonraki bölümde bir önceki bölüme ait bir anahtar buluyorsunuz vs. Ve bahsettiğim bu kısayolların size sadece 10 saniye kazandırdığını falan düşünmeyin, hayır efendim bildiğiniz bölümün yarısını hatta bazı bölümler için bölümün %90'ını es geçmenizi sağlayacak kısayollar var oyunun bölüm dizaynında. Ve bu oyunda beni en çok tatmin eden şeydi, o bölümleri en baştan tüm düşmanları tekrar keserek ilerlemek zorunda kalsaydım eminim ki bu kadar eğlenemezdim, hatta bitirebileceğimden bile şüpheliyim.

Sifu-Win64-Shipping_ObC0AlXw65.jpg


Evet oyunun genel dizaynından yeterince bahsettik diye düşünüyorum, şimdi gerçekten oynanışa odaklanalım bence. Sifu, bu tarz bir yakın dövüş oyunun barındırabileceği birçok mekaniği barındırıyor, Sekiro ile birlikte popülerleşmiş tam zamanında karşılık vererek saldırıları yansıtma, kaçınma gibi mekaniklerin yanında Sifu bir de size gelen saldırıların yönüne göre hızlı hareketlerle kaçış yapabileceğiniz bir mekanik getirmiş. Bu mekanik oyunda öğrenmenizi en çok önerdiğim mekanik çünkü oyun bunu kullanmanızı sıkça istiyor aslında. Sekiro'daki gibi düşmanların yaptığı saldırıların hepsine deflect yaparak oynayabileceğiniz bir oyun değil Sifu. Düşmanların hareketlerinin bazıları turuncu şekilde gerçekleştiriliyor ve bu saldırıları tam zamanında deflectlasanız bile sizin duruşunuz ciddi oranda etkileniyor. Duruş ne derseniz, Sekiro oynayanların bileceği üzere sizin ve düşmanlarınızın bir duruş barı var. Siz saldırı yaptıkça düşmanlardaki bu bar doluyor ve dolunca da bitiriş animasyonuyla direkt tek atabiliyorsunuz. Ancak bu bara siz de sahipsiniz, hayır bu bar dolduğu zaman siz tek yemiyorsunuz sadece yere yığılıp düşmanlara saldırı yapabilecekleri bir açıklık tanımış oluyorsunuz. Her şekilde kritik yani o yüzden duruş korumanız gereken bir bar. Her şeye deflect atıp barın dolmasına sebep olursanız yere yığılıp fena şekilde cezalandırılıyorsunuz.

Odak Saldırıları
Oyunda bir de odak sistemi bulunmakta, odak siz saldırı yapmakta ısrarcı oldukça dolan ayrı bir bar ancak siz saldırı yapmadığınız sürece düşmüyor. Sadece oyuncuyu agresif oynamaya itmek için hazırlanmış bir tür risk-ödül sistemi bu. Peki riski anladık da ödül nedir? Ödül özel teknik kullanabiliyor olmanız, yani özel animasyonlu bir saldırıyla düşmanlarınızı sersemletebiliyor, hem can hem de duruş hasarı verebiliyorsunuz. Bu saldırıların çeşitliliği bana biraz az geldi ve bazılarının animasyonu da çok sönük. Yine de sık sık kullanmak isteyeceğiniz bir mekanik bu odak saldırıları. Kimi düşmanın ensesine şaplak atmanızı sağlıyor (ciddiyim, şaka değil), kimi gözüne ani bir hamle ile sersemletmeye yarıyor, kimi elinizde tuttuğunuz silahla (eğer tutuyorsanız) ciddi hasar veren bir saldırı yapmanızı sağlıyor, kimiyse düşmana çelme takıp yere düşürmenizi sağlıyor, yere düşürürseniz bir de yerde vurmaya devam ediyorsunuz. Bunun odak saldırısıyla ilgisi yok bu arada, oyunda yere düşürdüğünüz rakiplere yerde saldırmaya devam edebiliyorsunuz ne şekilde yere düşürdüğünüzün önemi yok, oyunun temel mekaniği yani bu.

Ayrıca yetenek ağacından yeni odak saldırıları açabiliyorsunuz, ancak hepsini açsanız bile elinizde en fazla 8 adet odak saldırısı bulunuyor.

Dövüşte Çevre Etkileşimi
Yani buna çevre etkileşimi demek ne kadar doğru bilmiyorum ancak oyunda az da olsa bir çevre etkileşimi var. En başta bölümde bulunan ufak sandalyeleri, içki şişelerini, tuğlaları vs. düşmanlarınıza karşı kullanabiliyorsunuz. Sandalyeleri düşmanların ayağına doğru iterek onların yere düşmesini sağlayabiliyorsunuz, şişeler ve tuğlaları düşmanların kafasına fırlatarak ciddi hasar verebiliyorsunuz. Tüm bunlar dışında oyunda yine çevre etkileşimi var aslında, mesela bir şekilde karşınızdaki düşmanı ittirebilirseniz düşman duvara çarpıp duvardan da minik ek hasarlar alabiliyor, aynı şekilde siz de alabiliyorsunuz. Ayrıca düşmanlara yaptığınız bitiriş animasyonları da etrafınızdaki yapılara göre değişebiliyor. Örneğin duvarın dibindeki bir düşmana bitiriş uyguladığınızda o duvara göre ayrı bir animasyon izliyorsunuz falan.

Bunlar ufak ama tatlı eklentiler kesinlikle, özellikle duvar yanında farklı bir animasyon giriyor olması beni çok mutlu etti. Oyunu çıkmadan önce de takip ediyordum ve bunlara kasacaklarını hiç düşünmemiştim, sonuçta yüksek bütçeli bir firmanın elinden çıkmıyor bu proje.

Silah Kullanımı
Oynanışınızı kolaylaştıracak ve ileriye taşıyacak bir başka mekanik de silah kullanabiliyor oluşunuz. Silah dediysem ateşli silahlar değil elbette, bıçak, sopalar veya borular gibi silah seçenekleri var. Bıçaklar daha çok can hasarı veriyorken sopa ve boru gibi silahlar düşmanın duruş barını eritmekte iyiler. Ancak bu silahlar sınırsız değiller, siz kullandıkça kırılıyorlar. Bu silahları düşmanlarınız da size karşı kullanabiliyorlar, düşmanları yere düşürerek veya öldürerek ellerindeki silahı alabiliyorsunuz. Aynı şekilde yetenek açmanız dahilinde yerdeki silahları direkt ayağınızla hiç elinize almadan düşmana fırlatabiliyorsunuz.

Sifu-Win64-Shipping_ap4O0dnBbH.jpg


Kontroller
Normalde oyun incelemeleri için bu tarz bir alt başlık açmam bile ancak bu oyun için açmak istiyorum. Bir süre önce yeni gamepad satın aldım ve bu gamepad ile daha önce defalarca kez bitirdiğim oyunlara tekrar döndüm. Birçoğunda alışma sürecim epey sancılı geçerken Sifu'da hiç acı çekmedim. Sifu'nun kontrollerine alışması o kadar rahat ki anlatamam. Ve hayır bunun zamanla alışmış olmamla ilgisi yok efenim, Sekiro'ya şu an bile girsem kontroller kafamı karıştırıyor ve yanlış yerde yanlış tuşlara basmama sebep oluyor. Ama Sifu'da hiç böyle hatalar yaptığımı hatırlamıyorum, bu yüzden benim nazarımda bu oyun övgüyü hak ediyor. Kontrol yerleşimi aşırı rahat, hiçbir şekilde elinizi yormuyor ve alışması basit.

Bunu neden söylüyorum çünkü en sevdiğim oyun serilerinden biri olan Dark Souls'larda çok çektim ben bu sebepten. Kontroller o kadar ters yerleştirilmiş ki gamepad'le Souls oynarken parmaklarıma ağrı giriyor resmen. Ancak Sifu bu açıdan epey rahat.

Vuruş Hissiyatı
Son olarak vuruş hissinden bahsetmek istiyorum malum bu tarz bir oyunda epey önem taşıyor. Sifu'yu ilk deneyim ettiğimde vuruş hissini pek iyi bulmamıştım, attığınız yumruklardan gelen tepkiler çok az gibi hissetmiştim ancak bu duruma kesinlikle alışıyorsunuz ve çok tatlı gelmeye başlıyor. Düşmanın duruş barını bitirip bitiriş animasyonunu izlemesi epey tatlı. Ayrıca düşmanların büyük bir çoğunluğu saldırılarınıza tepki de veriyorlar zaten. Buna bosslar da dahil. Özellikle silah kullanıyorsanız daha bir tatlı oluyor. Yerdeki şişeyi ayağınızla düşmanın suratına fırlatıp kendi içine göçmesini görmek de epey tatmin edici.

Bosslar
Bu tarz bir oyunda bosslar önem taşıyor, başlangıçta da anlattığım gibi senaryoda ustamızı ve bizi katleden 5 suikastçi var. Bu 5 suikastçi de üstesinden gelmemiz gereken bir boss şeklinde dizayn edilmişler. Geliştirici ekip bu bossların her birinin farklı challenge'lar sunması için epey kasmış bence. Bu 5 boss da farklı alanlarda ustalaşmanızı isteyen yapıda boss dizaynları. Örneğin oyunun 2.bossu size gelen saldırılarının yönüne göre minik kaçma hareketleri yaparak üstesinden gelmenizi bekliyor, olabildiğince az deflect kullanarak üstesinden gelmelisiniz yani. Ancak oyunun son bossu ise olabildiğince deflect kullanmanızı, sadece gerekli olan noktalarda o kaçınma hareketlerini yapmanızı istiyor. Ayrıca bu bossların her birinin de bir 2. fazı bulunmakta, bossların can barını bir kez eritip bitiriş yaptıktan sonra 2.fazına geçiyorlar ve bu 2.fazına özel saldırıları oluyor. Bosslar kesinlikle zorlular ve sizi öğrenmeye, pattern ezberlemeye itiyorlar. Sizi bilmem ancak bu benim için çok iyi bir artı kesinlikle.

Sifu-Win64-Shipping_HLWBn0WHs6.jpg


Yalnızca bu kadar da değil, bu 5 boss da oyunun yetenek ağacındaki yetenekleri kullanmaya itiyor sizleri. Örneğin oyunun 3.bossu size bıçak fırlatabiliyor ve yetenek ağacında da fırlatılan eşyaları elle tutup geri rakibe fırlatma yeteneği var. Tam zamanında blok tuşuna basarak havadaki eşyayı eline alıp tekrar fırlatabiliyorsunuz. Bu özelliği açtıysanız bossun fırlattığı bıçağı tutup geri kendisine gönderip onu sersemletebiliyorsunuz. Bu gimmick bile tek başına bosstan aldığım keyfi 2'ye katladı desem abartmış olmam. Oyunların bunu yapması benim için her zaman bir artıdır, içerisinde bir mekanik varsa oyun bunu kullandırmalıdır diye düşünürüm ben hep.

Oyunun 4.bossu dışındaki tüm bosslarında epey eğlendiğimi söylemeliyim. 4.boss istisna çünkü gerçekten sinir bozucu olmak üzere tasarlanmış, amaçları buymuş adamların belli ki ve kendi adıma konuşuyorum amaçlarını yerine getirmişler. Yine de, sinir bozucu olması onu kötü bir boss dizaynı yapmıyor elbette. Yine 2.faza sahip, 2.fazında yeni hareketler kullanabilen güzel bir bosstu o da.

Kapanış
Benim gibi size saatlerce film izliyormuşçasına ara sahne izleten o yapımlardan sıkıldıysanız, sizi direkt aksiyonun ortasına bırakacak ve oynanışına güvenen bir şeyler arıyorsanız Sifu'ya mutlaka göz atın. Kendisiyle geçirdiğim 20 saatte epey eğlendim, tavsiye ediyorum. Ancak oyunun zor olduğunu da unutmayınız, öğrenmesi, ustalaşması epey zaman alabilen bir oyun Sifu.
 
Bende en iyi indie olduğunu söylemek için gelmiştim. Gerçekten 2022 yılının en iyi indie oyunuydu. Şahsen geçen sene oynadığım en iyi 5 oyundan birisiydi. Umarım Stray'e verilen bu kadar haksız ödülden sonra yapımcılar boş boş hiç oynanışı olmayan kedi köpek yönettiğimiz oyunlar çıkarmazlar. Bakın Goat Simulator'e onda hayvan yönetmek daha eğlenceli.
 

Geri
Yukarı