Sizce aşk nedir?

Aşk diye bir şey yok üzülerek söylüyorum ki iki insan birbirini sonsuza kadar sevemez mutlaka bir süreden sonra bir taraf hislerini kaybediyor diğer tarafında kaybetmesi 1-2 ay sürer sonra farklı kişilere yöneliyor iki tarafta tamamen bir oyun oynuyor ya üzülen ya da üzen taraf olursunuz.
 
Telefondan yazıyorum biraz yazım hatası olabilir. Kelime köküne inip anlatanlar olacaktır veya Allah aşkı, iş aşkı anlatanlar. Ben edebi bir şekilde, iki insan arasında aşkı kendim nasıl görüyorsam öyle anlatıyorum. Aşk diye bir şey vardır. Sadece bir edebiyat reklamı değildir. Aşkın iki türü vardır: Karşılıklı aşk, karşılıksız aşk. Karşılıklı aşk iki tarafında birbirini karşılıksız aşırı tutkuyla sevmesidir. En önemli faktör iki beden arasında değil iki ruh arasında olur. Yani bedene bir şey olsa bile aşk devam eder. Örneğin yolda, çok azalsada, kimi zamanlar yaşlı amca ve teyzeler öyle bir yürür ki sizin bile gününüz guzellesir. Karşılıksız olanı da vardır. Burada aşık olan kişi karşılıksız olmasına rağmen şiirler, romanlar ve değişik iç sesiyle beraber kalır. Zor bir süreçtir ve bazen sonu aşka inancı kaybetmekle bitebilir. En kötü yanı lse bir ömür boyu asla aşık olmayabilirsiniz ve bunu düşününce aşk yerine ilişki tercih edilebilir. Bu da karşılıklı ve bana göre çirkin olanı...

Bu arada çevremde de çok fazla birbirine aşık yaşlı insan var. Yani sonsuza kadar da sürebilir.
 
Düzmece bir duygudur, beynin bir oyunudur. Bir tür OKB'dir. Fanteziler sonucu oluşur, cinsellik önplandadır. Aşık olduğunuz kişiyi takmayın, düşünmeyin, akışına bırakın; kısa bir süre içinde onu unutursunuz.
 
Üzerine saatler konuşabileceğimiz bu kelimeyi biraz da olsa özetlemek gerekirse Aşk;
Tek taraflı olanına platonik, iki taraflı olanına ise kavuşma denir. Her iki kısım da içinde güzel ve kötü duygular vardır. Kavuşma denilen kısmı bu güne kadar yaşamadım. Ama ilk kısmı iliklerime kadar hissettiğime yemin edebilirim. Belki hastalık bile denilebilir. Zira sigara gibi başlarda çok güzel, sonlarda ise isyan ettirecek seviyede kötü. İnsanın gözünü kör edecek dereceye getirebiliyor. Hayata ve karşınızdaki insana toz pembe bakmaya başladığınız an, işlerin ters gittiğini anlayamadığınız andır. İskender Pala aşk için şu sözü kullanmış "Aşk; uyumadan önceki son şey, uyandığınız zamanki ilk şeydir". Benim naçizane görüşüm her insanın bu duyguyu abartıya kaçmadan yaşaması gerektiği yönünde. Bir hedef doğrultusunda hayatımı sürdürdüm ve belli birkaç yıl böyle ilerledi. Günü geldi ve aynı hisleri bana karşı taşıyan birine rast geldim. Günler aylar geçti onun istediği şeyi ben de istemeye başladım. Ne gariptir ki ben, onun aylar boyu istediği şeyin aynısını istemeye başlayınca ellerini çekti. Hayatımda iki ilişkim olduğunu sandım. Biri platonik diğeri ise karşılıklıydı. En azından karşılıklı olduğunu sanmıştım. İlki bana bilmediğim şeyleri öğretti. İkincisi ise bana bildiğimi sandığım şeyleri öğretti. Zamanı gelince karşısına çıkıp tek bir soru sormaktan çekinmeyeceğim. Genele gelecek olursam günümüzde "Lise Taife" denilen kısmı fazlasıyla kınamak istiyorum. Genelleme yapmak yanlış olacak fakat yüzümü hangi yöne çevirsem temiz ellerin birleşip kirlendiğini görüyorum. Hem de ne için biliyor musunuz? İki ay sürecek fiziksel bir birliktelik için. İçlerinde fazlasıyla bulundum ve istisna diyebileceğim sayılı insan gördüm. Ben görmek istediğimi değil, tam anlamıyla gördüklerimi görüyorum. Naçizane bir tavsiye; İki-üç ay sürecek bir ilişki için ne bedenlerinizi ne de ruhlarınızı kirletmeyin. Serkan Uçar "Tut yüreğimden ustam" şiirinde şöyle bir cümle kullanıyor. "Meşru sevdalardan gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara, günahkâr gecelerden." Geçmişinizi, anınızı ve geleceğinizi düşünmeden böyle işlere kalkışmaya yeltenmeyin bile. Dünya bir puzzle ve maalesef farklı eşyalarla doldurulmuyor. Oyunu kuralına göre oynamak zorundasınız.
 
Aşk yoktur racon vardır
Aşık olan adamın raconu olmaz
Raconu olan adamın aşkı olmaz
Aşk öldürür racon öldürmez.
 
Telefondan yazıyorum biraz yazım hatası olabilir. Kelime köküne inip anlatanlar olacaktır veya Allah aşkı, iş aşkı anlatanlar. Ben edebi bir şekilde, iki insan arasında aşkı kendim nasıl görüyorsam öyle anlatıyorum. Aşk diye bir şey vardır. Sadece bir edebiyat reklamı değildir. Aşkın iki türü vardır: Karşılıklı aşk, karşılıksız aşk. Karşılıklı aşk iki tarafında birbirini karşılıksız aşırı tutkuyla sevmesidir. En önemli faktör iki beden arasında değil iki ruh arasında olur. Yani bedene bir şey olsa bile aşk devam eder. Örneğin yolda, çok azalsada, kimi zamanlar yaşlı amca ve teyzeler öyle bir yürür ki sizin bile gününüz guzellesir. Karşılıksız olanı da vardır. Burada aşık olan kişi karşılıksız olmasına rağmen şiirler, romanlar ve değişik iç sesiyle beraber kalır. Zor bir süreçtir ve bazen sonu aşka inancı kaybetmekle bitebilir. En kötü yanı lse bir ömür boyu asla aşık olmayabilirsiniz ve bunu düşününce aşk yerine ilişki tercih edilebilir. Bu da karşılıklı ve bana göre çirkin olanı...

Bu arada çevremde de çok fazla birbirine aşık yaşlı insan var. Yani sonsuza kadar da sürebilir.

Katılıyorum, aşk düzmece veya çocukça değildir. Olaya sadece sevişme tabanlı azgın bir ergen gibi bakarsanız tabii ki geçici olacaktır. Bilimsel temellere dayanan birçok makale ve araştırma var, beyinde salgılanan birçok farklı sıvı olduğuna dair yapılan deneyler var. Geçici olan şey aşk değil, heyecan. Heyecan bitse bile birlikte huzuru yakalayabildiğin, yanında iyi hissettiğin ve yanında iyi hisseden kişiyle yaşanan şeydir.
 

Geri
Yukarı