Tesadüf imkansızlık olasılığı

Natüralizmi bir kenara atarak yazdığım yazıya da aynı şekilde tekrar cevaplar vermiştin. Cevabını bilmediğimiz sorulara tanrı yanıtını tek seçenekmiş gibi görüyorsun. Geriye başka bir seçenek kalmadığını düşünmen beklenilir bir durum zira yeryüzündeki hiçbir insan evrenin var oluş nedenini anlayacak bilgi veya kapasiteye sahip değil.
Bu yaşadığımız hayat var. Ve hala var. Bunun bir sebebi yok mu? Ve bir takım şeyler oluyor. Bunlara bakıyoruz. Yaratıcı seçeneği seçmezsek geriye tesadüfler zinciri seçilecek. Ufak bir mantık denklemi kuruyoruz. Örneğin bir mağara var. İçi yazı ve resimlerle dolu. İki ihtimal var. Birinci ihtimal bir varlık tarafında çizilmiş. İkinci ihtimal yazı ve resimler x kural ile olmuş. Yazdığım denklem ikinci ihtimal tesadüf zinciri ile oluşma ihtimaline ne kadar değer verilebilir? Eğer bu ikinci seçenek seçilmezse üçüncü seçenek ne olabilir? Üçüncü seçenek ile olabilme olasılığı yok. Yani boş küme olur.
 
Bu yaşadığımız hayat var. Ve hala var. Bunun bir sebebi yok mu? Ve bir takım şeyler oluyor. Bunlara bakıyoruz. Yaratıcı seçeneği seçmezsek geriye tesadüfler zinciri seçilecek. Ufak bir mantık denklemi kuruyoruz. Örneğin bir mağara var. İçi yazı ve resimlerle dolu. İki ihtimal var. Birinci ihtimal bir varlık tarafında çizilmiş. İkinci ihtimal yazı ve resimler x kural ile olmuş. Yazdığım denklem ikinci ihtimal tesadüf zinciri ile oluşma ihtimaline ne kadar değer verilebilir? Eğer bu ikinci seçenek seçilmezse üçüncü seçenek ne olabilir? Üçüncü seçenek ile olabilme olasılığı yok. Yani boş küme olur.
Aynı şeyi tekrarlamak bize bir şey kazandırmayacak.

Geriye başka bir seçenek kalmadığını düşünmen beklenilir bir durum zira yeryüzündeki hiçbir insan evrenin var oluş nedenini anlayacak bilgi veya kapasiteye sahip değil.
 
Yazdıklarımı tekrar gözden geçirin. Natüralizm etkisinde gelişen şey önce x gözlemleniyor. Bu gözlemenen x bir isim takılıyor. Daha sonra bu işi bu isim yapıyor diyorsunuz. Yanıldığınız nokta süreçler farklıdır nedenler farklıdır. Sizin yaptığınız sadece süreçleri daha detaylı görebilmenizdir.
Gözlem sadece kanunu anlama kısmıdır. İşleyişini teoriler ile açıklarız. Bak senin için resim bile buldum.
1616952689017.png

Örneğin kütleçekim yasasını açıklayan Newton'un Yerçekimi Teorisi, Einstein'ın Görelilik Teorisi (bununla ilgili önemli çıkarımları vardır), Kuantum Birleşik Alanlar Teorisi gibi teoriler vardır. Evrim yasasını açıklayan da birçok bilimsel teori vardır (Dawkins'in Bencil Gen Teorisi, Kızıl Kraliçe Teorisi, Gould'un Sıçramalı Evrim Teorisi, Darwin'in Doğal Seçilim Teorisi ve benzerleri); bunlara bir bütün olarak Evrim Teorisi adını veriyoruz. Önce etrafımızda kendini tekrar eden olaylar ve olgular, yani kanunlar tespit edilir. Bu kanunların birbirleriyle ilişkileri sorgulanarak hipotezler kurulur ve bu hipotezlerden doğrulananlar (veya tekrarlanan testleri her seferinde başarıyla geçenler) arasında bağlantılar kurularak bu kanunları izah eden açıklamalar geliştirilir, bunlar da teoriler olur. Bu teoriler zaman ve bilimin sınavına tutulur ve bu süreçte bu teoriler de gelişirler.
Yani eğer önceden sadece bakış açınızı gözlemlenebilir şartı koyarsanız size ne kadar anlatılırsa anlatılsın mantıklı düşünceleri yalanlarsınız
Gözlem başlı başına bir şart değil. Bir şeyin kağıt üstünde mümkün olması, gözlemlenmesi, test edilmesi gibi şeyler var. Tanrı düşüncesi bunlardan hiçbiri değil. Tanrı bir inançtır ve inanç olarak kalmaya devam edecektir.

Siz dine dogmatik diyorsunuz ama sizin hiç kendinize dönüp sadece gözlemlenebilir şartı koyuyorsunuz ve bunun şartı reddet edenleri üstünü bilimsel değil diyorsunuz.
Mesela antimade, gözlemlenen bir şey değil. Fakat kağıt üzerinde mümkün ve "olması gereken" bir şey. Araştırırsan daha iyi anlarsın. Burada dilim çok dönmüyor. Bilimi bilmiyorsun ki bilime karşı argüman sunasın.
Alıntı yaptığım eski mesajımı tekrar düşünüp yazın. Sürekli önerdiğiniz siteyi önerip duruyorsunuz.
Çünkü çoğu şeyi oldukça güzel bir şekilde açıklayabiliyor.
Önerdiğiniz site birçok yanlış içeriyor. Onu bari sorgulayın.
Bu dediğiniz iftiradan öteye gidemez. Yanlışları sunarsanız tartışabiliriz.
Gözlemlenebilir şartını inanış gibi kabul ediyorsunuz. Tekrar söylüyorum sırf x isim taktığınız için onu açıklamış olmazsınız.
Kim X ismini taktığı için açıkladığını iddia etti ki? Teoriler olmadan kanunlar kendilerini açıklama konusunda kısırlardır. Mesela Kütle Çekimini gözlemleriz, buna "Kütle Çekim Yasası" deriz, ardından "Kütle Çekim Teorisini" ortaya süreriz. Test edilmiştir ve gözlemlenmiştir bu teori.
Bu yaşadığımız hayat var. Ve hala var. Bunun bir sebebi yok mu?
Niye bir sebebi olsun? Milyarlarca yıllık canlılık süresince 80 yıllık değersiz varlıklarız.
Ve bir takım şeyler oluyor. Bunlara bakıyoruz. Yaratıcı seçeneği seçmezsek geriye tesadüfler zinciri seçilecek.
Buradaki en büyük tesadüf, çelişki, karmaşa ve en kısır şey tanrının kendisi. Tekrar ediyorum, bilim bir şeye tesadüf demez. Biz bu gezegende yaşıyoruz çünkü yaşama elverişli, çünkü sıvı su var. Biz bu sistemde yaşıyoruz çünkü düzenli. Biz bu evrende yaşıyoruz çünkü bizim canlılığımızı kötü anlamda etkileyen bir olay yok.
Birinci ihtimal bir varlık tarafında çizilmiş. İkinci ihtimal yazı ve resimler x kural ile olmuş.
Tanrı fikri kolaya kaçmaktır ve inançtır. Determinizm nedir bilir misin? Evren, sistemimiz, gezegenimiz, "düzenli", çünkü öyle olmak zorunda, çünkü fizik kanunları var. Ayrıca evrenimiz neye göre "mükemmel"? Başka bir düzen gördün mü, bizim evrenimiz mükemmel bir düzende olsun?
Peki size göre nedenini ne zaman ortaya çıkacak? Ve hayatın anlamı nedir?
Hiçbir zaman. Bu konulara "agnostik" yaklaşmak en mantıklısı. Tanrı varsa bilemeyiz, yoksa bilemeyiz, bir amacımız varsa bilemeyiz. Gibi gibi bir sürü çelişki var. Hayatın amacını sen belirlersin. Sana göre ölmektir, bana göre iyi bir kariyer sahibi olmak mesela.
 
Bilimin amacı ipin ucuna ulaşmaktır. Zaten şuan sorduğunuz soruların cevabını biliyor olsaydık bilim insanlarının araştırmaya devam edecek bir şeyleri olmazdı.

Bilim, yüz yıllardır görüldüğü üzere sürekli ilerliyor. Yani şuan cevap verilemeyen soruların var olması bu soruların hep cevapsız kalacağı anlamına gelmiyor.

Ama biz insanların tanrıya dair sorularının cevapları elimizdekilerden ibaret ve henüz cevabı olmayan sorular yeni bir peygamber gelene kadar (ki gelmeyeceği bildirildi.) hep cevapsız kalacak.

Yani şuanki zaman kesin bir cevap aramak için uygun bir zaman değil.
 
Gözlem sadece kanunu anlama kısmıdır. İşleyişini teoriler ile açıklarız. Bak senin için resim bile buldum.
Eki Görüntüle 945574
Örneğin kütleçekim yasasını açıklayan Newton'un Yerçekimi Teorisi, Einstein'ın Görelilik Teorisi (bununla ilgili önemli çıkarımları vardır), Kuantum Birleşik Alanlar Teorisi gibi teoriler vardır. Evrim yasasını açıklayan da birçok bilimsel teori vardır (Dawkins'in Bencil Gen Teorisi, Kızıl Kraliçe Teorisi, Gould'un Sıçramalı Evrim Teorisi, Darwin'in Doğal Seçilim Teorisi ve benzerleri); bunlara bir bütün olarak Evrim Teorisi adını veriyoruz. Önce etrafımızda kendini tekrar eden olaylar ve olgular, yani kanunlar tespit edilir. Bu kanunların birbirleriyle ilişkileri sorgulanarak hipotezler kurulur ve bu hipotezlerden doğrulananlar (veya tekrarlanan testleri her seferinde başarıyla geçenler) arasında bağlantılar kurularak bu kanunları izah eden açıklamalar geliştirilir, bunlar da teoriler olur. Bu teoriler zaman ve bilimin sınavına tutulur ve bu süreçte bu teoriler de gelişirler.

Gözlem başlı başına bir şart değil. Bir şeyin kağıt üstünde mümkün olması, gözlemlenmesi, test edilmesi gibi şeyler var. Tanrı düşüncesi bunlardan hiçbiri değil. Tanrı bir inançtır ve inanç olarak kalmaya devam edecektir.


Mesela antimade, gözlemlenen bir şey değil. Fakat kağıt üzerinde mümkün ve "olması gereken" bir şey. Araştırırsan daha iyi anlarsın. Burada dilim çok dönmüyor. Bilimi bilmiyorsun ki bilime karşı argüman sunasın.

Çünkü çoğu şeyi oldukça güzel bir şekilde açıklayabiliyor.

Bu dediğiniz iftiradan öteye gidemez. Yanlışları sunarsanız tartışabiliriz.

Kim X ismini taktığı için açıkladığını iddia etti ki? Teoriler olmadan kanunlar kendilerini açıklama konusunda kısırlardır. Mesela Kütle Çekimini gözlemleriz, buna "Kütle Çekim Yasası" deriz, ardından "Kütle Çekim Teorisini" ortaya süreriz. Test edilmiştir ve gözlemlenmiştir bu teori.

Niye bir sebebi olsun? Milyarlarca yıllık canlılık süresince 80 yıllık değersiz varlıklarız.

Buradaki en büyük tesadüf, çelişki, karmaşa ve en kısır şey tanrının kendisi. Tekrar ediyorum, bilim bir şeye tesadüf demez. Biz bu gezegende yaşıyoruz çünkü yaşama elverişli, çünkü sıvı su var. Biz bu sistemde yaşıyoruz çünkü düzenli. Biz bu evrende yaşıyoruz çünkü bizim canlılığımızı kötü anlamda etkileyen bir olay yok.

Tanrı fikri kolaya kaçmaktır ve inançtır. Determinizm nedir bilir misin? Evren, sistemimiz, gezegenimiz, "düzenli", çünkü öyle olmak zorunda, çünkü fizik kanunları var. Ayrıca evrenimiz neye göre "mükemmel"? Başka bir düzen gördün mü, bizim evrenimiz mükemmel bir düzende olsun?

Hiçbir zaman. Bu konulara "agnostik" yaklaşmak en mantıklısı. Tanrı varsa bilemeyiz, yoksa bilemeyiz, bir amacımız varsa bilemeyiz. Gibi gibi bir sürü çelişki var. Hayatın amacını sen belirlersin. Sana göre ölmektir, bana göre iyi bir kariyer sahibi olmak mesela.
İftira konusu araştırın. Buraya taşımama gerek yok. Şimdi x metodu bir takım ürünler yaptığı için bu metodun doğru olmasını sağlar mı?
Başka metodlara hiç baktınız mı? Ayrıca Newton kuramları yanıldığı halde nasıl günlük yaşamda işe yaradılar. Burdan şunu çıkarmamız gerekir. Demek metodun ne yanlış ise bir kısmı işe yarayabilir. Sırf işe yaradığı bu metodun güvenilirliği sağlayamaz. Bunu demek istedim. Bu konu biraz araştırın. Daha detayları görebilirsiniz.
Mesela bir teknolojiden uzak bir insan bir telefon buluyor. Bu telefonu çekiç gibi kullanıyor. Baya adamın işine yarıyor. Birisi gelip ona şöyle dese: ''Onu kullanma metodunun doğru olduğunu nerden biliyorsun?'' Teknolojiden uzak olan insan şöyle dese:''Çalışıyor. Benim metodum çalışıyor'' Şimdi gördüğümüz gibi ne kadar benziyor değil mi? Yani sırf telefonu çekiç gibi kullandığı için onun metodu ne kadar doğru? Peki bu adam telefonu kullanma metodunun yanlış olduğunu nasıl anlardı? Bir kere kafasında vizyonu çok derinden sorgulayabilir olması lazım. Bu elimdeki şey ya çekiç değilse? Yaptığı onca işe rağmen metodunun yanlış olabileceği olasılığına değer vermesi lazım.
Bilimin yaptığı şey sadece daha ayrıntılı görebilmesidir. Ve formülize edebilmesidir.
Sırf x olayı görüp sonra formülize edip daha sonra ona isim takılırsa bu x olayının açıklanmış olduğunu gösterir mi?
 
İftira konusu araştırın. Buraya taşımama gerek yok. Şimdi x metodu bir takım ürünler yaptığı için bu metodun doğru olmasını sağlar mı?



Sırf x olayı görüp sonra formülize edip daha sonra ona isim takılırsa bu x olayının açıklanmış olduğunu gösterir mi?
Önce olayı görüp o olaya bir isim takacağız ,sonra o olayı bu isim yapıyoruz diyeceğiz. Bu önerme mantıklı değildir.
Alttaki mesajı 1. sayfadan aldım. Aynı şeyleri tekrarlamaktan sıkılmadın mı?
 

Geri
Yukarı