Bize niye saatlerce kötü karakteri iyi gibi göstermeye çalıştılar ki?
Oyunun mesajlarından bir tanesi o karakterin gerçekte kötü olmaması, oyunun dünyasının grilikler ve trajedi ile dolu olması zaten. Kötü karakteri iyi gibi göstermeye çalışmıyorlar, her hikayenin iki tarafı olduğundan, her insanın koşullarının, karakterlerinin “iyi ya da kötü” gibi iki kategoriden değil, çok daha karmaşık bir yapıdan oluştuğunu aktarıyorlar.
Bütün hikayeler mutlu değildir, her hikayeye mutlu son yazılmak zorunda değil. Mutlu hikaye oynamak isteyeni, “bana neden bu kadar acı veren bir hikaye oynatıyorsunuz” diye eleştirenleri iyi anlıyorum, hak da veriyorum. Zevk almak için, mutlu olmak için oyun oynuyor ve bu oyundan bu şekilde zevk alamamış olabilirsiniz. Ancak yapacak bir şey yok, yapımcısının post apokaliptik bir dünyayı bütün gerçeğiyle, aydınlığı ve karanlığı, şiddeti, sevgisi, umudu ve trajedisiyle dopdolu işlemek istemesinin sonucu bu hikaye. Kendi içerisinde hikayesi ve hikayenin işleyişi, istediği hisleri oyuncuya aktarışı muazzam başarılı bir oyun. Teknik açıdan çizdiği standartlardan bahsetmeye bile gerek yok.
Oyunlar da artık kitaplar, filmler gibi birer sanat eseri halini aldılar. Oynayıcısına verdikleri deneyim, oynanıştan çok daha fazlası halini aldı. Sadece “oynanarak” yaşanabilecek bir deneyim sunuyor TLoU Part 2. Aynı hikayenin filmini çekseler, bu hisleri bu kadar iyi anlatamazlar. Çünkü oyunun başından itibaren “bir oyuncu” olarak yaşadığınız hisler, Ellie aracılığıyla oyuna nefretinizi yansıtabilmeniz, ve yansıttığınız nefretin karşılığında öğrendikleriniz, herhangi bir filmi izlerken veya kitabı okurken yaşadığınız deneyimden çok daha “kişisel”. Çünkü oyunu oynayan, olayları yaşayan, Ellie aracılığıyla düşmanlarınıza nefret ve yıkım saçan kişi sizsiniz. Sinema veya edebiyat platformlarında seyirci pasiftir, oyunların “aktif” bir platform olmasının avantajını, oyuncuya yaşattığı hisleri bir üst seviyeye taşımak için muhteşem bir şekilde kullanan bir oyun TLoU Part 2.
Kişisel olarak hüzünlü hikayelerden pek hoşlanmamama rağmen, son yıllarda oynadığım, hatta son yıllarda deneyimlediğim (oyun, sinema, kitap) beni bu kadar derinden etkileyen birkaç hikayeden birisi.