Yaşanan depremde birçok bina yıkıldı

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
He he HAARP teknolojisi bir gerçeklik ve TSK'da bile HAARP araştırma biriminin olduğu da bir gerçeklik. İran depremi, İstanbul depremi, Kahramanmaraş depremi, Balıkesir depremi ve İran'nın vurulması bir tesadüf değil!
Aynen Osmanlı'da da vardı deprem cihazı... İstanbul'u öyle aldık...

12 Şubat 1332


XIV. yüzyılın iki büyük depreminden birisi. Yüzyılın başında 1315, 1323 sonları ya da 1324 başlarına ait kayda değer iki deprem oldu. Ancak ayrıntıları çok yok. 1332 depreminde sarsıntıların yanı sıra yine tsunami yıkıcılığı yaşandı. Sayısız binanın yıkıldığı ve kiliselerin zarar gördüğüne dair kayıtlar bulunuyor. Diğer büyük deprem 1354’te oldu. Bu deprem artık yavaş yavaş Anadolu’ya yerleşen Türkler için bir fırsat doğurdu. Tekirdağ ve Gelibolu merkez üslü olduğu anlaşılan deprem bu bölgede büyük hasar oluşturmuş, İstanbul’un surları da yer yer yıkılmıştı. Surlarının yıkılması sayesinde Süleyman Paşa komutasındaki Türk askerleri denizden geçip Gelibolu’yu fethetmişti.

15 Mart 1419

Artık İstanbul’un fethine doğru yaklaşıyoruz. XV. yüzyılda kayıtlarda üç büyük deprem var. 1419 depremi hakkında ayrıntı bulunuyor: Selanik’ten Tokat’a kadar hissedilen büyüklükte bir deprem bu. Bursa büyük zarar görmüş, tsunami İzmit’i vurmuş. 1453 öncesi için tarihçi Kritobulos’un tuhaf ve alışılmamış yer sarsıntılarından bahsettiği kayıtları bulunuyor: Fetih öncesi bu sarsıntıları “tanrısal işaretler” olarak yorumlamış.

Ardından PAPA çaldı cihazı:

10 Eylül 1509 - “Küçük Kıyamet”


Maddi hasar ve can kaybının yüksekliği nedeniyle “Kıyamet-i Suğra”, yani “Küçük Kıyamet” olarak adlandırıldı. Bugünkü araştırmalar ışığında depremin Marmara Denizi’nde olduğu söylenebilir. Kırım, Mısır ve Viyana’dan da hissedilmiş olması büyüklüğü konusunda fikir veriyor. Artçılar 45 gün sürdü ve İstanbul dışında Gelibolu, Edirne, Bursa, İzmit, Bolu ve Çorum’da yıkıma neden oldu. Tarihçiler deprem sonrası özellikle Bursa ve İzmit’in şantiye alanına döndüğünü kaydetmiş. Tarihçi Solakzade’nin aktardığına göre İstanbul en fazla etkilenen yerleşim yeri oldu; 1070 ev, 109 cami ve mescit tamamen çöktü, 4 bin ila 5 bin insan can verdi. Edirnekapı ile Yedikule arasındaki surlar yerle bir oldu. Topkapı Sarayı’nın deniz tarafındaki duvarı yıkıldı ve Harem’in tavanı çöktü. Suyolları yıkıldığı için birçok semti su bastı. Fatih ve Bayezid Camileri büyük zarar gördü. İstanbul’un birçok depremi zarar görmeden atlatan en sağlam yapılarından Galata Kulesi’nde çatlaklar oluştu. Bu deprem hakkında yazılı kaynaklar dışında bilgilere 2004’te başlayan Marmaray kazılarında Yenikapı’da keşfedilen buluntular da veri ekledi. Kazılar sonucu Bayrampaşa Vadisi boyunca tsunami nedeniyle deniz baskını yaşandığı anlaşıldı. Yakın dönem bilgileri ışığında dalgaların altı metreyi bulması nedeniyle “Küçük Kıyamet”in büyüklüğünün 8 civarında olabileceği düşünülüyor. “Küçük Kıyamet”, deprem vergisinin ilk örneğinin uygulanmasına da neden oldu. Sultan Bayezid, artçıların sona ermesinden sonra Topkapı Sarayı’na döndü ve ilk iş olarak depremin verdiği zararın onarılması işine girişilmesini emretti. Ancak giderlerin karşılanması sorunu vardı. Böylece hane başına 22 akçe ek vergi konmasına ve her 20 haneden bir kişinin inşaatlarda çalıştırılmak üzere devlet hizmetine alınmasına karar verdi. İmar seferberliği 1510’da başladı ve İstanbul iki ay gibi kısa bir sürede onarıldı.

21 Ekim 1532

Çatladıkapı’nın tarih sahnesine çıkmasına neden olan deprem. Sarsıntı nedeniyle surlarda Küçük Ayasofya tarafından denize açılan Sidera Kapısı çatladı ve o tarihten itibaren Çatladıkapı olarak anılmaya başladı. Bu deprem Kanuni devrinde yaşanmıştı. Kanuni sonrası gerçekleşen 1554 depreminde 18 ev yıkıldı. 10 Mayıs 1556’da Marmara Denizi’nde gerçekleşen deprem İstanbul ve Bursa’yı vurdu. Ayasofya ile Fatih Camii bir kez daha hasar gördü.

28 Haziran 1648

Vakanüvis Naimâ’nın “son bir asırda görülen en şiddetli deprem” notuyla kayda geçtiği depremde denizin yükselmesi nedeniyle can ve mal kaybı yaşandı. Venedikli bir tarihçinin aktardığına göre, deprem cuma namazı esnasında meydana geldi ve Sultan Murad Camii’nin çökmesi sonucu dört bin kişi öldü. Ayasofya’nın dört minaresi yıkıldı. Su kemerinin yıkılması nedeniyle İstanbul’da su sıkıntısı yaşandı ve toplam ölü sayısı 30 bini buldu.


24 Mayıs 1719

Merkez üssü İzmit olan deprem çok şiddetliydi, Düzce’den Trakya’ya kadar geniş bir coğrafyada büyük tahribata neden oldu. Altı bin kişi öldü. Fındıklılı Silahtar Mehmed Ağa İstanbul’da zarara uğramayan binanın kalmadığını aktarır.

3 Eylül 1754

XVIII. yüzyıl boyunca İstanbul’un yakın çevresinde birçok deprem oldu. Bunların en büyüğü 1754’te gerçekleşti. Ancak daha öncesinde 1741-1752 yılları arasında hafif şiddetli yirmiye yakın deprem kaydedildi. Büyük depremin habercisiymiş âdeta bu yıllar. 3 Eylül 1754 depremi saat 21.30 civarında meydana geldi. Merkez üssü yine İzmit’ti. Tarihî kayıtlar yüzeyde sıvılaşmaları, buna bağlı toprak kaymalarını ve ayrıntılı olarak hangi önemli yapının ne derecede zarar gördüğünü aktarıyor. Ölü sayısı konusunda 60 ila 800 arasında değişen kayıtlar mevcut. Bu depremin artçıları da şiddetli oldu. En büyüğü 14 Eylül’de gerçekleşti ve asıl depremin verdiği zararı daha da büyüttü. Asıl felaket ise Süleymaniye’deki Yeniçeri kışlasının bir bölümünün çökmesiyle yaşandı. Böylece ölü sayısı 2 bine yaklaştı. Bu artçılar nedeniyle saray ahalisi ve yabancı diplomatlar İstanbul’u sarsıntılar bitene kadar terk etti.
 
Hocam bende Kayseri'deyim 4'ten beri arabadayiz. 30dk önce eve geldik daha sallanmadik ancak hemen tetikteyiz.

Burada kimse yok dışarıda.

Bizde dışarı herkes döküldü şu an evdeyiz haberleri izliyoruz Allah yardım etsin Twitter'den yardın isteyenler var Allah yardım etsin.

Hocam bende Kayseri'deyim 4'ten beri arabadayiz. 30dk önce eve geldik daha sallanmadik ancak hemen tetikteyiz.

Burada kimse yok dışarıda.

Hocam bir de Kayseri'yi şeytanlarmı basmış?
 
Arkadaşlar saglam olan yerlere gidin her ne kadar soğuk olursa olsun evde durmayın artcilariniz bile çok yüksek dereceye sahip Tekrar olursa çoğu bina gider yine.
 
Allah yardımcımız olsun.
 
Aynen Osmanlı'da da vardı deprem cihazı... İstanbul'u öyle aldık...

12 Şubat 1332


XIV. yüzyılın iki büyük depreminden birisi. Yüzyılın başında 1315, 1323 sonları ya da 1324 başlarına ait kayda değer iki deprem oldu. Ancak ayrıntıları çok yok. 1332 depreminde sarsıntıların yanı sıra yine tsunami yıkıcılığı yaşandı. Sayısız binanın yıkıldığı ve kiliselerin zarar gördüğüne dair kayıtlar bulunuyor. Diğer büyük deprem 1354’te oldu. Bu deprem artık yavaş yavaş Anadolu’ya yerleşen Türkler için bir fırsat doğurdu. Tekirdağ ve Gelibolu merkez üslü olduğu anlaşılan deprem bu bölgede büyük hasar oluşturmuş, İstanbul’un surları da yer yer yıkılmıştı. Surlarının yıkılması sayesinde Süleyman Paşa komutasındaki Türk askerleri denizden geçip Gelibolu’yu fethetmişti.

15 Mart 1419

Artık İstanbul’un fethine doğru yaklaşıyoruz. XV. yüzyılda kayıtlarda üç büyük deprem var. 1419 depremi hakkında ayrıntı bulunuyor: Selanik’ten Tokat’a kadar hissedilen büyüklükte bir deprem bu. Bursa büyük zarar görmüş, tsunami İzmit’i vurmuş. 1453 öncesi için tarihçi Kritobulos’un tuhaf ve alışılmamış yer sarsıntılarından bahsettiği kayıtları bulunuyor: Fetih öncesi bu sarsıntıları “tanrısal işaretler” olarak yorumlamış.

Ardından PAPA çaldı cihazı:

10 Eylül 1509 - “Küçük Kıyamet”


Maddi hasar ve can kaybının yüksekliği nedeniyle “Kıyamet-i Suğra”, yani “Küçük Kıyamet” olarak adlandırıldı. Bugünkü araştırmalar ışığında depremin Marmara Denizi’nde olduğu söylenebilir. Kırım, Mısır ve Viyana’dan da hissedilmiş olması büyüklüğü konusunda fikir veriyor. Artçılar 45 gün sürdü ve İstanbul dışında Gelibolu, Edirne, Bursa, İzmit, Bolu ve Çorum’da yıkıma neden oldu. Tarihçiler deprem sonrası özellikle Bursa ve İzmit’in şantiye alanına döndüğünü kaydetmiş. Tarihçi Solakzade’nin aktardığına göre İstanbul en fazla etkilenen yerleşim yeri oldu; 1070 ev, 109 cami ve mescit tamamen çöktü, 4 bin ila 5 bin insan can verdi. Edirnekapı ile Yedikule arasındaki surlar yerle bir oldu. Topkapı Sarayı’nın deniz tarafındaki duvarı yıkıldı ve Harem’in tavanı çöktü. Suyolları yıkıldığı için birçok semti su bastı. Fatih ve Bayezid Camileri büyük zarar gördü. İstanbul’un birçok depremi zarar görmeden atlatan en sağlam yapılarından Galata Kulesi’nde çatlaklar oluştu. Bu deprem hakkında yazılı kaynaklar dışında bilgilere 2004’te başlayan Marmaray kazılarında Yenikapı’da keşfedilen buluntular da veri ekledi. Kazılar sonucu Bayrampaşa Vadisi boyunca tsunami nedeniyle deniz baskını yaşandığı anlaşıldı. Yakın dönem bilgileri ışığında dalgaların altı metreyi bulması nedeniyle “Küçük Kıyamet”in büyüklüğünün 8 civarında olabileceği düşünülüyor. “Küçük Kıyamet”, deprem vergisinin ilk örneğinin uygulanmasına da neden oldu. Sultan Bayezid, artçıların sona ermesinden sonra Topkapı Sarayı’na döndü ve ilk iş olarak depremin verdiği zararın onarılması işine girişilmesini emretti. Ancak giderlerin karşılanması sorunu vardı. Böylece hane başına 22 akçe ek vergi konmasına ve her 20 haneden bir kişinin inşaatlarda çalıştırılmak üzere devlet hizmetine alınmasına karar verdi. İmar seferberliği 1510’da başladı ve İstanbul iki ay gibi kısa bir sürede onarıldı.

21 Ekim 1532

Çatladıkapı’nın tarih sahnesine çıkmasına neden olan deprem. Sarsıntı nedeniyle surlarda Küçük Ayasofya tarafından denize açılan Sidera Kapısı çatladı ve o tarihten itibaren Çatladıkapı olarak anılmaya başladı. Bu deprem Kanuni devrinde yaşanmıştı. Kanuni sonrası gerçekleşen 1554 depreminde 18 ev yıkıldı. 10 Mayıs 1556’da Marmara Denizi’nde gerçekleşen deprem İstanbul ve Bursa’yı vurdu. Ayasofya ile Fatih Camii bir kez daha hasar gördü.

28 Haziran 1648

Vakanüvis Naimâ’nın “son bir asırda görülen en şiddetli deprem” notuyla kayda geçtiği depremde denizin yükselmesi nedeniyle can ve mal kaybı yaşandı. Venedikli bir tarihçinin aktardığına göre, deprem cuma namazı esnasında meydana geldi ve Sultan Murad Camii’nin çökmesi sonucu dört bin kişi öldü. Ayasofya’nın dört minaresi yıkıldı. Su kemerinin yıkılması nedeniyle İstanbul’da su sıkıntısı yaşandı ve toplam ölü sayısı 30 bini buldu.


24 Mayıs 1719

Merkez üssü İzmit olan deprem çok şiddetliydi, Düzce’den Trakya’ya kadar geniş bir coğrafyada büyük tahribata neden oldu. Altı bin kişi öldü. Fındıklılı Silahtar Mehmed Ağa İstanbul’da zarara uğramayan binanın kalmadığını aktarır.

3 Eylül 1754

XVIII. yüzyıl boyunca İstanbul’un yakın çevresinde birçok deprem oldu. Bunların en büyüğü 1754’te gerçekleşti. Ancak daha öncesinde 1741-1752 yılları arasında hafif şiddetli yirmiye yakın deprem kaydedildi. Büyük depremin habercisiymiş âdeta bu yıllar. 3 Eylül 1754 depremi saat 21.30 civarında meydana geldi. Merkez üssü yine İzmit’ti. Tarihî kayıtlar yüzeyde sıvılaşmaları, buna bağlı toprak kaymalarını ve ayrıntılı olarak hangi önemli yapının ne derecede zarar gördüğünü aktarıyor. Ölü sayısı konusunda 60 ila 800 arasında değişen kayıtlar mevcut. Bu depremin artçıları da şiddetli oldu. En büyüğü 14 Eylül’de gerçekleşti ve asıl depremin verdiği zararı daha da büyüttü. Asıl felaket ise Süleymaniye’deki Yeniçeri kışlasının bir bölümünün çökmesiyle yaşandı. Böylece ölü sayısı 2 bine yaklaştı. Bu artçılar nedeniyle saray ahalisi ve yabancı diplomatlar İstanbul’u sarsıntılar bitene kadar terk etti.
Güzel kopyala yapıştır. Herhalde deprem olacak bu doğal bir şey ancak HAARP teknolojisi bir gerçeklik. TSK'da bile HAARP araştırma birimi var. İran'ın vurulması ve aynı zamanda İran'da deprem olması ardından Türkiye'de olan İstanbul, Kahramanmaraş, Balıkesir depremleri ve Süleyman Soylu'nun ABD'ye sert tepki vermesi tesadüf değil. Bu depremler Türkiye'ye verilen bir mesaj.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı