Hocam, dediklerinizde o kadar haklısınız ki anlatamam. Ancak yapacak bir şey yok, maalesef. Eşit ağırlık gibi dil bölümü de bundan acayip bir şekilde etkileniyor. Ben Türkçede 30 net yaptım, diğer sözel derslerde de iyi yaptım ancak fen ve matematik yapamadığım için sıralamam acayip bir şekilde geriledi. Yani ortalamanın iki tık üzerinde yaptım ama olmam gereken sıralamaların çok altındayım. Bu dediklerim dil ve eşit ağırlık için geçerli. Özellikle de dil. Yani, matematiğiniz çok iyiyse dil sınavında 20 net yapsanız bile 20.000, hatta daha iyi bir sıralamayı elde edebiliyorsunuz. Dil bölümünde bu çok rahat İngilizceyle alakalı "iyi" sayılan bölümleri tutturabilirsiniz, anlamına gelmekte.
Şunu da söylemeden geçmeyeceğim, bu sınav sistemini savunan bir kişi ya hayatı boyunca ders çalışmaktan başka bir şey yapamıyor- ki bunun örneğini bu konuya yorum atan birisinden de görebilirsiniz, adam sadece ders konularına yorum yapıyor- ya da sınava girmeden önce çok iyi bir temel atabilmiştir. Başka bir açıklaması olamaz bu durumun. Yani ilk ve ortaokulda sırf matematik ve fen bilimleri eğitimi alamadık diye ciddi anlamda saçma sapan bir akademik profilimiz oluşuyor. Ve sonradan girilen akademik sınavlarda da bunun etkisi oluyor.
Ve en kötüsü, bu açık ileride de kapanmıyor. Konuları veya çözüm yöntemlerini öğrenirsiniz ancak 2 saat 15 dakikada bütün sınavı bitirebilir misiniz? Ya da matematik sınavını iki saatten kısa bir sürede bitirebilir misiniz? Böyle kötü bir durumun içindeyiz maalesef.
Hatta bu durum sadece aşırı ders çalışanlara göre "kötü" yapmış insanları da etkilemiyor. Derece yapıp da okuduğu bölümde hiçbir şey yapamayan insanlar da var, kendi çevremden biliyorum. Veya o bölümlere bir hevesle girip bırakan insanlar da. Veya "köklü" üniversitelerden mezun olup da işsiz olan insanlar. Tabi beni yanlış anlamayın, o okullara gerçekten eğitim almak için giren ve çok iyi işler çıkaran insanlar da mevcut. Ama genel tablo böyle. Sonra da insanlar şunları söylüyor: Kendini geliştir, dil ve yazılım öğren. Kaba etimle gülüyorum, bu cümlelere...