Zamlar, Zamlar, Zamlar...

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Celladına aşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstehaktır ona her türlü zillet.
Dünya üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm ilim kendilerinde
Üzülme, eşeği eşek beğenir
Bir hayır var sana bana kötü demelerinde.

ben yıllar önce durumun böyle olacağını tahmin ettim ve önlemimi aldım, yabancı dilimi fulledim, mesleki alanda gelmiştim ve şu an yurt dışı şirketleri ile iş yapıyorum, onlardan para kazanıp, yurt dışında harcıyorum. Bu ülkeye olan her şeyi destekliyorum, doların 24tl olması ülkenin krize girmesi gerekiyor yoksa bunlar uzun adamları başımızdan eksik etmeyecek. Almanya iflas etti ve kurtuldu, İtalya krize girdi ve kurtulup büyük bir sıçrama ile refah seviyesi zirvelere çıktı. Bir refresh gerekiyor ülkeye.
Bence gerekli olan bu değil. Attığım videoda gerekli olan şey 6.25 dakikadan irtibaren söyleniyor.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
refresh çözüm değil.
 
Bence gerekli olan bu değil. Attığım videoda gerekli olan şey 6.25 dakikadan irtibaren söyleniyor.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
refresh çözüm değil.
Fikrinize saygı duyarım, videonuzu izleyip yorum yapacağım size
 
16 Senede tam olarak mali bağımsızlığımızı kaybettik.
16 Senede bütün fabrikalarımızı sattık.
16 Senede max. 1.50 olan Dolar, şimdi 6,5438 oldu.
16 Senede Türkiye'de çiftçilik diye bir şey kalmadı.
16 Senede ODTÜ'nün 10 yılda yaptığı ağaç 24 saat içerisinde kesilerek "Rekor!" diye tweetlendi.
16 Senede eğitim sistemi içinde Atatürk'ün çok nadir bulunduğu bir sistem haline geldi.
16 Senede dış borç 129.6 Milyar iken dış borç 2017'de 453.2 Milyar dolar oldu.


Neyse, bu ülkede yaşayanlar zaten bunları bilmiyorsa vay halimize.

Çok yanlış düşünüyorsun bence, evet eğitim sistemimiz çok iyi olmayabilir üretimimiz pek gelişmemiş olabilir ama genel olarak baktığımızda son 16 senede ondan önceki yıllara baktığımıza müthiş bir yükseliş var bunu herkezin kabullenmesi lazım şimdi diyebilirsin 1.50 olan dolar 6,54 oldu evet burada biraz hükümetinde hatası var ama bu ülkede çok daha önemli sorunlar vardı kaç tane belayla karşılaştık dünyada bizim kadar terörle uğraşıp yine böyle güçlenen bir devlet yok.
17-25 Aralık : TUTMADI Kobani Eylemleri : TUTMADI Bombalar : TUTMADI GEZİ OLAYLARI:TUTMADI DAEŞ : TUTMADI PKK : TUTMADI YPG : TUTMADI Reza Zarrab : TUTMADI 15 Temmuz Darbe : TUTMADI Dolar & Euro : DENENİYOR.. Her şeyin farkında olup da hâlâ ülkesinin yanında olmayanlar, zaten hiç bu ülkeden olmamışlardır.Atatürk 1923'te meclisi kurdu, 1933'te Atatürk'ün arkadaşları ve yanındakiler onu adı bir türlü aklıma gelmedi :) Çırağan mıydı neydi oraya hapsetti 1938'den sonra Atatürk öldükten sonra zaten herşey çöküşe başladı ülkede hiç bir gelişme ilerleme doğru düzgün olmadı Batı ne derse biz onu yapar hale gelmeştik kalk derse kalkardık sus derse susardık.2000 den önceki yıllardan örnek veriyim.Bir paket margarinin rüşvet aparatı olduğu, bir paket Samsun sigarası (o zaman yabancı marka sigaralar ülkemizde yoktu) için saatlerce insanların kuyrukta beklediği günler oldu bu ülkede… bakalım şu tarihlere

1929 Krizi… Tüm dünya ile beraber bizleri de kavurdu, geçti. Paramızın değeri düştü, içe kapandık ve devletçilik-korumacılık politikasına geçtik.
• 1948 Krizi… II. Dünya Savaşı’nın sebep olduğu kriz… Tüm dünyada ekonominin dengeleri alt-üst olduğu gibi, savaşa girmediğimiz hâlde, biz de derinden etkilendik. Varlık Vergisi bu dönemde hayata geçirildi…
• 1954 Krizi… Demokrat Parti’nin iktidara gelişiyle, ekonomide genel bir rahatlama sağlandı… Ancak zamanla bütçenin açık vermesi, kredi ithalat uygulamasına geçilmesi, dış borç, plansız yatırımlar v.s… 1954’te ekonomik krize sebep oldu.
• 1958 Krizi… Dış borç ve kambiyo krizi… IMF ile boynumuza geçirilen kement, dış ticaret açığı ve devalüasyon…
• 1969 Krizi… IMF’ye teslim oldu Türkiye… Yüzde 66.6 oranında paramız devalüe edildi.
• 1974 Petrol Krizi… Ecevit dönemi, tüm dünya petrol tasarrufuna yönelirken, Türkiye petrole sübvansiyon uyguladı. Bu uygulama bütçeyi alt-üst etti. Dış ticaret açığı 769 milyon dolardan 2.3 milyar dolara fırladı. Bu da rekor bir bütçe açığına (303 milyon dolar) sebep oldu. Türkiye her alanda dar bir boğaza girdi.
• 1978 Krizi… Türkiye dış borç batağına saplandı. Artık anaparayı değil, faizini bile ödeyemiyordu. Türk parası devalüe edile edile, adeta pula dönmüştü.
• 1979-1980 İkinci Petrol Krizi… OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını yüzde 150 arttırınca, ekonomisi zaten bozuk olan Türkiye’de her şey alt-üst olmuştu. Enflasyon yüzde 63.9’a yükseldi. Artık her şey karaborsaydı. Bu dönemde 24 Ocak kararları uygulamaya konuldu, Türk parası bir kez daha devalüe edildi: Yüzde 48.6
• 1988-1989 Krizi… Faizler yükseldi, döviz rezervlerimiz boşaldı. Dış borç 49 milyar dolara çıktı.
• 1991 Finansal Krizi… Körfez krizi bunu tetikledi. Dış borç stoku 8 milyar dolar artış gösterdi. Türkiye riskli ülke konumuna girdi.
• 1994 Finansal Krizi… Kısa (bir yıl) sürse de çok şiddetli oldu. Cari açık 1 milyar dolardan 6.5 milyar dolara fırladı. Dış borç stoku 12 milyar dolar arttı.
• 1998-1999 Krizi… Enflasyon Türkiye’yi adeta kasıp kavurdu. Reel faizler yüzde 37’ye vardı. Ekonomi artık yönetilemiyordu. Türkiye IMF ile stand-by antlaşması yapmak mecburiyetinde kaldı (1999).
• 2001 Krizi… Devlet memur maaşlarını ödeyemeyecek duruma geldi. Birçok bankanın içi boşaltılarak batırıldı. Yılbaşında 1 dolar 670 bin iken, Nisan’da 1 Milyon 161 bine ulaştı.
Türkiye artık iflas etmişti… 1 Milyon dolarlık borç para bile bulamıyordu. Millet öylesine bunalmıştı ki, hükumet olan üç siyasi partiyi de (DSP, ANAP, MHP) ilk seçimde baraj altında bıraktı ve bir belediye başkanının kurduğu 11 aylık yeni bir partiyi tek başına iktidara getirdi.
Memur maaşını ödeyemeyen bir Türkiye’yi devralan bir belediye başkanı, 16 yıldır iktidarını sürdürüyor!..

Çok fazla uzun oldu :) Ama artık daha fazla üretecez, enflasyonu daha da azaltacaz zaten üretim için girişimciye hamlelerde yavaş yavaş gelmeye başladı daha da gelecek girişimciye 200 bin lira peşin para verilecek önemli olan şu bu ülkeyi kolay kolay dışarıdan yıkamazlar biz yıkılırsak içerden yıkılırız o partiden şu partiden bu şekilde olmaz bu işler önemli olan şu biz birlik olalım hep beraber çalışalım ilim öğrenelim ülkeye bir şeyler sağlamaya çalışalım bu yani.Kalın sağlıcakla Allah'a emanet olum ;)
 
Çok yanlış düşünüyorsun bence, evet eğitim sistemimiz çok iyi olmayabilir üretimimiz pek gelişmemiş olabilir ama genel olarak baktığımızda son 16 senede ondan önceki yıllara baktığımıza müthiş bir yükseliş var bunu herkezin kabullenmesi lazım şimdi diyebilirsin 1.50 olan dolar 6,54 oldu evet burada biraz hükümetinde hatası var ama bu ülkede çok daha önemli sorunlar vardı kaç tane belayla karşılaştık dünyada bizim kadar terörle uğraşıp yine böyle güçlenen bir devlet yok.
17-25 Aralık : TUTMADI Kobani Eylemleri : TUTMADI Bombalar : TUTMADI GEZİ OLAYLARI:TUTMADI DAEŞ : TUTMADI PKK : TUTMADI YPG : TUTMADI Reza Zarrab : TUTMADI 15 Temmuz Darbe : TUTMADI Dolar & Euro : DENENİYOR.. Her şeyin farkında olup da hâlâ ülkesinin yanında olmayanlar, zaten hiç bu ülkeden olmamışlardır.Atatürk 1923'te meclisi kurdu, 1933'te Atatürk'ün arkadaşları ve yanındakiler onu adı bir türlü aklıma gelmedi :) Çırağan mıydı neydi oraya hapsetti 1938'den sonra Atatürk öldükten sonra zaten herşey çöküşe başladı ülkede hiç bir gelişme ilerleme doğru düzgün olmadı Batı ne derse biz onu yapar hale gelmeştik kalk derse kalkardık sus derse susardık.2000 den önceki yıllardan örnek veriyim.Bir paket margarinin rüşvet aparatı olduğu, bir paket Samsun sigarası (o zaman yabancı marka sigaralar ülkemizde yoktu) için saatlerce insanların kuyrukta beklediği günler oldu bu ülkede… bakalım şu tarihlere

1929 Krizi… Tüm dünya ile beraber bizleri de kavurdu, geçti. Paramızın değeri düştü, içe kapandık ve devletçilik-korumacılık politikasına geçtik.
• 1948 Krizi… II. Dünya Savaşı’nın sebep olduğu kriz… Tüm dünyada ekonominin dengeleri alt-üst olduğu gibi, savaşa girmediğimiz hâlde, biz de derinden etkilendik. Varlık Vergisi bu dönemde hayata geçirildi…
• 1954 Krizi… Demokrat Parti’nin iktidara gelişiyle, ekonomide genel bir rahatlama sağlandı… Ancak zamanla bütçenin açık vermesi, kredi ithalat uygulamasına geçilmesi, dış borç, plansız yatırımlar v.s… 1954’te ekonomik krize sebep oldu.
• 1958 Krizi… Dış borç ve kambiyo krizi… IMF ile boynumuza geçirilen kement, dış ticaret açığı ve devalüasyon…
• 1969 Krizi… IMF’ye teslim oldu Türkiye… Yüzde 66.6 oranında paramız devalüe edildi.
• 1974 Petrol Krizi… Ecevit dönemi, tüm dünya petrol tasarrufuna yönelirken, Türkiye petrole sübvansiyon uyguladı. Bu uygulama bütçeyi alt-üst etti. Dış ticaret açığı 769 milyon dolardan 2.3 milyar dolara fırladı. Bu da rekor bir bütçe açığına (303 milyon dolar) sebep oldu. Türkiye her alanda dar bir boğaza girdi.
• 1978 Krizi… Türkiye dış borç batağına saplandı. Artık anaparayı değil, faizini bile ödeyemiyordu. Türk parası devalüe edile edile, adeta pula dönmüştü.
• 1979-1980 İkinci Petrol Krizi… OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını yüzde 150 arttırınca, ekonomisi zaten bozuk olan Türkiye’de her şey alt-üst olmuştu. Enflasyon yüzde 63.9’a yükseldi. Artık her şey karaborsaydı. Bu dönemde 24 Ocak kararları uygulamaya konuldu, Türk parası bir kez daha devalüe edildi: Yüzde 48.6
• 1988-1989 Krizi… Faizler yükseldi, döviz rezervlerimiz boşaldı. Dış borç 49 milyar dolara çıktı.
• 1991 Finansal Krizi… Körfez krizi bunu tetikledi. Dış borç stoku 8 milyar dolar artış gösterdi. Türkiye riskli ülke konumuna girdi.
• 1994 Finansal Krizi… Kısa (bir yıl) sürse de çok şiddetli oldu. Cari açık 1 milyar dolardan 6.5 milyar dolara fırladı. Dış borç stoku 12 milyar dolar arttı.
• 1998-1999 Krizi… Enflasyon Türkiye’yi adeta kasıp kavurdu. Reel faizler yüzde 37’ye vardı. Ekonomi artık yönetilemiyordu. Türkiye IMF ile stand-by antlaşması yapmak mecburiyetinde kaldı (1999).
• 2001 Krizi… Devlet memur maaşlarını ödeyemeyecek duruma geldi. Birçok bankanın içi boşaltılarak batırıldı. Yılbaşında 1 dolar 670 bin iken, Nisan’da 1 Milyon 161 bine ulaştı.
Türkiye artık iflas etmişti… 1 Milyon dolarlık borç para bile bulamıyordu. Millet öylesine bunalmıştı ki, hükumet olan üç siyasi partiyi de (DSP, ANAP, MHP) ilk seçimde baraj altında bıraktı ve bir belediye başkanının kurduğu 11 aylık yeni bir partiyi tek başına iktidara getirdi.
Memur maaşını ödeyemeyen bir Türkiye’yi devralan bir belediye başkanı, 16 yıldır iktidarını sürdürüyor!..

Çok fazla uzun oldu :) Ama artık daha fazla üretecez, enflasyonu daha da azaltacaz zaten üretim için girişimciye hamlelerde yavaş yavaş gelmeye başladı daha da gelecek girişimciye 200 bin lira peşin para verilecek önemli olan şu bu ülkeyi kolay kolay dışarıdan yıkamazlar biz yıkılırsak içerden yıkılırız o partiden şu partiden bu şekilde olmaz bu işler önemli olan şu biz birlik olalım hep beraber çalışalım ilim öğrenelim ülkeye bir şeyler sağlamaya çalışalım bu yani.Kalın sağlıcakla Allah'a emanet olum ;)
Peki 16 sene boyunca olanlara ve Türkiye ekonomisine bakalım isterseniz, 2015 senesine ait bir alıntıdır buyrun efendim okuyun. Kaynaklarıyla beraber yazmışlar.

Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında yaptığı Aydınlanma Devrimi kadar önemli bir başarısı da ülke ekonomisinde gerçekleştirdiği mucizedir.

1923’te Cumhuriyeti ilan eden Türkiye ne paraya, ne ulaşım yollarına, ne sanayiye ne de doğru dürüst tarıma sahiptir. Sıfırdan yeni bir devlet kurulsa yine iyi, Osmanlı’dan kalan borçlar ve Balkan Savaşları’ndan bu yana 10 yıldır cepheden cepheye koşup yorgun düşmüş yoksul bir ulus vardır.

Atatürk, işte bu Osmanlı’dan arta kalan borç, sefalet ve gelir gider dengesizliğinden; üreten, kendi kendine yeten ve hatta ihracat yapan bir Türkiye’yi çok kısa bir sürede yaratmıştır.

Şimdi okuyacaklarınız, bir liderin, dehası ile yarattığı ekonomi mucizesinin özetidir.

* * *

KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİR 4 LİRADIR


Osmanlı’dan genç Cumhuriyet’e kalan 13 milyon nüfus, ilkel bir tarım ve sıfıra yakın sanayidir. Madenlerin büyük bir çoğunluğu, limanlar ve demiryolları yabancıların elindedir. Ülkede 153 ortaokul ve lise, yalnızca 1 üniversite vardır. Ortaokullarda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci okumaktadır. Kişi başına düşen gelir 4 liradır. (1)

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devreden sadece 4 önemli fabrika vardır: ‘Hereke İpek Dokuma’, ‘Feshane Yün İplik’, ‘Bakırköy Bez’ ve ‘Beykoz Deri’ fabrikaları. 1915 istatistiklerine göre Osmanlı Devleti’nde 10 işçiden daha fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı sadece 282’dir ve bunların %85’i yabancılara aittir. (2)

Memleketin tümü padişahın mülkü sayıldığından, çiftçi ürettiğinin %10’unu Aşar Vergisi adı altında yıllarca devlete vermiştir. 1925 yılında bu vergi kaldırılır. O yıl bütçenin tamamı 124 milyon ve bunun da 27.5 milyonu Aşar Vergisi’nden elde edilen gelir olmasına karşın genç Cumhuriyet vatandaşının sırtından bu yükü almıştır. Toprak artık padişahın değil milletindir. (3)

Osmanlı döneminde 1888’den 1920’ye, 32 yılda köylüye verilen kredi 22 milyon lira iken, Cumhuriyet döneminin ilk 10 yılında (1923-1933) bu sayı 121 milyon lirayı bulmuştur. (4)

1934-1938 yılları arasını kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın yapılması ile batılı ülkeler arasında belirli süreli ekonomik plan yapan ilk ülke Türkiye olmuştur. (5)

TÜRK LİRASI DOLAR KARŞISINDA DEĞER KAZANMIŞ

1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi %152, toplam sanayi üretimi ise %80 artış göstermiştir. Kömürde %100, kromda %600, diğer madenlerde %200 artış olurken, demir üretimi sıfırdan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır. (6) Öyle ki, Türkiye dünyada krom üreticisi ve ihracatçısı ülkeler arasında ikinci sıraya yükselmiştir. (7)

1938 yılına gelindiğinde 17 milyon nüfuslu Türkiye’de bütçe artık açık değil, gelir fazlası vermektedir. Şeker, çimento ve kerestede ülke ihtiyacının tamamı, yünlü dokumada ülke ihtiyacının yüzde 83’ü, pamuklu dokumada yüzde 43’ü, kağıtta yüzde 32’si, cam ve cam eşyada yüzde 63’ü ulusal tarım ve sanayi ile karşılanmaktadır. (8)

1930’da 1 dolar 2.12 lira iken, Türk Lirası dolar karşısında değer kazanmış ve 1939’da 1 dolar 1.28 liraya gerilemiştir. (9)

1924’te 15’i yabancılara ait 19 ulusal banka varken, 1938’de banka sayısı sadece 9’u yabancılara ait olmak üzere 39’a yükselmiştir. (10) Bu dönemde bankalarda mevduat 58 kat artmış, ulusal bankaların toplam mevduattaki payı %32’den %81’e çıkarken, yabancı bankaların payı %68’den %19’a düşmüştür. (11)

2013 Haziran verilerine göre ise Türkiye’de faaliyette bulunan 49 bankanın 18’inin sermayelerinde yabancı egemenliği %99’dan fazladır. Daha düşük oranlarda olmakla birlikte 11 bankada mutlak, 6 bankada da etkin yönetim egemenliği yabancı sermayededir. (Toplamda 35 banka). Geriye kalan 14 bankanın 5’inde %100 devlet sermayesi egemenken, 9’unda ise yabancı sermaye azınlıktadır. (12)

Atatürk döneminde; hastanesi, okulu, lojmanı, kütüphanesi, tiyatro ve sinema salonları, spor tesisi, araştırma geliştirme bölümü olan sosyal fabrikalar kurulmuştur. (13)

Bu sosyal fabrikaların en güzel örneği Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’dır. 12.000 nüfusu olan Nazilli’deki bu fabrikada 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu yapılmıştır. Baloların düzenlendiği, haftada 6 kez film gösteriminin yapıldığı fabrikada, hem fabrika işçilerinin kurduğu tiyatro kulübü, hem de dışarıdan gelen tiyatro grupları oyunlar sahnelemiştir. Yine fabrika çalışanlarının oluşturduğu müzik grubu yemek aralarında dünya klasiklerini çalmış, çevre il ve ilçelere turnelere çıkarak da konserler vermiştir. Resim, heykel sergileri düzenlenen fabrikada, işçiler bir çok spor branşında da faaliyet göstermiştir. (14)

NE BANKA BIRAKACAĞIZ, NE FABRİKA…

2002’de iktidara gelen hükümetin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan o Sümerbank için, ‘Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz’ diyecektir.

“Ne banka bırakacağız, ne fabrika… Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız’ yine onun sözleridir. (15)

SADECE KAYSERİ’DEKİ FABRİKADA 176 UÇAK ÜRETİLMİŞTİR

Cumhuriyet’in ilk 15 yılında birçok ulusal savunma sanayi kurum ve kuruluşu hayata geçirilmiştir. Bunların belli başlıcaları şunlardır: (16)

1) Ankara Fişek Fabrikası (1924)

2) Ankara Hafif Silah ve Top Tamir Atölyeleri (1924)

3) Gölcük Tersanesi (1924)

4) Şakir Zümre Fabrikası (1925)

5) Eskişehir Uçak Tamirhanesi/Fabrikası

6) Tayyare, Otomobil ve Motor Türk AŞ (TOMTAŞ, 1926)

7) Kayseri Uçak Fabrikası (1928)

8) Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1927)

9) Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)

10) Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)

11) Nuri Kıllıgil Tabanca, Havan ve Mühimmat Üretim Tesisleri (1930)

12) Barut, Tüfek ve Top Fabrikaları (1936)

13) Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936)

İkisi devlete, biri özel girişime ait üç uçak fabrikası kurulmuştur. Sadece Kayseri’deki fabrikada 1938’e kadar 176 uçak üretilmiştir. (17)

İlk Türk deniz altısı yine bu dönemde imal edilmiştir. Atatürk zamanında Türkiye, dünyada uçak sanayisi olan 10 ülkeden biridir. (18)

ABD’nin telkin ve istekleri doğrultusunda uçak üretiminden tamamen vazgeçeceği 1950’li yıllara gelmeden, Türkiye ilk yolcu uçağını da 1944 yılında üretmiş ve Danimarka ve Hollanda gibi ülkelere de ihraç etmiştir. Bugün dünya ekonomisinin devlerinden Çin’in ilk yolcu uçağını 2007’de üretebildiği düşünüldüğünde (19), Atatürk’ün dehası bir kez daha açıkça ortaya çıkmaktadır.

1924-1936 yılları arasındaki 13 mali yıl bütçesi kesin hesaplarının 2 yılı denktir , 9’u bütçe fazlası verirken sadece ikisi (Aşar vergisinin kaldırıldığı 1925 ve 1931) bütçe açığı vermiştir. (20)

1938’e gelindiğinde, devletin Osmanlı borçlarından başka borcu kalmamıştır. (21)

Atatürk döneminde dış desteksiz ve enflasyonsuz Türk ekonomisi yılda ortalama %6 büyümüştür. Atatürk sonrası ise dış destek ve enflasyonlu geçen yıllarda büyüme hızı yılda ortalama %4’ün altındadır. (22)

Cumhuriyet tarihinde ekonomide 13 kez çift haneli büyüme oranı yakalanırken, bunun 7’si Atatürk döneminde gerçekleşmiştir. (23)

Kemalist Ekonomi Modeli’nin yani altı oktaki devletçiliğin terk edilmesi sonrası ekonomimiz son 60 yılda 21 kez tıkanma noktasına gelmiş ve yabancıların ya da uluslararası kuruluşların desteği ile kurtarılmıştır. (24)

* * *

TCDD’nin verilerine göre Atatürk döneminde yapılmış olan ana hat demiryolu 3.186 kilometredir. Ayrıca yine bu dönemde yabancı işletmelerin elinde olan bir o kadar uzunluktaki demiryolu da satın alınarak millileştirilmiştir. 2012 yılı itibari ile AKP hükümeti döneminde yapılan ana hat demiryolu ise 1.085 kilometredir. (27)

AKP’li eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Atatürk’ün bu konudaki rekorunu itiraf etmiştir: “1923-1946 arasında bir yılda yapılan demiryolu uzunluğu 128 kilometreydi. 1946-2003 arasında bu oran yılda 11 kilometreye kadar düştü. 2003’ten sonra, şu anda yılbaşına düşen demiryolu yapımı 107 kilometreye ulaştı. Hala Atatürk döneminin rakamlarına ulaşamadık”. (28)

Başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım. Geçelim…

* * *

Gelelim başımızdaki hükümetin ekonomisine…

ABD’den buğday, Kanada’dan mercimek, Arjantin’den mısır, Sudan’dan susam, Ukrayna’dan arpa, İtalya’dan bakla, Çin’den sarımsak, Yunanistan’dan pamuk, Şili’den elma, Brezilya’dan portakal, Panama’dan muz, Almanya’dan vişne, İran’dan fasulye, Meksika’dan nohut, Avustralya’dan pirinç ithal etmeye başladık. (29)

Türkiye’de 1980 yılında 16 milyon büyükbaş, 50 milyon küçükbaş hayvan varken 2010 yılında büyükbaş hayvan sayısı 10 milyon 500 bine, küçükbaş hayvan sayısı ise 23 milyona geriledi. (30)

2002'de ailelerin her yüz liralık gelirine karşı 4.7 lira borcu varken, bugün 55 lira borcu var. 2002 yılında kişi başına düşen dış borç 1.963 dolarken bu sayı 2014 yılında 4.900 dolar. 1975-2002 arasında devlet toplam 251 milyar dolar (yılda ortalama 9,29 milyar dolar) faiz öderken , 2002-2013 arasında 367 milyar dolar (yılda ortalama 33,36 milyar dolar) faiz ödedi. (31)

2002’de, yani Cumhuriyet’in 80 yılının sonunda, Türkiye’nin 129 milyar dolar dış borcu vardı. 10 sene sonrasında, 2012’de, bu borç 337 milyar dolara çıktı. 2002’de kamunun 64 milyar dolar olan dış borcu 2012’de 103 milyar dolara, (32) yine 2002’de 43 milyar dolar olan özel kesimin borcu 2012’de 226 milyar dolara çıktı. (33)

İç ve dış borç bu kadar artarken, 1986-2014 yılları arasında gerçekleşen yaklaşık 70 milyar dolarlık özelleştirmenin 62 milyar dolarlık kısmı, 2003-2014 yılları arasındaydı. (34)

Telsim, İngiliz Vodafone’a, Yarımca limanı Araplara satıldı. (35)

Finansbank ve Tekfenbank Yunan bankasına; Denizbank, Belçika bankasına; Şekerbank, Kazak bankasına satıldı. Tekel’in içki bölümünü Amerikalı şirket aldı. (36)

Cumhuriyet tarihinde ilk kez, devlet tahvili ve hazine bonosundaki vergi stopajı, Türkler için devam ederken, yabancılar için kaldırıldı. (37)

Boğaza nazır 57 bin metrekarelik Sevda Tepesi Suudi Kral’a satıldı. (38)

İzmir limanı, Mersin limanı, Erdemir satıldı. (39)

Petkim satıldı (40)

Tekel’in sigara bölümü, British American Tobacco’ya satıldı. (41)

Atatürk’ün Samsun’a hareket edişinin 89. yıl dönümünde, 16 Mayıs 2008’de, Bandırma limanı ve Samsun limanı satıldı. (42)

* * *

Sanırım bu kadarı yeterli. Fazla uzatmanın bir anlamı yok. Yazının özeti olabilecek son bir bilgi ile bitirelim. (43)

Atatürk’ün yaptıkları:

Ankara Fişek Fabrikası (1924), Gölcük Tersanesi (1924), Şakir Zümre Fabrikası (1925), Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925), Alpullu Şeker Fabrikası (1926), Uşak Şeker Fabrikası (1926), Kırıkkale Muhimmat Fabrikası (1926), Bünyan Dokuma Fabrikası (1927), Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927), Kırıkkale Çelik Fabrikası (1928), Ankara Çimento Fabrikası (1928), Ankara Havagazı Fabrikası (1929), Kayaş Kapsül Fabrikası (1930), Kırıkkale Elektrik Santrali (1931), Eskişehir Şeker Fabrikası (1934), Turhal Şeker Fabrikaları (1934), Konya Ereğli Bez Fabrikası (1934), Bakırköy Bez Fabrikası (1934), Bursa Süt Fabrikası (1934), İzmit Şişe ve Cam Fabrikası (1934), Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934), Zonguldak Kömür Yık. Fabrikası (1934), Isparta Gülyağı Fabrikası (1934), İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934), Kayseri Bez Fabrikası (1934), Paşabahçe Cam Fabrikası (1935), Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935), Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935), Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935), Ankara Çubuk Barajı (1936), Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936), Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936), Malatya Sigara Fabrikası (1936), Bitlis Sigara Fabrikası (1936), Nazilli Basma Fabrikası (1937), Malatya Bez Fabrikası (1937), Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937), Divriği Demir Ocakları (1938), İzmir Klor Fabrikası (1938), Sivas Çimento Fabrikası (1938), Bursa Merinos Fabrikası (1938).



Hükümetin sattıkları:

Seka Balıkesir İşletmesi (2003), Taksan Tezgah Sanayi (2003), Pektim Standart Kimya Şirketi (2003), Sümerbank Nazilli Fabrikası (2003), Kuşadası Limanı (2003), TCDD İzmir Limanı (2003), EBK Manisa Et-Tavuk Kombinası (2004), ETİ Bakır İşletmeleri (2004), TEKEL Sekili Tuzlası (2004), Bursa Gaz (2004), ETİ Elektrometalürji (2004), Sümer Holding Bakırköy İşletmesi (2004), Kütahya Şeker Fabrikası (2004), ETİ Gümüş (2004), Sümerbank Diyarbakır İşletmesi (2004), TÜGSAŞ Gemlik Gübre Sanayi (2004), TEKEL Alkollü İçkiler Sanayi (2004), ESGAZ (2004), ETİ Krom (2004), Tümosan Türk Motor Sanayi (2004), İGSAŞ (İstanbul Gübre Sanayi) (2004), Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura (2005), SEKA İzmit İşletmeleri (2005), ETİ Seydişehir Alüminyum (2005), Türk Telekom (2005), Adapazarı Şeker Fabrikası (2005), TÜPRAŞ (2006), THY’deki kamu hisselerinin %51’i (2006), ERDEMİR (2006), TCDD Derince Limanı (2007), Araç Muayene İstasyonları (2007), TCDD Mersin Limanı (2007), PETKİM (2008), TEKEL Sigara Sanayi İşletmeleri (2008), TCDD Bandırma ve Samsun Limanları (2008), Başkent Elektrik Dağıtım (2009), 6 Şeker Fabrikası (2009), 6 Bölgenin Elektrik Dağıtım Şirketi (2010), 31 Akarsu Santrali (2011), İskenderun Limanı (2011), 19 Bölgenin Elektrik Dağıtım Şirketi (2013)


Gökhan Cebeci

Odatv.com

Kaynaklar:

1) 1938 Son Yıl, Orhan Çekiç, sayfa 114

2) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 99

3) 1923-1950 Devletçilik Altın Yıllar, Cahit Kayra, sayfa 76-77

4) El-Cevap, Sinan Meydan, sayfa 205

5) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 137

6) A.g.e, sayfa 157

7) A.g.e, sayfa 210

8) 1938 Son Yıl, Orhan Çekiç, sayfa 495

9) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 157

10) A.g.e, sayfa 157

11) Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları, Mustafa Aysan, sayfa 70

12) A.g.e, sayfa 178-179

13) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 223

14) A.g.e, sayfa 229-230-231

15) A.g.e, sayfa 289

16) Akl-ı Kemal cilt 4, Sinan Meydan, sayfa 93

17) A.g.e, sayfa 99

18) Çılgın Türkler Kıbrıs, Turgut Özakman, sayfa 257

19) Akl-ı Kemal cilt 4, Sinan Meydan, sayfa 130-131

20) Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları, Mustafa Aysan, sayfa 299

21) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 159

22) Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları, Mustafa Aysan, sayfa 41

23) http://www.551vekil.com/2014/08/cumhurbaskanlar-doneminde-ekonomik.html#.VN_vFeasUZ1

24) Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları, Mustafa Aysan, sayfa 28

25) Bak bakalım demir ağları kim örmüş

26) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 341

27) El-Cevap, Sinan Meydan, sayfa 636-637

28) A.g.e, sayfa 637

29) Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda, Yılmaz Özdil, sayfa 140

30) Akl-ı Kemal cilt 3, Sinan Meydan, sayfa 294

31) Yalçın Doğan, Hürriyet, 27.8.2014

32) Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda, Yılmaz Özdil, sayfa 337

33) Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları, Mustafa Aysan, sayfa 46

34) AKP’nin Altın Semeri: Özelleştirme

35) Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda, Yılmaz Özdil, sayfa 74

36) A.g.e, sayfa 86

37) A.g.e, sayfa 86

38) A.g.e, sayfa 98

39) A.g.e, sayfa 113

40) A.g.e, sayfa 123

41) A.g.e, sayfa 135

42) A.g.e, sayfa 145

43) Sözcü gazetesinin 29 Ekim 2013 tarihli birinci sayfası
Ek olarak şu videoyu da bırakacağım.
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
Bence fazla uzatmanın manası yok :D Şu an ekonomik krizdeyiz ve eğitim sistemimiz çöktü. Yeni MEB yöneticisinin inisiyatifine kaldık şu anda. Bakalım neler yapacak :) Yapması gereken şey nesillere bilimi öğretmek, öyle yapacak gibi gözüküyor. Bizi bu durumdan hükümet değil, çalışan ve üreten gençlik kurtarır. Bunun olması için ise bilime yatırım yapmamız lazım, yavaş yavaş yaptırımlar olmaya başladı gibi gözüküyor.

(Alıntı tarafımca düzenlenmiştir, ağır sözler barındırdığı için.)
 
Son düzenleme:
Çok fazla yazmayacağım çünkü ben binlerce sayfa da yazsam, at gözlüklülerimiz dikine koşacaklar!
Zamlar olacak bunun farkında değil miydiniz? Kriz kapıda değil yanı başımızda. Evet hükümet birşeyler yapıyordur biz bunun bir kısmını görüyoruz. Bana göre kayda değer bir yaptırım olmadı daha hükümet tarafından. Bugün döviz kurları fırlamışken haliyle üreten kesimin aldığı hammadde de fiyatı artacak buda maliyeti artıracak. Bu firma kar yapamazsa neyi nasıl üretecek bundan dolayı piyasaya zam olarak yansıyacak bu normal.
Asıl değinmek istediğim bir nokta var. Zam yapılmayıp piyasaya yansımasın,tüketicinin cebine yansımasın diyip ürünlerin gramajlarında bir düşüş yapıyorlar bu seferde "bakın bakın ahali, üretici yiyeceğimizden çalıyor söylemeden gramaj düşürmüş ama fiyat aynı!" Bilader zekasız mısın? Bu adam senin cebine fazla yansımasın diye kendisinide korumak için en iyi yöntemi uygulamış ama karalıyorsun. Tamam diğer firmada gramaj aynı kalacak ama zam yapıyorum dediğinde ise "bakın bakın firma zam yapmış cebimizdekini çalıyor!" oluyor. Abi dengesizlik var sizlerde!

Ülkenin hali böyle ortada. Birazda siz destek olun. Herşeyiniz dört dörtlük olmasın, bu ne bencillik yahu! Herşeye bir isyan. Yani yettiniz artık cidden. Bende çok hoşnut değilim bu durumdan, paramın yetmediğini bende biliyorum, eti az yediğimi bende biliyorum 12 taksitle tatili zor yaptığımı bende biliyorum ama bir şeylerin olması için bazı şeylerden feragat edeceksin. Ben bu feragatı yaptığımı düşünüyorum sizleride buna davet ediyorum!
 
Konunun uzatılmasının manası yok bence, gereksiz gerginlik oluşuyor. Konunun kapanmasını talep ediyorum. Herkese iyi günler, iyi forumlar arkadaşlar!
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı