Ubuntu neden kötüleniyor?

Şirket olarak yanlışlar yaptılar ve kar amaçları nedeni ile eleştirildiler ama Canonical bir şirket. Artık adamlar para kazanmak istiyor. Herkes eleştiriyor, “çöp” diyecek kadar saygısızlaşıyorlar ama şu var ki Ubuntu en kararlı ve ne taksan tak diye çalıştıracak, işi gücü olan adamın işletim sistemi. Bu kadar insanın Ubuntu, Debian, RHEL gibi LTS dağıtımları kullanması laf olsun diye değil. Üstelik çoğu dağıtımda beni uğraştıran, AUR’dan paket kurmaya yada bağımlılık aramaya zorlayan yazıcım Ubuntu’da tak-çalıştır şeklinde. Bunu sadece ben yaşamıyorum. Tanıdığım diğer kullanıcılardan da benzer hikayeler duyuyorum. Eğer yetiştirmen gereken bir assignment yada sabaha girmen gereken bir ders varsa bir kernel güncellemesi sonrası sabah derse 10 dakika kala bir kernel panic ile karşılaşmak istemezsin. Önemli olan da bu. Bugün çalışıyor ve yarın da çalışacak. Her paket kolayca ve hızlıca kuruluyor. Eğer bir sorunla karşılaştıysan bu senin hatandan kaynaklı değil ve muhtemelen çoktan çözüldü. Sadece Google ile aramana bakar.
 
GNU felsefesi üzerine.
Şimdi bu felsefeye göre Ubuntu hain :)
Ubuntu öyleyse Mint, Manjaro, Pop, Arch, CentOS, Fedora vesaire de hain olmuyor mu? Hain lafın gelişi.
(kaynak : gnu.org)

Ubuntu neden ekstradan çapraz ateşe maruz kalıyor?

Deposunda ya da içeriğinde herhangi bir kapalı kaynak kodlu yazılım ya da firmware bulundurmayan dağıtımlar, FSF tarafından özgür dağıtım olarak nitelendiriyor. Bu FSF'nin kendi tasarrufu ve etiketi. Ama tamamen özgür ya da açık kaynak olan bir dağıtımı kullanmak için özel bir donanım gerekiyor. Çünkü hepimizin kullandığı, GPU (Intel, AMD, Nvidia) sürücülerinin, bir çok kablosuz ağ aygıtı ve diğer bazı donanımların sağlıklı ve yeterli performansta çalışabilmesini, çekirdekte ikili dosya olarak bulunan firmware dosyaları sağlıyor. Bu dosyalar olmadan, donanımlarda ya çözünürlük ya da sağlıklı bağlantı kuramama sorunları ortaya çıkar. Burada denge ya da kabul edilebilirlik, ne oranda kapalı kaynak dosya ya da yazılımlara muhtaç olduğun ya da olmadığın ile ilgili değişir. Mesela ikili firmware dosyası olmadan sağlıklı çalışamayan bir donanım varsa, son kullanıcı açısından bunun kullanılmasının çok önemli olacağını sanmıyorum, aksi durumda zaten Linux dağıtımların zaten düşük olan yaygınlığının binlerce kat daha düşük olması durumu ortaya çıkardı.

Bu açıdan bakıldığında, çoğu son kullanıcı dağıtımı bu ikili firmware dosyaları sisteme kurulu halde geliyor. Çünkü amaçları kullanıcıları bu dosyaların eksikliklerinden kaynaklı sorunlarla buluşturmamak. Bu açıdan bakıldığında, bu tür dağıtımların GNU olarak nitelenip nitelendirilmemesi çok da önemli bir husus değil. Ama mecbur olmadığı halde, özgür bir yazılımın kapalı kaynak bir alternatifini teşvik ediyorsa, bence hatalı bir yaklaşım sergiliyor. Ubuntu depolarında eskiden ücretli yazılımlar vardı, şu an yok diye biliyorum. Zaten bu tür yazılımları kurmak için de bazı depoları etkinleştirmek gerekiyordu. Ama Ubuntu varsayılan olarak, ikili firmware dosyaları haricinde, GNU ile sıkıntı oluşturacak herhangi bir yazılım ya da dosya bulundurmuyor. Taban alan, Linux Mint gibi diğer dağıtımlarda da durum bu. Zaten ikili firmware dosyaları olmadan çalıştıramayacağım bir sistem için, FSF'nin ne dediği pek de umrumda değil ve özellikle bu açıdan bakıldığında, dağıtımların GNU ile çok da çatıştığını düşünmüyorum.

Ubuntu'nun durum biraz farklı, bir çok kişi ideolojik yaklaşımlarla eleştiriyor. Hatta Ubuntu Unity masaüstünü kullanmadığı dönemlerde dahi benzer şekilde eleştiriliyordu. RMS'in eleştirisine sebep olan Amazon eklentisi, Ubuntu'nun Unity masaütü ortamı ile gelemeye başlamıştı. Bu eklenti sayesinde, arama sonuçlarında Amazon üzerinden ürünler gösteriliyordu ve bu eklenti sadece Unity masaüstünde çalışıyordu ve diğer türevlerinde kullanılmıyordu. Ubuntu Unity masaüstünü varsayılan olarak kullanmadan önce, Gnome 2.x sürümle varsayılan olarak geliyordu. Aslında Unity masaüstüde bir Gnome kabuğuydu, sadece pencere yönetici olarak Compiz kullanıyor ve bunun bir eklentisi yardımıyla panel araçları işleniyordu. Sadece bu geçişle bile Ubuntu'yu özgürlükleri kısıtlamakla nitelendiren propangandalar yapılmıştı. Benim açımdan bir dağıtımın istediği masaüstünü kullanmaya karar vermesinin özgürlükle bir alakası yok. Ama topluluğun fikirlerini almaması açısından eleştirilebilir. Bu geçişin akabinde bahsi geçen eklenti çıktı ortaya, aslında veri sızdırma gibi bir işlevi yoktu bunun. İstekler Canonical firmasına ait sunucular üzerinden giderken, sonuçlar doğrudan Amazon üzerinden geliyordu. Yani Amazon firması hangi IP adresine hangi sonuçların gösterildiğini anonim olarak bilebilirdi. Bu açıdan bakıldığında gizlilik için bir sorun hakkında konuşulabilirdi. Zaten arkasında bir firma olması vb. sebeplerle, bazı kullanıcılar tarafından eleştirilen Ubuntu'yu, RMS abartıl biçimde casus yazılım içeriyor şeklinde nitelendirince, bu yaklaşımdaki kullanıcılar tarafından bu nitelendirme kolayca kabul edildi. Bana sorarsan aşırı ve abartılı bulduğum bir nitelemeydi, çünkü vasıfla niteleme gerçekten birebir örtüşmüyor.

Süreç içerisinde Ubuntu; bu kötü namlı varsayılan olarak aktif gelen eklentiyi, önce kullanıcılara tercih olarak sundu. Kullanıcılar bunu açıp katabiliyordu, daha ileriki aşamalarda kurulum sırasında eklenip eklenmemesini soruyordu sanırım (bununla ilgili emin değilim). İşin son noktasında artık bu tür bir eklenti Ubuntu'da mevcut değil. Ama bence en başta yapması gereken, bu eklentinin varsayılan olarak gelmesi yerine tercihli olarak sunulmasıydı. Böyle yapsaydı belki bu kadar eleştirilmezdi.

İşin Bloatware kısmına gelirsek, bu sadece bir kıyaslama. Mesela Ubuntu (ya da başka herhangi bir dağıtım), varsayılan olarak ofis ve çoklu oram dahil hiç bir yazılım ya da paket barındırmayan bir dağıtıma göre bloat (şişkin) olarak nitelendirilebilir. Ama son kullanıcının temel işlevlerini görmesini sağlayan yazılımlar bir çok kesim tarafından da yararlı bulunabilir. Arch gibi kullanıcı istekleriyle şekillenen bir dağıtıma göre, Ubuntu bloat olarak nitelendirilebilir doğal olarak. Ama telefonunu taktığında algılamasını isteyen, yazıcısını taktığında çıktısını alabilmeyi bekleyen birisine göre tam olması gerektiği gibidir.

Bunları Ubuntu üzerinde konuşuyorum, ama amacım Ubuntu'yu savunmak değil, zaten ara sıra ne var ne yok diye bakmak dışında kullandığım ve bana uyan bir dağıtım değil.

Fasıladan sonra devam edersek, şişkin bir dağıtım, bir başka dağıtım yanında şişkin olarak algılanmayabilir. Mesela Manjaro ve diğer Arch tabanlı bir çok dağıtım, Ubuntu'ya göre daha şişkin olarak geliyor. Daha hafif gelenleri de vardı elbet. Yani bu bahsi geçen hususun/kavramın içi, gerçekten oldukça göreceli ve beklentilerle ilgili olarak değişkenlik gösterebilir.

Kendi adıma ben firma eksenli bir dağıtımdan ziyade, topluluk eksenli dağıtımları tercih ediyorum. Gerçi firma eksenli dağıtımların da geniş toplulukları var, bazıları bunları kâale alırken, bazıları almayabiliyor.

Benim açımdan GNU yani özgür yazılımın önemli bir ağırlığı var. Özgür yazılımı öğrendiğimde, FSF ve fikir babası RMS'i tanımıyordum bile, fikir ve paylaşımcılığı hoşuma gittiği için değer vermeye başladım ve özgür yazılımları tercih etmeye başladım. Bu sebeple özgür yazılım adına kimlerin ne dediği, nereye yönelendirdiğini pek umursamıyorum, kişilerden ziyade katkılarına ve paylaşımcılığına değer veriyorum. Bu sebeple mecbur kalmadığım her yazılım çeşidinin özgür olanını tercih ediyorum. Eğer mecbursam, mecbur kaldığım oranda sahipli yazılım kullanabilirim ama hoşnut değilim. Mecbur kaldığımın özgür alternatifini her zaman için beklerim, mevcut olduğunda tercih ederim.

Biraz özetlemeye çalıştım, gece vakti karışıklıklar olmuş ya da mana olarak muallakta kalmış ifadeler ve klavye sürçmeleri olmuş olabilir. İyi geceler.
 
Son düzenleme:
Deposunda ya da içeriğinde herhangi bir kapalı kaynak kodlu yazılım ya da firmware bulundurmayan dağıtımlar, FSF tarafından özgür dağıtım olarak nitelendiriyor. Bu FSF'nin kendi tasarrufu ve etiketi. Ama tamamen özgür ya da açık kaynak olan bir dağıtımı kullanmak için özel bir donanım gerekiyor. Çünkü hepimizin kullandığı, GPU (Intel, AMD, Nvidia) sürücülerinin, bir çok kablosuz ağ aygıtı ve diğer bazı donanımların sağlıklı ve yeterli performansta çalışabilmesini, çekirdekte ikili dosya olarak bulunan firmware dosyaları sağlıyor. Bu dosyalar olmadan, donanımlarda ya çözünürlük ya da sağlıklı bağlantı kuramama sorunları ortaya çıkar. Burada denge ya da kabul edilebilirlik, ne oranda kapalı kaynak dosya ya da yazılımlara muhtaç olduğun ya da olmadığın ile ilgili değişir. Mesela ikili firmware dosyası olmadan sağlıklı çalışamayan bir donanım varsa, son kullanıcı açısından bunun kullanılmasının çok önemli olacağını sanmıyorum, aksi durumda zaten Linux dağıtımların zaten düşük olan yaygınlığının binlerce kat daha düşük olması durumu ortaya çıkardı.

Bu açıdan bakıldığında, çoğu son kullanıcı dağıtımı bu ikili firmware dosyaları sisteme kurulu halde geliyor. Çünkü amaçları kullanıcıları bu dosyaların eksikliklerinden kaynaklı sorunlarla buluşturmamak. Bu açıdan bakıldığında, bu tür dağıtımların GNU olarak nitelenip nitelendirilmemesi çok da önemli bir husus değil. Ama mecbur olmadığı halde, özgür bir yazılımın kapalı kaynak bir alternatifini teşvik ediyorsa, bence hatalı bir yaklaşım sergiliyor. Ubuntu depolarında eskiden ücretli yazılımlar vardı, şu an yok diye biliyorum. Zaten bu tür yazılımları kurmak için de bazı depoları etkinleştirmek gerekiyordu. Ama Ubuntu varsayılan olarak, ikili firmware dosyaları haricinde, GNU ile sıkıntı oluşturacak herhangi bir yazılım ya da dosya bulundurmuyor. Taban alan, Linux Mint gibi diğer dağıtımlarda da durum bu. Zaten ikili firmware dosyaları olmadan çalıştıramayacağım bir sistem için, FSF'nin ne dediği pek de umrumda değil ve özellikle bu açıdan bakıldığında, dağıtımların GNU ile çok da çatıştığını düşünmüyorum.

Ubuntu'nun durum biraz farklı, bir çok kişi ideolojik yaklaşımlarla eleştiriyor. Hatta Ubuntu Unity masaüstünü kullanmadığı dönemlerde dahi benzer şekilde eleştiriliyordu. RMS'in eleştirisine sebep olan Amazon eklentisi, Ubuntu'nun Unity masaütü ortamı ile gelemeye başlamıştı. Bu eklenti sayesinde, arama sonuçlarında Amazon üzerinden ürünler gösteriliyordu ve bu eklenti sadece Unity masaüstünde çalışıyordu ve diğer türevlerinde kullanılmıyordu. Ubuntu Unity masaüstünü varsayılan olarak kullanmadan önce, Gnome 2.x sürümle varsayılan olarak geliyordu. Aslında Unity masaüstüde bir Gnome kabuğuydu, sadece pencere yönetici olarak Compiz kullanıyor ve bunun bir eklentisi yardımıyla panel araçları işleniyordu. Sadece bu geçişle bile Ubuntu'yu özgürlükleri kısıtlamakla nitelendiren propangandalar yapılmıştı. Benim açımdan bir dağıtımın istediği masaüstünü kullanmaya karar vermesinin özgürlükle bir alakası yok. Ama topluluğun fikirlerini almaması açısından eleştirilebilir. Bu geçişin akabinde bahsi geçen eklenti çıktı ortaya, aslında veri sızdırma gibi bir işlevi yoktu bunun. İstekler Canonical firmasına ait sunucular üzerinden giderken, sonuçlar doğrudan Amazon üzerinden geliyordu. Yani Amazon firması hangi IP adresine hangi sonuçların gösterildiğini anonim olarak bilebilirdi. Bu açıdan bakıldığında gizlilik için bir sorun hakkında konuşulabilirdi. Zaten arkasında bir firma olması vb. sebeplerle, bazı kullanıcılar tarafından eleştirilen Ubuntu'yu, RMS abartıl biçimde casus yazılım içeriyor şeklinde nitelendirince, bu yaklaşımdaki kullanıcılar tarafından bu nitelendirme kolayca kabul edildi. Bana sorarsan aşırı ve abartılı bulduğum bir nitelemeydi, çünkü vasıfla niteleme gerçekten birebir örtüşmüyor.

Süreç içerisinde Ubuntu; bu kötü namlı varsayılan olarak aktif gelen eklentiyi, önce kullanıcılara tercih olarak sundu. Kullanıcılar bunu açıp katabiliyordu, daha ileriki aşamalarda kurulum sırasında eklenip eklenmemesini soruyordu sanırım (bununla ilgili emin değilim). İşin son noktasında artık bu tür bir eklenti Ubuntu'da mevcut değil. Ama bence en başta yapması gereken, bu eklentinin varsayılan olarak gelmesi yerine tercihli olarak sunulmasıydı. Böyle yapsaydı belki bu kadar eleştirilmezdi.

İşin Bloatware kısmına gelirsek, bu sadece bir kıyaslama. Mesela Ubuntu (ya da başka herhangi bir dağıtım), varsayılan olarak ofis ve çoklu oram dahil hiç bir yazılım ya da paket barındırmayan bir dağıtıma göre bloat (şişkin) olarak nitelendirilebilir. Ama son kullanıcının temel işlevlerini görmesini sağlayan yazılımlar bir çok kesim tarafından da yararlı bulunabilir. Arch gibi kullanıcı istekleriyle şekillenen bir dağıtıma göre, Ubuntu bloat olarak nitelendirilebilir doğal olarak. Ama telefonunu taktığında algılamasını isteyen, yazıcısını taktığında çıktısını alabilmeyi bekleyen birisine göre tam olması gerektiği gibidir.

Bunları Ubuntu üzerinde konuşuyorum, ama amacım Ubuntu'yu savunmak değil, zaten ara sıra ne var ne yok diye bakmak dışında kullandığım ve bana uyan bir dağıtım değil.

Fasıladan sonra devam edersek, şişkin bir dağıtım, bir başka dağıtım yanında şişkin olarak algılanmayabilir. Mesela Manjaro ve diğer Arch tabanlı bir çok dağıtım, Ubuntu'ya göre daha şişkin olarak geliyor. Daha hafif gelenleri de vardı elbet. Yani bu bahsi geçen hususun/kavramın içi, gerçekten oldukça göreceli ve beklentilerle ilgili olarak değişkenlik gösterebilir.

Kendi adıma ben firma eksenli bir dağıtımdan ziyade, topluluk eksenli dağıtımları tercih ediyorum. Gerçi firma eksenli dağıtımların da geniş toplulukları var, bazıları bunları kâale alırken, bazıları almayabiliyor.

Benim açımdan GNU yani özgür yazılımın önemli bir ağırlığı var. Özgür yazılımı öğrendiğimde, FSF ve fikir babası RMS'i tanımıyordum bile, fikir ve paylaşımcılığı hoşuma gittiği için değer vermeye başladım ve özgür yazılımları tercih etmeye başladım. Bu sebeple özgür yazılım adına kimlerin ne dediği, nereye yönelendirdiğini pek umursamıyorum, kişilerden ziyade katkılarına ve paylaşımcılığına değer veriyorum. Bu sebeple mecbur kalmadığım her yazılım çeşidinin özgür olanını tercih ediyorum. Eğer mecbursam, mecbur kaldığım oranda sahipli yazılım kullanabilirim ama hoşnut değilim. Mecbur kaldığımın özgür alternatifini her zaman için beklerim, mevcut olduğunda tercih ederim.

Biraz özetlemeye çalıştım, gece vakti karışıklıklar olmuş ya da mana olarak muallakta kalmış ifadeler ve klavye sürçmeleri olmuş olabilir. İyi geceler.
Eğer bahsi geçen buglar çok abartı ya da can sıkıcı değilse ubuntu da kullanılabilir bir dağıtım o zaman.

Bu arada hepsini siz yazdıysanız elinize sağlık.
 
14 sayfa boyunca neredeyse herkes Ubuntu'ya mı gömdü? Herkes hıncını almıştır bu dağıtımdan artık, uzun bir süre eleştirilmez 😂

@Bilişsel Hack siz KDE'li bir dağıtım arıyorsunuz son sayadan anladığım kadarıyla. Fedora KDE öneririm, eğer önceki sayfalarda reddetmediyseniz, çok sayfa olduğu için okumadım 😀 Neredeyse sorun olmadan uzun bir süredir kullanıyorum.
 
14 sayfa boyunca neredeyse herkes Ubuntu'ya mı gömdü? Herkes hıncını almıştır bu dağıtımdan artık, uzun bir süre eleştirilmez 😂

@Bilişsel Hack siz KDE'li bir dağıtım arıyorsunuz son sayadan anladığım kadarıyla. Fedora KDE öneririm, eğer önceki sayfalarda reddetmediyseniz, çok sayfa olduğu için okumadım 😀 Neredeyse sorun olmadan uzun bir süredir kullanıyorum.
Ubuntu'yu gömdüler ama oguzp biraz daha tarafsız ve mantıklı yaklaştı. Ubuntu'dan nefret etmiyorum ve kullanılabilir bir dağıtım olduğunu düşünüyorum.
 
Ubuntu'yu gömdüler ama oguzp biraz daha tarafsız ve mantıklı yaklaştı. Ubuntu'dan nefret etmiyorum ve kullanılabilir bir dağıtım olduğunu düşünüyorum.
Ne zaman Ubuntu veya onu taban alan bir dağıtım denesem ilk 5 dakika içinde bir bug ile karşılaşıyorum. Bence ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
 
Ne zaman Ubuntu veya onu taban alan bir dağıtım denesem ilk 5 dakika içinde bir bug ile karşılaşıyorum. Bence ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Pop kullanıyorum ve hiçbir hata ile karşılaşmadım. Sonra Ubuntu'yu uzun zaman kullananlar buglar ile karşılaşmadıklarını belirttiler.
Hem Linux'un bu kadar yaygın olması (olduğu kadar :)) ubuntu sayesinde.

Tabi her dağıtım her sistemde sıkıntısız olmuyor ama ben uzun zaman önce ubuntu kullandım ve sıkıntı yaşamadım.
 
Pop kullanıyorum ve hiçbir hata ile karşılaşmadım. Sonra Ubuntu'yu uzun zaman kullananlar buglar ile karşılaşmadıklarını belirttiler.
Hem Linux'un bu kadar yaygın olması (olduğu kadar :)) ubuntu sayesinde.

Tabi her dağıtım her sistemde sıkıntısız olmuyor ama ben uzun zaman önce ubuntu kullandım ve sıkıntı yaşamadım.
İşin güzel yanı ben bunu 10 yıldan fazla süredir deneyimliyorum. Linux deneyiminizi belirtirseniz karşılaştıralım.
 

Geri
Yukarı