TeamOFMind
Decipat
- Katılım
- 15 Ocak 2024
- Mesajlar
- 1.982
- Çözümler
- 16
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Ancak borcun yazılması için kendine müracaat edilen kâtibin onu yazması farzdır. Kendinden başka yazabilecek birileri varsa farz-ı kifâye, yoksa farz-ı ayn olur. Bu sebeple idârî âmirlerin belgeleri yazacak bir güvenilir kâtip tâyin etmeleri, mühim sorumluluklarından biridir. (elmalılı, hak dini, II, 980)
Âyet-i kerîmede şâhit tutulacak kişilerle alakalı olarak “sizin erkeklerinizden” kaydının konması, şâhitlerin şu vasıfları taşıması gerektiğini açıklar:
- Şâhitler çocuk olmayacak, ergenlik çağına gelmiş kimselerden olacaktır.
- Şâhitler mü'minlerden olacaktır. Zira gayr-i müslimlerin, mü'minler hakkında şâhitlik yapmaları câiz değildir. Sadece yolculuk esnasında ölmek üzere olan Müslüman'ın yapacağı vasiyete şâhitlik yapmalarına cevaz verilmiştir. (bk. Mâide 5/106)
Bir borcun belirlenmesi için öncelikle iki erkek şâhit gereklidir. İki erkek şâhit bulunamadığı takdirde, bir erkek iki kadın şâhit yeterlidir. Bunlar râzı olduğunuz ve adâletle şâhitlik yapacak (bk. Talâk 65/2) kimselerden olmalıdır. Görüldüğü üzere âyet-i kerîmede “bir erkek şahit”e karşılık olarak “iki kadın şâhit” talep edilmiştir. Gerekçe olarak da “biri yanıldığı takdirde diğerinin ona hatırlatması” (bakara 2/282) şeklinde bir açıklama yapılmıştır. Zira şâhitliğe ehliyet ve liyakatin şartlarından biri de gerektiği şekilde hıfzedebilmek, akılda iyi tutmak ve unutmamaktır. Ancak şâhidin, şâhitlik yapması için hâdiseyi başından sonuna kadar her an hafızasında tutması ve aklından çıkarmaması şart değildir. Şâhitlik yapacağı sırada hakkiyle hatırlaması ve aklına getirmesi yeterlidir.
Kadının şâhitliğinin erkeğe göre yarım olması, onlar için bir eksiklik veya bir zâfiyet değildir. Bu onların fizikî ve ruhî yapılarının taşıdığı özelliklerin bir gereğidir. Allah teâlâ, hanımlara duygu derinliği, incelik, şefkat, merhamet, hayâ, fedâkârlık, çocuk bakımı ve neslin muhâfazası gibi meziyetler ihsân etmiştir. Onların bünyesi nârin, hisleri fevkalâde kuvvetli ve merhamet duyguları yüksek olduğundan hayâtın çeşitli safhalarında birtakım sürprizlerle karşılaştıklarında bazen bedenî ve rûhî zaaflara düşerler. İşte onların şâhitliğinin erkeğe göre yarım olmasının sebeplerinden biri budur. Bu İslam'ın; erkek ve kadına ait fıtrî ve değişmez olan husûsiyetleri dikkate almasından doğan mükemmel bir hükümdür.
Cenâb-ı hak, erkeği, hayat mücâdelesi ve evin geçimiyle mükellef kılmış, bu vazîfeyi lâyıkıyla îfâ edebilmesi için, bedenen daha kuvvetli, rûhen de daha metin yapmıştır. Kadın ise nesli korumaya, evlât yetiştirmeye ve onu en zayıf ve âciz zamânında bakıp gözetmeye, himâye etmeye memur kılınmıştır. Bu sebeple onun vazîfesi, bedeninin değil, rûhunun daha derin duygu ve hassâsiyetlerle techîz edilmesini gerektirmiştir. Bunun içindir ki, çocuğun ilk acziyet devresinde onu derin bir merhamet ve muhabbetle kucaklayıp büyütmek için kadına ilâhî bir mevhibe olarak aşırı bir hissîlik verilmiştir.
Bu hissî yapısıyla bir merhamet mecrâı olan anneye, yaratılış maksadının ve gücünün dışında bir vazîfe yüklenirse, menfî bir netîce ortaya çıkar. Dolayısıyla bir kadının suçluya acıyıp merhamet ederek adâleti yanıltma ihtimâli yüksektir. Bu da onun şâhitliğinin yarım olması husûsunda vârid olan ilâhî hükmün hikmetlerinden biri olmuştur. Diğer taraftan İslam, şâhitliği insanın psikolojik yapısına göre tanzîm eder. Yerine göre erkeğin şâhitliği nazar-ı îtibâra alınmazken yerine göre de kadının şâhitliği tam olarak kabul edilir. Meselâ erkeklerin muttalî olma ihtimali bulunmayan yerlerde sadece kadınların şâhitliği yeterli sayılır. (mecelle, md. 1685)
Yok, bunu ben de okudum. Ben sizin fikrinizi merak ettim.