Ahmetoyunbros
Hectopat
- Katılım
- 26 Ekim 2020
- Mesajlar
- 923
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Aksiyon vur kaçtan ibaret olmaması için sana tavsiyem sadece oynanışı etkileyen yetenekler al.Bir The Witcher fanı olarak bu olaya el atmam lazım.
Öncelikle oyundan beklentilerinizi normalleştirip oynasaydınız keşke. Çünkü her zaman bir fanboy kitle var, her oyun abartıldığı kadar olmuyor.
Teknik açıdan pek bir şey beklemeyecektiniz. CDPR yeni bir firma ve ilk kez bu boyutta bir oyun çıkardılar. Daha önce hiç yapmadıkları mekanikler eklediler. Oyunun üzerinden 5 yıl geçti ve hala saçma sapan buglar ile karşılaştığım oldu.
Oyunun kombat kısmı da oyunu hayatta tutacak. Her ne kadar karakter gelişimi ile bir şeyler katmak isteseler bile pek önemi olmuyor. Vur kaç temeline dayalı kombat. 3 levelde de vur kaç yapıyordum, 50 levelde de vur kaç yapıyorum.
Oyunun atmosferi ve evreni bu oyunu The Witcher 3 yapan unsurlardan. Beni de kendisine fan yapan unsurlardan. Aslında burada alkışı Andrzej abimiz almalı. Ama güzel bir şekilde uyarladıkları için CDPR de es geçilmemeli. Bu kısmı anlatamam, vakit yetmez. Zaten ilk iki oyunu bilseniz ve biraz da kitapları bilseniz tadından yenmez.
Hikaye, görevler ve karakterlere bakalım. Bu üçlü de bu oyunu The Witcher 3 yapan unsurlar. Hikayeyi önceden daha çok överdim ama BioShock: Infinite oynadıktan sonra zorlanıyorum. Hikayeden ziyade bunu sunuş biçimi çok iyi. Spoiler olmasın diye yazmıyorum ama sizi çok etkileyecek anlar var. 2. bölümün sonlarına doğru zaten ana hikâyeden kopmanız imkansıza yakın oluyor. Ana görevler olması gerektiği gibi. Bazen çok güzel ve etkileyici görevler oluyor. Yan görevlerin ana görev kalitesinde olduğu zamanlar oluyor dersem yeterince övmüş olurum her halde. Karakterler ise apayrı bir konu. Hepsinin alt hikayesi, karakteri var. İçi boş karakter yok oyunda. Oyunda ilerleyince Biberiye ve Kekik'te Zoltan ile iki bira devirip eski günler hakkında konuşmayı isteyecek bir kıvama geliyorsunuz. (Evreni, hikayeyi severseniz.)
Oyunda gezerken aldığım ekran görüntülerini zaman zaman duvar kağıdı yapıyorsam grafikleri hala iyidir. 5 yıl sonra bile iyi ise çıktığı zamanı siz düşünün. Blood and Wine DLC' si ile Toussaint'a gidince sanki bir tablo izliyorsunuz.
Müzikler hakkında yorum yok. İstediğin kadar oyunu beğenme, müzikleri sana dokunabilir.
DLC'ler unutulmamalı tabii. Normal bir oyun olsa pek önemsemeye gerek yok. Ama bu DLC'ler yeni bir oyun gibi. Madem oyundan sıkıldın, en azından Hearts of Stone'u oyna. Ana hikâyeden daha iyi bir hikayesi olduğunu söyleyen kesim az değil. Blood and Wine ise The Witcher 3.5 gibi. Yeni harita, yeni mekanikler, yeni görevler...
Kısaca biraz daha şans versen güzel olurdu. Ama herkes her oyunu beğenmek zorunda değil. Kişisel bir şey bu. Beğenmediyseniz saygı duyarım. Ama ama bu oyunu balon yapmaz. Oyun balon değil, fanları biraz fazla fan ve biraz fazla kanser. Ya oyunun kombatını GoW ile karşılaştıran var.
Düzenleme: Yapacağım, yapacağım dediğim ama bir türlü yapmadığım The Witcher 3 incelemesini de yapmış gibi gibi oldum. İyi oldu yazdığım.
Blood and Wine da bir tane mutasyon kılıç saldırısının yarısını işaretleri aktarıyor.
Oyundan aldığın zevk katlanır.