Merhaba arkadaşlar, benim 1 aylık Linux deneyimimi paylaşacağım bu konuda. Başlık başlık gidelim.
Neden indirdim:
Öncelikle kendi Monster laptopum maalesef teknik servis ile yaşadığımız durumlardan dolayı yaptırılamadı ve oyunlarda çöken bir "oyuncu" bilgisayarı olarak kaldı. Ben de son zamanlarda forumlarda Linux araştırıyordum ve gerek kitlesi, özellikleri ve düşüncelerini çok beğendim. Denemekten zarar gelmez dedim ve indirdim.
Dağıtım seçimim ve ilk deneyim:
İlk başta yeni aldığım 1TB'lik SSD'me Windows 11 kurup 256 GB'lik eski SSD'me Linux kuracaktım. Dağıtım seçimi olarak bana çoğu insana önerdikleri gibi Linux Mint önerdiler ve seçtim. Kurulumda çok basit bir hatayla BIOS'tan Windows üstte olduğundan Dual bootu 1 hafta çözemedim. Sonra sorunu Ubuntu'yu 1. sıraya alarak çözdüm. Sonra ise gayet beğendim ve Single boot olarak kullanmaya başladım.
Denediğim dağıtımlar:
İlk başta dediğim gibi Linux Mint denedim. Sonra stabilliği ile öne çıkan Debian'ı denedim. Sonra arkadaşımın istekleriyle Arch kurdum. İlk başta Arch Linux'u el ile kurmayı denedim fakat bir adımda hata yaptığımdan hiç çözülmedi. En son archinstall basıp kurdum. Sonra kendi aptallığımla Arch Linux'u tekrar kurmak istedim ve archinstall'da ne hata ettiysem bir daha hiç çalışmadı. Ondan sonra Debian'dan devam ettim
.
Dağıtımları incelersem:
Linux Mint: Kullanımı gayet basit ve cinnamon masaüstü arayüzü ile kullanmakta hiç zorluk çektirmeyen bir dağıtım. Ubuntu tabanlı ve Debian tabanlı da olduğundan gayet stabil.
Debian: Stabilliği nedeniyle seçtiğim Debian, Linux Mint kadar kullanması kolay olmasa da genel olarak kullanımı kolay bir dağıtım denilebilir. Stabilliği nedeniyle gayet az sorun çıkartan ve bir o kadar da az güncelleme gelen bir dağıtım.
Arch Linux: Forumlarda milletin "ı use Arch btw" diye övündüğü bir dağıtım olan Arch Linux kurulumu gayet zor bir dağıtım. Her ne kadar archinstall gibi scriptlerle kurulabilse de yine de zor olduğunu değiştirmez. AUR gibi özellikleri gayet kullanım kolaylığı sağlasa da sürekli gelen güncellemeleri "Debian'ın tersi" olarak stabil olmayan bir deneyim sunuyor.
Kullandığım masaüstü ortamları:
KDE: KDE genel olarak sade bir tasarımla gelmesine karşın inanılmaz özelleştirilebilir bir masaüstü ortamı olması onu neredeyse istediğiniz her görünüme kavuşturmanızı sağlıyor. Özelleştirmek için şahsen rehber izlemem gerekse de şahsen çok beğendim.
GNOME: GNOME, KDE kadar özelleştirilemese de eklentilerle gayet özelleştirilebilen bir masaüstü ortamı. Başlangıçta gelen o "tablet arayüzü" kimilerine güzel, kimilerinde de kötü gelse de bence yeni kişilere gayet gözüne güzel gelecek bir görünüm sunuyor. MacOS'a da benziyor diyebiliriz ama bence çok daha değişik bir görünüm sunuyor. Eklentilerle hiç özelleştirmeyi denemedim fakat KDE kadar özelleştirilemeyeceğine eminim.
Cinnamon: Linux Mint ile özdeşleşmiş bir masaüstü ortamı olan cinnamon; Windows'a çok benzeyen, kullanımı kolay ve bir o kadar özelleştirilebilen bir masaüstü ortamı. KDE ve GNOME kadar sevilmese de bence yeni kullanıcılar için en iyi seçenek.
Başka kullandığım ortamlar olsa da onları pek incelemediğimden yorumlamam zor.
Linux hakkında beğendiklerim:
Kullanımda özgürlük sunması: Linux'un felsefesi olan özgür yazılım olması ve bunun size kullanımda özgürlük sunması çok daha iyi bir deneyim sunuyor. Bilgisayarınızı daha özelleştirilebilir olması "personal Computer" mantığına çok uyuyor.
Mahremiyetine önem vermesi: Özgür yazılımı desteklemesi bir yana gizliliğe çok önem veriyor Linux. Günümüz dünyasında verilerimiz adeta peynir ekmek gibi satılırken gizliliğe önem veren bir işletim sistemi kullanmak bence çok önemli.
Terminal'in çok daha işlevli olması: Windows'taki CMD'ye baktığımızda CMD'de yapabileceğiniz açıkçası çok kısıtlı. Genelde ben yazılımsal sorunları tamir etme dışında hiç CMD kullanmıyordum. Linux ise terminal konusunda çok daha işlevli ve neredeyse bilgisayarınızı sadece 1-2 satır kod yazarak fare kullanmadan kullanmanıza olanak sağlıyor. Program indirirken dahi terminal kullanabiliyorsunuz.
Uygulama mağazası: Windows'ta daha yeni gelmiş ve hiçkimsenin kullanmadığı uygulama mağazasında çok az daha çeşitlilik varken belki şaşırabilirsiniz Linux'un çok daha fazla uygulaması var kendi mağazasında.
Virüs girmesi imkansız: Linux'ta güvenliğin iyi ve kullanım oranının az olmasından dolayı virüs yemesi imkansız denilebilir. Antivirüs gerektirmediğinden de gereksiz yere antivirüslere para ödemenize veya bedava antivirüs lisansı aramanıza gerek yok.
Proglamların çoğu ve Linux ücretsiz: En beğendiğim yan da bu denilebilir. Şahsen ben korsan yazılım sık kullanan biri olmama rağmen Linux'ta hiç korsan yazılım kullanmama gerek olmadığını fark ettim. Linux kendisi bedava olması bir yana ofis programlarından tutun bir sürü program ücretsiz. Bu yüzden de korsanla uğraşmama gerek kalmadı.
Linux hakkında beğenmediklerim:
Oyun desteği: Bilgisayarımda şu an oyun oynayamasamda bu bilgisayarı yaptıracağım veya er geç yeni sistem alacağım kesin ve oyun konusunda endişelerim var. Proton geliştiğinden artık çoğu oyun çalışsa da yine Windows kadar performans veremediği açık.
Program desteği: Linux'a geçmeden önceki en büyük endişem buydu desem yalan olmaz. Neyse ki bir şekilde atlatsam da diğer kullanıcıların bazı hayati programları maalesef Linux'ta yok. Adobe programları, Microsoft Office vb. bir sürü uygulama Linux'ta yok.
Kullanmış olduğum alternatif uygulamalar:
LibreOffice: Office alternatifi olane LibreOffice, anlayacağınız üzere özgür ve ücretsiz bir yazılım ve çoğu Linux dağıtımında yüklü geliyor. PowerPoint ve Word alternatiflerini kullandım ve hiçbir sorun da yaşamadım.
GIMP: GIMP konusunda Photoshop aşırı kullanan biri olmasam da illaki işim çıkıyor ve basit işlerim için kullanıyordum. GIMP'in photogımp eklentisi ise beni kurtardı ve neredeyse her işimi yerine getirebiliyor.
Okular: Okular ise gayet seri çalışan bir PDF uygulaması. Acrobat uygulamasından tek bir eksiğini görmedim.
Obsidian: Bu da aşırı önemli olmasa da OneNote alternatifi bir uygulama. Not almaya yarıyor.
Flameshot: Çok beğendiğim ShareX maalesef Linux'ta yok fakat bu uygulama gayet işimi görüyor.
Neden indirdim:
Öncelikle kendi Monster laptopum maalesef teknik servis ile yaşadığımız durumlardan dolayı yaptırılamadı ve oyunlarda çöken bir "oyuncu" bilgisayarı olarak kaldı. Ben de son zamanlarda forumlarda Linux araştırıyordum ve gerek kitlesi, özellikleri ve düşüncelerini çok beğendim. Denemekten zarar gelmez dedim ve indirdim.
Dağıtım seçimim ve ilk deneyim:
İlk başta yeni aldığım 1TB'lik SSD'me Windows 11 kurup 256 GB'lik eski SSD'me Linux kuracaktım. Dağıtım seçimi olarak bana çoğu insana önerdikleri gibi Linux Mint önerdiler ve seçtim. Kurulumda çok basit bir hatayla BIOS'tan Windows üstte olduğundan Dual bootu 1 hafta çözemedim. Sonra sorunu Ubuntu'yu 1. sıraya alarak çözdüm. Sonra ise gayet beğendim ve Single boot olarak kullanmaya başladım.
Denediğim dağıtımlar:
İlk başta dediğim gibi Linux Mint denedim. Sonra stabilliği ile öne çıkan Debian'ı denedim. Sonra arkadaşımın istekleriyle Arch kurdum. İlk başta Arch Linux'u el ile kurmayı denedim fakat bir adımda hata yaptığımdan hiç çözülmedi. En son archinstall basıp kurdum. Sonra kendi aptallığımla Arch Linux'u tekrar kurmak istedim ve archinstall'da ne hata ettiysem bir daha hiç çalışmadı. Ondan sonra Debian'dan devam ettim
Dağıtımları incelersem:
Linux Mint: Kullanımı gayet basit ve cinnamon masaüstü arayüzü ile kullanmakta hiç zorluk çektirmeyen bir dağıtım. Ubuntu tabanlı ve Debian tabanlı da olduğundan gayet stabil.
Debian: Stabilliği nedeniyle seçtiğim Debian, Linux Mint kadar kullanması kolay olmasa da genel olarak kullanımı kolay bir dağıtım denilebilir. Stabilliği nedeniyle gayet az sorun çıkartan ve bir o kadar da az güncelleme gelen bir dağıtım.
Arch Linux: Forumlarda milletin "ı use Arch btw" diye övündüğü bir dağıtım olan Arch Linux kurulumu gayet zor bir dağıtım. Her ne kadar archinstall gibi scriptlerle kurulabilse de yine de zor olduğunu değiştirmez. AUR gibi özellikleri gayet kullanım kolaylığı sağlasa da sürekli gelen güncellemeleri "Debian'ın tersi" olarak stabil olmayan bir deneyim sunuyor.
Kullandığım masaüstü ortamları:
KDE: KDE genel olarak sade bir tasarımla gelmesine karşın inanılmaz özelleştirilebilir bir masaüstü ortamı olması onu neredeyse istediğiniz her görünüme kavuşturmanızı sağlıyor. Özelleştirmek için şahsen rehber izlemem gerekse de şahsen çok beğendim.
GNOME: GNOME, KDE kadar özelleştirilemese de eklentilerle gayet özelleştirilebilen bir masaüstü ortamı. Başlangıçta gelen o "tablet arayüzü" kimilerine güzel, kimilerinde de kötü gelse de bence yeni kişilere gayet gözüne güzel gelecek bir görünüm sunuyor. MacOS'a da benziyor diyebiliriz ama bence çok daha değişik bir görünüm sunuyor. Eklentilerle hiç özelleştirmeyi denemedim fakat KDE kadar özelleştirilemeyeceğine eminim.
Cinnamon: Linux Mint ile özdeşleşmiş bir masaüstü ortamı olan cinnamon; Windows'a çok benzeyen, kullanımı kolay ve bir o kadar özelleştirilebilen bir masaüstü ortamı. KDE ve GNOME kadar sevilmese de bence yeni kullanıcılar için en iyi seçenek.
Başka kullandığım ortamlar olsa da onları pek incelemediğimden yorumlamam zor.
Linux hakkında beğendiklerim:
Kullanımda özgürlük sunması: Linux'un felsefesi olan özgür yazılım olması ve bunun size kullanımda özgürlük sunması çok daha iyi bir deneyim sunuyor. Bilgisayarınızı daha özelleştirilebilir olması "personal Computer" mantığına çok uyuyor.
Mahremiyetine önem vermesi: Özgür yazılımı desteklemesi bir yana gizliliğe çok önem veriyor Linux. Günümüz dünyasında verilerimiz adeta peynir ekmek gibi satılırken gizliliğe önem veren bir işletim sistemi kullanmak bence çok önemli.
Terminal'in çok daha işlevli olması: Windows'taki CMD'ye baktığımızda CMD'de yapabileceğiniz açıkçası çok kısıtlı. Genelde ben yazılımsal sorunları tamir etme dışında hiç CMD kullanmıyordum. Linux ise terminal konusunda çok daha işlevli ve neredeyse bilgisayarınızı sadece 1-2 satır kod yazarak fare kullanmadan kullanmanıza olanak sağlıyor. Program indirirken dahi terminal kullanabiliyorsunuz.
Uygulama mağazası: Windows'ta daha yeni gelmiş ve hiçkimsenin kullanmadığı uygulama mağazasında çok az daha çeşitlilik varken belki şaşırabilirsiniz Linux'un çok daha fazla uygulaması var kendi mağazasında.
Virüs girmesi imkansız: Linux'ta güvenliğin iyi ve kullanım oranının az olmasından dolayı virüs yemesi imkansız denilebilir. Antivirüs gerektirmediğinden de gereksiz yere antivirüslere para ödemenize veya bedava antivirüs lisansı aramanıza gerek yok.
Proglamların çoğu ve Linux ücretsiz: En beğendiğim yan da bu denilebilir. Şahsen ben korsan yazılım sık kullanan biri olmama rağmen Linux'ta hiç korsan yazılım kullanmama gerek olmadığını fark ettim. Linux kendisi bedava olması bir yana ofis programlarından tutun bir sürü program ücretsiz. Bu yüzden de korsanla uğraşmama gerek kalmadı.
Linux hakkında beğenmediklerim:
Oyun desteği: Bilgisayarımda şu an oyun oynayamasamda bu bilgisayarı yaptıracağım veya er geç yeni sistem alacağım kesin ve oyun konusunda endişelerim var. Proton geliştiğinden artık çoğu oyun çalışsa da yine Windows kadar performans veremediği açık.
Program desteği: Linux'a geçmeden önceki en büyük endişem buydu desem yalan olmaz. Neyse ki bir şekilde atlatsam da diğer kullanıcıların bazı hayati programları maalesef Linux'ta yok. Adobe programları, Microsoft Office vb. bir sürü uygulama Linux'ta yok.
Kullanmış olduğum alternatif uygulamalar:
LibreOffice: Office alternatifi olane LibreOffice, anlayacağınız üzere özgür ve ücretsiz bir yazılım ve çoğu Linux dağıtımında yüklü geliyor. PowerPoint ve Word alternatiflerini kullandım ve hiçbir sorun da yaşamadım.
GIMP: GIMP konusunda Photoshop aşırı kullanan biri olmasam da illaki işim çıkıyor ve basit işlerim için kullanıyordum. GIMP'in photogımp eklentisi ise beni kurtardı ve neredeyse her işimi yerine getirebiliyor.
Okular: Okular ise gayet seri çalışan bir PDF uygulaması. Acrobat uygulamasından tek bir eksiğini görmedim.
Obsidian: Bu da aşırı önemli olmasa da OneNote alternatifi bir uygulama. Not almaya yarıyor.
Flameshot: Çok beğendiğim ShareX maalesef Linux'ta yok fakat bu uygulama gayet işimi görüyor.