Aile baskısı

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bunun şanssızlıkla ilgisi yok. Psikolojik hastalığı olan birisi daha kendisiyle ilgili gereklilikleri bile yerine getiremiyorken, çocuğun ihtiyacı olan şeyleri de veremez. Bu konuda faşistim, bunun sorunlarını en dibine hatta televizyonlara çıkabilecek kadar ağır şekilde yaşamış biri olarak da bunu söylemekten çekinmiyorum.

Anne baba olmak demek bir çocuğu fırtlatıp ortalığa salmak ya da kendi hıncını ondan çıkarmak değil. O çocuğa gerekli değeri veremeyeceksen, ona gerekli huzuru sağlayamayacaksan o çocuğu yaptırmayacak bir mekanizma olması gerekiyor.
Çocuk yetiştirmek bir meziyet işidir, doğru lakin gerek bulunduğumuz coğrafya gerek dünya yapılanmasında bu meziyete sahip kişi sayısı dünya nüfusunun %1'i bile etmez. O yüzden hükümetlerin eğitim yetersizliği ve ailelerin hayvani güdülerle ürümeleri konusunda şikayetçi olmak doğan çocuklar için manasız bir eylem zira çocuk artık doğmuş ve bu kapitalist düzende yer edinmek zorunda olmaya mecbur kılınmıştır.
 
Merhabalar abilerim ablalarım. Ben 6 Haziran'da LGS sınavına girdim. Sınavım çok kötü geçti ve bugün sonuçlar açıklandı. Sonucum çok kötü geldi. Özellikle annem beni dershaneye vermişti, kitap vesaire derken bir sürü para harcadı. Bunun sonucunda sonuç kötü gelince inanılmaz bir baskıya maruz kaldım. Annem sürekli bana vuruyor, haklarını haram ediyor. Ölsen de umurumda değil diyor, geber inşallah vb. inanılmaz kırıcı ve psikolojiye doğrudan etki eden cümleler sarf ediyor. Lütfen yardımcı olun. Diğer aile bireyleri anlayış gösteriyor fakat annem aşırı sinirli agresif ve gergin. Lütfen yardımcı olun. Bu konuda ne yapmam gerekiyor? Neler onu sakinleştirir, ne

Merhabalar abilerim ablalarım. Ben 6 Haziran'da LGS sınavına girdim. Sınavım çok kötü geçti ve bugün sonuçlar açıklandı. Sonucum çok kötü geldi. Özellikle annem beni dershaneye vermişti, kitap vesaire derken bir sürü para harcadı. Bunun sonucunda sonuç kötü gelince inanılmaz bir baskıya maruz kaldım. Annem sürekli bana vuruyor, haklarını haram ediyor. Ölsen de umurumda değil diyor, geber inşallah vb. inanılmaz kırıcı ve psikolojiye doğrudan etki eden cümleler sarf ediyor. Lütfen yardımcı olun. Diğer aile bireyleri anlayış gösteriyor fakat annem aşırı sinirli agresif ve gergin. Lütfen yardımcı olun. Bu konuda ne yapmam gerekiyor? Neler onu sakinleştirir, ne yapabilirim?
Ailenin kızması haklı. Sonuçta o kadar para vermişler senin için ve sen onun karşılığını verememişsin kızmaları normal ama bir kaç güne geçer merak etme yani. Sana şunu söyleyebilirim ki inan bana lisenin aslında çok bir önemi yok 😇 Bende LGS'ye girmiştim zamanında. Derece falan yapamasamda şehirimde iyi bir Anadolu lisenini kazandım. İyi sayılabilecek bir Anadolu lisesine gitmeme rağmen notlarım berbat seviyede hatta bununla ilgili konu bile açtım. Demek istediğim iş sende bitiyor. Sen fen lisesinede gitmiş olsan Anadolu lisesinede gitmiş olsan çalışmadan yapamazsın. Hangi lisede olursan ol sadece çalış diyeceklerim bu kadar bir abla tavsiyesi.
 
Çocuk yetiştirmek bir meziyet işidir, doğru lakin gerek bulunduğumuz coğrafya gerek dünya yapılanmasında bu meziyete sahip kişi sayısı dünya nüfusunun %1'i bile etmez.
Daha mutlu ebeveyn adaylarının olduğu, daha az gelecek kaygısının olduğu yerlerde bu oran yeteri kadar yüksek. %1 falan değil. Çoğu çocukluktan olan çok sayıda yabancı arkadaşımın psikolojik durumuna ve ailelerine bakıyorum, bir de benim yaşadıklarımı yaşatan o 3 aileye bakıyorum. Dünya'yı yakasım geliyor. Böyle bir rezalet, böyle bir şiddet, böyle bir değersizlik olamaz, açıklanamaz.
 
Şu anda mutluluk oranı bize göre çok daha yüksek olan, medeni olarak da bizden çok daha gelişmiş olan hiçbir ülkede çocuğa şiddet "devlet" boyutunda asla kabul edilebilir bir şey değil. Çocuğun sahibi anne baba değil, toplum oluyor, çocuğa yapılan hiçbir kötü şey karşılıksız bırakılmıyor, anne baba olman bile fark etmiyor. Sence bunun bir bağlantısı yok mu?

Çocuğa atılan dayağın, fiziksel/duygusal işkencenin açıklaması ya da masumiyeti o-la-maz.

4-5 yaşlarındayken biyolojik annem olacak kişi (ban yemeyeyim ama gerçek mesleği hayat kadınlığı) beni piknik tüpünde kızdırdığı bıçakla defalarca kesti, neredeyse her akşam. Kaynattığı sabahtan kalan çayı burun deliklerimden içeri boşalttı. Az miktarda fare zehirini zorla yemeğimle yedirip sabaha kadar ağrıdan anırmamı gülerek izledi. Onu müşterisiyle (anladın) evde yakaladığımda beni öldürmek için odaya kilitleyip komple evi yaktı.

6 yaşındayken, 2. ailemde sırf bana sorulan "sana oyuncak alıyorlar mı?" sorusuna "evet ama az" dediğim için 2. annem olacak kadın tarafından tırnakla sorulmayan derim kalmadı. Sırf oyuncaklarımla biraz sesli oynuyorum diye babam olacak herif beni 4. kattan atmaya kalktı.

1996 yılında geldiğim bu son ailemde ise evlatlık olduğum için bana yapılmayan şey, atılmayan iftira kalmadı. Defterin arasından yaprak koparmak, saçını asker traşı kestirmemek, eve 10 dakika geç gelmek gibi şeylerin hepsinin cezası sırtımda oklava kırılmasıydı. Elin şeyi olarak gördükleri için her şeyi yapabilir bu diyerek her alanda duygusal baskıyla 9 yıl yaşadım.

Çocuğa uygulanan şiddet kadar adice, kötüce bir şey çok az var. Hiçbir koşulda bunu yapan kişiye saygı göstermem. Hiçbir koşulda varlıklarına bile hoşgörü göstermem. Çocukken dayak yemeyi bu kadar kabullenmeyin, gelişmiş ülkelerle bizim gibiler arasındaki en büyük farkın "çocuklara" verilen değer ve koruma olduğunu artık anlayın. Mutsuz, psikolojik sorunları olan, şiddet görmüş çocukların büyüdüğü bir ülkede hiçbir şey iyiye gidebilemez.
Tabii ki kabul edilemez ama ben annesinin iyi niyetli yaptığını düşünüyorum. Çünkü aynı şeyi annem de yapardı. Anaokulunda bana okuma yazma öğretti. Ona ne versem az".

"Babamdan" asla bahsetmiyorum. Kendisini dindar olarak tanımlar ama bu yaptıkları gayretullaha dokunur. Kardeşimin doğum zamanında annemi aldatıyordu. Ben söyleyeceğim zaman beni holün ortasına yatırıp dövdü. Kaç kez mesajlarını yakaladım ama çocuk aklı ile anneme söylemekten korktum. En son büyük kavga ettiler. Ben o zaman 4 sınıfın 2.dönemiydi. En son yanımıza sadece 1 bilezik alarak ayrıldık.
Anneannem sahip çıkar diye ona gittik. O daha beterini yaptı. Neymiş "dul kadın yalnız duramaz hem günah hem de sarkıntılık yaparlar" ....... sana ne? Sana mı kaldı namusu. Oradan da çıktık sadece 20 metrekare apart dairesinde kaldık. Normalde çocuklu diye oraya da almayacaktılar. Ben şu 17 yıllık hayatımda 30 yıllık çile çektim.
Gittim eşek gibi çalıştım. Bursluluk kazandım, gittim para kazandım.

Dünya kötü. Başıma ne geldiyse bu dindarlardan bu geri kafalı koyun sürüsünden geldi.
Özgürlüğün bu ülkede olmadığını anladım.
 
Tabii ki kabul edilemez ama ben annesinin iyi niyetli yaptığını düşünüyorum.
Sırf senin annen de aynı hatayı yaptığı için itiraf etmek istemediğin ama hak verdiğin bir konuda kendinle çelişiyorsun. Çocuğa, senden çok daha güçsüz ve savunmasız olan, iradesi sana göre çok daha zayıf olan bir şeye şiddet uygulamanın (hem psikolojik hem fiziksel) hiçbir açıklaması olamaz. Bunun açıklamasını yapması için medeni kanunları gelişmiş ve işleyen ülkelerde anne babaya söz hakkı bile vermiyor. O çocuk dayak yediyse, şikayet edip darp raporunu aldıysa bunu yapandan kan alıyor devletler. Annesi, babası, dedesi, amcası kim olursa olsun fark etmez. Çocuğa şiddet uygulanamaz.

Çocuğa bir şey anlatmak için şiddet uygulamaya gerek mi var? Bunu sözle anlatamayacak, sinirlerine hakim olamayacak birisinin çocuk yapmasının bir şekilde engellenmesi gerekiyor.
 
Daha mutlu ebeveyn adaylarının olduğu, daha az gelecek kaygısının olduğu yerlerde bu oran yeteri kadar yüksek.
Büyük yanılgı. Öncelikle mutluluk diye bir şey yoktur o bir hayalperest algısıdır çünkü bir insanın bütün özlemlerine sürekli olarak kavuşma ve bundan tatmin duyma durumunun gerçek hayatta karşılığı yoktur. Gelecek kaygısının az ve kişi başı gelirin satın alma paritesine göre yüksek olmasının da çocuk yetiştirme meziyetiyle ilgisi yok zira bu meziyet belli bir maddi durum gerektirse de daha çok manevi yönlendirme, gelişim ve zaman ayırabilmekle alakalı bir durumdur. Birbirine karıştırmamak lazım zira maddi bakımdan zengin kimseler bu yanılgıya çok düşerler.
 
Sırf senin annen de aynı hatayı yaptığı için itiraf etmek istemediğin ama hak verdiğin bir konuda kendinle çelişiyorsun. Çocuğa, senden çok daha güçsüz ve savunmasız olan, iradesi sana göre çok daha zayıf olan bir şeye şiddet uygulamanın (hem psikolojik hem fiziksel) hiçbir açıklaması olamaz. Bunun açıklamasını yapması için medeni kanunları gelişmiş ve işleyen ülkelerde anne babaya söz hakkı bile vermiyor. O çocuk dayak yediyse, şikayet edip darp raporunu aldıysa bunu yapandan kan alıyor devletler. Annesi, babası, dedesi, amcası kim olursa olsun fark etmez. Çocuğa şiddet uygulanamaz.

Çocuğa bir şey anlatmak için şiddet uygulamaya gerek mi var? Bunu sözle anlatamayacak, sinirlerine hakim olamayacak birisinin çocuk yapmasının bir şekilde engellenmesi gerekiyor.
Haklısınız. Sadece bu özgürlüğün fazla geleceğini düşünmüştüm ama genel olarak haklısınız. Şiddet kabul edilemez.
 
Öncelikle mutluluk diye bir şey yoktur o bir hayalperest algısıdır...
Bu nereden? Varlık çıkarımı "reel" olmayan, bu masa aslında yoktur diyen türde bir felsefe yapanlardan mı?

Gelecek kaygısının az ve kişi başı gelirin satın alma paritesine göre yüksek olmasının da çocuk yetiştirme meziyetiyle ilgisi yok...
Bunu git istediğin pedagoğa sor, istediğin psikoloğa sor, istediğin psikiyatriste sor, istediğin istatistikçi sosyoloğa sor. Benim yerime yanlışlar. Yeterli maddi güce sahip, psikolojik olarak da dengeli karaktere sahip bir aile bir çocuğun yaşayabileceği en ideal ortamı sağlar.

Bu meziyet belli bir maddi durum gerektirse de daha çok manevi yönlendirme, gelişim ve zaman ayırabilmekle alakalı bir durumdur.
Tabii, ailesini geçindirmek için 2 işte çalışmak zorunda olan. Hayatında yaşadığı sorunlardan hem bedensel hem zihinsel olarak yorulmuş, psikolojik sorunları olan ebeveynler de emin ol çocuğun gelişimine çok zaman ayırıyorlar. Bir üstte dediğini burada kendin yanlışlamışsın zaten. Yeterli maddi imkan ile "zenginlik" kavramlarını en baştan karıştırmışsın birbirine.

Birbirine karıştırmamak lazım zira maddi bakımdan zengin kimseler bu yanılgıya çok düşerler.
Hiçbir yerde "zengin" insanlar çok iyi çocuk yetiştirir demedim. Zengin olup psikolojik sorunları olan birisi nasıl iyi çocuk yetiştirebilir? Bak yukarılarda bir yerde yazdım, maddi durum zamanla düzelir ama psikolojik sorunları olan ebeveynler "asla" olması gereken ebeveynliği yapamaz. Gelecek kaygısının daha az olduğu ülkelerde ise bu psikolojik sorunlar çok daha az.
 
Son düzenleme:
Ya kardeşim anlamıyorsun ya da ben anlatamıyorum. Konu çocuğu not ile değerlendirmesi değil, çocuğun eline imkan verilmiş ve masraf yapılmış fakat çocuk istenileni yapmamış. Anne sonuçta iyiliğini istiyor ve bunun hayatta her şeyin olduğu gibi bir karşılığı olacak. Sadece sana vurması doğru değil ama bir şey eme sabret sadece bu ama hayatın için bir tavsiye istiyorsan ne yazık ki çok zor geçecek. İçinde hep bir pişmanlık olacak. Meslek lisesi biraz zor ama çalışırsan elbet başarırsın ki zaten başka çıkar yolun yok.
Sınava çalışmak bence başarının sadece %40'ı. Çocuk çok fazla çalışmış olsa bile sınav anı stres yaptığı için yapamamış olabilir. Hemen gidip arkadaşa o kadar imkan vermişler ama sen çalışmamışsın demek çok yanlış bana kalırsa.
 
Ya kardeşim anlamıyorsun ya da ben anlatamıyorum. Konu çocuğu not ile değerlendirmesi değil, çocuğun eline imkan verilmiş ve masraf yapılmış fakat çocuk istenileni yapmamış.
Çocuk yarış atı mı? Çocuk ailesinin isteklerini yerine getirmek zorunda olan bir köle mi? Çocuk hata yapması yasaklanabilecek ya da başarısız olması kabullenilemeyecek bir makine mi? Herkes yaptığından olduğu kadar yapmadığından da sorumludur. Çocuk da bununla ilgili bilincini bu yaşına kadar oturtamamışsa burada 2 sorun vardır.

1- Aile bunun önemini çocuğa aktarabilecek kadar vasıflı değildir. Çocuğa bir şeyleri aşılamak ile zorlamak arasındaki farkı daha kavrayamamıştır.

2- Çocuğa istemediği ya da "o an için" başaramadığı bir şey nedeniyle psikolojik ve fiziksel şiddet uygulayacak kadar çocuk bilincinden habersizdir. Ebeveynlik vasfı için öncelikle çocuğu anlamak gerekiyor, köle gibi davranmaları değil. Daha çocuğa kendini rahat ve özgüvenli hissettirip, ulaşması gereken hedefi tutturması için motive edemeyecek kadar ebeveynlikten uzaklar.

Oldu o zaman, verelim her aileye kırbaç, çocuk kendi hayatıyla ilgili sorumlu olduğu şeyde her başarısız olduğunda kırbaçla. Bakalım o çocuk eline o kırbacı alabilecek yaşa gelince ne yapacak görelim...

Çocuk sadece çocuktur, suçlu ise çocuk yetiştirecek vasıflara sahip olmayan ebeveynlerindir. Özellikle benim jenerasyonum çocuk yetiştirme konusunda çok kötü oldu maalesef.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı