Peki bu söz hakkında yorumunuz nedir acaba?
"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."
Kopyaladım sözü, oraya bakarak söyleyeceğim.
Kişi, kendini tanıdığında, yeteneklerini gördüğünde, kendinden bir şeyler fark etmeye başladığında artık...
Burada durduruyorum. Çünkü diğer taraf çok yoruma açık bir konu. Örneğin bir yorumlama yapayım;
...kendini tamamen Dünya'dan sonraki hayata adar. Bu dünyada kaybedecek bir şeyi olmaz, zaten bu hayatın da geçici ve diğer zamana göre gereksiz olduğunu anlar. Kendinde her şeyi bulur, sadece arasında Tanrı ve kendisi vardır.
Bu, dinsel bir yaklaşım oldu. Yani okuyucu, kendini neredeyse tamamen Tanrı'ya adadıysa, böyle bir yorum yapabilir. Veya başka bir yorumlama da olabilir:
...elbet bu hayatın bir sonu olduğunu bilir. Bu yüzden, sonrayı değil şimdiyi yaşamaya bakar. Kendini üzecek her şeyden kurtulur, tamamen anı yaşar. Artık onun yaşadığı yer bu dünya değil, hayaller, rüyalar, istekler, arzulardır. Artık ne istiyorsa onu yapacaktır. Çünkü kendisinin, bunu istediğini bilir. Kişiliğini tanıdığı için ve bununla mutlu olacağını bildiği için bunu yapar.
Bu da farklı bir yaklaşım oldu. Biraz da somurtkan bir okuyucu, yazıyı şöyle yorumlayabilir:
...bu dünyada önemli bir şey olmayacağını bilir. Kaybedecek hiçbir şeyin olmadığında, kaybetmek imkansızdır. Artık her şey umutsuzdur onun için, çünkü kişi sürekli ezilmiştir, dışlanmıştır. Sevgiden mahrum bırakılmıştır, sürekli acı çekmiştir. Değer verdiği herkes, teker teker onu terk etmiştir. Artık bu dünyada kaybedecek bir şeyi yoktur, sessizce bitişini bekler.
Bu şekilde de yorumlayabilir okuyucu. Kişi, o anki durumuna göre çok farklı bir şekilde de yorumlayabilir, benim düşünemediğim, sizin düşünemediğiniz bir şekilde de. Eminim çok farklı düşünceler de vardır fakat şimdilik bu kadarını düşünebildim.
Şimdi diğer bölümüne, yani ...Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar." bölümüne. Önce bir yorumlamayla başlayalım yine.
Kişi, kendini anladığında, neye üzüldüğünü, neye sevindiğini, neye heyecanlandığını, neye korktuğunu, neye şaşırdığını bildiğinde, diğer insanların üzülmemesi için, veya üzülmesi için ne yapması gerektiğini bilir. Diğer insanları, kendi düşüncelerinden yola çıkarak tanıyabilir, nasıl bir tepki verebileceğini az çok tahmin edebilir. Empati kurdukça onun, karşısındakine istemediği bir davranış, duygu hissettirmeyeceğini bilmelidir.
Gibi bir yorumlama yapılabilir. Ki bunun ucu açık, siz de farklı düşünebilirsiniz. Dediğim gibi, okuyucunun o anki hissiyatına, duygusuna, hassaslığına bağlı. Yazarlıkta da zaten yorumlamayı okuyucuya bırakmak, çok önemli bir kısımdır. Örneğin çok mutlu bir yorumlamayla bitirseydi sözü, biraz üzgün birisini pek de sarmayacaktı. Veya çok somurtkan bir yorumlamayla bitseydi söz, çok mutlu olan biri kendini boşlukta hissedecekti, beğenmeyecekti. O yüzden yazar, size bırakmış ne anlatmak istediğini. Biraz daha düşünürseniz üstünde, siz de yorumlayabilirsiniz. Sadece biraz ağır bir dildir bu, aşırı açık bırakırsanız sözü, yeni okuyucular duraksayabilir. Ondan biraz daha hafif kitaplar okuyabilirsiniz. Bu arada bu yazıyı hiçbir okuma alışkanlığım olmadan, kendi düşündüklerimi anlattım. O yüzden yanlışım olursa affola, iyi okumalar dilerim.