İnsan öldükten sonra ne olacak sorusuna cevap veren ve tek geçerli din olduğunu iddia eden İslam dininin doğru olduğunu anlamak için doğrudan bir kanıt yoktur ama dolaylı kanıtlar vardır.
İlk ve en önemli kanıt onun kutsal kitabı olan Kur'an-ı Kerim kitabının gerçekten de ne bir insanın ne de birden fazla insanın eseri olamayacağına ait olduğuna ilişkin kanıttır. Bu kanıt, onu bugüne kadar incelemiş birçok Arap Dili ve Edebiyatı uzmanlarına göre o devirde kullanılan Arapça ifadelerden oldukça farklı ifade tarzları içermesi, bugün bile ne anlam taşıdığı bilinmeyen "hurufu mukatta" denilen şifreli ifadeler olması, bugün daha yeni yeni anlaşılan bazı bilimsel olgulara o zaman değinilmiş olması ve o devirde ne Peygamber Hz. Muhammed'in ne de başka birisi veya birilerinin böyle bir üslup taşıyan bir eseri ortaya koyacak bilgi ve donanıma sahip olmamasıdır.
İkinci kanıt ise tarihi kayıtlara göre Peygamber Hz. Muhammed'in hayat hikayesindeki olağanüstü olayların varlığı ki, özellikle onun Kur'an-ı Kerim ayetlerini yani Allah'ın cümlelerini aktarması esnasında yaşadığı gözlemlenen olağanüstü durumların varlığı ve sıradan bir insan için çok zor gelecek olan gece namazı gibi ibadetlerin sadece ona mahsus kılınması yani sadece onun yerine getirmesinin emredildiği ayetlerin varlığı ve onun da buna senelerce riayet etmesidir. Bir insan niye böyle zor bir fiili senelerce sürdürür ki diye düşünmek sizce de gerekmez mi?
Bu iki dolaylı kanıt sebebiyle İslam dininin son ve geçerli din olduğuna inanılır.
Son söz: Aslında ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem'den beri aynı ve tek İslam dini vardır. İslam dininin özü, tek yaratıcının Allah olduğunu kabul edip inanmak ve Onun belirttiği şekilde bir hayat sürdürmektir. Bunun sebebi ise insanların öldükten sonra Ahiret denilen zamanda ve Mahşer denilen yerde yaşadıkları hayatta işlediklerinden hesaba çekileceği uyarısının yapılmış olmasıdır. Hz. Ali'nin inanmayan bir komşusunun "Allah'a ve ahirete inanıyorsunuz ama öldükten sonra eğer bunlar aslında yok iseler ne yapacaksınız?" sorusuna vermiş olduğu "O zaman ikimiz de eşit oluruz ve ikimiz de hiç bir şey kaybetmemiş oluruz ama ya öldükten sonra eğer onlar var iseler, o zaman ikimiz de eşit olmayız ve sen kaybedenlerden olursun ama ben değil! Peki sen o zaman ne yapacaksın?" şeklindeki ürkütücü cevap, bana göre çok dikkate alınması gereken ve herkesin düşünmesi gereken bir cevaptır. Sizce de öyle değil midir?