Felsefe ve Din temelde inanç mıdır, değil midir?

Felsefe ve Din temelde inanç mıdır, değil midir?

  • İnançtır.

    Oy: 25 56,8%
  • Değildir.

    Oy: 19 43,2%

  • Oy verenlerin toplamı
    44
Haksızsınız diyemiyorum. Ama felsefeyle ilgilenen bir insanın, tartışmayı göze alması gerekmez mi?


Peki görüş, inanç ile eş anlamlı olamaz mı?

Bunu açıklar mısınız? Cevap önemsizse, mutlak doğru yoksa, cevaba nasıl ulaşılacağı neden önemli? Ve nasıl mümkün? Kişisel görüşünüz tabii ki. :)
Tartışma olması için anlamlı yorumlarla (yani konuya hakim sorular veya cevaplar) konuşmanın devam etmesi gerekir. İşin içine anlamsızlık girince tartışma olmaktan çıkar. Çünkü siz sadece ''anlamlı'' olana doğru ya da yanlış diyebilirsiniz. Anlamsızsa hiçbir sınıflandırma yapamazsınız. Anlamsızlık girmeye başlayınca sinirlerim de geliyor :)

Görüş-inanç ayrımını @bitwise açıklamış, katılıyorum.

Aynı cevabın bile kişilere yansıması çok farklı olabilir. Mesela çok yakınımın, ismiyle ölümünün hitap edilmesi bilgisinde; benle, sizin aranızda uçurum anlam farkı vardır. Bundan dolayı ben cevaplara fazla önem vermem. Cevaba nasıl ulaşıldığı daha ilgimi çeker, filozofların da ilgisi bu yöndedir. Cevabı ne olarak gördüğünüzse o sizle alakalıdır. Kimi cevabı faydalı olanda, kimisi mutlu edende, kimisi zarar verende görür.
 
@bitwise @Pythgoras İkinize de çok teşekkür ederim. Felsefe ile İnancın ne kadar paralel gözükseler de bir o kadar zıt olduklarını anladım. Eminim ki konuyu okuyanlar da anketin sonucu değiştireceklerdir.

@Mithat Berhan İstek ve önerimi aldığınız için teşekkür ederim. Kabul görür mü bilemiyorum ama eğer onaylanırsa, konumu ne zaman açabilirim?
 
Felsefe, mantığımızı kullanarak doğruya ulaşmaktır diyebiliriz. Felsefe için yüzlerce farklı tanım oluşturabiliriz. Felsefe ile insan özellikle soyut kavramlar ve insanın içinde bulunduğu belirsiz durumlarda aklını kullanarak bir soru sorar ve o soruyu cevaplamaya çalışır. Felsefe bir inançtan çok bir yöntemdir diyebiliriz. Düşünmeyi sistemli ve düzenli hale getirmek gibi düşünebiliriz.

Dinler ise bambaşka bir konu. Ilk insanlar(Bu şekilde demeyi tercih ediyorum. Kastettiğim insanlar bilimsel olarak gelişmemiş ve avcı-toplayıcı şekilde yaşayan insanları bahsediyorum.) bilgiye sahip olmadıkları için her gördükleri şeye gereksiz anlamlar yüklediler. Yıldırım çarptı ona tanrı dediler, o yıldırımdan ateş çıktı o ateşe tanrının gazabı dediler vs. bu şekilde dinler ve inançlar oluştu.

Çıkar sağlamak ve kendi yerini sağlamlaştırmak isteyen kişiler put olsun, din olsun bir şekilde kendi topraklarında dinleri yaydılar. O zaman krallık yönetimi söz konusuydu. Kral "Ben tanrıyım." derse yapacağın bir şey yok. Inanmak zorundasın. "Sen tanrı değilsin." dersen kelleni eline verirler. Yoksul insanlar zaten güçsüz olduğundan susmak zorunda kaldı. Bu şekilde inandırıldı, halk alıştı ve nesiller geçti.

Daha sonra bugün islamiyet, hristiyanlık gibi isimlerle çağrıştırdığımız dinler ortaya çıktı. Put ve Kralların devam ettirdiği dinlerin aksine daha ılımlı ve daha eşitliği savunan dinler geldi. Insanlar bu dinlere nispeten kısa bir sürede geçti. Arasına birkaç mucize serpiştirilen dinler günümüze geldi.

Internet, tarihten bulunan kanıtlar, bilimin gelişmesi gibi sebeplerle bilgiye ve diğer insanlara erişimimiz kolay hale geldi. Insanlar dinleri dahi çok rahat karşılaştırabir hale geldi. Insanlar dinin karın doyurmadığını, hastalıkları iyileştirmediğini vs anladı. Kutsal kitaplarda yazanlar bilimin bulduklarıyla tutmadı ve günümüzün etik değerlerini karşılamadı. Özellikle Bitcoin gibi yeni yeni ortaya çıkan kavramları açıklamada başarısız oldu. Her geçen gün dinlere inanç azalıyor ve ibadethanelere aktarılan bağış vs. azalıyor. 20-30 sene sonra bir mit şeklini alacak ve belki hatırlanmayacak.

Kısacası felsefe bir düşünme yöntemi iken dinler insanların olayları yanlış yorumlaması sonucu ortaya çıkmış ve dönemin akıllı insanlarının diğer insanları manipüle etmesini sağlamak için araç olarak kullanılmış ve yok olmaya mahkum olan bir mitten başka bir şey değildir. Bunlar benim kendi düşüncelerim. O dönemlere bakarsak bu çıkarımları siz de yapabilirsiniz.
 
Arkadaşlar ben şahsen din ve siyaset konularının açılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü bu konularda hep tartışma çıkar. Kalpler kırılır. Herkesin inancı kendine. Zaten netice değişmiyor. Konular hep kilitleniyor. Bu tür ortamlarda ortayı bulamayız. Felsefi konularda başka konular teoriler tartışılabilir. İllaki din ve siyaset sokulmasına gerek yok.
 
@Yener K. Niyetinin iyi olduğunu düşünüyorum ama tartışmamak daha kötü. Ve tartışmak da kötü bir şey değil. Tabii ki de tartışacağız tek önemli olan saygı. Karşındaki insana duymuyorsan savunduğun inanca/görüşe duyduğun saygı yüzünden saygılı olursun.
 
Hocam maalesef orta yol bulunamıyor. Sonu hep hüsran. Elbette her şeyden önce saygı. Amacım kalpler kırılmasın.
 
Yasaklanan konu başlıklarıyla alakalı fikirlerini açtığı konunun içine yedirip, düşüncelerini yavaş yavaş empoze etmeye çalışan arkadaşların yaptığı gibi konu açarsan sorun olmaz, konun onaylanıyor felsefe bölümünde bunun birçok örneği mevcut. Ben de bunu vakti zamanında denedim işe yaradı. Direk din ile ilgili konu açtım onaylanmadı, farklı bir görüş üzerinden yazmak istediklerimi yazınca konu onaylandı, özünde ikisi de aynı kapıya çıkıyor aslında. Sadece bu yöntem de okuduğunu anlamak ve düşünmek gerekiyor. Bana kalırsa siyaset ve din konuları, ilgili konulara çağrışım yapan diğer konularda tamamen yasak olmalı.

Çok takılma yani bu duruma anlatmak istediğini anlatmana izin vermiyorlarsa anlatım şeklini değiştir.
 
@Technolock Konumun %80'i felsefeydi. İnsanların bakış açımı daha kolay anlamaları için üç büyük dinden bir Tanrıyı ve kitabı kullandım. Onları eklemeseydim, insanlar farklı bakış açısına göre cevap verip, vakit harcamış olurlardı.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı