İnsan doğası gereği bencildir

Lejant

Hectopat
Katılım
13 Aralık 2023
Mesajlar
2.785
Makaleler
1
Çözümler
66
Yer
Vasternorrlands Lan, Sweden
Daha fazla  
Sistem Özellikleri
* Anakart: MSI B450M-A Pro Max AM4 DDR4 3466/OC mATX
* İşlemci: Ryzen 5 1600 AF Altı Çekirdek 3.20 GHz
* Ekran Kartı: XFX Radeon RX 5700 XT Double Dissipation RX-57XT82LD6 256 Bit GDDR6 8 GB VRAM
* Ram: Geil Evo Spear (2x8 GB) 3200 MHz CL16 GASB416GB3200C16BDC DDR4
* Soğutucu: Dark Freezer X90 DKCCX90 Kule Tipi
* Güç Kaynağı: Aerocool VX Plus AE-VXP500 500 W
* SSD: Kodak Sata3 SSD 512GB 550MB/s - 510MB/s
* Kasa: Vento VG07F
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Mechanical Engineering
İnsan doğası gereği bencildir; tüm eylemlerini özünde kendi çıkarına yöneltir. Yardım etme davranışı dahi, çoğu zaman kişinin kendini iyi hissetmesi veya suçluluk duygusundan kaçınması amacıyla gerçekleşir. Fedakârlık bile bir bencillik biçimi olarak değerlendirilebilir; çünkü bu tür davranışlar, dolaylı olarak bireyin değerleri ve inançlarıyla uyumlu olduğu için tatmin sağlar. Hayatını riske atmak ya da kendini tehlikeye sokmak gibi eylemler de, nihayetinde bireyin huzur veya tatmin duygusu elde etmesiyle anlam kazanır. Dolayısıyla kahramanlık, fedakârlık veya özgecilik gibi eylemler, özünde kişinin zihinsel ve duygusal tatminini artırmak için gerçekleştirilmektedir. Anne-çocuk ilişkisi de bu çerçevede değerlendirilebilir. Bir anne çocuğuna sevgiyle yaklaşır, onu korur ve ihtiyaçlarını karşılar; ancak bu davranışlar, annede tatmin, huzur veya kendini değerli hissetme duygusu yaratır. Böylece anne, çocuğuna yardım ederken aynı zamanda kendi duygusal ve psikolojik gereksinimlerini de karşılamış olur. Ayrıca, çocuğunun yetişkinlik döneminde kendisine destek olacağı beklentisi, bu davranışların sürekliliğini güçlendirir. “Ölüm anındaki huzur” veya “amacına ulaşma duygusu” gibi motivasyonlar dahi, bencil bir perspektifle açıklanabilir. Herhangi bir eylem, özünde bireyin kendi yararına gerçekleştirildiği argümanı ile yorumlanabilir.

Yanlışlanamaz olduğu için bilimsel yöntemle doğrulanamaz veya çürütülemez; bu nedenle bilimsel açıdan kabul görmez. Ancak, bilimsel test edilemezlik, bu iddianın gerçek olmadığı anlamına gelmez; aksine, onun epistemolojik olarak mutlak veya tartışmasız olabileceğini gösterir.


Fikirlerinizi dile getirdiniz. Bu, hem gerçek hayattaki felsefemi hem de romanımdaki karakterlerin tasvirini şekillendiren bir düşünce tarzı. Sizden alacağım geri dönüşleri değerlendirmek istiyorum.
 
İnsan sadece bir şey olarak açıklanamaz. Bencillik tarafı baskın olsaydı, toplum denilen oluşum ya da sosyal yönden gelişmiş toplumlar bu kadar uzun süre varlığını sürdüremezdi. Yok eğer tamamen fedakar olsaydı da bu kez kendi varlığını sürdüremezdi. İnsanın hamurunda her ikisinden de bulunur ve bulunması gerekir. Bireysel veya toplumsal yönden soruna sebep olabilecek kısım ise bunlardan herhangi birinin çok daha öne çıkması olacaktır.

Ben varolacağım ki bu hayatın benim için bir anlamı olsun, aynı zamanda kurallara tâbi ve paylaşımcı olacağım ki beraber yaşadığım diğer insanlarla mümkün mertebe huzurlu olalım.

Ayrica işin uç tarafında da "insan bencildir" ifadesi; burjuvazinin, emekçi sınıfın birlikteliğini baltalamak için uydurduğu bir safsatadan ibarettir. Ha bu da yanlışlanamaz olduğu için mutlaktır diyeyim olsun bitsin.
 
Son düzenleme:
Bencillik tarafı baskın olsaydı, toplum denilen oluşum ya da sosyal yönden gelişmiş toplumlar bu kadar uzun süre varlığını sürdüremezdi.
Bencilliği nasıl yorumladığına bağlı bir durum. Hayatta kalabilmen, rahat bir şekilde yaşayabilmen için toplyma uyum sağlamalı, iş birliği yapmalı ve diğer bireylere yardımcı olmalısın.

Basit bir örnekti ancak bu şekilde düşünüldüğünde bile toplumun var olması bencilliğe dayandırılabilir.
 
İnsanın özünde bencil olduğunu ve bu bencilliğin hem bireysel hem toplumsal açıdan yapıcı olabileceğini düşünüyorum. Toplumun düzeni, bireylerin kendi çıkarlarını gözetmesiyle sürdürülebilir hâle gelir; fedakârlık veya özgecilik dediğimiz eylemler bile aslında bireyin dolaylı çıkarına hizmet eder. Yani insanın bencilliği, yaşamın hem kendisi hem de başkaları için sürdürülebilir olmasını sağlayan temel güçtür.
 
Bencilliği nasıl yorumladığına bağlı bir durum.

Bencillik yoruma bağlı bir olgu değil ki, "durum içinde kendi varlığını öncelemek" anlamında bir kelime. Eğer insan sırf buradan hareket ederse, hakkaniyet denilen kavramı da görmezden gelecektir. Bu durumda da karşılıklı ticarette bile her daim bir şekilde bir taraf kârlı çıkmaya bakacaktır. Bu da belli bir süre sonra çatışmalara sebep olur.
 
Bencillik yoruma bağlı bir olgu değil ki, "durum içinde kendi varlığını öncelemek" anlamında bir kelime. Eğer insan sırf buradan hareket ederse, hakkaniyet denilen kavramı da görmezden gelecektir. Bu durumda da karşılıklı ticarette bile her daim bir şekilde bir taraf kârlı çıkmaya bakacaktır. Bu da belli bir süre sonra çatışmalara sebep olur.
"Durum içinde kendi varlığını öncelemek" kişinin yorumuna bağlı. İnsanlar iyiliği, fedakarlığı kendi varlığını öncelemek için de yapabilirler, konuda değinildiği gibi. İç dünyada ulaşılan tatmin bunlara örnek olabilir. Veya tek başına hayatta kalamayacağının farkında olması da kişiyi dayanışmaya iten bir sebep olabilir ve bu da "durum içinde kendi varlığını öncelemek" kavramına uyar.

"Ben şimdi sattığım süte su karıştırırsam ve bu açığa çıkarsa dayak yiyebilirim, kandırdığım kişiler tarafından cezalandırılabilirim veya bir daha süt satamayabilirim. Bu sebeple işimi düzgün yapmalıyım." sonucuna varabilir bir insan.

Veya "ben şimdi sattığım süte su karıştırırsam tanrı beni cezalandırır." şeklinde bir ödül/ceza beklentisi de olabilir.

Veya "ben şimdi sattığım süte su karıştırırsam bu insanların yüzüne nasıl bakarım?" gibi vicdani bir ödül de bekleniyor olabilir.

Bencillikte illa maddi bir çıkar olmasına gerek yok.
 
İnsan doğası gereği bencildir ve sadece çıkar, menfaatleri doğrultusunda hareket eder. Günümüzdeki arkadaşlık, aşk ilişkilerinin hepsi çıkar doğrultusundadır ve çıkar bittiğinde de ilişki de biter. Aynı şekilde karşı taraftan, fayda görülmemeye başlandığı zaman da karşı taraf, dünyanın en kötü adamı olur ve geçmişte yapmış olduğu iyilikler göz ardı edilir. Beyin, tek yanlışa odaklanır ve tek yanlıştan karşı taraf hakkında olumsuz yorumlar yapar.
 
İnsan doğası gereği bencildir; tüm eylemlerini özünde kendi çıkarına yöneltir. Yardım etme davranışı dahi, çoğu zaman kişinin kendini iyi hissetmesi veya suçluluk duygusundan kaçınması amacıyla gerçekleşir. Fedakârlık bile bir bencillik biçimi olarak değerlendirilebilir; çünkü bu tür davranışlar, dolaylı olarak bireyin değerleri ve inançlarıyla uyumlu olduğu için tatmin sağlar. Hayatını riske atmak ya da kendini tehlikeye sokmak gibi eylemler de, nihayetinde bireyin huzur veya tatmin duygusu elde etmesiyle anlam kazanır. Dolayısıyla kahramanlık, fedakârlık veya özgecilik gibi eylemler, özünde kişinin zihinsel ve duygusal tatminini artırmak için gerçekleştirilmektedir. Anne-çocuk ilişkisi de bu çerçevede değerlendirilebilir. Bir anne çocuğuna sevgiyle yaklaşır, onu korur ve ihtiyaçlarını karşılar; ancak bu davranışlar, annede tatmin, huzur veya kendini değerli hissetme duygusu yaratır. Böylece anne, çocuğuna yardım ederken aynı zamanda kendi duygusal ve psikolojik gereksinimlerini de karşılamış olur. Ayrıca, çocuğunun yetişkinlik döneminde kendisine destek olacağı beklentisi, bu davranışların sürekliliğini güçlendirir. “Ölüm anındaki huzur” veya “amacına ulaşma duygusu” gibi motivasyonlar dahi, bencil bir perspektifle açıklanabilir. Herhangi bir eylem, özünde bireyin kendi yararına gerçekleştirildiği argümanı ile yorumlanabilir.

Yanlışlanamaz olduğu için bilimsel yöntemle doğrulanamaz veya çürütülemez; bu nedenle bilimsel açıdan kabul görmez. Ancak, bilimsel test edilemezlik, bu iddianın gerçek olmadığı anlamına gelmez; aksine, onun epistemolojik olarak mutlak veya tartışmasız olabileceğini gösterir.


Fikirlerinizi dile getirdiniz. Bu, hem gerçek hayattaki felsefemi hem de romanımdaki karakterlerin tasvirini şekillendiren bir düşünce tarzı. Sizden alacağım geri dönüşleri değerlendirmek istiyorum.
Rasyonel egoizm deniyor bu dediklerinize.
 
Veya tek başına hayatta kalamayacağının farkında olması da kişiyi dayanışmaya iten bir sebep olabilir ve bu da "durum içinde kendi varlığını öncelemek" kavramına uyar.

Bu bencillik ve paylaşımcılığın ortasıdır. Sadece bir tarafa uyar tanımı ise kişiye hastır. Sonuçta toplumsal yarar ortaya çıkıyorsa, insan bencilliğinden de taviz veriliyordur. Saf bencil hareketin toplumsal yararı gözetmesi, kontrol mekanızmasının gücüne bağlıdır.

Özünde zıtların birliği ya da zıtların çarpışmasından doğan uyum söz konusudur. "İnsan, bencilliğe meyillidir" şeklinde bir niteleme, daha makul ve anlaşılabilir olabilir. Ama insanın bütün motivasyonlarının temeli bencillikten gelir denirse; Hobbes'in de ifade ettiği şekilde, "otoritenin olmadığı durumlarda birbirini yiyen insanlar" hadisesinin dışında bir örnek görmememiz gerekir.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı