Kur'an-ı Kerim'e göre Allah'a atfedilen özellikler nasıl algılanmalı?

Ben sana bunu izah etmiştim zamanında. İnanmak zorunda olduğum için iman ediyorum. İşin ucunda cennet var, nimetler var. İnanmamak bana bir şey kazandırmayacak sonuçta. Top nasıl oynanıyorsa kuralına göre oynamak zorundayız. İslam bir ticarethane ve ben inancımın ekmeğini yemek istiyorum cennette. Bu dünya zaten boş ve adaletsiz bir gezegen.

Ama bir de şu var şimdi sen öyle düşünüyorsun da diğer dört bin tane dine de inanmazsan onlara göre de cehenneme gidiyorsun?
 
Ne inanmak ne de inanmamak zorunda değilsin, bu karar senin ama o dönem boyle düşünmüyordun bu konuda eminim.

Bugün cennet ve cehennem gibi kavramlar dinde olmasaydı hepimiz inançsız birer bireydik, günümüzün Müslüman'ım diye gezenlerin hepsi ihtiyaç olduğu için yalan dahi olsa mecbur inanıyorlar.

İnsanlar hayatlarındaki başarısızlıklarını bu gibi inanışlarla kendilerini kandırıp o başarısız hayatlarını devam ediyorlar.

Bu yazıyı hangi düşünce sistemine göre yazdığınızı öğrenebilir miyim?
 
Ama bir de şu var şimdi sen öyle düşünüyorsun da diğer dört bin tane dine de inanmazsan onlara göre de cehenneme gidiyorsun?
Dostum bir fırın var bir fırıncı bir de ihtiyaç sahibi olan sen. Hayat bu üçgene göre şekillenmiş. Allah - Kul - Nimet. Kul yaratılış gereği nimete yani ekmeğe muhtaç, fırıncı da Allah oluyor bu durumda. Sen cennet ekmeğine ulaşabilmek için fırıncı Allah'ın kurallarına uymak zorundasın. Bir nevi ona muhtaçsın. İstesen de istemesen de bu böyle maalesef. Ben keyfimden mi inanıyorum sanıyorsun ? Allah'ın kara kaşına kara gözüne mi aşığım sanıyorsun. Mecburiyetten inanmak zorundayım. Çünkü benim bir cennet hayalim var, oraya ulaşmak zorundayım. Bunun için Allah'a yalakalık yapılması gerekiyorsa onu da yaparım. Yapacak birşey yok patron o, yaratan o, fırıncı o, herşey o. Tamam ağam, paşam sen haklısın dicen, köprüyü geçene kadar idare etcen, sevmesen de o senin rabbin. Mecbursun, muhtaçsın ona. Ha kul gibi birşey olsaydı çok kişi intikam almak için Allah'a meydan dayağı atardı ama İlah olduğu için, güçlü olduğu olduğu için, bütün jokerler, kartlar onda olduğu için bu dünya kumarını onun istediği gibi oynamak zorundayız. Yoksa namazlarını kılanlar da , oruçlarını tutanlar da Allah'ı çok sevdiği için değil, cennete gidebilmek için yapıyor bunları. Bunu Allah da biliyor aslında ama neden hala dünya saçmalığını uzatıyor anlamıyorum. Kıyamet kopsa cennette yaşasak olmazmıydı.
 
Bu yazıyı hangi düşünce sistemine göre yazdığınızı öğrenebilir miyim?

İnsanlarda korku yaratmak gerekiyor dinlerin temelinde korku var bu korkuyu ise cennet ve cehennem vaadi ile veriyorlar, geçmişteki savaşlarda her zaman alt sınıf insanlar savaşa gönderilmiştir. Savaşlarda korkmasınlar diye cennet ile kandırıyorlar bu hep boyleydi boyle de olmaya devam edecektir.

İnançlı insanlar bu gibi dinlere inanmalarının nedeni kendilerini rahatlatıyorlar hem de cennet gibi kavramlar ile kendilerini kandırıyorlar.

Hangi düşünce sistemine göre yazdığımı sordunuz, ben kendi düşüncelerimi sadece dile getirdim bu düşüncelerim benim açımdan bütün dinleri kapsıyor.

Ne demek istediğimi düzgün yazamadım, az çok anlamışsındır diye düşünüyorum.
 
Dostum bir fırın var bir fırıncı bir de ihtiyaç sahibi olan sen. Hayat bu üçgene göre şekillenmiş. Allah - kul - nimet. Kul yaratılış gereği nimete yani ekmeğe muhtaç, fırıncı da Allah oluyor bu durumda. Sen cennet ekmeğine ulaşabilmek için fırıncı Allah'ın kurallarına uymak zorundasın. Bir nevi ona muhtaçsın. İstesen de istemesen de bu böyle maalesef. Ben keyfimden mi inanıyorum sanıyorsun? Allah'ın kara kaşına kara gözüne mi aşığım sanıyorsun. Mecburiyetten inanmak zorundayım. Çünkü benim bir cennet hayalim var, oraya ulaşmak zorundayım. Bunun için Allah'a yalakalık yapılması gerekiyorsa onu da yaparım. Yapacak bir şey yok patron O, yaratan O, fırıncı O, her şey o. Tamam ağam, paşam sen haklısın diyeceksin, köprüyü geçene kadar idare etcen, sevmesen de o senin rabbin. Mecbursun, muhtaçsın ona. Ha kul gibi bir şey olsaydı çok kişi intikam almak için Allah'a meydan dayağı atardı ama ilah olduğu için, güçlü olduğu olduğu için, bütün jokerler, kartlar onda olduğu için bu dünya kumarını onun istediği gibi oynamak zorundayız. Yoksa namazlarını kılanlar da, oruçlarını tutanlar da Allah'ı çok sevdiği için değil, cennete gidebilmek için yapıyor bunları. Bunu Allah da biliyor aslında ama neden hala dünya saçmalığını uzatıyor anlamıyorum. Kıyamet kopsa cennette yaşasak olmaz mıydı?

Bende diyorum ki binlerce fırıncı var neden diğer fırıncılara gitmiyorsun tek bir tanesine inanmışsın? Dünya üzerinde 4 bin tane fırıncı (din/tanrı) var. İslam'ı seçme nedenin ne diğerlerine göre de cehneme gidiyorsun.
 
Örnek veriyorum: Bir öğretmen var ve öğrencilerine bir problemi çözmeleri için formül veriyor. Bazı öğrenciler bu formülü anlamıyor ve yanlış yapıyor. Öğretmen de bu formülü değiştirip öğrencilerin anlayacağı şekilde yapıyor. Öğretmen açısından baktığında her şey doğru ve eksiksiz veriliyor; öğrenciler anlamadığı için, öğrencilerin anlayacağı şekilde yöntem veriliyor.

Noktalama kurallarına uygun olmadığından ceza almamak için yapay zekaya düzelttirdim.
Hocam, öğretmen örneği pek mantıklı değil çünkü insan ile tanrı bir değildir. Tanrı sonsuz irade, güç ve irfan sahibidir. Dolayısıyla Allah bir ayet indirirken onun gelecekte değiştirilebileceğini hatta yerini alacak ayeti bile bilmelidir. Yani daha en başta en doğru şekliyle inmesi gerekmez mi? Yoksa Allah bile bile önce eksik indirip sonra mı tamamlıyor? Yani şunu mu düşünmeliyiz; Allah ayetin eksik olduğunu veya en azından insanların algılayamayacağı bilemedi. Demek ki Allah "sonsuz" irfan sahibi değilmiş.

Hayır sürekli konularında islamı gömüyorsun burdaki kimse islam alimi değil. Hocayla konuşmak var iken neden burada insanlarla tartışmaya giriyorsun.
Bir şeyi tartışmak veya öğrenebilmek için alimi olmaya gerek mi var? Kuran kendi demez mi "Apaçık indirdik", "Anlayasınız diye Arapça kıldık" vesaire diye? Ben Allah'ın ayetlerini, öğretilerini anlamak için bir aracıya niye ihtiyaç duyayım? İhtiyacı geçtim nasıl güveneyim? Bin hoca var, bin farklı yorum var. Tamam bir hocaya danışalım da peki hangi hocaya danışalım? Her kafadan ayrı ses çıkıyorsa biz kimin sözüne güvenelim? En iyisi kendimiz okuyup birinci elden kaynak ile öğrenmek değil midir?
 
Hocam, öğretmen örneği pek mantıklı değil çünkü insan ile Tanrı bir değildir. Tanrı sonsuz irade, güç ve irfan sahibidir. Dolayısıyla Allah bir ayet indirirken onun gelecekte değiştirilebileceğini hatta yerini alacak ayeti bile bilmelidir. Yani daha en başta en doğru şekliyle inmesi gerekmez mi? Yoksa Allah bile bile önce eksik indirip sonra mı tamamlıyor? Yani şunu mu düşünmeliyiz; Allah ayetin eksik olduğunu veya en azından insanların algılayamayacağı bilemedi. Demek ki Allah "sonsuz" irfan sahibi değilmiş.

Allah senin hayatın boyunca ne yapacağını bilebilirken bunu bilemeyeceğini mi düşünüyorsunuz.
 
Bende diyorum ki binlerce fırıncı var neden diğer fırıncılara gitmiyorsun tek bir tanesine inanmışsın? Dünya üzerinde 4 bin tane fırıncı (din/tanrı) var. İslam'ı seçme nedenin ne diğerlerine göre de cehneme gidiyorsun.
İslam'ın hak din ve son din olacağı Hz. İsa ve diğer 4 büyük kitap tarafından doğrulanmış ve dikkat edersen bütün peygamber kıssalarında tek ilah olan Allah ön plandadır. Bütün peygamberler Allah'ın dinini yaymıştır. Hristiyanlık, yahudilik, müslümanlık, hatta atalarımız göktürklerin dini olan gök tengri inancı bile. Bunların Allah'ın tek tanrı olduğunu ispatlar nitelikte. Problem şu ki Allah ne yaptığının farkında mı, ne yaptığını biliyor mu ? İşte buna da islamda "hikmet" deyip geçiştirmişler. Bize göre mantıksız fakat Allah'a göre mantıkla ve bilgiyle işlenmiş olaylar bütününe deniyor "hikmet".
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı