- Tanrı, her şeyi biliyorsa kader vardır.
- Kader var ise, dinlerin sınavları iptal edilmiştir
Eğer size cüz-i irade verip sizi imtihana sokuyorsa, bu da kaderinize hakim olmadığı anlamına gelir ki, bu da onu "Her şeyi bilen Tanrı" kavramına sokmaz.
Her şey Kaos'un bir ürünü.
Kader vardır zaten, buna karşı çıkılamaz. Mesele ise sınırların ya da kararların biliniyor oluşunun, seçen için bir etkisi yoksa ya da her şeyin verildiği, ayrımların ve sınırların koyulduğu bir ortamda seçimler için tepeden inme bir zorlama yoksa? Ne önemi var? Akıl ve değerlendirme kabiliyeti mevcut değil mi? Sonuçta yaşadığımız şu dünyada, istikrarlı bir şekilde çabaladığımız her ne ise karşılığı oluşmuyor mu?
Bu düşünce de "yazgı" ile "kader"in birbirine karıştırılmasından sebeptir.
Benim bahsettiğim şey, hepimizin "Özgür İrade" yanılgısıdır.
Yazgı da, kader de aynı anlama geliyor.
Ben yine de, senin varsayımını kabul edeceğim
Aslında basit. İki seçenek var. Bu kadar..
Arapça bir kelimenin anlamına Türkçe sözlükten bakıp, "bu budur" demek ve o dildeki diğer anlamlarını varsayım olarak kabul etmek, pek de mantık çerçevesinde bir yaklaşım değil.
Mesela? Allah'ını seviyorsan söyler misin, bu iki seçenek dışında hangi seçenek olduğunu? Çok merak ettim.Ne yazık ki değil. Çok daha komplike bir yapı mevcut.
Onu kabul etmiyorsunuz, bunu kabul etmiyorsunuz. Eee?? Ne yapacağız?
Aaaa, ama doğru eğer bunlara sadece bir anlam verirseniz, mucize çıkaramazsınız. "wallsama" kelimesini siz sadece "gökyüzü" olarak alırsanız, buradan "evren, uzay" anlamını nasıl çıkarıp da "Ya panpa, evren genişliyor, bak Kur'an'da da yazıyor.s.s.s" diyebileceksiniz, değil mi?
Kierkegaard'ın "İman Şövelyesi" falan hava civa.. Hiçbir dindar, dinini sorgulamaz. Unutun bunu..
- Tanrı, her şeyi biliyorsa, özgür irade yoktur.
- Tanrı, her şeyi bilmiyorsa, "Her şeyi bilen." değildir.
haricinde, üçüncü bir seçenek sunun..
Buna katılıyorum da, insanların ne anladığı konusunda sıkıntı çıkarması daha ağır basıyor. Ve insanlar bu konuyu suistimal ediyorlar. O yüzden, suistimal etmek daha ağır bastığı için bunu söylemeyi tercih ettim. Ve zaten öyle de..Arapça bir kavramı Türkçe anlamı ile degerlendirmeniz, düşünce olarak eksik çikarımlara ulaşmanizı sağlar. Bunu ifade ediyorum.
Kararımı vermedim. Gördüğümü söylüyorum. Cennet ve cehennem neden var?Siz kararınızı vermişsiniz ve eminsiniz zaten. Ama din, sorugulamadan bulunmaz.
Yine de bu iki seçeneğin dışına çıkmaz.Bu kadar zor değil;
-Her şeyi biliyordur ve oluşturma ile değerlendirme gücünü de insana bahşetmiştir.
Bana bir Hristiyanın İsa'nın yeniden dirilmesini sorguladığını mı söylüyorsun?
Bana bir Yahudinin Musa'nın denizi yardığını sorguladığını mı söylüyorsun?
Bana bir Müslümanın Muhammed'in ayı yardığını sorguladığını mı söylüyorsun?
Oluşturma ve değerlendirme seçeneğini bize verdiyse
Ne demek? Eğer bunları sorgulamazsak doğru kabul etmiş oluruz. Doğru kabul ediyorsak, bu mucize adı altında kabul edilir ve peygamber olarak gördüğümüz kişinin hükümlerini de "Eee, bunları yapıyorsa hükümleri de doğrudur." diyerek doğrudan kabul ederiz.Bunları sorgulamanın, doğru ve yanlış arasındaki ayrıma etki etmeyeceğini söylüyorum. Sorgulama dediğiniz, hükme kadir kavramların değerinin bulunabilmesi ve anlaşılması ile ilgilidir. Fizik yasası ile ahlak yasası, birbirinden farklı işlere yarayan olgulardır.
Tamam, o zaman. Bir dindar kalkıp da "Benim dinime göre kafirsin." demeyecek.Tanrı var mı? Yok mu? Tanrı'nın mahiyeti nedir? Mucizeler var mı? Yok mu? Hakkında bilgi edinilmesi çok zor hatta şu şartlar içinde bilgiye ulaşma imkanı olmayan sorular olması sebebiyle; sorgulama değil, zaman kaybıdır.
Bu ifadeyi, geçen metinlere göre verdim. Yani, size "İyiliği ve kötülüğü yarattım. Size de seçme hakkı verdim." diyen yüce bir varlığın ağzından konuşuyorum.Bu zaten, "irade"dir.
Namaz vakitlerinde ibadetini gerçekleştirmek istiyor. Ben bir inançsız olarak, burada tavrım ne olmalı?
Senin söylediğine göre, "Mucize, Tanrı" gibi kavramlarını bilinemeyeceği için sorgulamak zaman kaybı. Peki, sorgulaması dahi olmayan kavramlar üzerinden, benim diğer çalışanlarıma tanımadığım imkanı bu çalışanıma neden sağlayayım?
Bu ifadeyi, geçen metinlere göre verdim. Yani, size "İyiliği ve kötülüğü yarattım. Size de seçme hakkı verdim." diyen yüce bir varlığın ağzından konuşuyorum.
Şimdi sen burada, konuyu değiştirmeye çalışıyorsun ya da değiştiğinin farkında değilsin. Bak, gerçekten umurumda değil Allah'ın özellikleri ya da sıfatları.. Ben sadece bir özelliği üzerinden yürümek istiyorum;O'nun ağzından konuşamazsınız, bu mümkün değil. Yaratılmış her şeyi bilseniz de mümkün değil. Çünkü O yaratılmamış ve sınırı yok, yaratık ise bilgi hususunda sınır ile çevrelenmiş. Ve bu sebepledir ki ne kadar bilirsek bilelim, O sorgulanamaz. Yüceltme, övgü ya da hamd da bu bakışla ilgilidir.
sınırı yok