Özgür irade var mıdır yoksa determinizm mi geçerlidir?

  • Tanrı, her şeyi biliyorsa kader vardır.
  • Kader var ise, dinlerin sınavları iptal edilmiştir

Kader vardır zaten, buna karşı çıkılamaz. Mesele ise sınırların ya da kararların biliniyor oluşunun, seçen için bir etkisi yoksa ya da her şeyin verildiği, ayrımların ve sınırların koyulduğu bir ortamda seçimler için tepeden inme bir zorlama yoksa? Ne önemi var? Akıl ve değerlendirme kabiliyeti mevcut değil mi? Sonuçta yaşadığımız şu dünyada, istikrarlı bir şekilde çabaladığımız her ne ise karşılığı oluşmuyor mu?

Eğer size cüz-i irade verip sizi imtihana sokuyorsa, bu da kaderinize hakim olmadığı anlamına gelir ki, bu da onu "Her şeyi bilen Tanrı" kavramına sokmaz.

Bu düşünce de "yazgı" ile "kader"in birbirine karıştırılmasından sebeptir.

Her şey Kaos'un bir ürünü.

Her şey, kaos ile düzen arasındaki uyumun sonucu.
 
Son düzenleme:
Kader vardır zaten, buna karşı çıkılamaz. Mesele ise sınırların ya da kararların biliniyor oluşunun, seçen için bir etkisi yoksa ya da her şeyin verildiği, ayrımların ve sınırların koyulduğu bir ortamda seçimler için tepeden inme bir zorlama yoksa? Ne önemi var? Akıl ve değerlendirme kabiliyeti mevcut değil mi? Sonuçta yaşadığımız şu dünyada, istikrarlı bir şekilde çabaladığımız her ne ise karşılığı oluşmuyor mu?

brainlets.jpeg

Madem özgür irade yoksa, komşumu öldüreyim de hakime de "Özgür iradem yok." o yüzden öldürdüm diyeyim.




Benim bahsettiğim şey, hepimizin "Özgür İrade" yanılgısıdır. Tabi ki de günlük hayatta seçimlerimizi yaparız.

"Bugün ne giyeceğim?"

"Ne yesem acaba?"

"Ya şu pantolonu alsam mı, almasam mı?"


Sorulan asıl soru şu olmalı;

Bu seçimlerin önceden tahmin edilip edilemeyeceği; Mükemmel bilgiye sahip birisinin seçimimizi tahmin edip edemeyeceği?

Ben sınırlı bir varlığım. İnsan formumda ne kadar spor yaparsam yapayım, sadece vücudumun izin verdiği sınırlar içinde kas kütlesi elde edebilirim. Dünyanın en hızlı atleti olayım yine de bir çitaya 100 metre yarışında geçileceğim.

Beynimiz, milyonlarca sinirsel etkileşimin sonucu olarak seçimler yapar. Bu etkileşimlerin, kararlarımızı etkilemiyor olması, mantık dışıdır. Eğer bu etkileşimleri bilebilirsek, seçimlerimizi de bilebiliriz.

Bu düşünce de "yazgı" ile "kader"in birbirine karıştırılmasından sebeptir.

Yazgı da, kader de aynı anlama geliyor.
yazgı.JPG

kader.JPG


Ben yine de, senin varsayımını kabul edeceğim ve ikisinin de farklı olduğunu kabul edeceğim. Zaten yukarıda bahsettim;

  • Cüz-i iradenin olması, senin özgür seçimler yapabiliyor anlamına geliyorsa, o zaman "Tanrı, her şeyi bilemez." (-)

  • Eğer Tanrı her şeyi biliyorsa, özgür iraden olamaz. Bir yanılgı içindesin. (+)

Aslında basit. İki seçenek var. Bu kadar..

He tabi eğer Tanrı, Denzel Washington'un "Déjà Vu" filmini çekiyorsa, başka. O zaman işler değişir. 🤣
 
Benim bahsettiğim şey, hepimizin "Özgür İrade" yanılgısıdır.

Pek tabii ki "özgür irade" yanlış anlaşilmaktadir. Çünkü iradeye etki eden kontrolümüzde olmayan pek çok çevresel faktör vardır. Değişik eğitim yöntemleri ile insanlar, özünde olandan farklı bir konuma gelebilmektedir. Fakat bunun mimarı da yine insandır. Kimin hangi konuda nasıl değerlendireleceğini belirleyen ölçü de "kader"dir.

Yazgı da, kader de aynı anlama geliyor.
yazgı.JPG

kader.JPG


Ben yine de, senin varsayımını kabul edeceğim

Arapça bir kelimenin anlamına Türkçe sözlükten bakıp, "bu budur" demek ve o dildeki diğer anlamlarını varsayım olarak kabul etmek, pek de mantık çerçevesinde bir yaklaşım değil.

Aslında basit. İki seçenek var. Bu kadar..

Ne yazık ki değil. Çok daha komplike bir yapı mevcut. Buradaki hatalı çıkarım; yapılacakların bilinebiliyor oluşunun, sorumluluğun bertarafına sebep olabileceği yanılgısıdır.
 
Son düzenleme:
Arapça bir kelimenin anlamına Türkçe sözlükten bakıp, "bu budur" demek ve o dildeki diğer anlamlarını varsayım olarak kabul etmek, pek de mantık çerçevesinde bir yaklaşım değil.
🤣 🤣 (gülmem size değil. sinirlerim bozuldu.)

Artık kafayı yiyeceğim. Kafama huni giyip, elime de tencere kapağından direksiyon alıp "düt düüüüüt, ebübeeee" diye gezmeye başlayacağım.

Onu kabul etmiyorsunuz, bunu kabul etmiyorsunuz. Eee?? Ne yapacağız?

Aaaa, ama doğru eğer bunlara sadece bir anlam verirseniz, mucize çıkaramazsınız. "wallsama" kelimesini siz sadece "gökyüzü" olarak alırsanız, buradan "evren, uzay" anlamını nasıl çıkarıp da "Ya panpa, evren genişliyor, bak Kur'an'da da yazıyor.s.s.s" diyebileceksiniz, değil mi?

Ben dindarların, inandıkları için değil, korktukları için iman ettiğini düşünüyorum. En azından Türk halkının..

Kierkegaard'ın "İman Şövelyesi" falan hava civa.. Hiçbir dindar, dinini sorgulamaz. Unutun bunu..

Ne yazık ki değil. Çok daha komplike bir yapı mevcut.
Mesela? Allah'ını seviyorsan söyler misin, bu iki seçenek dışında hangi seçenek olduğunu? Çok merak ettim.

Bana;

  • Tanrı, her şeyi biliyorsa, özgür irade yoktur.
  • Tanrı, her şeyi bilmiyorsa, "Her şeyi bilen." değildir.

haricinde, üçüncü bir seçenek sunun..
 
Son düzenleme:
Onu kabul etmiyorsunuz, bunu kabul etmiyorsunuz. Eee?? Ne yapacağız?

Arapça bir kavramı Türkçe anlamı ile degerlendirmeniz, düşünce olarak eksik çikarımlara ulaşmanizı sağlar. Bunu ifade ediyorum.

Aaaa, ama doğru eğer bunlara sadece bir anlam verirseniz, mucize çıkaramazsınız. "wallsama" kelimesini siz sadece "gökyüzü" olarak alırsanız, buradan "evren, uzay" anlamını nasıl çıkarıp da "Ya panpa, evren genişliyor, bak Kur'an'da da yazıyor.s.s.s" diyebileceksiniz, değil mi?

Hayir demeyeceğim çünkü kitabın işaretinin oralarda olmadığını düşünuyorum ve bu tip tartışmaların bir değere vesile olmayacağı kanısındayım.

Kierkegaard'ın "İman Şövelyesi" falan hava civa.. Hiçbir dindar, dinini sorgulamaz. Unutun bunu..

Siz kararınızı vermişsiniz ve eminsiniz zaten. Ama din, sorugulamadan bulunmaz.

  • Tanrı, her şeyi biliyorsa, özgür irade yoktur.
  • Tanrı, her şeyi bilmiyorsa, "Her şeyi bilen." değildir.

haricinde, üçüncü bir seçenek sunun..

Bu kadar zor değil;

-Her şeyi biliyordur ve oluşturma ile değerlendirme gücünü de insana bahşetmiştir.
 
Arapça bir kavramı Türkçe anlamı ile degerlendirmeniz, düşünce olarak eksik çikarımlara ulaşmanizı sağlar. Bunu ifade ediyorum.
Buna katılıyorum da, insanların ne anladığı konusunda sıkıntı çıkarması daha ağır basıyor. Ve insanlar bu konuyu suistimal ediyorlar. O yüzden, suistimal etmek daha ağır bastığı için bunu söylemeyi tercih ettim. Ve zaten öyle de..

Siz kararınızı vermişsiniz ve eminsiniz zaten. Ama din, sorugulamadan bulunmaz.
Kararımı vermedim. Gördüğümü söylüyorum. Cennet ve cehennem neden var?

Örn;

Ben korkak bir insanımdır. Ama bu korkaklığım kurallar hakkında. Bir tartışmada yüzde yüz haksızlığa uğradığımı bilsem dahi ve hakkımı arasam da hiçbir sonuca ulaşamayacağımı bilsem dahi, karşımdaki kişiye fiziksel kuvvet uygulamam. Döveceğimi bilsem bile.

Çünkü, bu durumda suçlu ben olurum ve özgürlüğüm elimden alınabilir. Hapis cezası, burada benim için caydırıcı bir güçtür.

Aynı etkiyi burada cennet ve cehennem yaratıyor.

Sorgulama konusuna gelecek olursak da kimse kusura bakmasın, ben senin inancına göre, senin Allah'ının verdiği aklı kullanarak, senin Allah'ının yarattığı mantığı kullanarak, senin Allah'ının yarattığı fizik yasalarını kullanarak diyorum ki, "Hacı, gökten koyun inemez 🤬"

Bana bir Hristiyanın İsa'nın yeniden dirilmesini sorguladığını mı söylüyorsun?
Bana bir Yahudinin Musa'nın denizi yardığını sorguladığını mı söylüyorsun?
Bana bir Müslümanın Muhammed'in ayı yardığını sorguladığını mı söylüyorsun?

O zaman sen çok iyi bir komedyensin. 👍

Bu kadar zor değil;

-Her şeyi biliyordur ve oluşturma ile değerlendirme gücünü de insana bahşetmiştir.
Yine de bu iki seçeneğin dışına çıkmaz.

Oluşturma ve değerlendirme seçeneğini bize verdiyse de yine de biliyordur senin de dediğin gibi. Bu üçüncü bir seçenek değil.
 
Bana bir Hristiyanın İsa'nın yeniden dirilmesini sorguladığını mı söylüyorsun?
Bana bir Yahudinin Musa'nın denizi yardığını sorguladığını mı söylüyorsun?
Bana bir Müslümanın Muhammed'in ayı yardığını sorguladığını mı söylüyorsun?

Bunları sorgulamanın, doğru ve yanlış arasındaki ayrıma etki etmeyeceğini söylüyorum. Sorgulama dediğiniz, hükme kadir kavramların değerinin bulunabilmesi ve anlaşılması ile ilgilidir. Fizik yasası ile ahlak yasası, birbirinden farklı işlere yarayan olgulardır.

Tanrı var mı? Yok mu? Tanrı'nın mahiyeti nedir? Mucizeler var mı? Yok mu? Hakkında bilgi edinilmesi çok zor hatta şu şartlar içinde bilgiye ulaşma imkanı olmayan sorular olması sebebiyle; sorgulama değil, zaman kaybıdır.

Oluşturma ve değerlendirme seçeneğini bize verdiyse

Bu zaten, "irade"dir.
 
Son düzenleme:
Bunları sorgulamanın, doğru ve yanlış arasındaki ayrıma etki etmeyeceğini söylüyorum. Sorgulama dediğiniz, hükme kadir kavramların değerinin bulunabilmesi ve anlaşılması ile ilgilidir. Fizik yasası ile ahlak yasası, birbirinden farklı işlere yarayan olgulardır.
Ne demek? Eğer bunları sorgulamazsak doğru kabul etmiş oluruz. Doğru kabul ediyorsak, bu mucize adı altında kabul edilir ve peygamber olarak gördüğümüz kişinin hükümlerini de "Eee, bunları yapıyorsa hükümleri de doğrudur." diyerek doğrudan kabul ederiz.

Birisi gözümün önünde ayı yaracak ve diyecek ki, "BANA İTAAT ET." 1 sn düşünürsem, öldürsün beni..

"Muhammed, yalan söylüyor. Bak, dün ne dedi, bugün tersini yapıyor. Eskilerin masallarını anlatıyor. asdasdsadsadsadasd" diyen bir müşrik, olduğu durumda "eskilerin masalları" olup olmadığını sorguluyor.

Tanrı var mı? Yok mu? Tanrı'nın mahiyeti nedir? Mucizeler var mı? Yok mu? Hakkında bilgi edinilmesi çok zor hatta şu şartlar içinde bilgiye ulaşma imkanı olmayan sorular olması sebebiyle; sorgulama değil, zaman kaybıdır.
Tamam, o zaman. Bir dindar kalkıp da "Benim dinime göre kafirsin." demeyecek.

Örn;

Benim bir iş veren olduğumu varsayalım. Dinine bağlı biri, benden iş istiyor. Ben de özgeçmişine bakıp uygun olduğunu görüp işe alıyorum. Ama bir maruzatı var. Namaz vakitlerinde ibadetini gerçekleştirmek istiyor. Ben bir inançsız olarak, burada tavrım ne olmalı?

Senin söylediğine göre, "Mucize, Tanrı" gibi kavramlarını bilinemeyeceği için sorgulamak zaman kaybı. Peki, sorgulaması dahi olmayan kavramlar üzerinden, benim diğer çalışanlarıma tanımadığım imkanı bu çalışanıma neden sağlayayım?

Bu zaten, "irade"dir.
Bu ifadeyi, geçen metinlere göre verdim. Yani, size "İyiliği ve kötülüğü yarattım. Size de seçme hakkı verdim." diyen yüce bir varlığın ağzından konuşuyorum.

Bu varlık yarattıklarının ya geleceğini bilir, ya da bilemez. Başka seçenek yok.
 
Namaz vakitlerinde ibadetini gerçekleştirmek istiyor. Ben bir inançsız olarak, burada tavrım ne olmalı?

İş zamanı iş, ibadet kişiye has bir durumda ve tartışılabilir değil. Eğer durumunda hassas ise sizinle çalışmayı tercih etmemek gibi bir seçeneği mevcut ki varlığın mimarını kabul ettiğin vakit attığın adımdan şüphe duyman gerekir.

Senin söylediğine göre, "Mucize, Tanrı" gibi kavramlarını bilinemeyeceği için sorgulamak zaman kaybı. Peki, sorgulaması dahi olmayan kavramlar üzerinden, benim diğer çalışanlarıma tanımadığım imkanı bu çalışanıma neden sağlayayım?

Sorgulama; anlaşılabilecek değerler üzerinden ilerlediği vakit insan, insanın ya da herhangi bir varlığın üzerinde hükme sahip olmadığını görüp de işlerin sadece meta kazanımı olmadığını fark edebilir belki.

Neticede, yeteri kadar düşünülmediği için; birileri karar vermekte ve diğerleri uymakta, karar verenler de kendinden üsttekilerin kararlarına uymakta.

Bu ifadeyi, geçen metinlere göre verdim. Yani, size "İyiliği ve kötülüğü yarattım. Size de seçme hakkı verdim." diyen yüce bir varlığın ağzından konuşuyorum.

O'nun ağzından konuşamazsınız, bu mümkün değil. Yaratılmış her şeyi bilseniz de mümkün değil. Çünkü O yaratılmamış ve sınırı yok, yaratık ise bilgi hususunda sınır ile çevrelenmiş. Ve bu sebepledir ki ne kadar bilirsek bilelim, O sorgulanamaz. Yüceltme, övgü ya da hamd da bu bakışla ilgilidir.
 
Son düzenleme:
O'nun ağzından konuşamazsınız, bu mümkün değil. Yaratılmış her şeyi bilseniz de mümkün değil. Çünkü O yaratılmamış ve sınırı yok, yaratık ise bilgi hususunda sınır ile çevrelenmiş. Ve bu sebepledir ki ne kadar bilirsek bilelim, O sorgulanamaz. Yüceltme, övgü ya da hamd da bu bakışla ilgilidir.
Şimdi sen burada, konuyu değiştirmeye çalışıyorsun ya da değiştiğinin farkında değilsin. Bak, gerçekten umurumda değil Allah'ın özellikleri ya da sıfatları.. Ben sadece bir özelliği üzerinden yürümek istiyorum;

Her şeyi bilen mi, değil mi?

Diyorsun ki;

Sınırı olmayan bir varlık, her şeyi bilemez mi? Yine tekrar ediyorum, ""Allah'ın verdiği aklı kullanarak, fizik yasalarını kullanarak, mantığı kullanarak, matematiği kullanarak "Deterministik açıdan her şey hesaplanabilir.""

Yarattığı insanoğlu, sınırlı gücüyle bunu teorik yapıyorsa, Allah'ın gözden kaçıracağı bir şey olabilir mi?

Bana diyemezsin ki, "Allah'ın sınırlar içerisinde verdiği irade de bile yapacağımız seçimleri bilmiyor."

İstiyorsan de bakalım, nasıl yaygara kopuyor İslam aleminde..

bkz: İbn-i Sina, bunu dedi ve tekfir edildi..

1.jpeg
 
Son düzenleme:

Geri
Yukarı