@MScofield Baran Bey, düşünün ki sizi yaratan ve sizden daha üstün bir varlık var.
Bu varlık sizi yaratmadan veya belli bir fiziğe büründürmeden önce seçebilmeniz veya sorulara verdiğiniz cevap doğrultusunda sizin Dünya adında ki bir cüzi bir mekana atacak.
Sorular başlıyor,
Diyor ki, sana akıl ve ruh verdim.
Bu aklı ver ruhu somutlaştırayım mı?
- Heyecan içinde evet, dedin.
Peki ağaç olarak mı yaratayım (Uzuvların olmasın, düşünemeyeceksin, gezemeyeceksin)
- Hayır hayır, gezmek, düşünmek ve kendi işlerimi halledebilmek isterim, dedin.
O da dedi seni hayvan olarak yaratayım, bir üst kademedeler onlar (İraden olmayacak, başına buyruk davranıp, yemek içi yaşarken içgüdüsel hareket edeceksin)
- Hemen atılıp, "ben irade de istiyorum güzel bir görünüşte" deyince.
Peki o halde seni yaratılanların en şereflisi olarak İnsan sıfatında yaratıyorum ama bunun da gerekçeleri var, bunları yerine getirip getirmemek sana kalmış. Bunları isteyip gerekçelerini yerine getirmediğin taktirde bana sığın ve af dile...
Bunları hatırlamıyoruz, biz istedik bunları. Neden asıl olan ahiret hayatında karşılığını almayı beklemeyip, açgözlülük yaparak bu dünyada dua ettikten sonra kabul olmasını bekliyoruz. Hemen kabul olacak diye kural yok, belki bekletip daha iyisini verecek Allah. Veya dediğim gibi sonsuz olan dünyada hediye almak varken bu isyanlar kime...
Ya arkadaş tamam bizde sorguluyoruz ama her şeyin bir rastlantıdan meydana geldiğini nasıl düşünür sünüz? (genel anlamda)
Siz diyorsunuz ki: yanlış yaptın sen hop cehenneme hadi bakem.
Yanlışa yanlışla cevap vermek tabiki de yanlış ve ahmakça bir karardır ama direk cehenneme atmakta nereden çıktı; öyle merhametlidir ki yaratıcımız her defasında yanlışımızı anladıktan sonra affedilmemiz için huzuruna bekler.