Tanrının ihtiyacı

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
E zaten Tanrı "Tanrı" olduğu için, benim gibi ona kıyasla ezik bir varlığın kısacık önemsiz hayatında, kendisinin varlığını reddediyor olmasından davacı olmaz. Bu durumda kimse benden davacı olmadığına göre ben neden cehennemde yanayım ki?
Allah’ın kulları üzerindeki en büyük hakkı, onların sadece Zatına ibâdet/kulluk etmeleri, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamaları ve O'na eş/benzer/ortak getirmemeleridir. Burada bir hak söz konusu vardır.
 
Hocam bence bizim bu konuya bakış açımız farklı, biz sadece Allah her şeye sahipse neden bizi yarattı diye düşünüyoruz, bence sebebini bilemeyecek kadar kısıtlı varlıklarız, bu yüzden bu tarz soruları yaratandan başkası cevaplayamaz.

Tabii ki herkes istediği görüşü savunabilir fakat ben bu olaylara aklımızın yetmeyeceğini düşünüyorum.
 
Bir başka yanlış inanış.

Bu güzel eylemlerin tamanı ve daha fazlasını yapıyorum ama Allah'a değil başka yaratıcılara inanıyorum veya hiç inanmıyorum diyelim. Bu durumda benim cennete gitmem lazım dediğinize göre.

Aslında mantıken de böyle olması lazım. Çünkü ben iyi bir insansam öteki tarafta hiçbir insan benden davacı olmaz. E zaten tanrı "tanrı" olduğu için, benim gibi ona kıyasla ezik bir varlığın kısacık önemsiz hayatında, kendisinin varlığını reddediyor olmasından davacı olmaz. Bu durumda kimse benden davacı olmadığına göre ben neden cehennemde yanayım ki?

Eğer gerçekten durum buysa şimdiye kadarki bütün teist-nonteist tartışmalarının altı boşalmış olur. Çünkü nonteistlerin, teistlere karşı çıkmalarının en büyük sebebi bu durumun yukarıda anlattığımız şekilde olmaması.

Gerçekten de bir insanın cennete gitmesi için iyi bir insan olması yeterli mi?

Bu sorularımın cevabını verebilirseniz çok memnun olurum.

Bir başka yanlış inanış da " cennet yeşil ve serin, cehennem yakıcı ve sıcak ". Bakınız çalıştığınız kurum bir başka örnek olsun. Ofis ortamını da baz alalım. Homurdanarak yaptığınız işi veya yazdığınız dosyayı, ortamda bulunan amir veya yetkili fark eder ise hakkınızda oluşturucağı rapor övgüler ile dolu olmaz değil mi? Veya tam aksi durumda hakkınızda yazılan raporun içeriğinin tam tersi olma durumu da mevcut. İyi rapordan aldığınız kademe size bir ödül olmaz mı? Yapılan doğru fiillerinizin karşılığını almış olmaz mısınız? Nefret ile veya yanlış şekilde yürüttüğünüz zaman koca bir şirkete en fazla birkaç sayfa A4 israfında bulunmuş olmaz mısınız? Söylediğiniz gibi, etkisi ufacık belki zavallı bir çalışansınız. Birkaç sayfa A4 ziyan oldu diye kim sizin yakanıza yapışır? Ama yapılan yanlış işten bir kademe alamazsınız. İşler iyice berbat bir hal alınca da maalesef işten çıkarılırsınız ki bunu da cehennem olarak adlandırabiliriz. Dava konusuna gelirsek, homurdanmanız ve işi aksatmanız diğer çalışanlara " ya Emir de böyle yapıyor, amaan nolacak?" dedirtmez mi? Sizle beraber o arkadaşda işinden olduğunda ( cehennem ) size gelip senin yüzünden oldu demesi normal mi? Ne kadar kabul edersiniz? Evet sizin yüzünüzden oldu çünkü sizi örnek aldı. Yanlış bir davranış gerçekleşti, kötü bir durum. Ama hangi mahkeme sizi böyle bir sebepten yargılayabilir? Buna da ahir zaman diyoruz. Maalesef dini, din derken İslam'dan bahsetmiyorum inancım tamamen güzel ahlak. Ama kulaktan dolma bilgiler veya tabiri yerinde ise işine gelir şekilde yorumlamalar yüzünden insanları soğuttular. Örneklerden sonra kimisi " e bu işi sırf kıdem almak için mi yapıyorsun o zaman?" diye sordular. Bakınız işimi severek ve en iyi şekilde yapıyor değilim. Yapmaya çalışıyorum. Ve bana kayıtsız kalmıyorlar. Asıl sorgulayıp da tartışmamız gereken konu tanrı bu kadar adil mi gerçekten? Ve eğer ki adil ise, evet işinde iyi isen kıdem alırsın ( cennet ). İşinde iyi olmak ne demek diye sorarsanız, ki herkes aslında bunu bilmediği için karamsarlığa düşüyor. İşinizin ne olacağına karar vermek ile başlayalım. Gene örnekler sunacağım, karnınızı doyurmaya yetecek kadar para kazanıyor iseniz, bir fakiri doyurmanız o ay içinde sizi aç bırakır. Aç kalmak sizi mutlu eder mi? Daha çok strese sokar veya hasta eder. Ki bu da homurdanmaya örnek olabilir. Aynı şekil hasta ve bitkin durumda iken oruç tutmanız sizce sizin için daha mı sağlıklı? Kesinlik ile değil. Ve adil olduğuna inandığm yaratıcı kesinlik ile çalışanlarının başaramayacağı işleri beklemez. Aldığınız ücret dolgun ve sağlıklı mısınız? Ölümsüzlüğü istemek ve daha fazla maddiyat beklemek yerine, hayatınızı dolu dolu yaşayıp mutlu bir çizgide misiniz? Bakınız iyi durumdasınız. İyi ve mutlu iseniz, ve hep böyle kalacak iseniz bu cennet değil midir? Umarım sorularınıza cevap olmuşumdur.
 
Allah’ın kulları üzerindeki en büyük hakkı, onların sadece Zatına ibâdet/kulluk etmeleri, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamaları ve O'na eş/benzer/ortak getirmemeleridir. Burada bir hak söz konusu vardır.
Benim neye inandığım konusu onun için bu kadar önemli değildir. Tanrıyı insan kalıplarına sığdırmak olur bu. Çünkü kendisini kabul etmeyeni cezalandırmak insanlarda bulunan bir hamlıktır ve bu hamlık Tanrı'da bulunmaz. Bu yüzden Tanrı kimseden davacı olmaz.

Biraz yüzeysel yazdım ancak; Tanrı'nın bu inanılmaz olgunluğunu aklınızı ve iradenizi kullanarak, yıllardır size anlatılan konuların, okuduğunuz dini kitapların -fiziksel ve düşünsel- sınırlarının dışına çıkıp düşünmeye çalışırsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.

Ayrıca burada bir hak söz konusu değildir. Tanrı hiçbir şeyde hak iddia etmez, çünkü Tanrı var oluşun en başından beri bize ve evrendeki her şeye sahiptir.

Adaleti yaratan varlık da Tanrı'dır. Ve onun adaleti sadece iyi ve kötüyü tartar.

Bu mesajımda Tanrı inancımdan değil Tanrı'nın nasıl bir varlık olduğundan bahsettim. Tanrı yerine Allah da diyebilirsiniz.

Bir başka yanlış inanış.



Bir başka yanlış inanış da " cennet yeşil ve serin, cehennem yakıcı ve sıcak ". Bakınız çalıştığınız kurum bir başka örnek olsun. Ofis ortamını da baz alalım. Homurdanarak yaptığınız işi veya yazdığınız dosyayı, ortamda bulunan amir veya yetkili fark eder ise hakkınızda oluşturucağı rapor övgüler ile dolu olmaz değil mi? Veya tam aksi durumda hakkınızda yazılan raporun içeriğinin tam tersi olma durumu da mevcut. İyi rapordan aldığınız kademe size bir ödül olmaz mı? Yapılan doğru fiillerinizin karşılığını almış olmaz mısınız? Nefret ile veya yanlış şekilde yürüttüğünüz zaman koca bir şirkete en fazla birkaç sayfa A4 israfında bulunmuş olmaz mısınız? Söylediğiniz gibi, etkisi ufacık belki zavallı bir çalışansınız. Birkaç sayfa A4 ziyan oldu diye kim sizin yakanıza yapışır? Ama yapılan yanlış işten bir kademe alamazsınız. İşler iyice berbat bir hal alınca da maalesef işten çıkarılırsınız ki bunu da cehennem olarak adlandırabiliriz. Dava konusuna gelirsek, homurdanmanız ve işi aksatmanız diğer çalışanlara " ya Emir de böyle yapıyor, amaan nolacak?" dedirtmez mi? Sizle beraber o arkadaşda işinden olduğunda ( cehennem ) size gelip senin yüzünden oldu demesi normal mi? Ne kadar kabul edersiniz? Evet sizin yüzünüzden oldu çünkü sizi örnek aldı. Yanlış bir davranış gerçekleşti, kötü bir durum. Ama hangi mahkeme sizi böyle bir sebepten yargılayabilir? Buna da ahir zaman diyoruz. Maalesef dini, din derken İslam'dan bahsetmiyorum inancım tamamen güzel ahlak. Ama kulaktan dolma bilgiler veya tabiri yerinde ise işine gelir şekilde yorumlamalar yüzünden insanları soğuttular. Örneklerden sonra kimisi " e bu işi sırf kıdem almak için mi yapıyorsun o zaman?" diye sordular. Bakınız işimi severek ve en iyi şekilde yapıyor değilim. Yapmaya çalışıyorum. Ve bana kayıtsız kalmıyorlar. Asıl sorgulayıp da tartışmamız gereken konu tanrı bu kadar adil mi gerçekten? Ve eğer ki adil ise, evet işinde iyi isen kıdem alırsın ( cennet ). İşinde iyi olmak ne demek diye sorarsanız, ki herkes aslında bunu bilmediği için karamsarlığa düşüyor. İşinizin ne olacağına karar vermek ile başlayalım. Gene örnekler sunacağım, karnınızı doyurmaya yetecek kadar para kazanıyor iseniz, bir fakiri doyurmanız o ay içinde sizi aç bırakır. Aç kalmak sizi mutlu eder mi? Daha çok strese sokar veya hasta eder. Ki bu da homurdanmaya örnek olabilir. Aynı şekil hasta ve bitkin durumda iken oruç tutmanız sizce sizin için daha mı sağlıklı? Kesinlik ile değil. Ve adil olduğuna inandığm yaratıcı kesinlik ile çalışanlarının başaramayacağı işleri beklemez. Aldığınız ücret dolgun ve sağlıklı mısınız? Ölümsüzlüğü istemek ve daha fazla maddiyat beklemek yerine, hayatınızı dolu dolu yaşayıp mutlu bir çizgide misiniz? Bakınız iyi durumdasınız. İyi ve mutlu iseniz, ve hep böyle kalacak iseniz bu cennet değil midir? Umarım sorularınıza cevap olmuşumdur.

Size bu yazınızla ilgili birkaç sorum olacak fakat yazmam biraz uzun sürer o yüzden daha sonra cevaplayabilirsiniz veya müsait olmaz iseniz cevaplamaya da bilirsiniz. Buraya kadar yazdıklarınız için teşekkür ederim. Elinize sağlık.

Yazıda anlamadığım tek durum homurdanmanın hangi davranışımı temsil ettiği. Eğer "homurdanma" güzel davranışları yaparken isteksiz olmamı temsil ediyorsa, işin aslı böyle değil çünkü ben güzel davranışları içimden geldiği için ve istediğim için yapıyorum. Ama eğer "Homurdanma" güzel davranışlarda bulunurken Allah'a/Tanrı'ya inanmayışımı temsil ediyorsa bu birkaç soru doğurur. Homurdanmayla bunlardan hangisini veya bunlar dışında bir şeyi mi kastettiğinizi söylerseniz sevinirim.
 
Son düzenleme:
Benim neye inandığım konusu onun için bu kadar önemli değildir. Tanrıyı insan kalıplarına sığdırmak olur bu. Çünkü kendisini kabul etmeyeni cezalandırmak insanlarda bulunan bir hamlıktır ve bu hamlık Tanrı'da bulunmaz. Bu yüzden Tanrı kimseden davacı olmaz.

Biraz yüzeysel yazdım ancak; Tanrı'nın bu inanılmaz olgunluğunu aklınızı ve iradenizi kullanarak, yıllardır size anlatılan konuların, okuduğunuz dini kitapların -fiziksel ve düşünsel- sınırlarının dışına çıkıp düşünmeye çalışırsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.

Ayrıca burada bir hak söz konusu değildir. Tanrı hiçbir şeyde hak iddia etmez, çünkü Tanrı var oluşun en başından beri bize ve evrendeki her şeye sahiptir.

Adaleti yaratan varlık da Tanrı'dır. Ve onun adaleti sadece iyi ve kötüyü tartar.

Bu mesajımda Tanrı inancımdan değil Tanrı'nın nasıl bir varlık olduğundan bahsettim. Tanrı yerine Allah da diyebilirsiniz.

Allah evreni yaratma sebebi hadisi kutsi şöyle geçiyor ben gizli bir hazine idim bilinmek istedim. Yani yarattığı şeyler yaratıcısını bilsin tanısın, burada gizli derken henüz bir şey yaratmadığı için bilinmiyor gizli, hanize ise beni tanıyan gerçek hazineye kavuşmuş olur. Şimdi burada önemli olay bilmek tanımak sanmaki Allah için kulları önemsiz, önemsiz olsa cennet nimetlerini vadetsin ya da cehennem azabını cezasını vadetsin demek ki burada bir önem varki bir hazırlıkta var. Allah için kulları önemsiz olsa neden o zaman bir birinin haklarını yiyen kulları ahirette tahsil ettirsin. Ayette de şöyle geçiyor Ben Çin'leri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.
 
Benim neye inandığım konusu onun için bu kadar önemli değildir. Tanrıyı insan kalıplarına sığdırmak olur bu. Çünkü kendisini kabul etmeyeni cezalandırmak insanlarda bulunan bir hamlıktır ve bu hamlık tanrı'da bulunmaz. Bu yüzden tanrı kimseden davacı olmaz.

Biraz yüzeysel yazdım ancak; tanrı'nın bu inanılmaz olgunluğunu aklınızı ve iradenizi kullanarak, yıllardır size anlatılan konuların, okuduğunuz dini kitapların -fiziksel ve düşünsel- sınırlarının dışına çıkıp düşünmeye çalışırsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.

Ayrıca burada bir hak söz konusu değildir. Tanrı hiçbir şeyde hak iddia etmez, çünkü tanrı var oluşun en başından beri bize ve evrendeki her şeye sahiptir.

Adaleti yaratan varlık da tanrı'dır. Ve onun adaleti sadece iyi ve kötüyü tartar.

Bu mesajımda tanrı inancımdan değil tanrı'nın nasıl bir varlık olduğundan bahsettim. Tanrı yerine Allah da diyebilirsiniz.

Size bu yazınızla ilgili birkaç sorum olacak fakat yazmam biraz uzun sürer o yüzden daha sonra cevaplayabilirsiniz veya müsait olmaz iseniz cevaplamaya dabilirsiniz. Buraya kadar yazdıklarınız için teşekkür ederim. Elinize sağlık.

Yazıda anlamadığım tek durum homurdanmanın hangi davranışımı temsil ettiği. Eğer "homurdanma" güzel davranışları yaparken isteksiz olmamı temsil ediyorsa, işin aslı böyle değil çünkü ben güzel davranışları içimden geldiği için ve istediğim için yapıyorum. Ama eğer "homurdanma" güzel davranışlarda bulunurken Allah'a/Tanrı'ya inanmayışımı temsil ediyorsa bu birkaç soru doğurur. Homurdanmayla bunlardan hangisini veya bunlar dışında bir şeyi mi kastettiğinizi söylerseniz sevinirim.

Homurdanma aslında o örnekte sizin kötülüğe sürükleyen davranış, veya kötü davranış oluyor. Daha kaba tabir ile kötü ahlak veya günah olarak da adlandırabiliriz. Aynı anda işinizi kaybetmenize ek olarak da başkalarını etkilemenize sebep oluyor. Bu da mutsuzluğa ve gene tabir uygun ise cehennem oluyor. Aslında homurdanmak bayağı bir anlama çıkıyor. Tanrıya inanmak sorusunu atlamışım. Ona da açıklık getireyim. İş yerini örnek aldık ve asıl iş ve mülk sahibini de patrona benzettik. Patronun kim olduğundan çok adil olmasını istedik. Ve patron var ya da yok. Ortaklık bile mevcut olabilir. Ama ahlak patrona saygıdan çok işini ehli ile yapmak oluyor. Bu da bize haz veriyor mutlu ediyor ki bunu da cennete benzettik. Patronun kim olduğunu sormadık veya soruşturmadık. Şirket ortak mı tekil mi bilmek istemiyoruz veya kabul etmiyoruz. Ama bu isteklerimiz patronu inanın etkilemiyor. O daha çok senin işini iyi yapmanı bekliyor. Bakınız evrenin sonsuz ve büyüklüğünden bahsettiniz. Bizim de küçük ve acizliğimizden. Öyle ya da böyle evren büyük bir hissedara ait. Bunu kanıtlayamam. Tanrının varlığını size maalesef kanıtlayamam. Ama güzel ahlakın her zaman iyi için gerçek terim olduğunu daha yüzlerce örnek ile ifade edebilirim. Ve inandığım, kitaplarda yazan tanrı bizden sadece ahlaklı olmamızı istiyor. Ben de güzel ahlaka din diyorum. Yanlış düşünceler de isim takıyor. Müslüman'lık, Hristiyan'lık, Yahudi'lik veya Budizm.
 
Homurdanma aslında o örnekte sizin kötülüğe sürükleyen davranış, veya kötü davranış oluyor. Daha kaba tabir ile kötü ahlak veya günah olarak da adlandırabiliriz. Aynı anda işinizi kaybetmenize ek olarak da başkalarını etkilemenize sebep oluyor. Bu da mutsuzluğa ve gene tabir uygun ise cehennem oluyor. Aslında homurdanmak bayağı bir anlama çıkıyor. Tanrıya inanmak sorusunu atlamışım. Ona da açıklık getireyim. İş yerini örnek aldık ve asıl iş ve mülk sahibini de patrona benzettik. Patronun kim olduğundan çok adil olmasını istedik. Ve patron var ya da yok. Ortaklık bile mevcut olabilir. Ama ahlak patrona saygıdan çok işini ehli ile yapmak oluyor. Bu da bize haz veriyor mutlu ediyor ki bunu da cennete benzettik. Patronun kim olduğunu sormadık veya soruşturmadık. Şirket ortak mı tekil mi bilmek istemiyoruz veya kabul etmiyoruz. Ama bu isteklerimiz patronu inanın etkilemiyor. O daha çok senin işini iyi yapmanı bekliyor. Bakınız evrenin sonsuz ve büyüklüğünden bahsettiniz. Bizim de küçük ve acizliğimizden. Öyle ya da böyle evren büyük bir hissedara ait. Bunu kanıtlayamam. Tanrının varlığını size maalesef kanıtlayamam. Ama güzel ahlakın her zaman iyi için gerçek terim olduğunu daha yüzlerce örnek ile ifade edebilirim. Ve inandığım, kitaplarda yazan tanrı bizden sadece ahlaklı olmamızı istiyor. Ben de güzel ahlaka din diyorum. Yanlış düşünceler de isim takıyor. Müslüman'lık, Hristiyan'lık, Yahudi'lik veya Budizm.
Hedeflediğim huzura doğru giden yolda 1 adım daha atmamı sağladığınız için teşekkür ederim.
 
Bir yaratıcının "bence" hiçbir ihtiyacı olmamalı. Sanki her şeyi onun için yapmamız gerektiğini düşünüyor insanlar. Hatta abartıp onun yerine savunma kaygısı da güdüyorlar. Onun yerine başkalarına etiket vurma veya yargılama hakkı bile buluyorlar. Ya kendilerini fazla görüyorlar ya da bu olayı anlamıyorlar.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Yeni konular

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı