Ölüm bir kurtuluş değil

Züber

Picopat
Katılım
5 Şubat 2022
Mesajlar
131
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Belki de ölüyoruz ve trilyonlarca katrilyarlarca yıl biz ölüyken geçiyor. Fakat zaman yok. Bilinç yok. Biz bunun farkına varmıyoruz. Gece uyuyup sabah kalkmak gibi zaman geçiyor. Bu arada evren birkaç kez yok olup yeniden var oluyor ve her şey teyp kaseti gibi başa sararak aynı hayata gözlerimizi yeniden açıyoruz. Böyle sistemi resetlemek gibi falan.

Nietszche Bengi dönüş gibi.
 
Belki de ölüyoruz ve trilyonlarca katrilyarlarca yıl biz ölüyken geçiyor. Fakat zaman yok. Bilinç yok. Biz bunun farkına varmıyoruz. Gece uyuyup sabah kalkmak gibi zaman geçiyor. Bu arada evren birkaç kez yok olup yeniden var oluyor ve her şey teyp kaseti gibi başa sararak aynı hayata gözlerimizi yeniden açıyoruz. Böyle sistemi resetlemek gibi falan.

Nietszche Bengi dönüş gibi.

Tek bir cevabım var o da;
(Yani?)
 
Tek bir cevabım var o da;
(Yani?)
Yanisi nasıl bir hayatımız var ise ona mahkumuz. Müebbet yemek gibi. Bu hayatı 1000 kez yaşadım. Bunu çok güçlü şekilde hissedebiliyorum. Dejavularım da çok fazla zaten. Bilimsel açıklamalar var bu konuda (Dejavu) ama bence sonsuz döngü ihtimali daha fazla. Bana göre Nietszche bilimsel bir kanıt koyamadı ama olayı kanıt sunamadan tahmin etti.
 
Sen yokken, bilincin yokken dünya ve evreni ne yapacaksın? 1 milyon yıl önceki dünya ile işin var mı? Ya da 1000 yıl önce ölen bir elemanın bugünle ya da geçen zamanla ne gibi bir ilgisi olabilir.

Bilincimiz olduğu sürece varız, bilinç gidince her şey önemsiz.
 
Yanisi nasıl bir hayatımız var ise ona mahkumuz. Müebbet yemek gibi. Bu hayatı 1000 kez yaşadım. Bunu çok güçlü şekilde hissedebiliyorum. Dejavularım da çok fazla zaten. Bilimsel açıklamalar var bu konuda (dejavu) ama bence sonsuz döngü ihtimali daha fazla. Bana göre nietszche bilimsel bir kanıt koyamadı ama olayı kanıt sunamadan tahmin etti.

Bir kere dejavunun bilimsel başka bir açıklaması var ve kesinlikle beyinin algılaması ile ilgili. Zaman ile ilgili araştırma ve düşüncelerim hâlâ sürmekte, bir sonuca henüz varamadım.
 
Kast sistemi gibi bir şey. (Ne kadar sefalet içinde yaşasan da sonraki hayatının güzel olacağı umuduyla sabrediyorsun. Türk halkına dayatılan şey yani 😀.) İnanan için hayatı güzelleştiriyor inanmayan için de böyle derin bilinmezliklere sürüklüyor. Ama bu sorun asırlardır tartışılan bir sorun ve pek çok farklı teorem var. Bence önemli olan hangisinin gerçek olduğundan ziyade, ki bu bilgiye ulaşmamız zaten imkansız, insan hangi "son"un seçerse daha umutlu yaşar sorusuna cevap aranmalı. Sonuçta Allah var da olabilir, varsa bizi yarattığı gibi yok da edebilir, Allah yoksa da zaman çizgisinden tamamen ayrılacağız. Yani hangi senaryo olursa olsun biz bu senaryoyu deneyimleyemeyeceğiz, çünkü deneyimleme sadece dünyadayken yapılabilen bir şey. Epikuros'un da bu konu hakkında şöyle bir yorumu var: İnsan doğmadan önce hiçbir şeyin farkında değildir, hiçliktedir. Öldükten sonra da ahiret hayatı vs. olmazsa döneceğimiz yer gene bu hiçlik. Doğmadan önce bu hiçlikten kaygılanmıyorsak öldükten sonra da kaygılanmamıza gerek yok der kendisi. Bence gayet de mantıklı. Ölümden sonra ne olacaksa olsun bence önemli olan hayatı iyi bir insan olarak yaşamak ve bu yaşantıdan keyif almaktır.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı