Hocam, sizde sevdiğim bir huy var. Her zaman dersiniz ki, bir kaynaktan gösterilen veri, otorite, referans vs vs.. olamaz. Şimdi ben kalkıp Cahit Karaalp'i, bu konuda hakem olarak mı tanıyayım? Peki alayım, o zaman bu sizin ideolojinize ters değil mi?
Şunu mu anlayayım? Yeri geldiğinde işime geleni alayım, işime gelmeyeni almayayım..
Artı olarak, makaleye biraz göz gezdirdim.
6.10. Desteklemek bölümünde diyor ki;
"Kanaatimizce sözlüklerde salât kavramına verilen anlamlardan yola çıkarak dolaylı olarak yardım etmek, desteklemek anlamını elde etmek mümkündür." (İlgili kelimeleri kalınlaştırıp, altını çizdim.) Ben de
KANAATİMCE ilk ve en çok kullanılan anlamı olan "ibadet etmek" kavramını kullanmak istiyorum. Ne yapacağız şimdi? Kavga mı edelim?
Kurtubi'nin ve Taberi'nin tefsirlerine baktığımızda, "salat getirmek" ve "selam getirmek" olarak ikiye ayırmışlar durumu. Nakledilen rivayetlere göre de ilgili ayet indikten sonra şu ortak rivayet var;
"Allah, bize sana salat getirmemizi buyurdu.
Biz, sana selam getirmeyi biliyoruz.(1) Peki, sana nasıl salat getirelim?(2)" şeklinde iki ayrı eylem şeklinde rivayet edilmiş.
O da bir insan. İşte bütün mesele bu.
-Andar Shakespeare
Hocam, o da bir insan ise, hata yapma şansı vardır. O da bir insan ise, yalan söyleme şansı vardır. O da bir insan ise, çıkarını düşünme şansı vardır. Şuraya varmak istiyorum; nereden bileceğiz ki, ayetleri alırken unutmadığını, değiştirmediğini, eksik yazmadığını?
Evet, aynen. Kur'an söylüyor, değil mi? Allah, onları korur.