Oncelikle konuyu hortlatiyorum fakat genel bir okuma yapma ihtiyaci hissettim bazi dusuncelerimi tekrardan teyit etmek icin, alinti mesaji icin kusura bakmayin. Bu konu farkindaligimi on plana cikartmama epey yardimci oldu.
Tanrı'nın aksine evrenin başlangıcı ve sonu vardır, yaşanabilecek şeylerin sınırı vardır.
Evrenin baslangici yahut sonu yoktur. Bilim camiasinda en cok destek goren ve kesin olarak degerlendirilmeye en yakin teori olan buyuk patlama teorisi uzerinden konusacak olursam, evrenin buradaki tanimina buyuk patlama oncesi boslukta var olanlar da dahildir. Yani evren ezeli ve ebedi olandir.
Evrendeki herhangi bir X noktası ile bir başka y noktasındaki baştan aşağı aynı özellikte ve aynı kuvvet ve enerjinin etkisindeki iki madde hakkında aynı matematik ile konuşabiliyor, aynı fizik kanunlarını kullanarak yorum yapabiliyorsan bu evrendeki mükemmelliğin en büyük kanıtıdır.
Evrendeki herhangi iki nokta arasindaki iki madde uzerinde ayni formullerle hesaplama yapabilecek olmaniz evrenin kusursuzlugunu sunmaz, evrende siz kutle kazanmis olarak bulunuyorsunuz. Referans noktaniz var, ona gore toplam enerjileri kiyasliyorsunuz, enerjiyi bazi ayirtici ozelliklere gore degerlendiriyorsunuz ve bunun uzerinden hesaplama yapiyorsunuz. Her parcacigin kutlesi yoktur. Bunu hesaba katmiyorsunuz. Bu durumda kusursuzlugu her parcacigin bazi fiziki ozelliklerinin ayni matematiksel hesaplamalarla kagit uzerinde gosterilebilmesi ifade ediyorsa, dediginizin aksine evren kusurludur. Evren her seyin ve hiçbir seyin tamamidir. Evren evrenin disini da kapsarken evreni icine alan hiçbir yer yoktur.
Kusursuz, ezeli, ebedi ve tek olmak. Bunlar yalnızca Tanrı'ya ait özelliklerdir.
Tanrı'nin kusursuz, ezeli, ebedi ve tek olduguna dair elinizde bir delil var mi? Benim bildigim binlerce Tanrı var.
Dostum sen Tanrı'nin var olduğuna dair arguman istiyorsun fakat Tanrı'nın yok olduğuna dair argümanda sunmuyorsun.
Hiç mantiksal degil. Bir seyin olmamasi icin olmadigina dair delil sunmamiz gerekiyorsa es zamanli olarak birden fazla Tanrı'ya inanmaniz gerek cunku olmadigina dair delil sunamadigimiz cok fazla Tanrı var. Yalnizca Tanrı degil, "burada bir sandalye olmadigini kanitla." cumlesini duymamis olma ihtimaliniz yoktur. Orada bir sandalye olmadigini kanitlayamiyor olmam orada bir sandalye oldugunu anlamina gelmezken, sizin orada bir sandalye oldugunu kanitlayamiyor olusunuz sandalyenin aslinda var olmadigini gosterir niteliktedir.
Ayrica evrim konusuna katılmıyorum evrim dediğiniz şeye ne açıdan baktığınızla ilgilidir bana kalırsa adaptasyon mesela bir evrimdir.
Evrimi aslinda ben ozetleyecek olsam, adaptasyonlar zinciri olarak ozetlerdim. Tabii ki bu oldukca basite indirmek olurdu, hatta yanlış olurdu. Evrim dogal seleksiyonlar sonucu ayakta kalan canlilarin kosullara ayak uydurarak neslini devam ettirmesi olarak ozetlenebilir. Tek basina adaptasyon turlerin kosullara uyum saglayacak bicimde degisime ugramasidir. Bu konu hakkinda detayli bilgim yok fakat yanilmiyorsam adaptasyon da dogal seleksiyonlar neticesinde meydana geliyor cunku canlilar cani sikildigi zaman kalkip da ben kosullara ayak uyduracak sekilde genlerime mudahale edecegim diyemez, zannimca mutasyon geciren canlilarin kazara dogru mutasyonlari gecirip kosullara ayak uydurabilecek bicime burunup diger canlilardan ayrilmasidir. Sonraki nesile yalnizca ayak uydurmus, adapte olmus canlilar kalir. Bu da dogal seleksiyondur. Bu canlilar kosullara adapte oldugu icin yasamini surdurur, gen dizilimi ayni olan canli kosullara elverisli olmadigi icin elenir.
Canlilar tek bir ortak atadan gelmistir. O ortak ata mutasyonlar gecirmistir, degismistir. Turleri olusturmustur, turler farklilasmistir... Boyle boyle gidiyor. Sonra insan meydana geliyor. Insan guzel bir canliydi ama modern dunyada bir kusuru vardi, kendini farkli gormek istedi, buyuttu. Ozgur iradesi oldugunu zannetti, kendini daha iyi zanneti, diger canlilardan yukari koydu. Insan hata yapti, insan daha iyi değildi. Yalnizca farkliydi.
Ha bir de Ömer hayyam dinsiz degildir. Ömer Hayyam'i detaylica okumus degilim fakat bir Tanrı inanci oldugu barizdir. Bunu hiçbir inanci olmayan bir insan olarak soyluyorum, Ömer Hayyam'in Müslüman olmasini yegleyecek biri degilim yani. Umurumda degil.
O kadar da değil ateist bir insan ahlaklı olabilir ama mantığı olmaz çünkü öldükten sonra bilincin kapanacağına inanıyorlar. Sırf ahlaklı olacağım diye 80 yıllık yaşantını zorlaştırmazsın.
Ahlak demek yalnizca dayatilan degerler degildir. Basiniza gelmenizi istemediginiz durumlar vardir. Bu durumlarin basiniza gelmesini istemiyorsaniz baskasina da yapmamalisiniz. Siz baskasina yapabilirseniz baskasi da size yapma hakkina sahip demektir. Basiniza gelmesini istemediginiz bir seyi baskasina yapmazsiniz. Bir baska kisi de bu bilince sahipse size kendisine yapilmasini istemeyecegi bir seyi yapmaz.
Ahlaki degerler herkesin hayat tecrubeleri farkli oldugu icin toplumlarda gelisir, bir butun haline gelir ve toplumsal ahlaki meydana getirir. Bir bireyin bizatihi ahlakindan genel olarak daha katidir cunku toplumsal ahlak toplumun genel ahlaki degerini ortak bir paydada toplayan semsiye bir terimdir. Yani aslinda bence toplumsal ahlak da yoktur. Benim basima gelmesini istemeyecegim seylerle senin basina gelmesini istemeyecegin seyler farklidir.
Tabii ahlak bu kadar basite indirgenemez. Ben derdimi anlatabilecegim sekle indirgedim. Buradan hayatinin devam etmesini isteyen bilincli bir insanin "ahlakli" olmasi gerekecegi sonucuna varabilirsiniz zannimca. Ahlak yalnizca otobuste yaslilara yer vermekten ibaret degildir. Benim yaslaninca insanlarin otobuste bana yer vermesi gibi bir beklentim yok, diger insanlarin bu beklentiyi tasimasi da umurumda degil. Bu beni size gore ahlaksiz yapabilir fakat ben ahlaksiz bir insan olmadigimdan kendi capimda eminim.