Göreceliliğin farkında olmak önemlidir ama bu, ortak etik ilkeleri tamamen reddetmeyi haklı çıkarmaz.
Ortak ilkeleri reddetmiyorum sadece iyinin ve kötünün herkese göre aynı olmayabileceğini söylüyorum.
Eğer herkes kendi değerlerine göre iyi-kötü belirliyorsa, ortak yaşam alanında çatışma kaçınılmaz hale gelir.
Herkes kendisine göre bir iyi kötü anlayışına sahip olabilir ve bunu benimseyebilir fakat başkasının iyisine ya da kötüsüne karşı olup ona zarar da veremez. Güvenlik bunun için var. Eğer insanlar istediği gibi anlayışlarını "uygulamaya" çalışsaydı haklıydınız. Çatışma kaçınılmaz bir hal alırdı.
Bir kediye sürekli vurursanız sizden uzaklaşır kaçar. Bunu sizin ona yaptığınızın kötü olduğunu düşündüğü için değil; canı acıdığı için, kendini sizden koruyamadığı için yapar. Ona sürekli mama verip onun karnını okşasanız tekrar tekrar yanınıza gelip size sürtünür. Bu sizin yaptığınızın iyi olduğunu düşündüğünden değil, tekrar karnını doyurabileceğinizi düşündüğündendir. Karnını okşadığınız için sizin onun canını yakmayacağınızı bildiğinden gelir. Sizin onu okşayışınızı iyi bir davranış olarak gördüğünden değil yani.
Fakat bir aslana vurursanız ve canını yakarsanız sizden kaçmaz size saldırır çünkü size karşı olan gücünü kullanabilir. Bu saldırı da sizin ona yaptığınızın kötü bir şey olduğunu düşündüğünden değil, canını yakmanıza izin vermek istemediğindendir. İyi ve kötü insanlara ait anlayışlardır. İnsan hayvanların aksine toplum olabilmiştir. Toplum, bu anlayışları ve değerleri yani iyi ve kötüyü diğer insanların aleyhine olmadan yaşanacak şekilde oluşmuştur.
İnsan doğuştan iyi ya da kötü değildir. Var olduğunu, bu dünyada bir yeri olduğunu anlamaya başladığında -etrafında gelişen olayların da etkisiyle- kendine göre bir iyi-kötü anlayışı edinir. Doğuştan değil, yetişme çağından edinir bunları.
İnsan doğuştan iyidir desem buradaki iyi başkalarının kötüsü olabilir.
İnsan doğuştan kötüdür desem buradaki kötü başkalarının iyisi olabilir.
Fakat dediğim gibi, doğuştan değildir.