@Finisterre, Demokrat Parti'nin iktidarında çıktığını biliyorum. Geçenlerde konusunu hazırladım, paylaştım. Okuyup okumadığınızı bilemiyorum da 1950'li yılları düşünecek olursak Atatürk'ün vefatından 12 sene geçmiş ve hâlâ o zamanlarda bile Atatürk adına yapılmış anı ve hatıralara saldıranlar oluyordu. Peki, bu saldırmalarının sebebi neydi? Hilafeti kaldırıp yerine demokrasiyi getirdiği için. O zamanlar da belli bir kesim bunu kendisine yediremedi ve hâlâ onların torunları da kendisine yediremiyor. Zaman zaman Atatürk'ün anısına yapılmış hatıralarına saldırı, saygısızlık haberlerini görebiliyoruz.
Bu adamın vefatının üstünden 85 sene geçti ve hâlâ bu adamı çekemeyen var. Bu adamın suçu neydi? Kadın haklarını yasayla koruyup, kadınlara gereken hakkı verip hilafeti kaldırıp, ülkeye demokrasiyi getirdiği için hâlâ belli kesim tarafından sevilmiyor ve ülkeye kendisini adamış ülke büyüklerinin kanun ve yasalarla korunması kadar doğal bir şey yoktur. Her ülkede olabilecek şey bunlar.
Demokrat Parti masum ya da suçlu gibi yorum yapmıyorum, o zamanları düşünecek olursak gerekli yasa mıydı? Evet, gerekli yasaydı ve hâlâ da gerekli yasa olduğunu düşünüyorum. Küfür, hakaret etmek düşünce özgürlüğü değildir, düşünce özgürlüğüne de girmez. Kanunda da açık şekilde hakaret, küfür etmek yasak diyor. Eleştirmek yasak gibi ibare yok. Atatürk'ü eleştiren hapis cezası almaz anlayacağınız. Birisine açık açık küfür ya da hakaret eden de bir zahmet cezasını çeksin. Eğer bu küfür edilen kişi, ülkeye kendisini adamış birisiyse de gereken yapılmalıdır.
Atatürk, büyük bir zeka ve deha. Ülkenin 100 yıl sonraki hâlini görüp ona göre kararlar alabilen birisi. Bu ülkeye laikliği ve demokrasiyi getirmeseydi, şu an ne İran'dan ne de Pakistan'dan bir farkımız kalırdı. Bu ülkeler her zaman böyle değildi. 1970-1980'li yıllarda bu ülkeler uçuyordu; fakat işin içine ne zaman din karıştı, bu ülkeler de o zaman yavaş yavaş batmaya başladı işte.