Tanrı_Misafiri
Decapat
- Katılım
- 31 Ekim 2021
- Mesajlar
- 245
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Yer çekimi bir kuvvettir yani bir büyüklüğü vardır fakat düşünceler bize etki etmez, büyüklükleri yoktur.
Kırmızı bir araba hayal et. Nasıl hayal ettin onu? O düşünce nasıl oluştu zannediyorsun? Beyninde sinir var mı? Var. Sinirler arası elektriksel iletim var mı? Var. Elektrik somut mu? Somut. Ne duruyorsun? Helva yapsana...
Bir nesnenin soyut olabilmesi için sadece 5 duyu organıyla algılayamamak yetmez.
Edebiyat ve felsefe alanında evet yeter. Bilim zaten materyalist.
Bilim zaten madde ile ilgili araştırma yaptığı için soyut kavramlara yoğunlaşmaz.
Yoğunlaşmaz değil. Soyut şeyler bilim için yok.
Bilim mutluluğu ya da düşünceyi açıklamaz çünkü açıklayamaz. Bilime göre mutluluk yoktur.
Düşüncenin ve mutluluğun tanımını bilim yapar. Mutluluğun oluşum aşamaları ve oluşum anı, sonrası vs. her şey bilimin ilgilendiği ve halihazırda açıklamayı başardığı bir alandır. Edebiyat kitaplarında "havalara uçmak" tarzı şeylerin mutluluğu açıkladığını söyleyemezsiniz.
Yani bilim bilinci açıklayamaz onun yerine bilincin nereden çıktığını açıklayabilir. Beyin ile ilgili araştırmalar yapabilir akılla ilgili araştırmalarda bulunamaz.
Bilim diyor ki: Senin frontal lobunu alalım. Bakalım aklın yerinde kalabiliyor mu?
Hem gayet de akılla ilgili araştrmalar yapıyorlar. Çatır çatır. Ve bunlar başarılı. Beynin bazı bölgelerine minik elektriksel uyarılar vererek kişinin mutlu, mutsuz, sinirli, vicdansız, korkak... Hallere bürünmesini sağlıyorlar. Bilinç dediğin şey bunların bütünü değil mi? Bunlar değiştirilebiliyorsa bilincin de değişiyor. Bilimin bilinci açıklayamadığını söyleyemezsin. Bilinci tanımlamayı geç üzerinde neredeyse tam kontrole sahipler. Hem bilinci beyinden ayrı bir şey gibi düşünemezsin.