Cehalet bir tercih midir?

Bu kişiden kişiye değişir. Kimisi cahil kalmayı tercih eder, hiçbir şey öğrenmez sorgulamaz, öğrenmeye ihtiyaç duymaz. Kimisi ise farkında olmadan herşeyi bildiğini sananr. Bu kişiler maalesef sonraki nesilleride böyle yetiştiriyorlar.

Ben ise bu bilgi ve birikimimi sonraki nesillere aktarmak için çabalıyorum.

Öğremeyen, sorgulamayan insanın hayvandan farkı yoktur.
 
Sen işte o istisna payısın:) Ne yazık ki senin gibi kendini geliştirmeye açık olan sayısı belki %1 belki binde birdir bence emin ol:) Tebrik ederim seni de ama.
Anıl abim istisnalık bir durum yok. Benim annem okula gönderilmedi, kuran kurslarına gönderildi. Ama annem 25 yaşında heves etti ve okuma yazma öğrendi. Aynı şekilde dedem dinine çok düşkündür okuma yazma öğrendi gördüğüm her an bir şeyler okuyor yalanım yok. Babam ise ortaokula gönderildi okuma biliyor yazma da biliyordu ama kendini hiç geliştirmedi. Neden kolaylık, çünkü bu bir tercihtir.
 
Ben tercih olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte birkaç yıl önce gerçeklerin farkına vardım. Gerçek anlamda bilgi öğrenmeye başladığımda buna ne kadar aç olduğumu hissettim. Sürekli öğrenme sürecimi sürdürdüm, hâlâ da devam ediyorum. Bilgi, bilgiyi çekiyor. Bu dönemde çevreye bakış açımda gözle görülür bir şekilde değişme oldu. Meğer bilgili sandığım kişilerin hepsi bildiğini sanıyormuş. Tabi bu tip insanların çoğunluklu olduğu ortamlarda hatalarını sürekli düzeltmemden dolayı nasıl oluyorsa "Kendini Beğenmiş" damgası yemekten kaçamıyorum. Bu tip kişilerle ilişkimi kesiyorum/ciddi mesafe koyuyorum.

Sağlıklı bir insan beyni, çalışan birinin bilgi sahibi olacağını bilir. Maalesef bazı insanlarda bu sadece bilmekten öteye gidemiyor, bunun için bir uğraş sergilemiyorlar. Buradan hareketle seçimin söz konusu olduğunu düşünüyorum.
 
Hayır sonlanmadı, sonlanmayacak da. Çevrenin canlıya/bireye etkisi çok eskilerden beri bilinen bir kanun. İnternetin bulunması tercih olduğu anlamına gelmiyor. Bu kadar basit düşünmemek lazım. Ona bakarsak 15. yüzyıldaki yaşanan gelişmeler de çağının büyük gelişmeleriydi. Rönesans, coğrafi keşifler vs. Matbaanın bulunmasına rağmen cahil insanlar vardı. Günümüzde de böyle. Cehalet tercih olsaydı zihnimin içindeki komplike düşünceleri terk eder ve cahil olurdum. Önüme gelene ukalalık taslardım. Zira cehalet mutluluktur. Çevre ve eğitimle alakalı. Kimse kendisi bilgin olarak doğmuyor, her şey deneyimlerin ve tecrübelerin bir ürünü. İnsan zihni boş bir levhadır. Ne konulursa o alınır. Küçücük bir çocuk kalkıp da bugün; "Camiye gideyim." ya da "Elime bir Tolstoy, Dostoyevski alayım da okuyayım." demez. Çevresinin telkiniyle olur bunlar. Ve belli bir yaşa geldikten sonra da bu çocukluğunda verilen tohumlar çok güçlü meyvelere dönüşürler. Eğer çocuk belli kalıplarda sınırlandırılarak yetiştirildiyse cahil olacak ve hayatının ilerleyen günlerinde/yıllarında kuvvetle muhtemel kör bir cahil olarak kalacak. Eğitilmesi çok zor olacak. "Ağaç yaş iken eğilir" sözünün anlamı burada yatar. Velhasıl tamamen şans, fırsat, çevre faktörleriyle alakalı. Her yerde, herkeste ayn
Hocam ben direkt olarak internet ile ilgili bir şey kastetmedim. Bilginin ulaşılabilirliğine değinmek istedim ki gayet önemli bir faktör. İnternet dışında, Dünya'nın her yerinde kütüphaneler, basım evleri, derslikler varsa; istediğin bilgiye, bu bilgi hakkında makale veya bir kitaba istediğin zaman istediğin yerde ulaşabiliyorsan;
3. Dünya ülkelerinin çoğunluğunda dahi istediğin bilgiye bir şekilde ulaşabiliyorsan ben cahillik tercihtir der susarım.

Benim şahsi düşüncem şudur ki; bulunduğumuz yüzyılda her duyduğuna gerçekliğini sorgulamadan inanan, kendi uydurduğu veya başkasının söylediği saçmalıga körü körüne inanan, araştırma denilen şeyi hayatında bir kere yapmamış kişinin cahiliyeti kendi tercihidir. Geçmişte olsa bir şekilde kabul edilebilirdi, yaşanılan çevre, bilgi kaynaklarının çevre ile kısıtlı olmasi vs. ama özellikle bulunduğumuz yüzyılda kabul edilebilir olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Çevre her ne kadar etkili olsa da bu durumun farkına varmak istemesi, bu durumdan sıyrılıp kurtulmayı seçmesi yine kendi tercihidir. Sizin düşüncenize de saygım sonsuz tabii ki.

Bu forumda da kendini kanıtlamış kişilerin büyük çoğunluğunun kendi isteğiyle çevresinden sıyrılmayı seçip bu durumlara geldiğini düşünüyorum.
 
Anıl abim istisnalık bir durum yok. Benim annem okula gönderilmedi, kuran kurslarına gönderildi. Ama annem 25 yaşında heves etti ve okuma yazma öğrendi. Aynı şekilde dedem dinine çok düşkündür okuma yazma öğrendi gördüğüm her an bir şeyler okuyor yalanım yok. Babam ise ortaokula gönderildi okuma biliyor yazma da biliyordu ama kendini hiç geliştirmedi. Neden kolaylık, çünkü bu bir tercihtir.
Ama dostum şimdi bak şöyle düşün; kaç kişi bu şekilde? Annen gibi kaç kadın mesela tamam ya ben öğreneceğim diyor mesela? "Amaaaaan evlendik çoluk çocuk sahibi olduk, bizden geçti bacım o işler." diyenler sence daha mı azdır, hiç sanmıyorum açıkçası:) Annenin ellerinden öperim ve tebrik ederim ne güzel yerinde saymamış işte. İşte istisna bence annen. Asıl istisna olmayan standart olan babanın durumu. Babana standart dediğimi söyleme dayak yemeyelim şimdi durduk yere🤣 Yani annenin ki gibi diğer arkadaşın kendisininki gibi çabalayıp kendini geliştiren sayısı açıkçası binde birden bile az olduğunu düşünüyorum ben.
Tebrik edilecek bir yanım yok hocam. Bunları yapmayanların ayıplanması gerek. Bunları yapmayanlar cahilliği tercih ediyor. Mutlu ve umutlu bir cahil olarak yaşamayı tercih ediyor.
Maalesef günümüz şartlarında açıp bir kitap okuyan veya mantıklı bir sorgulama yapan insanları alkışlamayı tebrik etmeyi ihtiyaç gibi görüyorum valla:) Sadece bizi değil bütün yaşamı asıl tehdit eden şey cehalettir bence.
 
Ama dostum şimdi bak şöyle düşün; kaç kişi bu şekilde? Annen gibi kaç kadın mesela tamam ya ben öğreneceğim diyor mesela? "Amaaaaan evlendik çoluk çocuk sahibi olduk, bizden geçti bacım o işler." diyenler sence daha mı azdır, hiç sanmıyorum açıkçası:)
Abi tamam da senin bu dediklerin zaten tercih. 🤣 Öğrenmemeği tercih ediyorlar, okumamayı tercih ediyorlar.
Babana standart dediğimi söyleme dayak yemeyelim şimdi durduk yere🤣
Anıl abi sana geceleri bir şey oluyor "geçen de erkek memesi mi sevelim" gibi bir şeyler diyordun. 🤣
 
Hiç bir sonuç, sadece bir sebepten ötürü değildir. Benim dışımdaki insanın hali hakkındaki savlarım, sadece benim onu gözlemleyebildiğim kadardır. Bu gözlem ise çoğunlukla yapılanlar ile alakalı olur. Misal, adam yere çöp atıyor ise yere çöp atılmaması gerektiğini öğrenmemiştir. Bunda sebep nedir? Bilemem. Cahil midir? Çöpün, çöp kutusuna atılması gerektiği konusundaki eğitim doğru düzgün verilmemiştir. Bunun önemi ona aktarılamamıştır. Genelleyebilir miyim? Genellersem işin içinden çıkamam. Cahil, mana olarak bilmeyendir, hükmü ise çerçeveyi çizenin elindedir. Daracık aklı ile yetersiz delil neticesinde birine cahil deme cüretinde bulunmak ne de güzeldir ve en çok şikayet edilen ama en çok mevcut olandır.
 
İnsanın ailesi çok kültürsüz ise (Okumamış demiyorum, kültürsüz diyorum. Yani okumasa bile kendini geliştirmemiş.) çocukları da öyle oluyor. Kendini geliştirmek istemiyorlar. Okula gitseler bile dersleri dinlemeyip, kavga çıkarıyorlar.

Internet tabi bir etken ama cahil insanın takip ettiği sayfalar da cahil sayfaları oluyor. Kendini o ortamdan soyutlayıp geliştirmiş insan sayısı çok azdır.
 
@painkiller Anıl abinin yorumuna katılıyorum.

Bazıları öğrenmek istemiyor bazıları da gerçekleri öğrenmeyi istemiyor, gerçeklerden korkuyor. Aynı bu @Technolock denen zat gibi. Diğer konu kapandı cevap veremedim. Burada cevabını vereyim senin.

Hac 47 ayetini de iyi biliyorum merak etme. Mearic ayetinde 1 gün 50 bin yıla denk geliyor daha fazla diye onu attım sana ama anlamadığın için değişen bir şey olmamış senin için. Allah katında 1 gün 1000 yılda desen, Mearic 4 ayeti gibi 1 gün 150 bin yıla tekabül ediyor desen de değişen bir şey olmuyor bunu anla. Allah katında 1 gün 1000 yıl olsun sen dünyayı 2000 günde evrenin geriye kalanını 4000 günde yapıyorsun bu akıl dışı bir açıklama.(Evreni 6 günde yarattım diyor dünyayı 2 günde yarattıysan evrenin geriye kalanını ise 4 günde yaratmış yani, 4 sayısı oradan geliyor sonra çıkıp deme bu 4 sayısı nereden geliyor) 150 bin de desen değişen bir şey olmaz yine aynı mantık hatası var sadece sayı büyüyor. Evrenin geriye kalanını dünyadan 2 kat bir sürede yapamazsın. Bir de bana utanmadan anlama yetisi zayıf diyor az utan ya anlama yetisi asıl senin zayıf. Evrenin geriye kalanını sadece dünyadan 2 kat uzun bir sürede tamamlıyor ve bu sana mantıklı geliyorsa işin yaş senin.

Şüphesiz, senin rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir.

Bir de diyor ki Allah katında gün farklıymış sözde ayette açıkça yazmış bu yukarıdaki ayeti de sen attın. Sizin saymakta olduğunuz 1000 yıl gibidir diyor burada ne aşama, ne de evreden bahsediliyor. Kullanılan gün bildiğimiz gün kavramı.

Papağan benzetmesi sizleri anlatıyor. Hep aynı argümanla geliyorsunuz açıkça yazmasına rağmen yok aslında orada öyle demek istemiyor diyen kendini kandıran bir kitlesiniz.

Aynı ayetin Tevrat'ta olduğunu belirttim, yedinci günde tanrı dinlendi diyor Tevrat, Kuran ise dinlenmeye gerek duymadı diyor. Bunu özellikle belirtmesi size hiç mi bir şey çağrıştırmıyor? Çıkıp Tevrat'ta gün kavramı geçmiyor diyebilecek misin görelim seni, değiştirildi deme lüksün de yok, zaten okumamışsın bu kadar hakaret etmen bu yüzden zaten. Zerdüştlük ile benzerliklerini atıyorum zoruna gidiyor bunlar her zaman nette dolaşan şeyler kopyalama yapıyorsun diyor tabii senin gibilerin vereceği cevap olmayınca bu tür saçmalıklara başvuruyorlar.

Arapça bu kadar zengin bir dildir, o halde ‘evre/dönem’ anlamına gelen farklı bir sözcük kullanılabilirdi. Mesela sözlüğe baktığımızda, şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz;
evre / safha / aşama -> مرحلة
devir -> نقل
dönem -> فترة
gün -> يوم

Var mı bir benzerlik? Yok. Demek ki Arapça'da "gün" ile "evre', aynı şey değil. Buradan anlıyoruz ki, Kuran’daki "6 gün" ifadesi, bildiğimiz anlamda 6 gün’dür. Yani 144 saat olan 6 gündür. Aksini her kim iddia ederse etsin, yaptığı şey sadece yorum hilesidir.

Senin gibiler için Carl Sagan ve İbni Haldun'un çok güzel iki sözü var.

Her akıl gücünün yetmediği, idrak edemediği şeyleri inkar eder.

Eğer yeterince uzun süre aldatılmışsak, aldatmacayı ortaya koyan her türlü kanıtı reddederiz. Gerçeği bulmakla ilgilenmeyiz artık. Aldatmaca bizi kafeslemiştir artık. Tuzağa düştüğümüzü kendimize bile itiraf etmek acı vericidir çünkü.

İnanmayı yeğlediğine, daha kolay inanır insan. Bu nedenle, zor şeyleri, araştırmaya sabrı yetmediği için reddeder; akla yatkın olanları umudu azalttığından; doğanın derinliklerini batıl inançlı olduğundan; deneyimin ışığını kibir ve gururundan; alışılmadık inanışları bayağı görüşlere bağlılığından dolayı reddeder.

Son olarakta beni bilen biliyor sitede öyle senin gibi bilgisiz biri de değilim. Tüm kutsal kitapları da okumuş biriyim. Öyle senin gibi okumadan, bilmeden yorum yapmam. Hakaret ettin diğer konuda raporlarım umarım ceza almışsındır.
 
İnsanlar sırf düşünmek istemediği için araştırmaktan korkuyorlar çünkü buldukları şey onu değişime götürebilir. Bazıları huzuru bir şeye körü körüne bağlanmakta buluyor mesela tanrı gibi. Tanrı sana kim olduğunu kitaplarda, ahlak değerlerinde ve aile kültüründe karşına çıkarıyor ve inanmaktan başka bir tercih ihtimalini bile düşünemiyorsun. Benim için bu anadan üryan doğmak ve kendi seçiminle sonradan doğmak olarak adlandırılabilir. Ama cehalet bazen bireysel olarak kötü bir şey değildir. Huzurlu bir şeydir. Toplumsal zararları vardır kanımca.
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı