Coğrafya kader midir?

Coğrafya bir kader değil, tercihtir diyen kişileri gördüm, okudum ve güldüm.

Hadi spermler, beni Amerika'ya götürün, Avrupa'ya götürün, bir de umarım zengin bir babanın spermisindir demek kadar saçma bir cümle.

Coğrafya dibine kadar kaderdir. Bazıları doğuştan hayata şanslı başlar, bazıları eksi ile başlar. Ama kimse de doğduğu yerde, doğduğu sokakta ölmek zorunda değildir.

Hangi aileye geleceğin de kaderdir. Amerika'da doğup, leş sokaklarda da büyüyebilirsin. TR'de doğup, en zengin 5 ailenin birinin oğlu/kızı da olabilirsin.
 
Son düzenleme:
Açıklamasını yapamayacağınız konuda kesin yargıda bulunmayın. Günümüz kur'an-ı kerime karbon testi yapıldı ve gerçekten 1400 yıl önceden geldiği ve günümüz kur'an-ı kerimler ile hiçbir farkı olmadığı kanıtlanmıştır. Karbon testi yapılan kur'an-ı kerim ise hala korunuyor.
Şimdi piyasada olan Kuran 10.yüzyıldan kalma bir kitaptir. Kitabın 1400 yil öncesine ait olmasi bir anlam ifade etmez.

Hadid suresi 25. ayet: "Biz demiri gökten indirdik." Bilim, yapılan araştırmalar sonucu demirin oluşabilmesi için gereken ısının kesinlikle dünyada hatta güneşte olmadığını, nova ve süpernova patlamasıyla gökyüzünden yere meteor olarak geldiğini ispatlamıştır. 1400 yıl önce bunu kim bilebilirdi? Hadi buna tesadüf diyelim.
Tesadüf demeyeceğiz, bu iddaa nereye geliyor ona bakacağız. Demir iddaasi Misirlilara dayaniyor. Misirlilar demiri tespit eden ilk uygarliktir. Kuran'a da buradan girmiştir. Kimse demiri falan da indirmedi. Demir her gezegenin oluşum yapisinda vardir. Meteorlar aracılığıyla da başka gezegenlere taşınabilir. Mezopotamya medeniyetleri hakkinda bilgi sahibi olmazsanız bu şeyler size mucize gibi gelir.
IMG_20190405_124607.jpg

Zariyat suresi 47. ayet: "Sevamatı biz bina ettik ve muhakkak ki onu biz genişletmekteyiz." Evrenin her geçen saniye genişlediğini artık herkes biliyor. Ayrıca bunu bilim de açıkladı. Hadi bu da tesadüf olsun.
Ayette "Evren, gök" diye çevirdiğimiz kelime Arapça "sema" kelimesidir. Bu kelime aynı Türkçe’deki "gök" kelimesi gibi hem Evren’i, hem Dünya’nın tavanını ifade eder. Yeryüzünün üstünün tümü "sema" diye adlandırılır. Buradaki sema sözcüğünden kasitta evrenin gözle görünür kısmıdır. Evrenin gerçek boyutlarindan kuranin bilgisi yok.

Bu söylemin kaynağı da Tevrat'tir.

“Genişleticiyiz” diye çevrilen “lemûsiûn” kelimesine bu yorum “evrenin genişlediği” tespit edildikten sonra yüklenmiştir.Daha önce evrenin genişlediği yorumunu kimse çıkarmamıştır bu sözcükten,bugün bile Diyanet İşleri’ninki dahil çoğu meal şöyledir:
Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.
Her zaman yaptığınız ayet bükme var bunda da. Diğer tefsircilerin çoğu da diyanet gibi bir çeviri yapmamıştır.

Tevrat'ta benzer ayetlere bakalim şimdi.

Eyüp.9:8=O'dur tek başına gökleri geren,denizin dalgaları üzerinde yürüyen.

Yeşaya.40:22=Gökkubbenin üstünde oturan Rab'dir, Yeryüzünde yaşayanlarsa çekirge gibidir. Gökleri perde gibi geren,oturmak için çadır gibi kuran O'dur.

Yeşaya.42:5=Gökleri yaratıp geren,yeryüzünü ve ürününü seren, Dünyadaki insanlara soluk, Orada yaşayanlara ruh veren Rab Tanrı diyor ki…

Yeşaya.44:24-28=Sizi kurtaran,size rahimde biçim veren Rab diyor ki, "Her şeyi yaratan, gökleri yalnız başına geren,yeryüzünü tek başına seren,sahte peygamberlerin belirtilerini boşa çıkaran,falcılarla alay eden,bilgeleri geri çeviren,bilgilerini saçmalığa dönüştüren,kulunun sözlerini yerine getiren,ulaklarının peygamberlik sözlerini gerçekleştiren,Yeruşalim için “içinde oturulacak”, Yahuda kentleri için, 'Yeniden kurulacak,yıkıntılarını onaracağım diyen; Engine, 'Kuru! Sularını kurutacağım diyen, Koreş için, 'O çobanımdır, Her istediğimi yerine getirecek, Yeruşalim için, 'Yeniden kurulacak, Tapınak için, 'Temeli atılacak diyen Rab benim."

Yeşaya.51:13=Sizi yaratan, gökleri geren,dünyanın temellerini atan Rab'bi nasıl olur da unutursunuz? Sizi yok etmeye hazırlanan zalimin öfkesinden neden gün boyu yılıp duruyorsunuz? Hani nerede zalimin gazabı?

Yeşaya.45: 12=Dünyayı ben yaptım,üzerindeki insanı ben yarattım.Benim ellerim gerdi gökleri,bütün gök cisimleri benim buyruğumda.

Yeşaya.48: 13=Yeryüzünün temelini elimle attım,gökleri sağ elim gerdi.Onları çağırdığımda birlikte önümde dikilirler.

Demek ki neymiş bir kişiye bir şeyden emin değilsen konuşma diyeceğine sen kendin önce kendi dediğinden emin ol ki dediğinin hakli bir yani olsun.

Tevrat en eski kitap iddanin kökeninin nereden geldiğini anlarsin umarim. O ayette öyle demiyor da aslinda ben yine de Tevrat'i kaynak göstereyim sana.

Zümer suresi 6. ayet: "Biz insanı anne karnında 3 karanlık evrede yarattık." Bilim, insanın anne karnında 3 karanlık evre geçirdiğini kanıtlamıştır. Batın duvarı karanlığı, rahim duvarı karanlığı ve amniyon zarı karanlığı. Tesadüf mü sizce?
Burada yine klasik bir bilgi eksikliği ve dünyanın o zamanki şartlarda neyi bildiğinden bir haber olman durumun bu ayetin senin nazarinda mucize yapiyor. Ayete bakalim hemen.
20190821_111453.jpg


Insanlar anlatirken birdenbire 8 eşli hayvan giriyor konuya. Üç kat karanlık tabiri içinde Alaka, Nutfe, Mudga sözcükleri de kullanılır, bakiniz.
20190821_112711.jpg


Bu bilgilerde Araplarin 7.yüzyılda embriyodan bir haber olmadiklari gösteriyor. O dönem sandığın kadar cahil değil. Embriyo hakkinda o dönemde yapilan çalışmalar var. Embriyo bilinmiyordu o zamanlarda Kuran bunu biliyor demek bilgi yetersizliğinden kaynaklanan iddaalar.
IMG_20190821_111352.jpg


Embriyo çalışmalarınin tarihi Kuran'dan yillar öncesine dayaniyor.

Bir şeye inanıyor olmaniz, çoğunluğun sizle ayni görüşte olmasi hakli ve gerçek olduğu manasina gelmiyor. Kuran bir sentez kitaptir, insanlığın bilmediği hiçbir yeni şeyi söylememiştir. Kuran dediğin kitap Tevrat, Avesta ve Mezopotamya mitolojilerinden kopyalanmış toplama bir kitaptir. Bunlara karşı çıkmanızda bu medeniyetler hakkinda ve kitaplar hakkinda hiçbir şey bilmediğimizden dolayi kaynaklaniyor maalesef. Okumak zor değil buyrun okuyun sonra gelin tartışın.
 
Son düzenleme:
Şimdi piyasada olan Kuran 10.yüzyıldan kalma bir kitaptir. Kitabın 1400 yil öncesine ait olmasi bir anlam ifade etmez.


Tesadüf demeyeceğiz, bu iddaa nereye geliyor ona bakacağız. Demir iddaasi Misirlilara dayaniyor. Misirlilar demiri tespit eden ilk uygarliktir. Kuran'a da buradan girmiştir. Kimse demiri falan da indirmedi. Demir her gezegenin oluşum yapisinda vardir. Meteorlar aracılığıyla da başka gezegenlere taşınabilir. Mezopotamya medeniyetleri hakkinda bilgi sahibi olmazsanız bu şeyler size mucize gibi gelir.
Eki Görüntüle 429718

Ayette "Evren, gök" diye çevirdiğimiz kelime Arapça "sema" kelimesidir. Bu kelime aynı Türkçe’deki "gök" kelimesi gibi hem Evren’i, hem Dünya’nın tavanını ifade eder. Yeryüzünün üstünün tümü "sema" diye adlandırılır. Buradaki sema sözcüğünden kasitta evrenin gözle görünür kısmıdır. Evrenin gerçek boyutlarindan kuranin bilgisi yok.

Bu söylemin kaynağı da Tevrat'tir.

“Genişleticiyiz” diye çevrilen “lemûsiûn” kelimesine bu yorum “evrenin genişlediği” tespit edildikten sonra yüklenmiştir.Daha önce evrenin genişlediği yorumunu kimse çıkarmamıştır bu sözcükten,bugün bile Diyanet İşleri’ninki dahil çoğu meal şöyledir:

Her zaman yaptığınız ayet bükme var bunda da. Diğer tefsircilerin çoğu da diyanet gibi bir çeviri yapmamıştır.

Tevrat'ta benzer ayetlere bakalim şimdi.

Eyüp.9:8=O'dur tek başına gökleri geren,denizin dalgaları üzerinde yürüyen.

Yeşaya.40:22=Gökkubbenin üstünde oturan Rab'dir, Yeryüzünde yaşayanlarsa çekirge gibidir. Gökleri perde gibi geren,oturmak için çadır gibi kuran O'dur.

Yeşaya.42:5=Gökleri yaratıp geren,yeryüzünü ve ürününü seren, Dünyadaki insanlara soluk, Orada yaşayanlara ruh veren Rab Tanrı diyor ki…

Yeşaya.44:24-28=Sizi kurtaran,size rahimde biçim veren Rab diyor ki, "Her şeyi yaratan, gökleri yalnız başına geren,yeryüzünü tek başına seren,sahte peygamberlerin belirtilerini boşa çıkaran,falcılarla alay eden,bilgeleri geri çeviren,bilgilerini saçmalığa dönüştüren,kulunun sözlerini yerine getiren,ulaklarının peygamberlik sözlerini gerçekleştiren,Yeruşalim için “içinde oturulacak”, Yahuda kentleri için, 'Yeniden kurulacak,yıkıntılarını onaracağım diyen; Engine, 'Kuru! Sularını kurutacağım diyen, Koreş için, 'O çobanımdır, Her istediğimi yerine getirecek, Yeruşalim için, 'Yeniden kurulacak, Tapınak için, 'Temeli atılacak diyen Rab benim."

Yeşaya.51:13=Sizi yaratan, gökleri geren,dünyanın temellerini atan Rab'bi nasıl olur da unutursunuz? Sizi yok etmeye hazırlanan zalimin öfkesinden neden gün boyu yılıp duruyorsunuz? Hani nerede zalimin gazabı?

Yeşaya.45: 12=Dünyayı ben yaptım,üzerindeki insanı ben yarattım.Benim ellerim gerdi gökleri,bütün gök cisimleri benim buyruğumda.

Yeşaya.48: 13=Yeryüzünün temelini elimle attım,gökleri sağ elim gerdi.Onları çağırdığımda birlikte önümde dikilirler.

Demek ki neymiş bir kişiye bir şeyden emin değilsen konuşma diyeceğine sen kendin önce kendi dediğinden emin ol ki dediğinin hakli bir yani olsun.

Tevrat en eski kitap iddanin kökeninin nereden geldiğini anlarsin umarim. O ayette öyle demiyor da aslinda ben yine de Tevrat'i kaynak göstereyim sana.


Burada yine klasik bir bilgi eksikliği ve dünyanın o zamanki şartlarda neyi bildiğinden bir haber olman durumun bu ayetin senin nazarinda mucize yapiyor. Ayete bakalim hemen.
Eki Görüntüle 429722

Insanlar anlatirken birdenbire 8 eşli hayvan giriyor konuya. Üç kat karanlık tabiri içinde Alaka, Nutfe, Mudga sözcükleri de kullanılır, bakiniz.
Eki Görüntüle 429723

Bu bilgilerde Araplarin 7.yüzyılda embriyodan bir haber olmadiklari gösteriyor. O dönem sandığın kadar cahil değil. Embriyo hakkinda o dönemde yapilan çalışmalar var. Embriyo bilinmiyordu o zamanlarda Kuran bunu biliyor demek bilgi yetersizliğinden kaynaklanan iddaalar.
Eki Görüntüle 429724

Embriyo çalışmalarınin tarihi Kuran'dan yillar öncesine dayaniyor.

Bir şeye inanıyor olmaniz, çoğunluğun sizle ayni görüşte olmasi hakli ve gerçek olduğu manasina gelmiyor. Kuran bir sentez kitaptir, insanlığın bilmediği hiçbir yeni şeyi söylememiştir. Kuran dediğin kitap Tevrat, Avesta ve Mezopotamya mitolojilerinden kopyalanmış toplama bir kitaptir. Bunlara karşı çıkmanızda bu medeniyetler hakkinda ve kitaplar hakkinda hiçbir şey bilmediğimizden dolayi kaynaklaniyor maalesef. Okumak zor değil buyrun okuyun sonra gelin tartışın.
Kur'an ayetlerini çürütecek herhangi bir bilimsel kanıt sunmadan medeniyetlere ve ya kelimelere göre eğip büküp kafana göre yalanlıyorsun. Hadi bunlara yalan diyelim nahl suresi 68 ve 69. ayette bal yapan arının ve ağ yapan örümceğin dişi olduğu yazıyor. Yeni yapılan keşiflerde ise gerçekten ağ ve bal yapan hayvanın dişi olduğu ortaya çıkıyor. Hadi bunu da kendince yalanla? 1400 yıl önceki bedevi bunu nereden bilebilirdi?
 
Kur'an ayetlerini çürütecek herhangi bir bilimsel kanıt sunmadan medeniyetlere ve ya kelimelere göre eğip büküp kafana göre yalanlıyorsun.
Dediklerimin hepsi de kanıtlı ifadeler, sana kanitta sundum. Dediklerim medeniyetlerin bunlar hakkinda bilgisi olmadığını çürütte görelim seni. Eğip, bükmek senin işin, kafana göre yalanlamakta yine senin işin.

Hadi bunlara yalan diyelim nahl suresi 68 ve 69. ayette bal yapan arının ve ağ yapan örümceğin dişi olduğu yazıyor. Yeni yapılan keşiflerde ise gerçekten ağ ve bal yapan hayvanın dişi olduğu ortaya çıkıyor. Hadi bunu da kendince yalanla? 1400 yıl önceki bedevi bunu nereden bilebilirdi?
Nahl 68: Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin.
Nahl 69: Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!" Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamından bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.

Kendince palavra atman seni hakli çıkarmaz. Bu iki ayetin neresinde arının dişi olduğuna vurgu yapılıyor?

1400 yıl önceki bedevi bunu nereden bilebilirdi?
Bedevi insanlığın bilmediği hiçbir şeyi dememiştir nokta.

Bu kadar ucuz iddaalarla ancak kendini kandirirsin bilim dünyasını değil. Hayret aslinda arı ile ilgili senden daha değişik bir iddaa bekliyordum Nahl 16. ayeti gibi. Arı 16 kromozoma sahip, Nahl(Arı) isimli surede tam 16.suredir bunda işaret var bu bir mucize var demeni beklerdim açıkçası. Ne de olsa senin gibi bu palavralari atanlarin sayisi bir hayli fazla.

Ne kadar kendinizi kandirsaniz da, Kuran en doğru kitap deseniz de, Islam hak din deseniz de bilim karşısında yenildiniz. Darwin size öyle bir darbe vurdu ki asla bir daha masallarinizi kimseye dayatamayacaksiniz. Okuyan, araştıran herkes gerçekle yüz yüze kalacaktir.
 
Nahl 68: Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin.
Nahl 69: Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!" Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamından bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.

Kendince palavra atman seni hakli çıkarmaz. Bu iki ayetin neresinde arının dişi olduğuna vurgu yapılıyor?

Oku bakalım. :)

Kur'an, arının yaptıklarını anlatırken, fiilin dişi formunu kullanmaktadır. Arapça'da fiiller dişiye ve erkeğe göre farklı çekilirler (Başka birçok dünya dilinde de bu böyledir). Arının yaptıkları anlatılırken fiilin dişi formunun kullanılması Kur'an'ın saydığı eylemleri dişi bal arısının yaptığını göstermektedir. Bu yüzden ayeti "dişi bal arısı" diye çevirmek daha doğrudur. Dişi bal arısının yaptıkları Kur'an'da şöyle tarif edilmektedir: (Arapça'da arının erkeği ve dişisi aynı şekilde yazılır, bu kelimenin ayrıca dişisi yoktur.)

Gerçi sen buna da bir şey bulursun. :) Bunu da saçma sapan teorilerinle çürütmeye çalışırsın. :)
 

Geri
Yukarı