Evrende hatalar var mıdır?

Bahsettiğin kitlesel yok oluş olmasa idi evinde t-rex beslerdin artık. Ya da t-rex seni.
Yazdığım mesajla hiçbir alakası yok. Kaos olsa sen de ben de olmazdık demişsin ben de daha önce dünyada olup da bir anda lap diye tamamen yok olan türler olduğunu söyledim. Belki 5 dakika sonra deprem olacak ve ölüp gideceksin. Belki bir kaç yıl içinde başka bir meteor çarpacak ve insanlık dünyadan silinecek. Al sana sen de ben de "yoğuz". Ve dediğim gibi bu daha önce defalarca yaşanmış bir örnek. Kendin vermişsin örneğini, T-Rex'in yok olduğu gibi senin de yok olmayacağın ne malum?
 
Son düzenleyen: Moderatör:
İkimizde aynı şeyi savunuyoruz lakin sözler köşkü bir ateisti Müslüman yapacak kadar iyi videolar yapamıyor.
Evrim ağacı, evrimi telefonlar üzerinden anlatacak kadar akıl dolu videolar çekiyorlar. Hayranım onlara.
Özellikle labaratuvarda bakteriyi evrimleştirme ile ilgili makaleleri beni benden alıyor.
 
Bakıyoruz ki düzen var diyoruz evrim ağacından gördüklerin ile lak lak yapıyorsun size göre her şey tesadüf ve senin dedigin olay tam anlamıyla budur.

-Bak şurada eski binaları yıkıyorlar, şurada bir trafik kazası olmuş, şurada bir cinayet olmuş, şurada bir kanalizsyon patlamış. İşte bu şehirde kaos var.
TRT belgeseli atıp kendini kanıtlama çabası içindesin ya başka söze gerek yok. TRT Diyanet videosunu da bekliyorum. Sözler Köşkü elemanından nağmeler.

Ki yapımız kaosa patlamaları elverişli değil karıncanın bile bir düzeni vardır, örümcegin bile bir düzeni vardır. Lakin açtıgın konulara baktım da Allah'ı görsen bile inanmayacak biri olarak anladım seni.
Ne doğadaki canlılar, ne de evren kusursuz değil. Hiçbir zaman olmadı olmayacak da bu yasalar olduğu sürece.

her şey tesadüf ve senin dedigin olay tam anlamıyla budur.
Klasik tipik hiçbir şey bilmeyen ülke insanı. Tesadüfün ne olduğunu bilmeyen kulaktan dolma bilgilerle yorum yapan kitle.

Özellikle evrimden anlamayan kitle evrimi tesadüfi gerçekleşen bir olay olarak biliyor, her şeye tesadüfen oldu diyorlar böyle bir dünya yok. Bu insanlara göre evrimin her şeyi tesadüf, tesadüfler üzerinden evrimi anlatılıyorlar gibi gerçek dışı iddaalarda bulunuyorlar.

Bir şeyin tesadüfen oluşması o şeyin gerçekliğini azaltan bir şey değildir. Evren'de birbirine bağlı olmadan neden-sonuç dizgilerinin denk gelmesinden ötürü tesadüfi durumlar olmuştur, her zamanda olmuştur, olmaya da devam edecektir.

Bak mesela araba sürüyorsun yanından başka bir araç geçiyor araçtan fırlayan bir şey senin açık olan camından arabanın içinden geçip gelip sana değiyor, bunun gerçekleşme oranı ne, çok düşük ama imkansız değil. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Tesadüflikte böyle bir şeydir imkansız değildir. Yeterli bilgilere ve ön yargıya sahip olduğunuzdan dolayı bu tür yorumlar yapıyorsunuz.

Evrim kaotik bir süreçtir, tesadüf ile kaotik aynı şeyler değil. Doğa yasaları tesadüfi değildir, geçmişte vardı, şimdide var, gelecekte de olacak. Evrim dediğin şey de bir doğa yasasıdır netice olarak.

Doğa ve Fizik yasalarının neden bugünkü gibi hareket ettiklerini bilmiyoruz. Bunu bilmek için büyük patlamadan öncesini bilmemiz gerekiyor tüm yasaları tanımlayabilmek için.

Bu yasalarla da var olduktan sonra herhangi bir şekilde kontrol edilmezler, bilinçsiz bir biçimde hareket ederler. Bu yasalar sürekli kendilerini aynı şekilde tekrar ettiği için belli bir düzen yaratacak güce sahip oluyorlar.

Doğa yasaları tesadüfi değildir sonuçları tesadüfidir. Mesela bir elmanın yere mi düşeceği, kafanıza mı düşeceği tesadüfidir. Örnekler çoğaltılabilir.

Evrim sandığınız gibi tesadüfi ve rastlantısal olarak gerçekleşmez.

Evrim kademe kademe, sürekli olarak, çok yavaş bir şekilde ilerleyen bir süreçtir.

Evrimde hiç mi tesadüflük yok var elbette. Mutasyon ve genetik sürüklenme rastgeledir. Doğal seçilim, cinsel seçilim, yapay seçilim, akraba seçilimi vb. tesadüfi değildir. Ama çıkıp evrim rastgele, tesadüfi oluşan bir süreç diyemezsiniz. Yukarıdaki elma örneği gibi tesadüfi olaylarda meydana geliyor bu süreçte. Evrimde beklenmedik, öngörülemez şekilde meydana gelen durumlar olabiliyor. Bunlar doğanın bir gerçeğidir.

Eğer ki evrim her şeyi tesadüflerle açıklasaydı bugün bilim dünyasında kabul gören bir teori olamazdı. Yüzbinlerce evrim hakkında makale, ders kitapları vb. şeyler yayınlanamazdı.

Canlılar kusursuz güya bu masalları kendi tayfana yutturabilirsin bize sökmez bu söylemler.

1647193805438.png


Bu resimde gördüğünüz canlilar balina. Balinalar bu şekilde uyur. Akciğere sahip bir hayvan oldukları için yarım saatte bir su yüzeyine çıkıp nefes almak zorundalar. Bu işlemi yapmazlarsa ölürler. Balinalar bu şekilde uyurken beynin bir lobu uyurken, diğer lob uyanık kalır ve böylece balina nefes alir. Sonra diğer lob nöbeti devralir. Evrim gerçek olmasa memeli ve akciğerli hayvanlarin denizde ne işi olur yahu?

1647193930897.png


Mağaralarda yaşayan tetra balığı olarak da bilinen Astyanax mexicanus gözleri olmasina rağmen doğuştan kör doğar. Bu balığın göz çukurları halen bulunmaktadır ancak bu çukurlar arasinda gözler asla içinde oluşmaz. Karanlık mağaralardaki sularda yaşayan bu türün, gözlere ihtiyacının olmamasından ötürü, zaman içerisinde giderek körelmiştir.

Bu türün varlığı bile kusursuz yaratıcı fikrini çürütmeye yeter de artar. Kusursuz bir yaratıcı doğuştan kör yaratacağı varlığa ne diye göz versin.

1647193982323.png



Omurgalı hayvanlarda böyle bir sinir mevcut. Bu sinir bloğu beyinden gırtlağa kadar uzanıyor. Bu sinirin olayı ne değinelim biraz.

Beyinden çıkan bu sinir ile gırtlak arasında en fazla 5-10 CM var. Sinir gırtlağa kısa yoldan varmak yerine görseldeki zürafa gibi kısa yoldan gitmiyor metrelerce dolaşıp kalbin etrafından dönüp, tekrardan yukarı çıkıp beyne ulaşıyor.

Neden böyle yapıyor kısa yol varken uzun yolu seçiyor sebebi evrim. Bir tasarımcı yapsaydı eğer böyle bir yol izlemezdi elbette.

Gırtlak siniri 400 milyon yıl önce balık benzeri canlılarda beyinden kalbin yakınındaki solungaçlara bağlantı sağlamak için evrimleşmişti. O zamanlar sinir bloğu kısa yolu izliyordu, uzun yolu değil.

Tiktalik benzeri balıklar karaya çıktı, milyonlarca yılda karada boyunları uzadı, gırtlak sinirleri kalp civarındaki atardamarlardan dolaştığı için uzayan boyunlara adapte olmak zorunda kaldı. Böylece 5-10 CM'lik mesafeyi 5 metre dolaşır hale geldiler. İnsanda da bu sinir var ve kısa yolu seçmez uzun yolu seçer.

Bir tasarımcı daha önceki çizim tahtasına geri dönebilir, önceki tasarımını çöpe atıp daha mantıklı bir çizim yapabilir. Evrim ise daha önceki çizim tahtasına geri dönemez. Tasarımcının öngörüsü vardır, ancak evrimin öngörüsü yoktur.
 
Son düzenleme:
TRT belgeseli atıp kendini kanıtlama çabası içindesin ya başka söze gerek yok. TRT diyanet videosunu da bekliyorum. Sözler köşkü elemanından nağmeler.

Ne doğadaki canlılar, ne de evren kusursuz değil. Hiçbir zaman olmadı olmayacak da bu yasalar olduğu sürece.

Klasik tipik hiçbir şey bilmeyen ülke insanı. Tesadüfün ne olduğunu bilmeyen kulaktan dolma bilgilerle yorum yapan kitle.

Özellikle evrimden anlamayan kitle evrimi tesadüfi gerçekleşen bir olay olarak biliyor, her şeye tesadüfen oldu diyorlar böyle bir dünya yok. Bu insanlara göre evrimin her şeyi tesadüf, tesadüfler üzerinden evrimi anlatılıyorlar gibi gerçek dışı iddialarda bulunuyorlar.

Bir şeyin tesadüfen oluşması o şeyin gerçekliğini azaltan bir şey değildir. Evren'de birbirine bağlı olmadan neden-sonuç dizgilerinin denk gelmesinden ötürü tesadüfi durumlar olmuştur, her zamanda olmuştur, olmaya da devam edecektir.

Bak mesela araba sürüyorsun yanından başka bir araç geçiyor araçtan fırlayan bir şey senin açık olan camından arabanın içinden geçip gelip sana değiyor, bunun gerçekleşme oranı ne, çok düşük ama imkansız değil. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Tesadüflikte böyle bir şeydir imkansız değildir. Yeterli bilgilere ve ön yargıya sahip olduğunuzdan dolayı bu tür yorumlar yapıyorsunuz.

Evrim kaotik bir süreçtir, tesadüf ile kaotik aynı şeyler değil. Doğa yasaları tesadüfi değildir, geçmişte vardı, şimdi de var, gelecekte de olacak. Evrim dediğin şey de bir doğa yasasıdır netice olarak.

Doğa ve fizik yasalarının neden bugünkü gibi hareket ettiklerini bilmiyoruz. Bunu bilmek için büyük patlamadan öncesini bilmemiz gerekiyor tüm yasaları tanımlayabilmek için.

Bu yasalarla da var olduktan sonra herhangi bir şekilde kontrol edilmezler, bilinçsiz bir biçimde hareket ederler. Bu yasalar sürekli kendilerini aynı şekilde tekrar ettiği için belli bir düzen yaratacak güce sahip oluyorlar.

Doğa yasaları tesadüfi değildir sonuçları tesadüfidir. Mesela bir elmanın yere mi düşeceği, kafanıza mı düşeceği tesadüfidir. Örnekler çoğaltılabilir.

Evrim sandığınız gibi tesadüfi ve rastlantısal olarak gerçekleşmez.

Evrim kademe kademe, sürekli olarak, çok yavaş bir şekilde ilerleyen bir süreçtir.

Evrimde hiç mi tesadüflük yok var elbette. Mutasyon ve genetik sürüklenme rastgeledir. Doğal seçilim, cinsel seçilim, yapay seçilim, akraba seçilimi vb. tesadüfi değildir. Ama çıkıp evrim rastgele, tesadüfi oluşan bir süreç diyemezsiniz. Yukarıdaki elma örneği gibi tesadüfi olaylarda meydana geliyor bu süreçte. Evrimde beklenmedik, öngörülemez şekilde meydana gelen durumlar olabiliyor. Bunlar doğanın bir gerçeğidir.

Eğer ki evrim her şeyi tesadüflerle açıklasaydı bugün bilim dünyasında kabul gören bir teori olamazdı. Yüzbinlerce evrim hakkında makale, ders kitapları vb. şeyler yayınlanamazdı.

Canlılar kusursuz güya bu masalları kendi tayfana yutturabilirsin bize sökmez bu söylemler.

Eki Görüntüle 1331304

Bu resimde gördüğünüz canlilar balina. Balinalar bu şekilde uyur. Akciğere sahip bir hayvan oldukları için yarım saatte bir su yüzeyine çıkıp nefes almak zorundalar. Bu işlemi yapmazlarsa ölürler. Balinalar bu şekilde uyurken beynin bir lobu uyurken, diğer lob uyanık kalır ve böylece balina nefes alir. Sonra diğer lob nöbeti devralir. Evrim gerçek olmasa memeli ve akciğerli hayvanlarin denizde ne işi olur yahu?

Eki Görüntüle 1331310

Mağaralarda yaşayan tetra balığı olarak da bilinen astyanax mexicanus gözleri olmasina rağmen doğuştan kör doğar. Bu balığın göz çukurları halen bulunmaktadır ancak bu çukurlar arasinda gözler asla içinde oluşmaz. Karanlık mağaralardaki sularda yaşayan bu türün, gözlere ihtiyacının olmamasından ötürü, zaman içerisinde giderek körelmiştir.

Bu türün varlığı bile kusursuz yaratıcı fikrini çürütmeye yeter de artar. Kusursuz bir yaratıcı doğuştan kör yaratacağı varlığa ne diye göz versin.

Eki Görüntüle 1331312

Omurgalı hayvanlarda böyle bir sinir mevcut. Bu sinir bloğu beyinden gırtlağa kadar uzanıyor. Bu sinirin olayı ne değinelim biraz.

Beyinden çıkan bu sinir ile gırtlak arasında en fazla 5-10 cm var. Sinir gırtlağa kısa yoldan varmak yerine görseldeki zürafa gibi kısa yoldan gitmiyor metrelerce dolaşıp kalbin etrafından dönüp, tekrardan yukarı çıkıp beyne ulaşıyor.

Neden böyle yapıyor kısa yol varken uzun yolu seçiyor sebebi evrim. Bir tasarımcı yapsaydı eğer böyle bir yol izlemezdi elbette.

Gırtlak siniri 400 milyon yıl önce balık benzeri canlılarda beyinden kalbin yakınındaki solungaçlara bağlantı sağlamak için evrimleşmişti. O zamanlar sinir bloğu kısa yolu izliyordu, uzun yolu değil.

Tiktalik benzeri balıklar karaya çıktı, milyonlarca yılda karada boyunları uzadı, gırtlak sinirleri kalp civarındaki atardamarlardan dolaştığı için uzayan boyunlara adapte olmak zorunda kaldı. Böylece 5-10 Cm'lik mesafeyi 5 metre dolaşır hale geldiler. İnsanda da bu sinir var ve kısa yolu seçmez uzun yolu seçer.

bir tasarımcı daha önceki çizim tahtasına geri dönebilir, önceki tasarımını çöpe atıp daha mantıklı bir çizim yapabilir. Evrim ise daha önceki çizim tahtasına geri dönemez. Tasarımcının öngörüsü vardır, ancak evrimin öngörüsü yoktur.

Gelelim zürafana dawkins beyin sahte işlerine.

Embriyor iken boyun yoktur ki ""çocuk"" beyin kalp ve sindirim sistemi birbirlerine yapışık durumda bu sinir ilk oluştuğunda beyin sapından hedef organlara direkt men yol izler gelişen kalp ve aortt aşağı dogru inerken doğal olarak vagus sinirini de beraberlerinde aşağı çekerler. Buna dayanarak rekürren laringeal sinir de uzamak durumunda kalıyor.

Gırtlağı yukarıdan besleyen superior-laringeal sinir zaten vardır gırtlak dokularının aşağıdan beslenmesi için özellikle böyle bir tasarım hazırlanmıştır.

:D hop bir gitti.

Gelelim balinalara.
Şimdi bir kara canlısının denizde yaşayabilmek için ihtiyacı olan adaptasyonlara bakıldıgında.
Böyle bir geçişin olması imkansız X imkansızdır nasıl mı?

Senin o ayaklı balina dediğinin bir jaguardan, sırtlandan, kurttan bir farkı yok bu fosilin incelendigi yer neresi mi? Timsahların yaşadıgı bir kara parcası alıntı " akicetus da farklı anatomik özellikleri bünyesinde barındıran özgün bir cinstir. Nitekim omurgalı paleontolojisinin otoritelerinden carroll, pakicetus‘un da dahil edilmesi gereken mesonychid ailesinin “garip karakterlerden oluşan bir kombinasyon gösterdiğini” belirtmektedir. 1 bu tip “mozaik canlı”ların evrimsel ara form sayılamayacağını, gould gibi önde gelen evrimciler de kabul etmektedir. "
Yani kısacası sizin balina olayları da yan yattı bunu da izle.


Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Siz bu evrimcileri hiç anlamıyorum haa daha bilimsel olarak kanıtlanmamış bir şeyi bilimin ve biyolojinin taa kendisi olarak kabul ediyorsunuz ya işte gülünç olma noktanız budur.

"Bir DNA'nin britannica ansikpoledisinin tüm ciltlerinden daha fazla bilgi içermesini evrim asla açıklayamaz"(prof anthony flew)

Alexander oparin: "aradığımız şey eğer evrimin kanıtı ise onu hiçbir zaman bulamayacağız."

Charles Darwin: "ayrıntıya girdiğimizde tek bir türün dahi baska bir türe dönüştüğünü değiştiğini kanıtlayamayız ki teorinin temeli
buna dayanmaktadır"
(Francis Darwin, the Life and letters of charles Darwin, cilt 2, 1888, s.210.).

Siz bana türden türe geçişi ispatlayın bende evrimci olacağım söz.

Prof. Pierre paul grassé': "mutasyonlar zaman içinde tutarsız bir şekilde gerçekleşir. Ne birbirini tamamlayıcıdır ne de ardışık nesillere belirli bir yöne doğru kümülatiftirler. Önceden var olanları değiştirirler, ama nasıl olursa olsun düzensizlik içinde yaparlar. Ancak evrim, çok uzun bir süre boyunca sadakatle inançla bağlı kaldığı dersleri izledi." "rastgele mutasyonların tüm canlılık aleminin ihtiyaçlarını karşılamış olması imkansızdır... (evolution of livingorganisms, s.103.).

Bilim adamlarınız bile yok der iken sizin çırpınışınız yok mu :D biz burada evren ile bahsederken senin evrim hipotezini atman yok mu bir de.

Belgeselden attıgımı da yalanla bari :D

Büyük patlamadan önce hiçbir şey yoktu. Einstein'ın görelilik teorisine göre uzay ve zaman aslında bileşiktir ve tek bir uzay-zaman sürekliliği oluşturur. [Ancak, zamanla birlikte 4 boyutlu olan bu doku] düz değildir ve [tıpkı bir kupanın kendi üzerine bükülen sapı gibi] boru şekillidir.

Canlılar kusursuz güya bu masalları kendi tayfana yutturabilirsin bize sökmez bu söylemler.
Senin masalların bana hiçbir zaman sökmedi sökmeyecekte sahtekar ağacından bakıp bakıp burada millete meydan okuma.

Sahtekar ağacının sahtekarlıklarını da buraya kanıtlı olarak atarız, işinize gelmeyene sözler köşkü gerçi tek diyeceginiz budur ve yorumlara gülücük atmaktır.


İnşaallah bilimsel ayetler paylaşmam zorunuza gitmez.



 
Son düzenleyen: Moderatör:
Gırtlağı yukarıdan besleyen superior-laringeal sinir zaten vardır gırtlak dokularının aşağıdan beslenmesi için özellikle böyle bir tasarım hazırlanmıştır.
Burada açıkça bir tasarım hatası var. Kısa yolu seçmek yerine uzun yolu seçiyor. Koskoca tanrı bunu bilemeyecek kadar aciz mi?

Siz bu evrimcileri hiç anlamıyorum haa daha bilimsel olarak kanıtlanmamış bir şeyi bilimin ve biyolojinin taa kendisi olarak kabul ediyorsunuz ya işte gülünç olma noktanız budur.
Evrim bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve 1859 yılından beridir dimdik ayakta ve evrimi çürütebilecek tek bir makale dahi yoktur. Hodri meydan öyle bol keseden YouTube videosu, hiçbir dayanağı olmayan adam ve ayet sallayacağına evrimi çürütün de görelim.

Alexander oparin: "aradığımız şey eğer evrimin kanıtı ise onu hiçbir zaman bulamayacağız."
Oparin gibi kişilikleri kanıt gösteremezsin. Elinde delil olması gerek hade buyursun bu kadar kendinden eminse çürütsün de görelim.

Bilim adamlarınız bile yok der iken sizin çırpınışınız yok mu?
Bilim adamlarının şahsi görüşü evrimi çürütemez, öyle kafana göre ben reddediyorum diyerek, bu bilim adamı şöyle diyor, ben bunu kanıt olarak görüyorum o zaman evrim yok diyerek yürümüyor bu işler. Olağanüstü iddaalar, olağanüstü kanıtlar gerektirir. Durmayın, icraat yapın YouTube belgeseli ve videosu çekerek evrim çürütülmez, çürütülemez. Bilimsel bir makale yayınlayıp, bunu onaylamanız gerek. Değil sen ağa babaların toplansa evrimin gerçekliği konusunda hiçbir şey yapamaz.

Prof. Pierre paul grassé': "mutasyonlar zaman içinde tutarsız bir şekilde gerçekleşir. Ne birbirini tamamlayıcıdır ne de ardışık nesillere belirli bir yöne doğru kümülatiftirler. Önceden var olanları değiştirirler, ama nasıl olursa olsun düzensizlik içinde yaparlar. Ancak evrim, çok uzun bir süre boyunca sadakatle inançla bağlı kaldığı dersleri izledi." "rastgele mutasyonların tüm canlılık aleminin ihtiyaçlarını karşılamış olması imkansızdır... (evolution of livingorganisms, s.103.).
İmkansız değildir. Mutasyonu bilmemekten kaynaklı anlamsız yorumlar.


Charles Darwin: "ayrıntıya girdiğimizde tek bir türün dahi baska bir türe dönüştüğünü değiştiğini kanıtlayamayız ki teorinin temeli buna dayanmaktadır"
Yanlış bilgi. Bir popülasyon olduğu gibi bir türe, ardından o da başka bir türe dönüşmez. Evrimin çalışma prensibi böyle değil bir kere. Popülasyon içindeki farklı grupların çeşitli sebeplerle izole olması nedeniyle farklı adaptasyon geçirmeleri türleşme ve evrime neden olur.

Sahtekar ağacının sahtekarlıklarını da buraya kanıtlı olarak atarız, işinize gelmeyene sözler köşkü gerçi tek diyeceginiz budur ve yorumlara gülücük atmaktır.
At da görelim TRT belgeseli atarsın yine ne de olsa. Sahtekarlık yapanlar senin tayfan. Genetik, biyoloji, fizik bilmez ama ahkam keser kendini bilim adamlarından daha bilgili sanır. Elinde kanıt yok YouTube videosu atar valla ben evrimi çürüttüm der, iş icraate gelince de hiçbir şey yapamaz.

Gülücük konusuna gelirsek sabahtan gülücük atan sensin ben tek TRT belgesi için attım, ona da bir zahmet atayım.

Siz bana türden türe geçişi ispatlayın bende evrimci olacağım söz.
Senden evrimci falan olmaz, gerek de yok bu bilgi rezilliğinle. Türleşme hakkında bir sürü bilimsel makale var. Zahmet edip az bir şey okusaydın bu düşüncelere sahip olmazdın zaten. Senin gibiler türleşmeyi koyunun danaya dönüşmesi gibi anladığı için böyle yorumlar yapman enteresan değil. Türleşme mekanizmaları var oku biraz.


Richard Dawkins önünden geçse ceketini iliklersin adama sahtekar diyorsun büyük ayıp. Evrim Ağacı gibi sitelerde senin gibilerin ekmek teknelerine iyi darbe vurdu. Kendini paralasanız da, gece gündüz yalanlar söyleseniz de, başkalarına dur durak bilmeden hakaret etseniz de evrim gerçeği karşısında yenildiniz, yenileceksiniz.
İnşaallah bilimsel ayetler paylaşmam zorunuza gitmez.
Bilimsel ayet diye bir şey yok.
Onları unuttum onlara da değineyim. Evrenin genişleme hadisesi 20.yüzyıldan sonra Kuran'a eklenmiş bir ayettir. Bilim ne zaman ki Hubble ile evrenin genişliğini tespit etti bunu kitaba uyarladınız mucize altında. Hubble bu keşfi yapmadan önce kitapta böyle bir ayet yoktu.

İkincisi tatlı ve tuzlu su karışmaz ayetini kanıt olarak göstermek başlı başına bir facia. Tatlı ve tuzlu su karışır. Renklerin farklı gözükmesi karışmıyor manasına gelmez. Renk farklılığı su içlerindeki içerik ve minerallerden dolayı farklı renklerde görünürler ve özellikle iki su kütlesinin birbiriyle buluştuğu noktada sanki birbiriyle karışmıyor gibi bir algı oluşmasına neden oluyor. Birbiriyle bağlantılı bütün su kütleleri birbirlerine karışmak zorundadır.

Dışarıdan bu su kütlelerine bakıldığında birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesi, gerçekten de bu kütlelerin birbirinden ayrılmış olduğu manasına gelmez.

Sözün özü bu bilimsel bir gerçektir, kutsal kitaplarda söylendiği gibi iki su kütlesi arasında bir perde yoktur, karışmıyor gibi bir şey söz konusu değildir.

Güneş ve gezegen yörüngesini de belirleyen fizik yasalarıdır.
 
Son düzenleme:
Zürafalar konusunda değinmeyi unuttuğum başka bir konu daha vardı. Onu da yazayım.

Zürafalar hemen hemen hiç ses çıkaramazlar. Mırıldanma gibi ses çıkarırlar en fazla. Oysaki ses kutusu ve ses çıkarma organlarına sahipler. İşte bunun sebebi de yukarıda bahsettiğim rekürren larengal siniri. Ses kutusunu donatan ses tellerinden biri doğrudan beyin ile ses kutusunu birbirine bağlanması gerekirken hiçbir anlamı olmadan baştan çıkıp 4-5 metrelik boyun boyunca aşağıya iner kalbin yakınından geriye dönerek tekrar yukarıya çıkarak ses kutusuna bağlanır. Böylece sinirlerden birinin boyu gereksiz yere çok uzamış olur. İki ses teli arasındaki sinir teli uzunluğundan kaynaklanan bir senkronizasyon sorunu ortaya çıktığı için ses oluşmaz.
 

Geri
Yukarı