Evrim ve Dünya'da yaşamın başlangıcı

Evet,öncelikle hoş geldiniz,iyi akşamlar.Bugün konumuz dünyada yaşamın başlangıcı ve sonrasında evrimi ve evrim karşıtları için de bol bol makale ve kaynak bırakacağım,merak etmeyin.Lafı uzatmadan başlayalım.

Evet. Derin bir nefes alalım ve canlılığın ve evrimin başına gidelim:

Evrim Kuramı'nı inceleyen herkes mutlaka bu araştırmalarının bir noktasında, "en başa gitme" merakımızdan ötürü canlılığın başlangıcına, en başa, ilk canlının oluştuğu noktaya ulaşmış bir vaziyette bulacaktır kendini. Bu noktada kafalar iyice karışacak, evrim tam olarak anlaşılmış olsa bile "ilk canlı"nın nasıl var olabileceği cevapsız kalıyormuş gibi bir yanılgıya düşülecektir.

Halbuki bilim, halen üzerinde tartışıyor olmakla birlikte, canlılığın başlangıcı sorusuna oldukça net, en azından bilimsel mantık ve şüphe sınırları dahilinde tatmin edici cevaplar bulmuştur. Bu cevaplar, tam da beklendiği gibi, herhangi bir doğaüstüne işaret etmemekle birlikte, tam tersine yüzyıllardır süregelen egomuzu yerle bir eden bir şekilde, canlılığı sıradanlaştırmakta ve oldukça basit kavramlardan yola çıkarak açıklamaktadır.

Yani birazdan söyleyeceğim üzeri hepimiz aslında fazla evrimleşmiş bir kimyasal çorbayız.

Öncelikle,unutmamak gerekir ki aslında canlılığın başlangıcı,Evrim Kuramı'nın ilgi alanında değildir!

Evrim Kuramı, canlılığın "bir şekilde" başlamasından sonra, nasıl çeşitlendiği ile ilgilenmektedir. Canlılığın ilk başlangıcı ile ilgilenen bilim biyokimya ile bu bilim dalının altında yer alan Abiyogenez Kuramı'dır.

Evet asıl konumuz evrime girelim ama önce küçük bir arka plan bilgisi olsun diye kısaca ilk canlının nasıl oluştuğunu da anlatacağım.

Biyolojide abiyogenez veya yaşamın kökeni, yaşamın basit organik bileşikler gibi cansız maddelerden ortaya çıktığı doğal süreçtir. Hakim bilimsel hipotez, Dünya'da cansız varlıklardan canlı varlıklara geçişin tek bir olay değil, yaşanabilir bir gezegenin oluşumu, organik moleküllerin prebiyotik sentezi, moleküler kendini kopyalama, kendini birleştirme, otokataliz ve hücre zarlarının ortaya çıkışını içeren artan karmaşıklıkta bir süreç olduğudur. Sürecin farklı aşamaları için birçok öneri yapılmıştır.

Yaşam, karbon ve suyun özelleşmiş kimyası aracılığıyla işler ve büyük ölçüde dört temel kimyasal ailesine dayanır: hücre zarları için lipitler, şekerler gibi karbonhidratlar, protein metabolizması için amino asitler ve kalıtım mekanizmaları için nükleik asit DNA ve RNA.

Başarılı bir abiyogenez teorisi, bu molekül sınıflarının kökenlerini ve etkileşimlerini açıklamalıdır. Abiyogeneze yönelik pek çok yaklaşım, kendini kopyalayan moleküllerin ya da bileşenlerinin nasıl ortaya çıktığını araştırmaktadır. Araştırmacılar genellikle mevcut yaşamın bir RNA dünyasından türediğini düşünmektedir, ancak diğer kendi kendini kopyalayan moleküller RNA'dan önce var olmuş olabilir.

Abiyogenez teorisi şuan bize ilk canlının belli karbonik bileşiklerin belli şartlar altında evrimleşip lipitler proteinler,RNA vb. sentezlendiğini söyler.
Bunlar da birleşerek ilkel hücreleri oluşturur.Sonrası ise böyle:

dev-boyda-evrim-agaci.png


Evet,Bu arka plan bilgisinden sonra evrime girelim:

Evrimde tüm canlıların, ortak atalardan geldiği görüşü kabul edilir. İnsan ve diğer tüm plasentalı memeliler, yaklaşık 66 ila 100 milyon yıl önce yaşamış sivrifaremsi bir canlıdan evrimleşmiştir. Kuşlar, sürüngenler, memeliler, iki yaşamlılar ve balıkların ortak atasının yaklaşık 500 milyon yıl önce yaşamış olduğu düşünülür.

Tüm hayvanlar ve bitkilerin, ilk olarak 3.4 milyar yıl önce ortaya çıkmış prokaryotlardan türemiştir. Biyolojik evrim, canlı nesillerinin ortak atadan değişerek türeme süreci olarak bilinir. Yeni nesiller, eski nesillere göre farklılıklar taşır ve ortak atadan uzaklaştıkça çeşitlilik artar.

Evrim, bazen de popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir.Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır.Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.

Genlerdeki mutasyonlar, göçler veya çeşitli türler arasında yatay gen aktarımları sonucu türün bireylerinde yeni veya değişmiş özelliklerin (varyasyonların) ortaya çıkması,evrim sürecini yürüten temel etmendir. Evrim, bu yollarla oluşan değişimlerin popülasyon genelinde daha sık veya daha nadir hale gelmesiyle işler.

Evrimi sürdüren iki temel süreç vardır: Doğal seçilim ve genetik sürüklenme. Bu süreçlerin ilki olan doğal seçilim, bulunduğu ortama en iyi uyum sağlayan bireylerin hayatta kalmasını ve kendi genlerini döllerine aktarmasını, rakip bireylerin ise üreme şansı bulamayıp genlerinin ortadan kalkması sonucunu doğurur.

Doğal seçilim ile hayatta kalmaya yardımcı olan yeni özellikler sağlayan mutasyonlara sahip bireyler hayatta kalarak popülasyonda baskın hale gelir, hayatta kalma şansını azaltan mutasyonlara sahip bireyle ise yok olur. Bu sayede sonraki nesildeki bireyler, atalarından aldıkları genler sayesinde ortama daha iyi uyum sağlar ve hayatta kalmakta daha başarılı olurlar.

Çok sayıda nesil sonrasında, çok sayıda başarılı, küçük, rastgele değişikliğin birikmesi ile adaptasyonlar belirgin hale gelir, bu sayede türler çevrelerine olası en iyi uyumu sağlamış olurlar.

İkinci temel süreç ise genetik sürüklenmedir. Genetik sürüklenme, popülasyonda genlerin görülme sıklığında rastgele değişimlere yol açar. Bir nesilde görülen rastgele bir genetik sürüklenme, daha sonraki nesillerde birikim sağlayarak organizmada belirgin değişimlere yol açar.

Genetik sürüklenme, küçük bir grup canlının genetik havuzunda tamamen şans eseri oluşmuş değişikliklerdir.Genetik sürüklenme bir popülasyondaki genetik bir karakteristiğin yok olmasına ya da güçlü olanın hayatta kalmasından ve alellerin değerinden "bağımsız olarak" yaygın hale gelmesine neden olur.

Evet son olarak 1880'lerden bu yana bilim camiası, Evrim Teorisi üzerinde tam bir fikir birliği içerisindedir.(Tüm biyologların %99'undan fazlası, tüm bilim insanlarının %90'ından fazlası Evrim Teorisi'ni kabul etmektedir).

Son olarak atlanan bir kısım da evrimin direk ya da anlık olduğunu düşünmektir.Burda bahsettiğimiz olaylar milyonlarca yıl ve binlerce neslin sonucudur evrim.

Evet,Bu kadar bilginin sonunda hâlâ inanmayan varsa eskiden kuyruğunun olduğu yere(kuyruk sokumu)'na iyice bakabilir.

Okuduğunuz için teşekkürler.İyi akşamlar.

Kaynakça ve bahsi geçen bazı kelimeler:









 
Son düzenleyen: Moderatör:

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı