Yaşamın başlangıcı hakkında düşünceler

Hangi düşünce sizce doğru?


  • Oy verenlerin toplamı
    20
Katılım
13 Temmuz 2015
Mesajlar
305
Makaleler
3
Çözümler
1
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Öğrenci
YAŞAMIN BAŞLANGICI HAKKINDA MANTIKLI 2 DÜŞÜNCE

Richard Dawkings yaşamın başlangıcını iki şeyden olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Bunlardan ilki kimyasal çorba sonucu ortaya çıkmış proteinlerin birleşmesi ile oluşan DNA sonucu oluşan canlı. Bir diğeri ise akıllı tasarım sonucu ortaya çıkmış olan yaşam.

1.Kimyasal Çorba:
Richard Dawkings‘in de kitabında kısaca bahsettiği gibi kendi bölümü ile çok alakalı değildir. Fakat bütün dünyaya baktığımızda da, moleküler kimya bölümünün konusu olan bu teoriyi her bilim bakımından önde olan ülkede kabul eder. Bu teori çünkü hem akıl hem de bilim bakımında en mantıklı teoridir. Teori tam olarak herhangi bir olaydan ötürü (Ne olduğu bilinmeyen.) dünya üzerinde proteinler şans eseri birleşir ve DNA’nın ilk ve basit modelini oluşturur. Tabi ki ilk olarak akla şu soru gelir “Nasıl şans eseri oluşur?”. Dünya üzerinde canlı oluşma olasılığı diğer gezegenlere göre daha yüksektir. Çünkü hem su hem de sıcaklık ve yapı bakımında dünya diğer gezegenlere göre (Bilinen diğer gezegenlere göre.) daha uygundur. Ve bu olayı olasılıklara döktüğümüzde dünya üzerinde zaman faktörü sayesinde olayın gerçekleşme olasılığı daha akla ve mantığa yatkındır. Kısacası bilime uygundur. Bu olayı laboratuvarlarda gerçekleştirmeye çalışan bilim insanları günümüzde bulunmaktadır. Fakat bu olayın zaman faktörü bir insan hayatına göre çok uzun bir süredir. Bundan dolayı hızlandırılmış olarak yapılmaya çalışıldığını biliyoruz. Dawkings 1-2 yıl içerisinde sonuçlanacağına inandığını söylemiştir yazdığı kitapta.

2.Akıllı Tasarım:
Richard Dawkings ne kadar tanrı kavramına karşı olduğunu bilmekteyiz. Ve bu kavramla tanrı kavramının pek bir ilgisi yoktur. Bu kavramda herhangi bir doğa üstü olamayan tasarımcının dünyaya gelip ilk canlıyı tasarlayıp evrimi başlattığı ihtimalidir. Tabi ki bu konu devamında şu soruyu da getir “Akıllı tasarımcıyı kim tasarladı?”. Bu konu sonucu sonsuz bir kısır döngü veya tanrısallığa bağlanır. Bu ihtimale o da bundan dolayı kitabında çok fazla sıcak bakmasa da tamamen yalanlamamıştır. Çünkü ihtimaller hemen yalanlanamaz. Tabi ki ben bu yazımda bu ihtimale hiç sıcak bakmamaktayım.


İhtimal 1 hem bilimsel olarak daha iyi bir ihtimaldir hem de bilimin her ulaşamadığı yere tanrı vasfını koymaması gerektiğini yine hatırlatır. Benimde umduğum da laboratuvar ortamında birkaç yıl sonra olumlu cevabın çıkıp bu soruyu kafamızdan silmesidir.

Bir kusurum varsa düzeltirseniz sevinirim.
 
Son düzenleme:
Bir şey açıklıyorsunuz ama başka şeylerin üstünü kapatarak. Mesela DNA’nın basit modeli. Madem basit model olabilecek bi ortam var o ortamı ve modeli bir şekilde düzene sokabilecek bir güç olması gerekir. Basit bir DNA parçası evrimleşerek bu kadar çeşit canlı, bitki, doğa olayları vs. gibi şeyleri nasıl oluşturdu?
Bu düzeni düzen yapan şey arkasında ki güç.
Kısır döngü dediğiniz şey de dönüp dolaşıp aynı soruya geri gelir ve cevabı da aynıdır.
 
Bu varsayımların ikiside yanlış dünya günümüzden 4.7 milyar yıl önce dümdüz meteorit deliklerininden kaplı bir gezegen iken bazaltların ve lavların dünya üzerinde kıtaları oluşturmasıyla gelişti. İşin asıl kısmıda bu şimdiki anlatacağım bölümde başlıyor , Nasa 1 ve 2 deneyi dediğimiz bu olaylar evrenin en ufak canlı yaşamının nasıl geliştiginiz anlatıyor.
Nasa 1 deneyi : uzay koşuallarında mor ötesi radyasyona maruz kalan piramidin karbon ve nitrojenle hayat için gerekli proteini oluşturuyor ve canlılar kalıtsal malzemeler ile gelişiyor.
Nasa 2 deneyi: Okyanus ortası sırtlarda görülen bacalarda üretilen elektrik ile lamba yakıldı. Bu deney su altı yapısında ilk canlı formları okuşturdugu düşünülüyor elektrik yükleyerek aynı insanın kalbi durdugunda elektrik cihazıyla uyandırılması gibi bundada cansız form ufak bir elektrik ile canlanıyor ve önündeki milyarca yıl evrimiyle insanlıga kadar olan macerası. Eğer bu olayı noktasından insanlara kadar sürükleyici bir şekilde ögrenmek istiyorsan günüzmüde zor bulunan evrim atlası kitabıyla öğrenebilirsin.

Bir şey açıklıyorsunuz ama başka şeylerin üstünü kapatarak. Mesela DNA’nın basit modeli. Madem basit model olabilecek bi ortam var o ortamı ve modeli bir şekilde düzene sokabilecek bir güç olması gerekir. Basit bir DNA parçası evrimleşerek bu kadar çeşit canlı, bitki, doğa olayları vs. gibi şeyleri nasıl oluşturdu?
Bu düzeni düzen yapan şey arkasında ki güç.
Kısır döngü dediğiniz şey de dönüp dolaşıp aynı soruya geri gelir ve cevabı da aynıdır.

Bu arada DNA zaten basit bir model kendini yarılanma süresiyle geliştiriyor. İnsanlıgın DNA sının her yenilenme süresi okuduğum kitaba göre 750 yıldır sanırsam bu her 750 yılda bir protein molekülü o 750 yıl içerisindeki hayat tecrübelerinden yani geliştirmesinden kendini yapılandırıyor. Bu şekilde sarmal sürekli kendini taze bir yapı olarak geliştirmekte ve eksiklerini tamamlamaktadır.
 
Benim görüşüm şöyle: (Tamamiyle dinden ayrı olarak konuşuyorum.) Kimyasal çorba çokta aklıma yatmamakta. Her ne kadar bilimle haşırneşir biri olsam da... Bu kadar karmaşık bir sistem şans eseri meydana gelemez. Nekadar öğrensem okadar hayret ediyorum. O atomoskobik dünyada olanlar çok hayret verici. Canlıda bir protein ya da DNA sentezi için gerçekleşen aşamalar ve gerçekleşme şekilleri... Sanki moleküllerin aklı var ve gerekeni yapıyorlar. Yani be bir yaratıcının, üstün bir varlığın kesinlikle olması gerektiğini düşünüyorum.
 
Tıpkı diğerlerinde de olduğu gibi evrimde de öngörülemez ve beklenmedik şekilde gerçekleşen, birbiriyle doğrudan alakası olmayan olaylar bulunmaktadır. Bu nedenle evrimde de bir parça tesadüfilik olduğu doğrudur. Bunda gizlenecek ya da saklanacak bir taraf yok, zira tesadüfler, daha doğrusu bilimsel konuşmak gerekirse, olasılık analizleri doğanın bir gerçeğidir ve gereğidir.

Tabi bu demek olmuyor ki, her şey tesadüftür. Eğer ki evrim her şeyi tesadüflerle açıklasaydı, bugüne kadar evrimsel biyoloji alanında yüz binlerce makale yayınlanmaz, yüzlerce akademik ders kitabı basılmaz, üniversitelerin biyoloji bölümü kapatılırdı. 1 sayfalık bir kitap çıkarırlardı ve kocaman bir yazıyla "Tesadüfen oldu." veya "Ol dedi oldu." yazar, geçerlerdi.
 
Son düzenleme:
Kaslar neden gelişir? Hiç hareket etmeyen insanda kas gelişmez fazla, peki spor yapan adamda kas nasıl gelişir, spordan sonraki kas gücü doğuştan yoktu ama ihtiyaç duyduğu zaman daha da güçlenmek zorunda kaldı kaslar. Şimdi bu bile başlı başına küçük bir evrim değil mi. Kaslarımız evrim geçiriyor. Evriliyor, güçleniyor eee o zaman, vücudumuzun aklı mı vardı? Bunu kimse bilemez ama evrim bana mantıklı geliyor.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Kimyasal Çorba daha mantıklı geliyor bana göre. Başlarda insanoğlu ön yargılı yapısı gereği bende nasıl oluyor bu kadar saçmalıkta olmaz diyordum ama insan araştırınca okuyunca Evrim teorisinin din dogmalarına göre çok daha gerçekçi ve akla yatkın geliyor.
@BrainHacker Dediğin mantıkla hareket edersek madem bir yaratıcı var, yaratıcının da yaratıcı olması gerekmiyor muydu? Kimse de bir yaratıcının var olup olmadığını %100 bilemez şuanlık.
 
Yaratıcı varsa bile, bizim bildiğimiz şekilde bir yaratıcı olmayabilir. Bunu da bilemeyiz. Yani bizim yapay zekayı yaratmaya çalıştığımız gibi, nasıl kontrolden çıkabileceği endişesi varsa, bizi aşama aşama eviren bir genetik, yapay zekayı yapan olabilir ama o da bizim hayal ettiğimiz türde tanrı olmayabilir. Bizim daha gelişmiş versiyonlarımız olabilir. Olabilir de olabilir. Belki bizim atamız da, yani ilk yapılan genetik prototipler kontolden çıktı, kendini oluşturan yapıyla savaştı, çatıştı. Belki kendi varlığından endişe duyduğu için tanrılar tarafından yok edilme endişesi olabilir, kendi genlerinden olan bir mikroorganizmayı, bir gezegene fırlattı. Ve orada evrimini tamamlayıp hayatını kurtardı bu yeni türün. Buradan da iyi bilim kurgu çıkar ama olabilir.:D

Yani bu zincirleme gider, kaynağını bulmak imkansız gibi.
 
Kuran'ın %40'a yakın bölümünü okumuş ve halen okuyan biri olarak ben yaşamın başlangıcı konusunda bir akıllı tasarımın varlığına inanıyorum. @Dr. Sheldon C. yukarıda verdiği ilk örneğini ele alırsak kasların gelişimi oldukça ilginç bir şey, bir dönem spor yapmıştım ve hayretler içinde kalmıştım değişimimi görünce. Ama bunu evrim olarak değil de değişim-dönüşüm-gelişme diye nitelendirebiliriz.

Bir düşünün, dün bir damla sudan ibaretken bugün yüzlerce kilo ağırlığı kaldırabilen varlıklara dönüştük.

Bu gelişime ilişkin inananlar, Mü'minun suresi 12-13-14 ayetlerine bakabilirler.

Tamam bulunduğumuz gezegen, yapısı hakkında bilgi sahibi olduğumuz diğer gezegenlere göre yaşamın oluşması için çok daha elverişlidir. Bu yüzden kimyasal çorba kuramı da bir yönden yaşamın oluşumu konusunda doğru bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Bir de büyük patlama diye nitelendirilen ve çok hızlı gerçekleşen, uzayın ve zamanın başlangıcını meydana getiren bir olay var ve bu olayda önce çok sıcak ve yoğun bir madde genişlemeye başlıyor sonra atom altı parçacıklar ortaya çıkıyor ardından atomlar (hidrojen, helyum, lityum) ortaya çıkıyor ve bunların sonrasında o karmaşık yapı genişleme devam ediyor, yıldızlar oluşuyor, bu yıldızların patlamasıyla vücudumuzda var olan elementler oluşuyor. Sonra diğer yıldızlar, galaksi kümeleri, gezegenler vs...

Eğer bu aşamaların herhangi birisinde (ki bu aşamaların birisi saniyenin çok çok ufak bir dilimidir) en ufak bir zaman kısayıp-uzalması olsaydı evren veya biz şu anda var olamazdık. Yani o oksijen, potasyum, demir vs. oluşmasaydı şu anda biz diye konuşan bir varlık da olmayacaktı.

Buna değinmemin sebebi ise dünyadaki yaşamın oluşumunda nasıl ki kimyasal çorba kuramının yeri oluyorsa kendi zannımca bu yaşamın oluşumunu akıllı bir tasarımcının tasarladığı kuramının yeri de olmalıdır.

Ben şu ayeti ilk okuduğumda zaten o tasarımcının yaşamı oluşturan varlık olduğuna tamamen inanmaya başlamıştım:

De ki: “Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın. Sonra Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır) Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”

Ankebut suresi 20. ayet.

Bu konu birkaç yüzyıl daha tartışılır diye düşünüyor ve bilime asla sırt çevrilmemesi gerektiğine inanıyorum.
 
Tabiki inanabilirsiniz ama ben daha somut şeyleri tercih ediyorum. Çünkü ne bileyim, durduk yere, bir Tanrı var ve kendisinden daha aciz bir varlık neden yaratır? Kulluk etsin diye bu çok saçma geliyor. Ha biz robotları PC'yi, teknolojiyi neden yapıyoruz? Eeee onun bir nedeni var, hayatımızı kolaylaştırsın diye. Bizim düşündüğümüz gibi değil de gerçekten işe yaramamız için yaratılmış da olabilir. Ama o da evrimle bağdaşmıyor. Çünkü yaratacak olan, prototipi yapar, direk o ürünü üretit. Yok tek hücreli canlıymı, oradan balıklar, oradan karaya çıkan canlılar, oradan memeliler, oradan zeka yapacak diye saçmalamaz diye düşünüyorum tanrı. Yapacaksa yapar ol der olur. Ama evrimde böyle değil.

Ayrıca bir saniyelik olay değil efendim bunlar, trilyonlarca yılda olan şeyler belki de, sadece, tek hücreli canlıdan, balığa evriliş bile, belki milyarlarca yılda oluyor. Hemen oluverdi diye bir şey yok.

Sudan olma meselesi, tek hücreli canlıdan, zeki insana evrilme sürecinden daha basit. Düşünsenize, sadece deniz dibinde yaşayan canlılar, öğrenerek, ışığı, tehlikeyi öğrenerek çok basit bir göz geliştiriyor. Oradan genlerine işliyor, ondan türeyen canlılar başka tehlikelere uyum sağlıyor, deneme yanılma, öğrenme süreci gibi bir şey. Burada Tanrı dediğimiz varlıktan, yani ol dedi oldu gibi bir teoriden bahsetmek zor.
 
Uyarı! Bu konu 7 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı