Günümüz ahlak sistemine göre iyileri ve doğruları belirleyenler; halkın büyük çoğunluğunu oluşturan kölelerdir. Kısacası köle olan adildir. Erdemlerin şaşırtıcı kökenleri vardır. Merhamet ve iyiliğin kesinlikle iyi olduğunu düşünürüz. Ve siz de muhtemelen iyiliği överek ve bencilliği hor görerek büyüdünüz. Nietzsche, düşünme ve hissetme örüntülerinin bir tarihi olduğunu öne sürer.
Sahip olduğumuz kavramlara nasıl sahip olduğumuzun tarihini ya da "soykütüğünü" bir kez bildiğimizde, onların tüm zamanlar için sabit ve nasıl davranmamız gerektiği hakkında nesnel olgular olduğunu düşünmek güç olur. Örneğin eski Yunanlarda, çok güçlü aristokrat kahramanların hayatlarını iyilik, cömertlik ve yanlış bir şey yapmaktan doğan suçluluk duygusu yerine şeref, utanç ve savaşta kahramanlık etrafında şekillendirdiği durumu tasvir ediliyordu.
Bu kahramanlar dünyasında güçsüz olanlar, yani köleler ve zayıflar, güçlüleri kıskanırlardı. Köleler kıskançlık ve hınçlarını güçlülere yöneltirdi. Bu olumsuz hislerden yeni bir değerler kümesi yaratmışlardı. Aristokratların kahramanlık değerlerini tersine çevirdiler. Köleler aristokratlar gibi gücü ve kudreti kutlamak yerine, cömertliği ve zayıfa yönelik kaygıyı erdeme dönüştürdü. Nietzsche'nin deyimiyle bu köle ahlakı güçlünün eylemlerini kötü, kendisi gibi olanların hislerini iyi görür.